akp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
akp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2017 Cumartesi

"AK-ŞEN-ER GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR" - TÜMER DİYOR Kİ !.. - Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
AK-ŞEN-ER 
GÜMBÜR
GÜMBÜR
GELİYOR
Sevgili okurlar, 
Adalet ve Kalkınma (!) Partisi (AK Parti), 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk olarak katıldığı genel seçimlerde yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidara gelmişti.
Bugün 21 Ekim 2017 Cumartesi
15 yıllık iktidarlık döneminde başarı trendi çok yüksek olmamasına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan her girdiği seçimi kazandı ve kendisini ülkenin en tepesine yerleştirdi. Bu da hızını kesmedi, hem partisinin Başkanı, hem de ülkenin Başkanı olarak, tek adam olma hevesi ile yoluna devam ediyor.
AK Parti, Adalet’in ve Kalkınmanın sembolü ile bugünlere geldi. Adalet yerine oturdu mu, ülke kalkındı mı? Onu ben açıklamayayım, ülkem insanı kendisi nasıl değerlendiriyorsa öyle değerlendirsin!
AK Partinin tüm icraatları ortada. Halk huzurlu mu, mutlu mu, kalkınmış mı? Dostu ne kadar, düşmanı kim? Ülke toprak mı kazandı, yoksa adaları nı mı kaybetti.
Yabacı sermaye, ülkemizin nerelerine yatırım yaptı, hangi topraklarımız, hangi kuruluşlarımız yabancılara satıldı?
Yollar yapıldı, metrolar, hava alanları yapıldı? Bunların açıklarını kim ödüyor?
İşsizlik arttı, üretim azaldı, et, buğday, sebze, tohum, meyve vs. ithal edilmeye başlandı.
PKK, azdıkça azdı, Barzani referandum yaptı.
Kerkük, Musul kaynamaya başladı, Türkmen kardeşlerimiz zor duruma düştü.
Eset, Esad oldu, Suriye durulmadı.
Vize sıkıntısı başladı, sınırlarımız kevgire döndü.
İçeri alınan Suriyeliler başımıza bela olmaya başladı.
Feto darbesi ülkeyi altüst etti, ölenler şehit, kalanlar gazi oldu.
Aldatmalar, aldanmalar, kandırılmalar devam ederken olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler ile hayatımızın şekillenmesine alışır olduk.
Bütçe açık vermiş, para yetmiyormuş.  Kimin umurunda!
Fakir zaten fakir, zengin zaten zengin.
İşsizlik artıyormuş, kimin umurunda.
Televizyonlarda evlenme programları devam etmekte, basın pembe tabloları çizmekte.
Yaşam öyle veya böyle devam ediyor. Bu ülke sarsılır, ama batmaz. Bu nedenle hiç korkumuz yok.
Dindar nesil yetiştiriyoruz. İlkokullar, ana okullardaki bebelerimiz, Kuran öğreniyor, Peygamberimizin hayatını ezberliyor. Maneviyatları güçlü bir nesil geliyor. Daha ne isteyeceğiz.
Avrupalı olup, ilim, bilim öğren ipte, kızlarımıza pantolon giydir ipte cehenneme mi gidelim yani!
AK Parti içerisinde temizlik hareketine hızlı bir şekilde Belediye Başkanları ile başladı. Metal yorgunluğu bahane. İçlerinde bulunan FETO’cuları temizliyor.
Her şey açık ve seçik ortada. Gizli kapaklı hiçbir şey yok.
AK PARTİ AKŞENER’E KARŞI GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMA PEŞİNDE.
Bu milletin ne yapacağı hiç belli olmaz. Yıllarca başının üzerinde taşıdığı çok kişiyi bir anda ayaklarının altına almış, arkasını dönüp gitmiştir. Anadolu insanının bam teline dokunulmasın. Durur, durur, bekler, bekler, sabırla bekler. Son anda gerekeni yapar.
Boş yere umutlanma Amerika, senin vizen falan işe yaramaz. Sen bu ülkeyi bölüp, parçalayamazsın.
MHP içerisinde cesaretle mücadele eden AKŞENER, Bahçeli’yi korkuttu ve Bahçeli’nin,  meydanlarda eleştirdiği Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğunun altına sığınmasına sebep oldu. Koray Aydın ve Ümit Özdağ ile birlikte yola çıkan AK-ŞEN-ER, 25 Ekim’de partisinin kuruluşunu açıklayacak.
Sevgili okurlar; AK Parti ile AK-ŞEN-ER de benzerliği fark ettiniz mi? İkisinde de AK var.
AK-ŞEN-ER daha anlamlı. Hem tertemiz bir AK’lık var. Hem ŞEN. Yani neşeli, kendisinden emin.  Hem de ER. Ne demek? İşini iyi bilen, yetenekli kişi. Kahraman, yiğit.
Eh bu kadar sıfatı kendisinde toplamış olan cesur yürekli Anadolu kadını MERAL AKŞENER Türk milletinin umudu olarak ortaya çıkıyor.
Bazı Parti liderleri ve partililer, MERAL AKŞENER’in başarılı olamayacağı görüşünü savunmaktalar. Ben halk ile iç içe yaşamaktayım. Dolmuşta, otobüste, metroda, vapurda, yer yer halk ile temaslar kurmakta, siyasi konuşmalar yapmaktayım. Şu ana kadar edindiğim izlenim, halkın AK Partinin iktidarından bıktığı ve tek ümitlerinin AKŞENER olduğu yolunda.
Ne CHP nin ve ne de ortadan Bahçeli sayesinde silinen MHP den ümidi kalmamış.
Diğer partilere de güvenmiyorlar.
Bilindiği üzere Meral Akşener ve arkadaşları MHP içerisinde çok mücadele ettiler. Ülkeyi karış karış gezdiler. Kim ne derse desin, büyük bir sempati kazandılar.
Halktan  gereken desteği alan AKŞENER şimdi ortaya çıkıyor. Bakalım AK Partiye, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’a karşı başarılı olabilecek mi?
Bu millet Dininden, Milliyetçiliğinden ve Atatürk’ten asla vaz geçmez. Vatanının bölünmesini istemez, bayrağının gönderden inmesine ve minarelerden ezanın susmasına tahammül edemez. Bu değerleri eşit şekilde savunan parti her zaman iktidara en yakın partidir. Bu değerlere saygısı olmayanların iktidarlığı uzun sürmez.
Bizim arzumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birlik ve beraberlik içerisinde laik, Demokrat ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde yürümeye devam etmesidir.
İnşallah, Türkiye Cumhuriyeti laik, Demokrat ve Atatürk’ün çizgisinde yürümeye devam eder.
Bekleyip göreceğiz.
21.10.2017
Zekeriya Tümer

19 Haziran 2017 Pazartesi

"BEN DE, ADALETİ ARIYORUM" - TÜMER DİYOR Kİ:, ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
"BEN DE, ADALET'İ ARIYORUM"
ZEKERİYA TÜMER
Sevgili okurlar; 
AK Partinin açılımı nedir? 
“ADALET VE KALKINMA”
Son derece güzel iki kelime. Adaletli davranılacak, Adalet herkese eşit uygulanacak, adaletli toplumların kalkınması da kolay olacaktır. Kalkınma yolunda da hızla ilerleyeceklerini ifade eden iki sözcük.
Adalet’li uygulamalarda aksaklıklar söz konusu olduğu için; CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu elinde ADALET Pankartı ile yollara düştü.
Rahmetli Süleyman Demirel, “yollar yürümekle aşınmaz” demişti. CHP Liderinin amacı da zaten yolları aşındırmak değil. Ülkede bozulan ve saygısını yitiren Adaletin yeniden tecelli etmesi için, dikkatleri çekmek.
Adaleti sadece CHP Lideri aramıyor. Benim yakın arkadaşım Gümrük Müşaviri İnci AKGÜN’de arıyor.
Adalet sadece Hukuk’ta, yani mahkemelerde aranmıyor, idari kademelerde de adalet aranıyor.
Gümrük Müşaviri İnci AKGÜN 77 yaşında, yalnız yaşayan bir bayan. Bir kızı ve bir tane de torunu var. Tüm amacı, torununu okutmak, memlekete yararlı bir insan olarak yetiştirmek. Gümrük Müşavirlik karnesini ithalat ve ihracat yapan bir şirkette değerlendirip, oradan üçbeş kuruş maaşına takviye gelir getirilmesini sağlamak. Bakanlık Müfettişlerinden birisi, Belgesinin elinden alınmasını idareye tavsiye etmiş. Merkez Disiplin Kurulu da bu konuda İnci Akgün’den savunma istemiş. Bu demektir ki, senin karnene el koyacam, seni ve şirketi çalıştırmayacam, batmanıza sebep olacam. Bu korku ile İnci Akgün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil, Başbakan’dan ve Gümrük Ticaret Bakanın’dan verdiği dilekçeler ile ADALET istiyor.
Zira, meslekten geçici de olsa men edilmesi ekmeği ile oynanması ve tüm gelirinin elinden alınması demek.
Yazdığı yazının son bölümünü burada yayınlamak istedim.
Diyor ki İnci AKGÜN: (SAYGIDEĞER CUMHURBAŞKANIM, BAŞBAKANIM VE BAKANIM. Lütfen yazım ekinde sizlere göndermiş olduğum savunmalarımı inceleyerek konuya eğilmenizi ve bu haksızlığa dur demenizi rica ediyorum.
Ben hırsız değilim, kaçakçı değilim, rüşvetçi değilim. Evim yok, arabam yok, malım mülküm yok. Tek sermayem emekli maaşım ve Müşavirlikten aldığım para. O para ile de torunumu okutmak zorundayım. Başkaca da bir amacım yok. 77 yaşında yaşayan, ancak halen açık öğretime devam eden, aklı ve bilinci yerinde, AK Partinin de Maltepe Şubesine kayıtlı, Adaletten ve Kalkınma’dan yana olan, Cumhuriyete bağlı bir kişiyim.
Siz büyüklerimden ricam, konunun incelenerek, Gümrük Müşavirlik Belgeme Merkez Disiplin Kurulu ile engel konulmamasını, Mahkeme neticesinin beklenmesini ki, bu konuda savcılık konuya takipsizlik vermiştir. En azından yapılan soruşturma ve suçlamalarda Mahkemeye intikal eden olaylarda Mahkeme sonuçlarının beklenerek ona göre kişilere disiplin cezası verilmesi hususunda da ilgililere gerekli talimatın verilmesini, benim belgeme de herhangi bir kısıtlama getirilmemesini saygılarımla arz ederim.)
ADALET NEDİR: 
Adalet “Adl” ve “adalet” kavramı İslam dininde, dini birer terim olarak, ifrat ile tefrit arasında orta yolda ilerlemek, hak yol üzerinde dosdoğru olmak, İslam dininde haram olan şeyleri terk etmek, farzları ise yerine getirmek, içi, dışı, özü, sözü, fiil ve davranışlar ile eşit olmak, haklı kişiye hakkını, haksız kişiye ise cezasını vermek. Suça ceza verirken eşit olmak, şirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmek, anlamlarına gelmektedir.Adalet kelimesi genel manada verilen ile hak edilen arasındaki dengeyi ifade eder.
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl.16,90)
 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. (En’am, 6/1).
Müslümanım diye geçinen ve Adaleti uygulayan kimselerin, yukarıdaki sözlere göre hareket etmesi gerekir.
Adaletli davranmak, kanun önünde eşit olmak gerekir.
Afaki ve tahmini suçlamalarla kişiler cezalandırılmamalı, ekmekleri ellerinden alınmamalıdır.
Gerçek şu ki; FETO denen bela ülkenin tüm kurumlarına zarar vermiştir.
Devletin içerisinde örgütlenen FETO’cuların temizlenmesinde elbette yarar vardır. Asıl temizlenme de siyasi kadrolar içerisinde yapılmalıdır. Boşalan bu kadroların yerini laik ve demokrat düşüncede olan liyakatlı kişiler bulunup atanmalıdır. Gerekirse emekli olanlar geçici bir süre göreve davet edilmelidir. Devletin temel yapısı sağlamlaştırılmalıdır.
SON SÖZÜMÜZ: ADALET’İ HEPİMİZ ARAMALI, BULMALI VE ADALETLİ DAVRANMAYI DA SADECE DEVLETİMİZDEN DEĞİL, TÜM FERTLERDEN VE KURUMLARI İDARE EDENLERDEN BEKLEMELİYİZ.
“Bir hükümet, ancak adalete dayanabilir. Bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey adaletle vardır.” 
“Herşey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine herşey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir.  Uygulayan, yerine getiren, daima karar verenden daha kuvvetlidir. (1920 )” M.Kemal Atatürk.
Zekeriya Tümer
19.06.2017
Ulusalhaber1881@gmail.com

1 Ağustos 2016 Pazartesi

AMAÇ BELLİ, DARBE BAHANE; "TÜMER DİYOR Kİ!.." ULUSAL HABER & ULUSAL AJANS: ZEKERİYA TÜMER, İSTANBUL

TÜMER DİYOR Kİ:
AMAÇ BELLİ, 
DARBE BAHANE!..
AKP iktidarı, bilhassa AKP’nin değişmez lideri Recep Tayyip Erdoğan istediği hedefe adım adım yaklaşmakta.
Evet, kim ne derse desin, Fetullah Gülen ve taraftarları, paralelciler, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devletini altüst etmek için yıllardır mücadele etmekte idiler.
Gülen kendi aklı ile hareket etmedi elbette.
Önemli desteği olmasa, bu işlere kalkışması mümkün değildi.
Bugüne kadar birçok okumuşlarımız, okumamışlarımız, siyasilerimiz, sanatkârlarımız, gazetecilerimiz, askerimiz, polisimiz, iş adamlarımız, Gülenci olmuşlarda kimsenin haberi yok.
Yalan, herkesin her şeyden haberi var.
Gülenin ana merkezi nereye dayanıyor? Said-i Nursi'ye, yani Nur Cemaatine.
Peki, bunu şimdi mi öğrendiniz?
Darbe girişimi bertaraf edildi.
İyi de oldu. Şimdi, asker, polis ve siviller dâhil, olağanüstü bir kıyım yapılıyor.
Bunların Gülenci oldukları hemen nasıl tespit edildi? hayret ki ne hayret!
Bir yerlerde bunların Gülenci diye kayıtları mı vardı?
Temizlik hareketinde, suçluların yanında suçsuzlar da olacaktır.
İşte bu durum çok önemli. Hükümet kanadının çok titizlikle davranması gerek.
Şunu çok merak ediyorum, bürokrasi içerisine atanan memurlara kim vesile oldu, onların göreve gelmelerinde siyasi destek olunmadı mı?
Peki, bu siyasiler kim?
AKP içerisinde, hiç Gülen taraftarı milletvekili, Bakan, İl ve İlçe Başkanları, üyeleri, belediye başkanları, Belediyelerde çalışan personel yok mu? Mutlaka vardır. Onların görevlerine neden son verilmiyor?...
Mademki, Gülenciler çok tehlikeli, bugüne kadar neden onlardan medet umuldu?
Siyasilere gelince, aldatıldık, kandırıldık, deyip sıyrılıyorlar. O zaman, Gülenci dediğiniz ve işten attığınız kişilerde kandırılmış olamaz mı? Onlar da kandırıldık, aldatıldık, derlerse ne olacak?
Bakın ben, 1985 yılından beri Gülenin iyi bir artist olduğunu, ağlayarak, milleti kandırdığını, onun amacının yavaş yavaş devleti ele geçirmek olduğunu, anladım da, sizler neden anlayamadınız.
AMAÇ BELLİ, DARBE BAHANE
Tüm dünyanın çekindiği Türk ordusunun ruhuna Fatiha okuyacağız herhalde.
Her Türk asker doğar, asker ölür. Türk milletinin yeri geldiğinde, kadını, erkeği, genci, yaşlısı hepsi birden asker olabilir. Bunu bilen emperyalist güçler, orta doğuyu şekillendirmek için ilk önce Türk Ordusu’nun zayıflatılması gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle ordunun içerisine sızdırdıkları paralelciler sayesinde, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile orduyu zayıflattılar, suçsuz birçok değerli ordu mensubunu ordudan atılar hapishanelere tıktılar ve mağdur ettiler.
Bu zaman zarfında iktidarda kim vardı? AKP.
Sonra ne oldu? Feto ile ara açıldı ve bir şeylerden kuşkulanıldı, paralelci ilan edilen Feto’cuların üzerine gidilmeye başlanıldı.
Mağdur edilen ordu mensupları serbest bırakıldı ve  “Yaa yanlışlık yaptık, bizleri paralelciler kandırdılar” diyerek, bu sefer de Paralelcilerin üzerine gitmeye başladılar.
Paralelciler baktılar ki, öyle veya böyle kıyıma uğrayacaklar, kimin aklına uydular ise uydular ve uyduruk bir Darbe girişimine kalktılar. Hem kendileri belalarını buldu, hem ailelerini ve çocuklarını perişan ettiler, hem de ülkeyi kaosa soktular.
Şimdi ise, paralelcilerin yapmaya kalktıkları uyduruk darbe girişiminden sonra, üçüncü dalga orduyu tam manasıyla çökertmektedir.
Tamam, yerden göğe haklı AKP iktidarı….
Çünkü Paralelciler, Hükümeti yıkmak, yerine kendileri geçmek istiyorlardı. Devleti çökerterek, İslam Cumhuriyeti’ni kurma niyetleri olduğu malum. İyi oldu, ordunun içerisinden ve diğer kurumlardan temizlenmeleri.
Tamam, buna kimsenin itirazı yok. Ancak, şu son alınan kanun hükmündeki kararname ile orduya yapılmak istenenin amacı ne?
Ordumuz yıpranır, küçülür ise, içimizde ve dışımızda bu kadar hainler ve düşmanlar var iken, kim savunacak Türkiye Cumhuriyetini?
Polisi ordunun yerine koymakla bu iş olur mu zannediyorsunuz! Polisin görevi ayrıdır, ordunun görevi ayrıdır.
Paralelcileri temizlersiniz, orduyu eski gücüne kavuşturursunuz, Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, Demokrasiye ve Hukukun üstünlüğüne saygılı bir ordu hiçbir zaman durup dururken keyfi kalkıp darbe girişiminde bulunmaz. Bulunamaz da...
Son kanun hükmünde kararname ile ne yapılmak istendiğine bakalım.
Ya biz anlamıyoruz, ya da hangi amaçla bunlar yapılıyor, bizlere daha iyi açıklasalar da biz de bilsek.
Alınan kanun hükmündeki kararname ile yıllardır orduya asker yetiştirmede temel eğitimi yapan askeri liseler kapatıldı. Harp okulları kapatıldı. Yerine Askeri Üniversiteler açılacakmış.
Temelden yetiştirilen askeri eğitime son veriliyor.
YAŞ yapısına 1. Dışişleri bakanı 2. İçişleri bakanı 3 Başbakan yardımcıları 4. adalet bakanı eklendi
Tüm askeri hastaneler sağlık bakanlığına devredildi
Askeri mahkemeler adalet bakanlığına devredildi
Genelkurmay ve ordu komutanları Başbakanlığa bağlandı

Cumhurbaşkanı ve başbakan Genelkurmay başkanına ve ordu komutanlarına direk emir verebilecek.
Söz konusu kararname de ne yapılmak istendiğini, isterseniz biz anlatmayalım, sizler bulun çıkarın.
Tek söyleyeceğimiz, askerin gücü azaltılmakta, siyasilerin kontrolüne girmekte, askeri okullara her yerden öğrenci alınabilme olanağı sağlanmaktadır.
Eh Ordumuzun ruhuna Fatiha okumanın zamanı geldi demek ki!
Şunu kimse unutmasın, ordumuz azaltılır, zayıflatılır ve morali ve psikolojisi bozulur ise, ülkemiz iç ve dış tehditler karşısında savunulamaz, işgal de edilir, bölünür ve parçalanır da. Ordumuz ile fazla uğraşılmaması gerek. Ordu mensuplarının da durup dururken, darbe falan girişimine kalkmaması, asli görevini yerine getirmesi gerek.
Bırakın Demokrasi içerisinde millet yolunu çizer ve layık olduğu iktidarı başa getirir.
01.08.2016
Zekeriya Tümer

9 Temmuz 2016 Cumartesi

"BAYRAM BİTTİ SEYRAN BAŞLADI", TÜMER DİYOR Kİ: (Ulusal Haber & Ulusal Ajans) ZEKERİYA TÜMER

ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com
TÜMER DİYOR Kİ:
BAYRAM BİTTİ
SEYRAN BAŞLADI
Sevgili okurlar, bizde Bayramlar hep umuda yönelik olur. Temenniler yapılır.
Bayramın uzun olması, parası olanların tatile çıkmalarını sağladı.
 Dinlendiler mi dersiniz?
Bana göre ne dinlenmesi, tatilleri burunlarından geldi. Trafikte çektikleri sıkıntılar, kazalar, yaralanmalar neticesinde yaptıkları tatil zindan oldu.
En güzeli Bayramlarda evinden çıkmamak.
Şehirler tenhalaşıyor, istediğin gibi rahat rahat gezebiliyorsun. Bundan daha güzeli var mı?
Bayram sonu ülkemizin geleceğinin nasıl olacağını merak etmeye başladık.
Bütün yapılan dualar, öneriler, temenniler hepsi boşa gidecek bence!
Neden mi?
Değişen bir şey yok.
Terör belası, Atatürk Hava Limanına kadar girdi bayramda.
Bunlar daha iyi günler.
Büyük şehirler tehlike altında.
Nereden, nasıl geleceği belli olmayan canlı bombalar ölüm saçmaya devam edecekler.
Bunların bu kadar azmalarının sebepleri meydanda!
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SAVCILARINI TANIMIYORUZ.
HDP liler devleti yok sayıyorlar. Devletin savcılarına ifade vermiyorlar. Bu demektir ki, ben Türkiye Cumhuriyeti Savcılarını tanımıyorum.
Zaten doğudakilerin çoğu tanımıyor. Ne vergi veriyorlar, ne de elektrik, su parası ödüyorlar. Bu devlete vergi de verilmez, ödeme de yapılmaz düşüncesi hâkim.
Bu tarz direnme, mutlaka sıkıntı yaratacaktır. Ayrışma ve kargaşaya sebebiyet verecektir.
GİTMEM DE GİTMEM
Bahçeli bütün gücü ile AKP’ nin de desteği ile MHP’ nin başından gitmemek için direniyor. Direnmeye de devam edecek. MHP iyice çöksün ve MHP’ nin oyları AKP ye kaysın. AKP bir baskın erken seçimde 400 milletvekilini alsın. Alsın ki, Recep Tayyip Erdoğan ülkenin başına başkan olarak otursun. Bahçeli’de herhalde yardımcısı olur.
BİZ İKTİDARIZ, 
HER ŞEYİ YAPARIZ!...
AKP bütün gücü ile uğraşmasına devam edecek. Kendilerinden hesap sorulmaması ve iktidardan gitmemeleri için, ellerinden ne geliyorsa yapacaklar.
Kindar ve Dindar bir toplum yetiştirdiler. AKP li gençler ve bazı kişiler, kendi düşüncelerinden olmayan tüm kişilere saldırmaya başladılar. Bu saldırılar daha da artacak. Böylece kutuplaşmalar da arttıkça artacak.
Bir taraftan teröristler, diğer taraftan da, bizden olanlar veya olmayanlar diye ayrışmalar, bölünmeler ve kavgalar.
Bunların son bulabilmesi için Başkanlık sisteminin gelmesi gerek. Anayasanın değişmesi gerek. Türk kimliğinin ortadan kalkması gerek, diye de AKP ve yandaşları halkın beynini yıkama politikasını bütün güçleri ile yapacaklar.
YE BABAM YE
Ramazan boyunca iftar yemekleri yendi.
Kimin parası ile bu ziyafetler verildi. Kaç kişi sorguladı. Halkın aç ve susuz kalması kimseyi ilgilendirmiyor.
İktidara yakın olanlar para kazanırken, yakın olmayan kişiler iflas etmekte, dükkânlar kepenk indirmekte, şirketler kapanmaktadır.
BEN GÖREVİMİ YERİNE GETİRİYORUM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadarki zorlu yolları aşarak, en sonunda Türkiye’nin en üst görevine geldi. Bu da yetmiyor, Cumhurbaşkanı kelimesinin başındaki Cumhur’un kalkmasını ve sadece Başkan olmasını istiyor. Görevini de hiç aksatmadan yapıyor. 
Üstün yetenek mi dersiniz, yoksa aldığı emirleri mi uyguluyor dersiniz. Ne derseniz deyin, istediğini yaptırıyor ve yaptıracakta.
Devletin bütün kurumları zaten emrine girmiş durumda. Başkan olup olmaması da artık o kadar önemli değil. Yandaşlarını, partililerini, halkın  bir kesimini, nasıl yaptı ise yaptı kendisine mutlak hakim kıldı.
İnanın çok kişi, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak istiyor ama umutları da yok. Nasıl kurtulacaklarını da bilemiyorlar. Alternatif arasalar da, alternatifleri yok. CHP ve MHP den ise hiç umutları yok. Mucize bekliyorlar.
Eh daha çoook mucize beklersiniz.
Dünya’da kusursuz insan yoktur.
Çin atasözü der ki:
“Dünyada kusursuz iki insan vardır. 
Biri ölmüştür, diğeri doğmamıştır.”
Yaşıyor isen mutlaka kusurlu olursun. Eh bugüne kadar AKP’ liler ve başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kusuru olmuştur. Kusuru örtmekte çok kolay onlar için. Kandırıldık, aldatıldık. Sehven yanlış yaptık.  Suç bizde değil, bizi kandıranlarda, aldatanlarda.
Suudi Arabistan’a gittiğimde orada çalışan bir Mühendis bana şunu anlatmıştı. Araba ile ışıkta durmuştum, Arabın birisi geldi benim arabaya arkadan çarptı. Çarpan 16 yaşlarında bir çocuk. Arap emirinin oğlu imiş. Kadının karşısına çıktık, suçlu ben oldum. Kadı dedi ki: “ sen Türkiye’den gelmeseydin, bu araca binmeseydin, bu yola çıkmasaydın, bu ışıkta durmasaydın, benim arabım gelip senin arabana vurmazdı. Suçlu sensin.”  Biz suçlu olduk, ehliyeti dahi olmayan çocuk emirin oğlu olduğu için suçsuz ve haklı oldu.
Mantık bu!
AKP de Arap hayranı değil mi!
Sen Fettullah Gülen ve ekibi, sen gelip benle beraber olmasaydın, beni iktidara getirmeseydin, sonra da bütün kurumlara kendi yandaşlarını yerleştirmeye çalışıp, bizi devre dışı bırakmaya çalışmasaydın, 17-25 Aralık olayını yaratmasaydın, sen şimdi feto terör örgütü olarak suçlanmazdın. Suçlu sensin. Bizi kandırdın, kullandın, aldattın. (Bu konuda ben AKP’yi destekliyorum)
Bu örnekleri çoğaltabildiğiniz kadar çoğaltırsınız. Yani, suç öldürende değil, ölendedir, zihniyeti. 
Bayram demedi, Ramazan demedi, şehitler gelmeye devam ediyor.
 Terörün eninde sonunda kökünü kurutacağız, hamasi sözler söylenmeye devam ediyor. Zaman belli değil. Facebook’ta bir vatandaş vatanı koruyanlarla ilgili güzel bir söz söylemiş. Demiş ki:
Evi yıkık, halısı hasır, döşeği çuldur.
Oğlu şehit, torunu yetim, gelini duldur.
Neden hep vatanı koruyanlar yoksuldur.”
Doğru söylemiş. Vatanı koruyanlar zenginler değildirler. Onların çocukları, asker, polis olmaz ki. Onlar genç yaşlarında ticarete atılırlar, gemicikler alarak, şirketler kurarak, uluslar arası ticaret yaparak milyonlar kazanırlar. Ne işleri var askerlikte, polislikte.
4037 teröristin 2003-2014 arasında Türkiye’den Suriye’ye geçtiği söyleniyor. Bunların çoğu IŞİD militanı imiş. Gerçi biz IŞİD diyoruz. Hükümet kanadı bir türlü IŞİD demiyor DAEŞ diyor. Demek ki arada fark var. Neden IŞİD demiyorlar, açıklasalar da biz de öğrensek.
Bu teröristlerin bir kısmı tekrar Türkiye’ye girdi ve büyük şehirlere yerleşti ise, vay halimize. Ülkenin birçok yerinde de aşırı dinci gruplar IŞİD’İ övüyorlar ve taraftarlık yapıyorlar.
Tehlike gittikçe büyüyor.
 Bangladeş’te namaz kılan cemaate silahlı saldırı oldu, birçok kişi öldü. Burada da olabilir.
Eğer ülkemizde de  Camilere saldırı olursa, inanın AKP zihniyetinde olanlar bu olayı, kendilerinden olmayan karşı guruplara yüklerler, bunu Laik’ler ya da Kemalistler yaptılar der çıkarlar. Hâlbuki Atatürkçü olan ve onun yolunda giden kişiler hem dinlerini çok iyi bilirler, hem de kesinlikle kötülük, yapmazlar.
Onların tek düşüncesi, vatanlarıdır, Cumhuriyet ve Laik düşüncedir.
Toplu yerlerde panik yaratmak için canlı bomba var, diyerek panik yaratmak isteyenler çoğalacaktır.
Bursa’da ve Ankara’da Luna parklarda Bayram tatilinde bu yaşandı.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Suriyelilerin oturduğu evde bomba yapılırken patlama oldu.
Suriyelileri kontrolsüz içeri alırsanız, netice bu olur. Bir de kalkıp, ülkesinden kaçan, vatanını savunamayan, Türk’ün dostu mu, düşmanı mı olduğu meçhul Suriyelileri Türk vatandaşlığına alırsak, ileride Türkiye’nin başının çok ağrıyacağı günlere gebe olduğunu unutmayın. 10 yıl 20 yıl sonra iktidarda AKP olmayacaktır. Kim olursa olsun, Sur iye’liler de bağımsızlıkları için mücadeleye başlayabilirler. Bunu unutmayın.
Akit gazetesinden bir haber sosyal medyada yayınlandı. Akit gazetesi diyor ki: Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık vermesinin altında yatan gerçek neden ilerde Halep Bölgesi Türkmen bölgesi ve belki de Şam’ın  bir kısmını Türkiye’ye katmaktır. Diye yazmışlar.  Bu sözlere dünya güler de geçer.
Yaa siz kafayı mı yediniz. Bu kadar aptal mı bu millet. Nasıl olayları çarpıtıyorsunuz. Yuh size. Söylenecek söz bulamıyorum valla.
Sevgili okurlar, işte Ramazan Bayramı böylece bitti. Önümüzdeki günler de huzur ve mutlu bir yaşamı beklemeyin.
Tek dileğimiz, inşallah herkes aklını başına alır ve ülkemiz üzerinde oynanan büyük oyunların kimler tarafından tezgahlandığını anlar, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamanın yollarını arar.
Kim ne derse desin, en çıkar yol Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği yoldur. Laik, Demokratik, Türkiye Cumhuriyeti ‘ne hep birlikte sahip çıkmamız gerek.
Zekeriya Tümer
09.07.2016

23 Kasım 2015 Pazartesi

YOK, ASLINDA BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ

TÜMER DİYOR Kİ:
YOK, ASLINDA
BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ
Sevgili okurlar, geçmişte bir Osmanlı Bankası reklamı vardı. Bazılarınız hatırlarlar.
Ne derlerdi?
Yok, aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız.
Yok, aslında birbirimizden farkımız ama biz (AKP), (C.H.P). (M.H. P). (H.D.P) partisiyiz.
7 Haziran seçimlerinde halk gerekeni yapmış ve kurun Koalisyon Hükümetini, adam gibi bu ülkeyi yönetin, demişti.
7 Haziran seçimlerinden önce, nasıl meydanlarda C.H.P., M.H.P., H.D.P.,liderleri bas bas bağırıyorlar ve “Tayyip seni başkan yaptırmayacağız, 17-25 Aralık hesabını soracağız, v.s., saldırdıkça saldırıyorlardı A.K.P. ye.
Ne oldu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunlara bir çelme taktı ve hepsi yerlerde süründüler.
1 Kasım seçimlerinde A.K.P.ti kazanmadı, bu üç parti A.K.P. nin kazanmasını sağladılar.
Hayırcı Bahçeli gene de memnun ki yerinden koltuğu bir türlü bırakmıyor.
26. Dönem Meclis Başkanlığı seçimlerinin üçüncü turunda AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman, 316 oyla Meclis Başkanı seçildi.
Ey Bahçeli, sayende A.K.P.nin artık senin çakma oylarına ihtiyacı kalmadı. Bundan sonra istediği kanunu da çıkarır, H.D.P.nin desteği ile Anayasayı da değiştirir. Recep Tayyip Erdoğan’ı da Başkan yapar. Sizler artık T.B.M.M. ne misafir gibi gelip gidersiniz.
1 Kasım seçimlerinden sonra muhalif kanadın kazan kaldırdığı CHP, 2016’nın ilk ayında kurultay yapacakmış. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in söylediğine göre olağan kurultay 16-17 Ocak tarihlerinde Ankara Arena’da yapılacakmış.
CHP mutlaka içerisinde iyi bir temizlik yapıp, halkın güven duyacağı kişiyi lider yapmalı.
Maalesef, Kemal Kılıçdaroğlu dürüst, temiz ve devleti iyi tanıyan birisi olmasına rağmen, CHP li olmayan, ancak CHP ye oy vermek isteyen çok kişi tarafından güven duyulmadığından onların oyunu alamıyor. Bu oylar yabana atılacak kadar az değil. 10-15 milyonu bulan oylar.
Şunu unutmamak gerek. Türkiye’de her zaman iktidarları bu yüzen, gezen oylar belirler. Bu kişiler, körü körüne bir partiye bağlı değillerdir. Seçimlerde güvenebildikleri lidere ve onun partisine, bazen de kızdıkları zaman, karşı partilerden birine oy verirler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunu iyi bildiğinden, 1 Kasım seçimlerini yaptırdı ve neticeyi AKP ti lehine çevirdi.
Şimdi Başbakan Ahmet Davutoğlu ne diyor, “ Biz en zor şartlarda, ‘7 Haziran’dan sonra bir söz verdik, Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız’ . Bu doğal süreçtir.  AK Parti Milletvekilleri ile dimdik ayaktayız, hiç kimse merak etmesin, Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız.”
Çoşuyor Davutoğlu. Sevinçli elbette. Karşısında bu denli gaflet içerisinde bir muhalefet partileri varken, gümbür gümbür Hükümet olur ve ülkeyi de pata küte idare eder valla.
AK Partiye sahip çıkan öyle bir ağabeyi var ki, zor durumlarda hemen devreye giriyor ve işi bitiriyor. Bir de gizli ortağı Bahçeli var, eh o da zor anlarında AKP nin yanında oluveriyor. Davutoğlu sevinmesin de kim sevinsin.
7 Haziran’da kaybettiği milletvekillerini 1 Kasımda 317 olarak tamamladı. Çoğunluk eline geçti. AKP nin korkusu kalmadı, muhalefet düşünsün.
“AK Parti’nin olduğu yerde kriz olmaz,” diyor Davutoğlu.  Demek ki Türkiye 13 yıldır güllük gülistanlık.  Ne terör var, ne ekonomik kriz. Ne de komşularımız ile sürtüşme. Suriyeliler bize misafir geldiler.
Türk Milleti misafirperver ya. 
Bundan sonra da artık kriz olmaz, rahat ve huzur içerisinde yaşarız herhalde!
Ah bir de Türkmen Dağındaki Türkmenler olmasa. Şimdi onları kurtarmanın zaman geldi.
Irak’ta ve Suriye’de çok Türkmen kardeşlerimiz öldürüldü ve öldürülmek isteniyor.
Ellerinden gelse, Rusya , Çin, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve Araplar da dahil Türk milletini dünyadan silecekler.
Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığını bir anlayabilsek.
Türkmen Dağı’ndaki Türkmenler, karadan Esad, havadan ise Rus bombardımanına karşı kahramanca direniyorlar.
Türkmenlerin Tümen Komutan Yardımcısı Alparslan Çelik,  Türkmen dağının Akdeniz’in Çanakkale’si olduğunu, Bayırbucak’ın ilelebet Türkmen yurdu olarak kalacağını, kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarını, Önce Allah’a sonra da Türk devleti ve milletine güvendiklerini, ifade etmiştir.
“Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” (M.K.Atatürk)
Dayan Türkmen kardeşim, dayan. Yıldırım ol, kasırga ol, dünyayı aydınlatan güneş ol, Türk ulusu yanında, korkma, saldır düşmana ve kurtar yurdunu.
Bizler de Türkmen kardeşlerimizin yanlarında olmalıyız. Başbakan Davutoğlu’da “Sorumlular MİT Tırlarına operasyonlar yapanlardır” diye başkalarını suçlama yerine, yeniden çok acele gereken yardımı yapma imkânlarını oluşturmalıdır.
EY VAHŞİ TÜRK DÜŞMANLARI, SİZİN TOPUNUZ BİR OLSANIZ DA TÜRKLÜĞÜ VE TÜRK MİLLETİNİ YOK EDEMEZSİNİZ. SİZE ATATÜRK’ÜN ŞU SÖZÜ İLE CEVAP VERMEK İSTİYORUM.
“DÜNYA YÜZÜNDE, TÜRKTEN DAHA BÜYÜK, ONDAN DAHA ESKİ, ONDAN DAHA TEMİZ BİR MİLLET YOKTUR VE BÜTÜN İNSANLIK TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞTİR.”
AKLINIZI BAŞINIZA ALIN VE TÜRKÜN ÜZERİNDEN ÇEKİN O PİS VE KANLI ELLERİNİZİ.
BİZ KAVGADAN YANA DEĞİL BARIŞTAN YANAYIZ.
Zekeriya Tümer

9 Eylül 2015 Çarşamba

ALLAH BELANIZI VERSİN!..., ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
ALLAH 
BELÂNIZI
VERSİN!..
Sevgili okurlar, son günlerde yaşanılan olaylar, insanı çığırından çıkartmak üzere.
Peş peşe gelen şehit haberleri, içinde vicdanı olan herkesi üzmekte.
Gencecik vatan evlatları pisipisine şehit olmaktalar.
Yüreğimizi yakanların ve buna sebep olanların da inşallah yürekleri yanar.
2015 yılının ülkemiz için şer yılı olacağını biz daha önceki yazımızda belirtmiştik.
Çünkü bu günkü olaylara nasıl ve kimler tarafından sebep olunabileceğini yılların bize verdiği tecrübe ile tahmin etmiştik.
Kürsülerde çıkıp güzel sözler söylemek kolay. Söylenen sözlerle, yapılan icraatların eşit olması gerek.
Ortada bir gerçek var. O gerçeği de cümle âlem biliyor.
HDP li milletvekillerinin bazılarının PKK ile içli dışlı oldukları devamlı basına yansıyor.
AKP'nin basiretsiz politikaları da malum...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar hırsı da bilinmektedir.
Bunun yanında dış güçlerin PKK yı nasıl besledikleri ve destekledikleri de bilinmektedir.
Bir ton patlayıcı kolay kolay temin edilebilir mi? 
Yollara hangi teknoloji ve uzman ekiple döşeniyor.
Askerin ve polisimizin o yoldan hangi gün, hangi saatte geçeceği nasıl biliniyor?
Bu devlet bu kadar aciz değil, ancak acizleştirildi. Yazık oluyor ülkeme ve genç yavrulara.
PKK’yı yok etmenin yolları bilinmesine rağmen bugüne kadar uygulanmadı.
Çözüm süreci esnasında daha da güçlendikleri devletimizin yetkilileri tarafından açıklanıyor.
Soruyoruz o zaman. Siz ne yapıyordunuz? PKK güçlenirken neden seyrettiniz? Amacınız ne idi?
Biz de bir vatandaş olarak bunu sorarız.
HDP nin oyları bu şekilde yok olup, tekrar AKP ye mi yönelecek.
Boş hayaller.
Aziz Türk Milleti, her şeye rağmen umudumuzu korumalıyız.  Güzel günler göreceğimize inanmalıyız ve hayata sıkı sıkıya bağlanmalıyız. Kuvay-ı Milliye ruhu canlanıyor. Düşman bunu fark etmeye başladı.
Türk Milleti şahlanmaya görsün, karşısındaki pislikleri, vatan hainlerini,  bir anda temizler ve düze çıkar. Bunu iç ve dış düşmanlar unutmasın ve göz ardı etmesin.
Burada bütün siyasi partilerimize sesleniyoruz. Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde ayrım yapmadan, bütün halkımızı kucaklayarak, bu karanlık günlerin içinden ülkemizi aydınlığa çıkarmak zorundayız. Zorundasınız.
Vatanın bölünmez bütünlüğü için elbette şehitlerimiz de olacaktır gazilerimizde. Bizler buna değil, haince saldırılara ve içimizde kendi ikballeri uğruna yanlış yaparak bu duruma sebep olanlara ve de bizlere dost gözüküp düşmanlık yapan dış devletlerin tutum ve davranışlarına üzülüyoruz ve onları lanetliyoruz.
Allah şehitlerimizin mekânlarını cennet yapsın. Geride kalanlara da sabır versin. Allah bizleri bölmek ve parçalamak isteyen iç ve dış düşmanlarında belasını versin.
Bizlere bu cennet vatanı emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile vatan için canını feda eden kahraman şehitlerimizin de mekânları cennet olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
09.09.2015
Ulusalhaber1881@gmail.com

29 Ağustos 2015 Cumartesi

TÜMER DİYOR Kİ: HAYIR-LI OLSUN

TÜMER DİYOR Kİ:
HAYIR-LI OLSUN
Sevgili okurlar; 
uyduruk seçim hükümeti 
kuruldu.
Hayır-lı olsun.
Sözde seçim hükümeti ve Anaya’saya uygun. 
İki adet Milletvekili HDP’den bir adet Milletvekili de MHP. Den.
HDP'li Ali Haydar Konca, Avrupa Birliği Bakanlığına getirildi. HDP'li Müslüm Doğan ise Kalkınma Bakanlığı'na getirildi.
MHP li Tuğrul Türkeş ise Başbakan yardımcısı oldu.
Biz daha önceki yazımızda da bahsetmiştik. AKP sen ne MHP ile ve ne de CHP ile Hükümet kuramazsın, senin kuracağın parti HDP demiştik.
1 Kasım’da yapılacak erken seçim de şu an ki durum çok fazla değişmeyecektir.
Ancak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan işi ne kadar uz-atabilirse uzatacaktır. O kendisinden ve yandaşlarından hesap sorulmasını istememektedir. Bu nedenle de CHP ve MHP ye sıcak bakmamaktadır.
1 Kasım’dan sonra merak etmeyin, hükümet kurulacaktır. Kiminle kurulacak HDP ve AKP arasında kurulacak.
HDP ile Kandil anlaşırsa çok şey değişir. Kandil HDP nin paralelinde olmaz ve terörist saldırılarına devam ederse, hem AKP ve hem de HDP çok kan kaybeder, yani halkın gözünden düşerler.
MHP lideri Bahçeli twitir hesabından veryansın etmiş. Demiş ki: “AKP-PKK gayri meşru birlikteliği hükümet nikâhıyla ilan edildi. Türk tarihi bu karanlık günleri yazdığında anlama özürlüleri ne yapacak?”
Sayın Bahçeli, HDP yi tamamen PKK’nın yerine koymuş. Peki HDP 80 milletvekili ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Meclisinde değiller mi? Onlarda sizin gibi halk tarafından seçilmediler mi?
Kafa yapıları ve savundukları tezler, bana göre de yanlış. Ancak, maalesef meclisteler.
Tarih bu karanlık günleri elbette yazacaktır. Ne var ki, Sayın Bahçeli, anlama özürlüleri dediğiniz kişiler o zaman yaşamayacaklar ve gerçekleri göremeden öbür tarafa gitmiş olacaklar. Yani sizin söylediğiniz söz havada kalacak.
Bahçeli twitir hesabında son olarak şunu da söylemiş: “Son olarak diyeceğim tekraren şudur. Türk’ü anlamak için önce dinlemek şarttır. Onlar kimseyi dinlemedikleri gibi bizi de duymadılar.”
Yuvarlak ve siyasi kelimeler. Türk dediğiniz kaç kişi kaldı. Kimler Türk, bunu açıklar mısınız?
Onlar dediğiniz kişiler kim? Sizi duymayanlar kimler? Bunları daha net açıklarsanız çok iyi olur.
Türk milleti olarak kendini kabul eden kişiler, sessiz ve suskun beklemekteler. Zaten, özü Türk olanlar, devletin içerisinde çok fazla yukarılara çıkamamaktalar. Ülke öyle bir hale geldi ki, herkes birbirine karıştı.
Şimdi ben çok merak ediyorum. 7 Haziran seçiminden önce meydanlarda söylenen sözler, bu kısacık zaman içinde 1 Kasıma kadar gene söylenecek mi?
AKP iktidarına son vermek isteyen partiler ve partililer, tek bir parti etrafında kenetleşerek oylarını verecekler mi?
CHP ve MHP oylarını arttırabilecek mi? 
Vatandaş, önündeki tehlikeyi görebilecek mi?
Her kim ne derse desin 2015 in tek otoriter lideri Recep Tayyip Erdoğan, istediğini yaptı ve 1 Kasım’da ülkeyi yeniden seçime götürdü. 1 Kasımdan sonra Hükümet kurulamaz ise, valla gene Recep yapacağını yapar, tekrar seçime götürür bu meclisi.
Uyan be milletim, uyan artık. Duygularınla değil, aklınla, mantığınla kararını ver. Ülke gerçekten sıkıntılı ve karanlık günlere doğru gidiyor.
Gerçekleri gör artık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Ağustos Zafer Bayramı için yayınladığı mesajda, “Bu zafer, tarihe gömülmek istenen bir milletin, adeta küllerinden yeniden doğuşunun, uçurumun kenarından dönerek kendisine yeni bir yol çizişinin ifadesidir. 30 Ağustos Zafer Bayramı, aynı zamanda son devletimiz olan Cumhuriyetimizin de müjdecisidir” dedi.
Burada şu söze dikkat edin. “son devletimiz olan Cumhuriyetimizin de müjdecisidir” demek ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar devam edeceğine Cumhurbaşkanımız da emin.
Bu sözler güzel sözler. Söylenen sözler ile yapılan icraatlar da uyum içerisinde olursa, elbette herkes memnun ve müreffeh olur.
Geçmişi hatırlayarak, geleceğimizi düşünmenin tam zamanı.
30 Ağustos Zafer Bayramı ulusumuza kutlu olsun.
29.08.2015
Zekeriya Tümer.

8 Haziran 2015 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: SEÇİM SONU İLK İZLENİMİMİZ. AK PARTİYİ HDP YIKTI

TÜMER DİYOR Kİ:
SEÇİM SONU İLK İZLENİMİMİZ.
AK PARTİYİ HDP YIKTI
“Demokrasi kazandı Türkiye kazandı” diye CHP ve MHP kendini teselli ediyor.
Bunca çabaya rağmen AKP yi istenildiği düzeye çekemediniz.
AKP ti kesin olmayan sonuçlara göre Türkiye genelinde % 41 e yakın oy aldı.
Hayret ki ne hayret!
CHP büyük ekonomik paketlerini açıklamasına rağmen % 25 e yakın oy aldı.
MHP ise % 16.6 oy aldı.
HDP eğer barajı aşıp % 13 e yakın oyu almasa idi, AKP ti 300 milletvekilini geçecekti.
Yani AKP yi ne CHP ve ne de MHP eksiltemedi, HDP eksiltti.
Demek ki CHP nin emeklilere vereceği 2 ikramiye sözü bile emeklilerin CHP ye oy vermesini sağlayamadı .
Vatan Partisi hiç beklenmeyen şekilde dibe vurdu.
Emine Ülker Tarhan’ın Anadolu Partisi varlık gösteremedi.
Gene bunların içerisinde en iyisi Saadet Partisi. % 2 oy aldı.
Sayın okurlar, ne yazık ki, bizdeki siyasiler gerçekleri tam göremiyorlar.
Kalabalıkları görünce, zannediyorlar ki, bütün oylar bize gelecek, iktidar olacağız.
Her partili gönlünden bunu geçiriyor.
Kim ne derse desin, AKP ti milletvekili olarak azaldı, ancak çok oy kaybetmedi.
Asıl şimdi AK Parti aşağıya doğru çekilecek. Belki de kendi içerisinde dağılacak.
Şunu, CHP nin ve MHP nin iyi bilmesi gerek. Halk tam manası ile sizlere güven duymuyor. İnanamıyor.
Mükemmel ekonomik paketi CHP halka sunmasına rağmen, güven duyamadı. Duysa idi, netice daha farklı olurdu.
Önümüzde erken seçim var. Bu kaçınılmaz. Hazırlıklarınızı iyi yapın. İktidarı yakalamak kolay değil. Halk, bezgin ve bıkmış vaziyette.
Asıl gerçek ise maalesef halk eskilerden bıkmış, yeni bir arayış içersinde.
İnanın, eğer HDP ve Demirtaş, PKK yanlısı bir tavır sergilemeseler, Türkiye’yi kucaklasalar, ayırımcılık yapmasalar, iktidara doğru yürürler.
Demirtaş’ı birçok kişi fiziği ve gençliği ile beğeniyor. Konuşmaları ikna edici. Ancak, fikir ve düşüncelerinin PKK dan yana olması tepki yaratıyor.
Erken seçim gündemde. Kimse tek başına Hükümeti kuramayacak. Önümüzdeki günler sancılı. Cumhurbaşkanı tedirgin. Bu nedenle, en kısa sürede yeniden bir seçim yapılabilir.
Gerçi kısa sürede yapılacak erken seçim çok şey değiştirmez. Halk yeni bir arayış içerisinde. Erken seçim olsa da şu an ki oylar çok değişmez.
Halkı tam manasıyla kucaklayan yeni bir parti doğarsa çok şey değişir. Bu parti yıpranmamış isimlerden olmalı. Tam manasıyla Merkez parti olup, halkın arzu ve isteklerine cevap verebilmeli.
Hem dinine saygılı ve hem de Atatürk’e bağlı olmalı. Ayrımcı değil, birleştirici olmalı. Tüm Türkiye’de yaşayan, herkesi kucaklamalı. Adil ve Demokrasiden yana olmalı.
Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmalı. Milli ve manevi değerlerimize önem vermeli.
Böyle bir parti çıkar ve halka kendini benimsetirse, iktidara doğru yürür.
CHP ve MHP nin de hayallerden uzaklaşarak, nerede, nasıl yanlışlıklar yaptıklarını iyi saptamaları gerek.
İktidarı yakalamak demek ki o kadar kolay olmuyor.
Kılıçdaroğlu 4 yıl bana yol verin yeter dedi, dedi de halk inanmadı ve gereken oyu vermedi. Ya da verdi de oylar mı çalındı? Ne dersiniz?
Ancak, CHP sandıklar da her türlü tedbiri aldık dedi. Demek ki oyların çalınması veya hile yapılması mümkün değil.
Gene de biz seçimlerin halkımıza ve ülkemize hayırlı olmasını dileyelim.
Bakalım gelecek günlerimiz nelere gebe. Yaşayacağız ve göreceğiz.
Zekeriya Tümer, 
08.06.2015
ulusalhaber@hotmail.com

21 Mayıs 2015 Perşembe

ONLAR KONUŞUR, AK PARTİ YAPARMIŞ!... (Zekeriya TÜMER)

TÜMER DİYOR Kİ:
ONLAR KONUŞUR, 
AK PARTİ YAPARMIŞ!
(Zekeriya TÜMER)
AK Partinin yollara astığı pankartlar da böyle yazılar var.
Doğru, sen ne söylersen söyle, imam bildiğini okur.
Sanki muhalefet partileri iktidarda da, onlar sadece söylüyor ama hiç bir şey yapamıyor.
Seçimlere az kaldı. 7 Haziran günü yaklaştı. 16 gün kaldı. Meydanlarda kızıştı.
Onlar Konuşur; 
AK Parti yaparmış!...
AK Parti yapar tabii. 13 yıllık İktidar döneminde neler yapmadı ki!...
Aklımıza gelenleri şöyle bir sıralayalım.
Dış Politikamız çöktü.
Mısır, Libya, Suriye, İran dâhil olmak üzere birçok Arap ülkeleri ile dostluklarımız bitti.
Yunan adalarımızı işgal etti.
Ordumuz, Ergenekon, Balyoz davaları ile çökertildi.
Tabelalardan TC Kaldırıldı.
Paralel Yapı bahanesi ile Polis, Yargı darmaduman edildi.
İşsizlik büyüdü.
Tarım bitti, çiftçi kan ağlıyor, Elma, Armut ithal eder olduk.
Emekli zor geçinir durumda.
En önemlisi, satılmadık kurum kalmadı. Bunların parası Türkiye’de mi kalıyor, yurt dışına kaçırılıyor.
Arsalar, binalar yabancılara satıldı, Türk vatandaşları mal alamaz oldu.
Böylece ekonomi çöküyor, kimsenin umurunda değil.
Koskoca AK saray yapıldı, yılların Çankaya Köşkü tarihe karıştı.
Yandaşlar ve uşaklar trilyoner oldu, halk fakirleşti.
Yandaş basın icat oldu,  hür basının sesi kesildi.
Onlar konuşur AK parti yapar. Doğru yaparlar valla.
Haklarını yemeyelim, ne yaptılar yararlı?
Hızlı trenler yaptılar. İstanbul’a 3. Köprü, 3.cü hava alanı yapıyorlar. Ağaçlar kesildi, yeşillik kalmadı.
İstanbul’un altını oyup duruyorlar ve yeraltı treni ile döşüyorlar. Bu işte getiri büyük elbet.
Başka ne yaptılar?
 Hava alanları yaptılar. Ekonomik olarak çok kalkınmış ülke olduğumuzdan Hakkâri’deki iş adamlarımız İstanbul’a rahat gelip gidebilsinler diye!
Özel uçaklar alındı, özel zırhlı arabalar alındı, her devlet görevlisi rahat etsin diye gerekenler yapıldı.
Otoban yollar yapıldı. Fabrikalar kapatıldı. İşsizlik arttı.
Üretim azaldı, tüketim arttı. İthalat artarken, ihracatta düşüş yaşandı.
Dolar yükselirken, Türk Parasının değeri düştü.
Toki yandaş Müteahhitleri zengin etmek için her yere binalar kondurdu, gökdelenler inşa edildi.
Kürt açılımı dendi, Apo ile dostluk kuruldu. Ülke bölünme aşamasına geldi.
İç ve dış düşmanlar arttı, Cumhuriyet ve Atatürk karalanmaya başladı.
Alevi ve Sünni, Kürt, Türk ayırımı yapılarak kardeş kavgası yaşanır hale gelindi.
Din suiistimal edildi, yalanlar, hırsızlıklar arttı.
Suriye’den gelen insanlar sokaklarda dilenerek, dilenci sayımız arttı.
Sevgili okurlar, daha sayacak çok şey var. Doğru, onlar konuşsun dursun, İmam bildiğini yapar.
Devlet kurumlarının çoğuna İmam atanmadı mı?
Seçimlere az kaldı. Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılmasını istemiyor iseniz, Cumhuriyete ve Atatürk’e bağlıysanız, Başkanlık sisteminin gelmesinden yana değilseniz, Ordumuza, Polisimize ve Hâkimlerimize, Savcılarımıza sahip çıkmak güçlü bir Hukuk Devletinden yana olmak istiyorsanız, oylarınızı çok düşünerek verin.
Ülkemizin, birliğe ve dirliğe ihtiyacı var.
Temennimiz 7 Haziran seçimleri hilesiz, sahtekarlık yapılmadan Demokratik bir seçim olur ve  Hak eden kazanır inşallah.
Kazanan partinin de ülkemize hayırlı olması dileğimizdir.
21.05.2015
Zekeriya TÜMER
ulusalhaber@hotmail.com

11 Mayıs 2015 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: Ankara, HAYMANA İzlenimleri; "AK PARTİ KAN KAYBEDİYOR!.."

TÜMER DİYOR Kİ:
AK PARTİ KAN KAYBEDİYOR
8 Mayıs 2015 tarihinde Ankara 1.Bölge Bağımsız Milletvekili adayı, Makine Yüksek Mühendisi Ahmet Yalvaç’a destek vermek için Ankara’nın Haymana ilçesine Av. Yusuf Ziya Kıvanç’la beraber gittik.
Ankara’nın Haymana ilçesi şifalı suyu ile meşhurdur. 
Kışın 43-44 derece, yazın 44-45 derece de çıkan yer altı sıcak suyu ile Haymana ilçesi şifa dağıtmaktadır.
Haymana ilçesinde daha çok Kürt kökenli vatandaşlar ikamet etmektedir.
İlçeye araba ile girdiğimizde gözümüze ilk çarpan pankart HDP’nin oldu. HDP Haymana’da da sıkı bir çalışma yapmaya başlamış.
Sonra AK Parti arabasını gördük. Arkadan C.H.P.nin seçim arabası da Haymana sokaklarında geziyordu.
Cuma günleri Haymana’da Pazar kuruluyor. Bu nedenle Seçime girecek Partiler Haymana’ya gelmişler. Mümkün olduğunca kendilerini tanıtıyorlar. Bizde Bağımsız adayımıza destek vermek için Haymana’ya geldik. Bu arada da gazeteci gözü ile teşhisler ve tespitler yapmaya çalıştık.
Esnaflarla tek tek tanışma ve konuşmalarımızda şunlara şahit olduk:
Esnaf’ın çoğunluğu hangi partiye oy vereceğini açıklamamaktadır. Ancak, AK Parti’den bıktıklarını tavırları ile belli etmekteler.
İnsanlar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eline Kur'an-ı Kerim'i alıp sallamasına tepkililer. Din bu kadar da siyasete alet edilmez, demektedirler.Bir de Kur'an-ı Kerimin pasta yapılıp yenmesini de hiç hoş karşılama maktadırlar.
Sözcü gazetesinin okunduğunu gördük. Okuyan kişinin etrafındakilerle de tartıştığına şahit olduk. AK Parti’ye oy vermek isteyene, “Bu yalancıların, dolandırıcıların, memleketi soyanların, bugüne kadar bizi yalanları ile uyutanların neresine oy vereceksin” diyordu. AK Partili olan kişi de “Bu gazete okunmaz, o ateist, dinsizlerin gazetesi, yalan yazıyor” diye inanmak istemiyordu.
Kürt olduğunu ifade eden bir bayan ve bey mağazanın önünde oturmuşlar çay içiyorlardı. Bizi görünce masalarına çay içmeye davet ettiler. Biz Kürt’üz ve AK Partiliyiz diye de peşin peşin söylediler.
Devamla da,“Biz C.H.P.ye oy vermeyiz, onlar ateist, din iman yok” diye de devam ettiler.
AK Parti olmasaydı biz şu gördüğünüz arabalara binemezdik, zamanında gaz, tuz bulamıyorduk”, diyerek 1980 öncesine gittiler.
Onlara şunu söyledim. Siz Müslüman mısınız? Dedim. Elhamdülillah, dediler. Peki Müslümanlığı kimden öğrendiniz, Kur'an-ı Kerim’i hiç okudunuz mu, mealini hiç olmazsa okudunuz mu? dedim. Cevap veremediler. Peki dedim, Müslümanlıkta yalan söylemek, iftira atmak, hak yemek, çalmak, çırpmak, var mı, dediğimiz, de. Cevap alamadım. C.H.P. Dinsiz bir parti de değildir. Oradaki insanlarda Müslüman’dır, dedim. Ama siz AK Partilisiniz, buna da saygı duymak gerek. İyi düşünün, değerlendirin ve oyunuzu ona göre verin. Hakkımızda hayırlısı ne ise o olsun, dediğimizde, onlar da hayırlısı dediler.
Haymana’da şuna şahit olduk. HDP’nin barajı aşabileceğine. C.H.P.nin halen güven duygusunu halka veremediğine, halkın çoğunlukla daha hangi partiye oy vereceğine karar veremediklerine, ancak AK Partinin oy kaybettiğine, her 10 kişiden birisinin AK Partiye sıcak baktığına, ama her an vaz geçebileceklerine şahit olduk.
Merkez Partisinin Ankara 1. Bölge Milletvekili adayları da Haymana’da kendilerini tanıtma gezisini yaptıklarına şahit olduk.
C.H.P sinin çok daha etken politika ile halka kendisini tanıtması gerek. Kemal Kılıçdaroğ’lunun yerine başkası olsa idi, daha iyi olurdu diyorlar.
Batmanlı olduğunu ifade eden birisi ise çok ilginç şeyler söyledi.
C.H.P. Doğu’da yok. Çok yanlış yapıyorlar. AK Parti orada fakir halka çok şeyler vaat ediyor ve para dağıtıyor. HDP’nin barajı aşamaması için yoğun çaba harcıyor. C.H.P.nin mutlaka Doğu illerinde Miting yapması ve politikasını anlatması gerek, dedi.
İktidar partileri hiçbir zaman gerçekleri de göremiyorlar, ya da görmek istemiyorlar. İşsizliğin ve ekmek parası kazanmanın ne kadar zor olduğunu keşke bilebilseler.
Ankara’nın Keçiören semtinde oturan 55-60 yaşlarında bir bayanın kendi el örgülerini Haymana pazarına getirerek satmaya çalıştığına şahit olduk.
Hiçbir geliri yoktu bu bayanın. Ankara’daki pazarların çoğu mafyanın elinde, diyordu. Oralarda satış yapamıyorum, tek gelir kaynağım bu. Mecburen ekmek parası kazanabilmek için, kar kış demeden pazarlarda kendi el emeğim, göz nurum malzemeleri satmak istiyorum, ona da müsaade etmiyorlar, diye sızlanıyordu.
Sosyal Hukuk Devletiyiz. Yoksulumuz yok diye barbar bağırıyoruz. Kendi vatandaşımıza yardım edemiyoruz, başkalarına yardım edebilmek için milyarlar harcıyoruz. Buna üzülmemek mümkün mü?
12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin lideri Kenan Evren’de 98 yaşında hakkın rahmetine kavuştu.
Gazetelerde ve televizyonlarda lehte konuşmalardan çok aleyhte konuşmaları ve yazılanları görüyoruz.
Darbelerin mutlaka yapılma sebepleri vardır. 12 Eylül 1980 den önce memleketin durumu nasıldı? Mahalleler bölünmüş, 15-16 yaşlarında çocuklar ellerinde silah, mahalle içerilerinde terör estiriyorlardı. Bakanlıklar basılıyor, memurlar dışarı çıkarılıyordu. Geceleri yollar kesiliyor, kadınlar sokak ortasında oynatılıyordu. Sağ ve sol çatışmalarda birçok kişi öldürülüyordu. Bu konuda yazılacak çok şey var. Askeri darbeler meşru sayılmaz. Ancak, hiç olmazsa Kenan Evren kısa sürede tekrar Demokrasiye geçti ve Anavatan Partisine iktidarı teslim etti.
Bazı şeyleri eksisi ve artısı ile değerlendirmek gerek.
Bugün çok daha iyi şartlarda mıyız?  7 Haziran Seçimlerinin sağlıklı yapılıp yapılamayacağından bile şüphe duymaktayız.
Hak ve Adaletin ayaklar altına alındığı, hâkimlerin, savcıların, askerin, polisin yaptıkları görevlerden dolayı tutuklandığı, suçlandığı, kargaşanın gittikçe arttığı bir dönem yaşıyoruz.
Sert rejimler hiçbir zaman iyi olmaz. Halk ezilir. Haklı ve haksız ayırt edilmeden birçok yanlışlıklar yapılır. Bunlara sebebiyet vermemek gerek.
Gene de Kenan Evren’e Allah’tan rahmet dileyelim, günahları ve sevapları ile öbür tarafa gitti. Hesabını orada verir. O da bizi ilgilendirmez.
Büyük usta sanatçı Zeki Alasya’yı da kaybettik. İyi bir Tiyatro ve sinema sanatçısı idi. Metin Akpınar ile ikisi topluma çok şeyler vermişlerdi.
Zeki Alasya’nın Boğazda lokantası vardı. İki kere gittim oraya. Her gittiğimizde masamıza gelmiş ve sohbet etmiştik. Alçak gönüllü ve kibar bir insandı. Allah ona da Rahmet etsin. Mekânı cennet olsun. Günahları ve sevapları ile o da gitti işte öbür tarafa.
Herkes şunu unutmasın. Bu dünya gelip geçici. Ne kadar yaşarsan yaşa netice belli. Kenan Evren 98 yaşında gitti, Zeki Alasya 72 yaşında.
İnsanları üzmek, haklarını yemek, kendi çıkarı uğruna, ülkesine ve insanlarına zarar vermek ile ebedi kimse yaşayacağını sanmasın.
Her şeyin bir sonu vardır, bu son da çok uzak değildir.
7 Haziran seçimlerinde Türk Milleti geleceğini belirleyecektir. Bu nedenle, çok önemli olan 7 Haziran seçimlerinde iyi düşünüp ona göre karar vermek gerektiğini herkesin iyi anlaması lazım.
Zekeriya Tümer
ulusalhaber@hotmail.com