14 Temmuz 2019 Pazar

TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN AMERİKA’YA S-400 HAVA SAVUNMA FÜZELERİNİ ALARAK KAFA TUTUYOR.


TÜMER DİYOR Kİ:

15 TEMMUZ 2016 AKŞAMI YAPILAN VATAN HAİNİ  FETO YANLISI OLAN ASKERLERİN YAPMAYA ÇALIŞTIKLARI  DARBE GİRİŞİMİNİN 3 YILINDA TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN AMERİKA’YA S-400 HAVA SAVUNMA FÜZELERİNİ ALARAK   KAFA TUTUYOR.
Tutmak zorunda olduğunu da son derece iyi biliyor.
Nedeni ise, ülkesinde güçlü olduğunu ispatlamak zorundadır.
Son yapılan seçimler ve partisi içerisinde gelişen karışıklıklar, Cumhurbaşkanının cesaretli olması ve ülkesi için önemli kararlar almasını gerektirmektedir.
Elbette; Amerika'nın ülkemizin savunmasında rol oynayacak Rusya’dan alınacak S-400 Savunma silahlarının alınmasını istememesi, hiç Amerikayı ilgilendirmemekte olup, Türk milletini de kızdırmaktadır.
Biz ülkemizin savunmasında, ey Amerika sana mı danışacağız!
Sen ülkemize zarar veren, ordumuzun zayıflatılmasına, ülkemizin düzeninin bozulmasına sebep veren FETTULLAH GÜLEN hainini  neden teslim etmiyorsun?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kararlılığı ile Amerika’ya kafa tutmuş gibi.
Tutmakta ta haklıdır.
Biz bağımsız bir ülkeyiz! 
Gerçi birçok sözleşmelerle göbeğimizden birilerine bağlıyız, ama gene de ülkemizin geleceğini ve düşmanlarımıza karşı tedbirlerimizi de almak zorundayız. 
Amerika ise Türkiye'nin dik başlılığına yıllardır İran'a yaptığı baskıya benzer bir baskıyı Türkiye’ye uygulamak  üzere harekete geçmiş bulunmaktadır.
Türk milletinin bu baskılara boyun eğeceğini sanmak, gaflettir.
Böyle baskılar Türk milletini daha da birleştirir  ve bizlerde Amerikan mallarını boykot ederiz.
Ancak, ülkenin ekonomik sıkıntısı da  büyüyebilir.
Burada da Türk milleti, dayanabildiği kadar bu ekonomik sıkıntıya dayanmaya çalışacaktır.
Dayanmalıyız ve de pes etmemeliyiz. 
Amerika AK Parti’yi bölme ve parçalama hareketine siyasi olarak ta yapmaya çalışıyor gibi!
2023 e kadar destek sözü verdiği Recep Tayyip Erdoğan'ı Amerika yoksa gözden mi çıkardı? 
İnanalım mı dersiniz!
Ali Babacan ve Davutoğlu’nun AK Partinin içerisinden çıkarak, yeni bir parti kurma çabaları emperyalist güçlerin yeni bir oyununa benziyor.
Ali Babacan, Tayibin tüm isteklerine hayır diyerek, cesaretle yeni bir parti kurma çalışmalarına sür'atle başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vekillerle yaptığı toplantıda yeni parti kuracakları konuşulan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’la ilgili “SIRTIMIZDAN HANÇERLEDİLER” İfadesini kullandığı söyleniyor.

Doğrudur. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir.
Yıllardır beraber olabilirsin. 
Acı tatlı bir çok anıların olabilir. 
Senin sayende birileri bazı mevkilere de gelebilirler. 
Ancak, öyle bir gün gelir ki o kişiler seni terk edip, senden ayrılmak zorunda kalabilirler.
Bu ayrılışların da mutlaka kendilerine göre önemli sebepleri vardır.

Ülkeyi İdare etmek kolay değildir. Bazen yanlış uygulamalar, hem ülkeye ve hem de içerisinde bulunduğun kitleye zarar verebilir. 
İdare edenin idaresinde hoşnutsuzluklar baş göstermeye ve güç kaybedilmeye başlanıldığını hisseden bazı kişiler, derhal batan gemiyi terk etme teşebbüsüne geçebilirler. 

Gelişen gelişmeleri önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Elbette bu girişimlere karşı da AK Partili Troller çalışmalarını hızlandıracak, halkın gözünde Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu düşürülmeye çalışılacaktır.
Davutoğlu’nun fazla bir varlık göstereceğine inanılmıyor.
Ali Babacan ekonomik olarak daha güçlü ve genç olması, arkasında da büyük desteklerin bulunması nedeniyle, AK Parti içerisinde daha etkili olabilir ve bazı milletvekillerini kuracağı partiye çekebilir.
Etrafında genç, dinamik, ekonomiyi bilen ve para sahibi olan bir kadronun olduğu da söylenmektedir.
Çok sür'atle partileşmeye gidecekleri de gözükmektedir.
Millet İttifakı bu durumda daha güçlü olmak zorundadır.
31 Martta esen rüzgâr 23 Haziran seçimlerinde daha da büyüyerek devam etmiştir.
Bu rüzgârın, fırtınaya, kasırgaya, tsunamiye dönüştürülmesi gerektiği kanısındayız.
Bunu başarırlarsa ve Millet İttifakı’nın aldığı belediyeler çok iyi çalışır, halka şeffaflıklarını gösterirler ise, gelecek seçimlerde İktidara yürümeleri söz konusu olabilecektir.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Ancak, önümüzdeki günler çok şeye gebe olacaktır.
Ülkem insanı sıkıntılarından kurtulamayacak ve umutla gelecek günlerinin aydınlığa ne zaman kavuşacağını bekleyecektir.
Halk Rusya’dan alınacak S-400 füzelerinin yerine, keşke üretim artsa, fabrikalar kurulsa, işsizlik yok olsa, ekonomik sıkıntı olmasa diye düşünmeye başlayabilir.  

6 Temmuz 2019 Cumartesi

HER ŞEYİN BİR SONU, HER SONUN YENİ BİR BAŞLANGICI VARDIR.



TÜMER DİYOR Kİ:


HER ŞEYİN BİR SONU,
HER SONUN YENİ BİR
BAŞLANGICI VARDIR.


Toplumsal duyarlılığını yitiren toplumlar, birlik ve beraberliklerini yitirirler.
Birlik ve beraberliğini yitiren toplumlar ise, dağılmaya ve parçalanmaya mahkum olup, başkalarının boyunduruğu altında yaşamaya mecbur kalırlar.
Bağımsızlıklarından söz edilemediği gibi, esaret altında ezilmeye, köle olarak başkalarına hizmet ederek de yaşamaya mecbur kalırlar.
Cumhuriyetimizin 100 yılına yaklaşırken,  ülke insanımız toplumsal duyarlılığına yeniden kavuşuyor mesajını İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığı seçiminde gösterdi gibi.
Ancak, Mustafa Kemal Atatürk ve yanındaki arkadaşlarının üstün gayretleri ve ileri görüşlülüğü ile kurulan, sağlam temeller üzerine oturtulan Türkiye Cumhuriyetinin temel taşları, son dönemlerde yerinden oynatılmaya çalışılmıştır.
Amaç ne?
Hedef ne?
Yapılmak istenen nedir?
Bir binanın temeline dinamit koyarsanız Amerika’da yıkılan ikiz kuleler gibi yerle bir olur ve altında kalanlar da ezilirler.
Devletin en büyük temel taşı ordusu’dur.
Türk ordusu son 15 yılda hiçbir zaman bu kadar yıpratılmamıştır.
Ergenekon, Balyoz, Oda TV. Süreci ile başlayan Ordunun mümtaz komutan ve askerlerinin değişik bahaneler ve uydurma suçlar ile yıpratılmasını yaşadık.
Değişik bahaneler ile Kemalist ve Atatürkçü düşüncede olan ordu mensupları yıllarca hapishanelerde yaşamaya mahkûm oldular. Bazıları intihar etti, bazıları hastalanarak öldüler.
İlim, bilim adamlarımızın yanında Basının gözde isimleri de bu arada suçlandı. Hapishanelerde ömür tükettiler.
Şimdi ise suçsuz oldukları kanıtlandı. Kanıtlandı ama acılar devam ediyor ve ordu çok ama çok yıpratıldı.
15 Temmuz olayı ise tuzu biberi oldu.
Anadolu insanımızın temiz, saf, insani ve Dini duygularını istismar eden başta, (Allahın laneti üzerine olsun) Feto zihniyetli vatan hainlerinin kalkıştıkları 15 Temmuz hareketi ülkeyi tam bir kaos içerisine soktu. Ordu 3.cü darbesini yedi. Askeri okullar kapatıldı. Ordu içerisinde temizlik hareketine başlanıldı.
Elbette sadece Orduda değil, asker, polis, hukuk ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşlarında Feto darbesi yapıldı. Temizlik hareketi oldu.
İnsanlara kızıldığında hemen Feto suçlaması ile birçok kişi de mağdur duruma düşürüldü.
Feto zihniyetli vatan hainleri ülkeye çok zarar verdiler.
Merak etmeyin henüz bitmiş de  değil.
Feto’nun siyasi ayağını ve zamanında Gülen Hocanın dizinin dibinden ayrılmayan, ona methiyeler düzen ve halen devletin içerisinde yer alanlar temizlenmedikçe Fotocuları temizle yemezsin!
Bunların amaçları nedir?
Neden Türkiye Cumhuriyeti Devletine düşmandırlar?
Neden Türk Toplumuna değişik bahaneler ile zarar verilmek istenir?
Atatürk düşmanlığının sebebi nedir?
Demokrasi Düşmanlığının sebebi nedir?
Bunların hesabı sorulmalıdır.
Türkiye yol geçen hanına döndü.
Başta Suriyeliler olmak üzere Türkî Cumhuriyetler dahil, dünyanın her ülkesinden insanlar çalışmak ve yatırım yapmak üzere ülkemize gelmekteler.
Üretimi olmayan, fabrikaların bacası tütmeyen, hemen hemen her şeyin satıldığı bir ülkede elbette ekonomik kriz yaşanacaktır.
Buna rağmen, ülke nasıl ayakta kalıyor, buna da hayret etmemek mümkün değil!
Ancak, birçok vatandaş ve emekli gerçekten çok zor durumda, bu da bir gerçek.
İktidar partisinin büyük gemisi su almaya başladı. Dibi delindi. Okyanusa açılan geminin karaya ulaşması çok zor.
Ufak gemicikleri olanlar kurtulabilir, büyük gemi ise batabilir.
Devlet deneme, yanılma ile yönetilmemelidir.
Denenen politikaların çürük olduğu ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyetin 100 yılına yaklaşılırken, daha güçlü bir parlamento ve Demokrasi ile eski ayarlara dönülmelidir.
Hukukun üstünlüğü tecelli etmeli, ordumuz eskisinden daha da güçlü bir konuma getirilmelidir.
Polisimiz, Jandarmamız ve İstihbarat birimlerimiz ile devletin kurumlarında Milliyetçi, Atatürk ilkelerine bağlı, Cumhuriyete ve Demokrasiye saygılı kadroların yer alması sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin kuruluşunun 100 yılında, (2023 tarihinde,) Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha da güçlü olarak yoluna devam etmelidir.
Bunun tek yolu da toplumun duyarlılığını yitirmemesi, yanlış kararlara dur deme cesaretini kendinde görerek, yasal zeminlerde hakkını koruyabilmesi ve sandığa gittiğinde tek kurtuluşu olan oyunu iyi kullanabilmesinden geçer.
06.07.2019

ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com.