31 Temmuz 2021 Cumartesi

VATAN HAİNLERİ İŞ BAŞINDA

TÜMER DİYOR Kİ:

DİKKAT DİKKAT DİKKAT

VATAN HAİNLERİ İŞ BAŞINDA

 

Sevgili okurlar:

Aniden başlayan yangınlar, ülkemizin kalbine hançeri soktu.

Bu yangınlar sıcaktan değil, özel planlanmış ve ülkeyi yakmaya, yıkmaya çalışanlar tarafından tezgahlanmış yangınlar olabileceği şüphesi gün be gün artmaktadır. 

Doğaya zarar veren, Ağaçlara, orada yaşayan canlılara, masum insanların malına, mülküne zarar verenler insan olamazlar. 

Sosyal medya’da çok tehlikeli tahrik mesajları ve yayınları yapılıyor.

Korona, morona derken, daha büyük tehlike yangınla başladı. 

Fazla bir şey yazmama gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez.

Bizleri bölmeye, parçalamaya, yok etmeye çalışan iç ve dış düşmanlarımızın yıllardır devam ettiği çalışmaları bilmekteyiz. 

1980 den önce de yaşadık biz bu olayları.

Aman, aman, bu ülkede yaşayan tüm insanlarımız.

Değişik din ve mezhepte olan, değişik inanç sahibi olan insanlarımız.

Değişik Etnik kökende olanlar.

Değişik Partilerde olan ayrı ayrı siyasi görüş ve düşüncede olanlar.

Fikren, zikren, düşünce ve mantık olarak ayrı ayrı kategoride olanlar.

Değişik özel ve tüzel yerlerde çalışanlar, görev alanlar.

Velhasıl, doğumuz, batımız, güneyimiz, kuzeyimiz.

Akdeniz bölgesinde, Karadeniz Bölgesinde, Doğu’da, Güney Doğuda, Batıda, Ege’de, Trakya’da yaşayan tüm vatandaşlarımız.

Vatanımıza, bayrağımıza, dinimize, dilimize, sahip çıkmanın vakti geldi.

Birlik olalım. Tahriklere kapılmayalım.

Vatan hainlerine imkan yaratmayalım. 

Fırsat vermeyelim. 

Devletimize, polisimize, askerimize, jandarmamıza, güvenlik güçlerimize desteğimizi verelim.

En ufak şüpheli olayı hemen devletimiz yetkililerine bildirelim.

Sosyal medya’da tahrik vari haberleri ve bilgileri paylaşmayalım.

Kurtlar puslu havayı sever.

Vatan hainleri de provokasyonları sever.

Şu an da provakatif hainler iş başındalar.

Her kim ki provakatif söylem ve eylemlerde bulunuyorsa, onlara sertçe cevaplarınızı verin ve asla hiçbir surette inanmayın ve derhal yetkililere şikayetlerinizi yapın.

MEVZU BAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR.

VATAN SEVGİSİ, RUHLARI KURTARAN EN KUVVETLİ RÜZGARDIR.”M.K.Atatürk

BU VATAN BİZİM, BAŞKA GİDECEK TOPRAĞIMIZ YOK.

ALLAH VATANIMIZA ZARAR VERMEYE ÇALIŞANLARI KAHRETSİN.

 

Zekeriya TÜMER

31.07.2021

Ulusalhaber1881@gmail.com.

 

27 Temmuz 2021 Salı

Bilimin açıklayamadığı kuvvetli güç sevgidir.

 TÜMER DİYOR Kİ:

SEVGİ IŞIKTIR-SEVGİ YER ÇEKİMİDİR-

SEVGİ KUVVETTİR.

SEVGİ TANRIDIR, TANRI SEVGİDİR.

SEVGİ İÇİN YAŞARIZ VE ÖLÜRÜZ. 

20.Yüzyılın büyük dehalarından olan ALBERT EİNSTEİN (14 Mart 1879-16 Nisan 1955)

Kızı Lieserl'e bıraktığı mektuplarından birinde şöyle yazmaktadır:

"...Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor. Evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı."

EİNSTEİN bilimin bile tespit edip açıklayamadığı bir gücün varlığından bahsediyor. Bu gücün evrendeki her canlı ve cansızın arkasında olduğunu söylüyor. 

BU GÜÇ NEDİR?

*Bu evrensel güç SEVGİDİR.* diyerek EİNSTEİN, sevginin olağanüstü bir güç kaynağı olduğunu belirtiyor. EİNSTEİN devamla.

"Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülmeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular.

*SEVGİ IŞIKTIR, ONU ALIP VERENLERİ AYDINLATAN*

*SEVGİ KUVVETTİR, ÇÜNKÜ BİZDEKİ EN İYİYİ ÇOĞALTIR VE İNSANLIĞIN KÖR BENCİLLİKLERİNDE TÜKENMEMESİNE İZİN VERİR.*

*SEVGİ İÇİN YAŞARIZ VE ÖLÜRÜZ.*

*SEVGİ TANRIDIR VE TANRI SEVGİDİR.*

Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim için çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir.

Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz." demiştir EİNSTEİN.

(SENİ SEVİYORUM) kelimesinin çok büyük bir enerji yükü ile karşısındakini etkilediği de bilinmektedir. 

Evet sevgili okurlar: 

Sevgisiz bir yaşam düşünülemez. 

Evren yaratılırken, TANRI (ALLAH) evreni sevgi ile yaratmıştır. Sevgi ile yaratılmasa idi, Evren bu evrendeki dünyamız bu kadar uyumlu ve güzel olabilir miydi?

Sevgi'de büyük bir enerji gücü vardır. Bunu bilim tanımlayamamıştır.  Nasıl ki Ruhun ne olduğu henüz tam olarak bilinemiyorsa da Sevgi'nin de tanımı tam olarak yapılamamaktadır. 

Çünkü bilim, somut deliller ve bilimsel kanıtlar ister. 

Halbuki sevgi de bilimsel kanıt vardır. Elle tutamazsın, gözle göremezsin, ama içindeki duyguyu hissedersin. 

Ancak, sevgi'de büyük bir enerji gücünün olduğu ve seven insanların, sevgi uğruna her şeyi yapabildikleri de kanıtlanmıştır. 

Rüzgarı elle tutabiliyor muyuz? Görebiliyor muyuz? Hayır. 

Ama rüzgarın serinliğini hissedebiliyoruz. Kuvvetli estiğinde, gücünü de fark edebiliyoruz. 

Fırtına, kasırga, tayfun, tsunami çıktığında o güçün neleri yaptığına insanoğlu şahit olabiliyor. 

Sevgide, fırtınaya, kasırgaya, tayfuna, hortuma, tsunamiye  dönüştüğünde, seven insanın neleri feda ettiğini görebiliriz ve şahit olabiliriz. 

Sevgi öyle bir güçtür ki, sevginin enerjisini vahşi hayvanlara uyarladığında, o vahşi yaratıkların uysallaştığını ve sana sevgi ile yaklaştığını da görebilirsin. 

Doğayı, insanları, hayvanları sevmeyen insan kötülük yapabilir. Seven insan ise kötülük yapamaz.

Seven insan sevgiyi yüreğinde hisseder. 

Yürek ay gibidir, vakti gelince tutulur. Bunu da kimse engelleyemez. 

Seven insan yüreğinin sesini dinler. Aklının ve mantığının sesi kaybolur. 

Sevgi doğanın ikinci güneşidir. 

Sevdiğin şey uğruna canını bile feda edebilirsin. 

İki kişi birbirini seviyorsa, içlerindeki en büyük korku, birbirlerini kaybetmek korkusudur. 

Ayrılıklar küçük sevgileri öldürür, ama büyük sevgileri güçlendirir. 

En çok sevdiğin insana herkesten çok kızarsın. 

Gönül almayanı bilmeyene de ömür emanet edilemez. 

Bu çok güçlü duyguyu yüreğinde, içinde,  benliğinde hisseden kimseyi bundan vazgeçirebilmek mümkün müdür? 

Değildir. 

Kimse vaz geçiremez. 

Seven insana ne kadar baskı yaparsan yap, içindeki ateşi söndüremez sin. O ateş ömür boyu, ölünceye kadar kor alev gibi içini yakar. 

Hayır, hiç bir güç bunu yok edemez. 

O halde, neden sevginin gücünü bir türlü idrak edemiyoruz?

Her sevginin kendisine has özelliği vardır. 

Evinize bakmak için aldığınız kediyi,köpeği, kuşu, balığı da seversin. 

Evindeki çiçekleri, eşyayı da seversin. 

Bahçendeki meyve ağaçlarını da seversin. 

Güneşi, ayı, yıldızları, ormanı, dağları, yazı kışı, ilkbaharı, sonbaharı da seversin. 

İnançlarına göre, Tanrıyı, (ALLAH'I) Peygamberleri, erenleri, evliyaları da seversin. 

Anneni, babanı, kardeşini, akrabalarını, arkadaşlarını da seversin. 

Çocuklarını ayrı bir duygu ile seversin. 

Anne ve babanın çocuklarına karşı duydukları sevgi de çok derin bir sevgidir. 

Bu sevgiyi hemen hemen tüm canlılarda görebilirsin. 

Bir tavuğun yavruları için Kartala kafa tuttuğuna şahit olabilirsin. 

Bir Geyiğin bile, yavruları için Aslana karşı koyduğunu görebilirsin. 

Yavrusu için canını feda eden anne ve babaya şahit olabilirsin. 

Vatan sevgisi çok yüce bir sevgidir. Vatanı uğruna gözünü kırpmadan düşmana karşı savaşa gider ve gözünü kırpmadan şehitlik mertebesine erişirsin. 

Sevdiğin ne olursa olsun, kim olursa olsun, onun kılına zarar gelmemesi için çırpınırsın. Onu korur ve kollarsın. 

Sevdiğin şeye zarar verildiğinde çok üzülürsün. Ağlarsın, yüreğin sızlar. Kaybettiğinde acısı ömür boyu içini sızlatır. Anılarını unutmazsın, devamlı iç dünyanda yaşatırsın. 

Sevgide evrensel bir enerji vardır. Bunu öğrendiğimiz zaman, sevginin her zorluğa, engele karşı gelebileceğini, her şeyin ötesine geçebileceğini anlayabileceğiz. 

Çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır. Mutluluğun, huzurun anahtarıdır. 

Sevgiyi yok edersen, sevmekten vazgeçersen. yaşamının bir anlamı kalmaz.

Ancak, sevginin gücü çok büyüktür. Yüreğinin içerisinde, tüm benliğinde hissettiğin sevgiyi yok edebilmekte mümkün değildir. 

Sevdiğin insanla bir anlaşmazlığa düştüğünde, sorunları duygularınla değil, aklın ve mantığınla, sevdiğin şeye zarar vermeden çözmeye çalışmak en akılcı yol olmalıdır. 

Ön yargılı olmak son derece sakıncalıdır. 

Kimse kimsenin hayatına ipotek koyamaz. 

Yaşanacak yaşanır ve herkes kendi hayatından sorumludur. 

ALLAH TÜM İNSANLARI SEVGİDEN MAHRUM ETMESİN. 

26.07.2021

ZEKERİYA TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com

20 Temmuz 2021 Salı

BAYRAMINIZ KUTLU, YAŞAMINIZ MUTLU OLSUN SAYIN OKURLARIM.

TÜMER DİYOR Kİ:

UYYY KURBAN OLAYIM SANA DAAA!

 

Kurban'ı Dinsel açıdan ele aldığımızda, aslında sadece Dinsel de değil, inançsal anlamda ele aldığımızda; bir buyruğun veya bir adağın yerine getirilmesi inancıdır.

İslamiyette, Allah rızası için, ibadet niyeti ile belirli günlerde cins, yaş ve vasıflarını dinimizin emrettiği ve tespit buyurduğu hayvanlardan birini kesmektir. Kurban, koyun, keçi, deve, sığır gibi hayvanlardan oluşur.

Kurban hemen hemen bütün dinlerin ana temalarından birini teşkil ettiği gibi çeşitli dillerde  bu kavramı ifade eden kelimelerin kök anlamlarında da kullanılır.  

Değişik toplumlarda, cahiliye dönemlerinde ve değişik inançlarda Tanrıya, ya da kutsal sayılan şeylere kurbanlar kesilirdi. Bunlar bazen insanlar da olabilirdi.

Japon dini Şintoizm’de kurban, tanrılara ve ölülere, onların öfkesini yatıştırıp lütuf ve yardımlarını sağlamak ve günahlara kefaret düşüncesiyle sunulurdu.

Eski Çin’de tanrılara ve ölen ataların ruhlarını onları memnun etmek ve ilahi lütuflar elde etmek amacıyla evcil olan veya olmayan hayvanlar kurban edilirdi.

Önceleri yaygın olan insan kurbanına Konfüçyüz’le birlikte son verilmiştir.

Hinduizm’de kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biri olarak kabul edilmiştir.

Brahmanlar döneminde, kozmik gücü meydana getirdiğine inanılan ve yaratılışın sırrı, kainatın devamının anahtarı olarak kabul edilen kurban merasimi rahiplerin nezaretinde gerçekleştirilirmiş.

Mabed ibadetlerinin ortaya çıkışı ve Budizm, jainizm gibi yeni dinlerin muhalefeti sebebiyle (Hiçbir canlıyı öldürmemek) prensibi ve tenasüh inancı gereği artık canlı yaratıklar kurban edilmemektedir.

Yahudilikte Tanrı’ya bağlılığın bir işareti olarak Kurban ibadetinin tarihi Hz.İbrahim’e kadar götürülmektedir.

Onun döneminde, sığır, davar, kumru, güvercin gibi hayvanlar Tanrı’ya sunulurdu.

Hz. İsa zamanındaki kurban uygulamaları Ah-i Atik’e dayandırılmak taysa da sonradan Hıristiyanlık’ta İsa’yı merkezileştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir.

KURBAN KELİMESİ TÜRKÇE'MİZDE  DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE VE VECİZ ANLAMLARDA DA KULLANILMAKTADIR.

Kişilerin durumuna göre, ya da gelişen ve yaşanan ortamlara göre KURBAN kelimesi kullanılmaktadır. Örneğin:

Yıllardır görmediği bir gencin büyüdüğünü gören, dayı, amca vs. “VAYY ASLAN GİBİ OLMUŞSUN, KURBAN OLSUN SANA …) derler.

 “Anan sana Kurban olsun yavrummm.”

“Kurbanlık koyun gibi bekleyip duruyorlar.”

“Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir.”

“Bizi Kurbanlık Koyun mu zannediyorlar”

“Bütün milleti Kurbanlık koyuna benzettiler.”

“Kurbaaan, nerede kaldın, sabahtan beri seni bekliyorum.”

“Çatma Kurban olayım çehreni ey nazlı hilal”

“Bu kızlar, kadınlar, beyaz kadın ticaretine kurban oldular.”

“Çocukları kurban seçtiler.”

“Gençlerimiz terörün Kurbanı oldular.”

Senin gibi adama kız verecem haaa, Ulan sana kızımı kurban ederim de vermem. Der, anne, baba da!

Kız bavulunu alır ve kaçar sevdiceğine, anne ve babasını sevdiği adama kurban eder.

Bunlar da olabiliyor.

BİRDE ŞARKILARDA GEÇEN KURBAN KELİMESİNE BAKALIM:

-          Bu can senden ayrılamaz kurban olduğum yar,

-          Çapkın edasına kurban olduğum,

-           O seven gönlüne kurban olduğum,

-          Yalan yeminine kurban olduğum

-          O tatlı nazına kurban olduğum,

-          Seni yaradana kurban olduğum,

-          Yaradana kurban, yaradana yaradana

-          Güzel naslarına kurban olduğum,

-          Bakışından süzülen işvene kurban olayım.

-          Kaşına, gözüne, bakışına kurban olayım.

Bu dünyayı, bu kainatı, insanları, hayvanları, bitkileri, yaradana Kurban olayım.

Yani bir gerçek var ki, bu dünya’da yaşayan herkes Kurban. İşte Korona denen virüs de insanları Kurbanlık koyun gibi avlıyor, kimse doğru dürüst bir şey yapamıyor.

AZİZ TÜRK MİLLETİNİN BU MÜBAREK KURBAN BAYRAMINI KUTLARKEN, BİRLİĞİMİZİN, DİRLİĞİMİZİN BOZULMAMASINI, HAK VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN DEVAM ETMESİNİ, YOKSULUN, ÇARESİZİN, MAZLUMUN AÇ VE AÇIK KALMAMASINI, BOLLUK VE BEREKETİN ARTARAK, İNSANCA, DOSTÇA, KARDEŞÇE MUTLU VE HUZURLU KURBAN EDİLMEDEN YAŞAMAMIZI YÜCE ALLAH'TAN DİLERİM.

BAYRAMINIZ KUTLU, YAŞAMINIZ MUTLU OLSUN SAYIN  OKURLARIM.

20.07.2021

Zekeriya Tümer

Ulusalhaber1881@gmail.com