31 Aralık 2019 Salı

Yeni bir yıla girerken, sevgi ve barış diliyorum.

Yeni bir yıla girerken, sevgi ve barış diliyorum.
Savaşların acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. NİCE YILLARA!




TÜMER DİYOR Kİ:

HASRETİZ YENİ YIL UMUTLARINA

Sevgili okurlar.
İnanın artık öyle bir duruma düştük ki, elimize kalemi alıp yazı yazmak istemiyoruz.
Ülkenin içerisinde bulunduğu sorunlar dağlar gibi büyüdükçe büyüyor.
Hangi birisini yazacaksın ve halkı uyandıracaksın.
Bunu yapmakta suç oluyor ve hemen hakkında takipler başlıyor.
2019 yılı da geride kaldı.
İnsan olarak, gelecek günlerimizle ilgili yeni umutlar beslemek ve güzel günler yaşamak istiyoruz.
Karanlık günlerin içerisinde yaşamak ve ruhumuzu karartmak istemiyoruz.
Negatif enerji ile hareket etmek değil, pozitif enerji ile hareket ederek, olumlu düşünceler altında, huzurlu ve mutlu bir yaşam içerisinde yaşamak bizlerinde hakkı olmalı diyoruz!..
2020 yılı girerken, aslında sevinmek değil üzülmek gerek.
Ömrümüzden bir yıl daha geçip gitti.
365 gün daha yaşlandık.
Sevinecek, gülecek ve mutluluğu yaşayacak durumda mıyız?
2020 yılında ülkemizde yaşam daha da zorlaşacak.
Aşırı dinci zihniyette olanlar, laik ve demokratik düzeni yok edebilmek için, gittikçe baskılarını arttıracaklar.
Her şey ortada.
Yapılan yolsuzluklar, satılan milli değerler, gazete ve TV. Kanallarında yayınlanmasa da sosyal medyada yayınlanmaktadır.
Yoksulluk ve işsizlik artarken, emekliler ve çalışan kesimler açlıkla boğuşurken, ülkemizde Suriyeliler dahil, birçok ülkeden akın akın insanlar sınırlarımızdan içeri girerken, gelecek günlerimiz ile ilgili nasıl olumlu düşünebiliriz?
Sevgili okurlar; bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, yani 31 Aralık 2019 akşamı, her şeyi unutun ve tüm imkanlarınızı zorlayarak en güzel akşamı geçirmeye çalışın.
Çünkü bu sevinçli gününüz 2020 yılının girmesi ile son bulacak ve 1 Ocak’tan itibaren, zamların baskısı olmak üzere birçok olumsuz olaylarla yaşamımız kararacaktır.
Siyasi irade, şaşkınlık içerisindedir.
31 Aralık 2019 günü hiç olmaz ise son mutlu günümüz olsun. 
Dertten, tasadan uzak, gelecek günlerimizin güzel olacağı düşüncesi ile pozitif bir enerji yayalım ülkemize.
Olur ya bu yayılan pozitif enerji, birden gelecek günlerdeki olumsuzlukları, olumlu hale getirebilir!..
Bu iyi niyet düşüncelerimiz ile, gelecek günlerimizin çok ama çok daha iyi olmasını diler, Siyasi iradenin mantıklı düşünceler içerisinde ülkenin geleceğini karartmak değil, aydınlatmasına yönelik kararlar alması dileğiyle ULUSUMUZUN YENİ YILINI KUTLARIM.
ZEKERİYA TÜMER
31.12.2019
Ulusalhaber1881@gmail.com

1 Aralık 2019 Pazar

TÜM DÜNYA KADINLARI BİR OLUP “IIH DERSE”


TÜMER DİYOR Kİ:

TÜM DÜNYA KADINLARI BİR OLUP
“IIH DERSE”
 KADINLARA SALDIRILAR ORTADAN KALKAR!

(Spartalı erkekler pes eder ve ‘Halimiz berbat. Barış istiyoruz. Bütün şartlar kabul’ diyerek sulh ister. Kocalar karılarına, karılar kocalarına sokulur. Barış dediğin de başka nedir ki!)

Sevgili okurlar; Dünya’da kadınlara karşı şiddet gittikçe artmakta. Bunun nedeni
Erkeklerin kaba kuvvetleri ile kadınları kendilerine hizmet eden köle gibi görmeleridir.
Elbette daha birçok psikolojik ve sosyolojik sebepler de vardır.
Hal bu ki Kadının gücü erkeklerden daha fazladır. Her erkeğin mutlaka bir kadına ihtiyacı vardır. Çünkü Kadın anadır. Onda ana sıcaklığı vardır. Şefkatlidir.
Kadının yaradılışında ona verilen silah gücü erkeği pes ettirecek niteliktedir.
Kadınlara uygulanan şiddete son verilebilecek silah gene kadınların elindedir.
Bu nedenle siz kadınlara tarihten bir örnek vermek istiyorum.
Sizleri Yaradan Tanrı’nın (ALLAH’IN) sizlere bahşettiği bu silah, sizleri erkek şiddetinden koruyabilir. Bizden söylemesi.
Bu konu ile ilgili sizlere Yazar Ayşe Nur hanımın 30 Ağustos 2018 tarihinde kaleme aldığı yazıdan bir bölümü aktarmak istiyorum.

“Biz kadınlar savaşın ilk günlerinde haddimizi bildik, her yaptığınıza boyun eğdik. Ağız açtırmadınız bize, sustuk. Ama yaptıklarınızı beğeniyor muyduk? Hayır. Olanın bitenin pekala farkında idik. Çok defa köşemizden öğreniyorduk önemli işler üstüne verdiğiniz kötü kararları. İçimiz kan ağlarken, yine de gülümseyerek sorardık: ‘Bugünkü halk toplantısında barış üstüne ne karara vardınız?’ Kocamız ‘Sana ne? Sen karışma!’ der, biz de susardık. Ama ara sıra da ne kötü kararlara varıldığını öğrenir ve sorardık: “Aman kocacığım, nasıl olur, bu kadar çılgınca bir işe nasıl girersiniz?” Ama kocamız bize yukardan bakarak: “Sen elinin hamuruyla erkeklerin işlerine karışma. Cenk işi, erkek işi!” derdi. Başımızı derde sokuyordunuz, yine de bizim size öğüt vermeye hakkımız yoktu. Ama sonunda siz kendiniz başladınız bağırmaya ulu orta: ’Erkek yok mu bu memlekette?’ diye. Erkekler cevap verdi size: ’Yok, erkek yok bu memlekette!’ İşte o zaman biz kadınlar toplandık ve Yunanistan’ı kurtarmaya karar verdik. Daha bekleyebilir miydik? Söz bizim artık, susmak sırası sizde. Aklınızı başınıza toplar, öğütlerimizi dinlerseniz, işlerinizi biz yoluna koruz!”
Bu sözler tarihin en eski savaş karşıtı eseri Lysistrata’dan alınma. Lysistrata, Atina ve Sparta şehir devletleri arasında yaşanan Peloponnes Savaşlarının en hararetli yıllarında, kardeş kavgasının hüküm sürdüğü Atina’nın çöküş dönemine şahit olmuş büyük komedi ustası Aristophanes’in (M.Ö.446-386) yazdığı ‘Akharnalılar’ (Kömürcüler), ‘Eirene’ (Barış), ve Lysistrata üçlemesinin en ünlü eseri. Dilimize Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu tarafından kazandırılan tek perdelik oyun Lysistrata’nın bıktırıcı Peloponnes Savaşlarına ara verildiği Nikias Barışı’nın ardından, M.Ö.412-411 yılında Callias şehrinin Arkon’u için yazıldığı, bu yıllarda Dionysos veya Lenaea şenliğinde sahnelendiği sanılıyor.
YEMİNİMİ TUTMAZSAM...
Oyunda, Lysistrata adlı güzel kadının öncülüğünde toplanan Atinalı kadınların politik duruma müdahale ederek erkekleri savaştan vazgeçirmeye çalışmaları, esprili bir dille anlatılır. Hikayeye göre kadınlar Atina demokrasisinin sembolü olan Akropolis tepesini ve burada saklanan şehir hazinesini ele geçirirler. Ardından rakip Sparta şehir devletindeki kadınlarla iş birliği yaparlar. Planları basit ama cüretkardır: Kadınlar erkeklerini savaşa son vermeye razı etmek için cinsel grev yapacaklardır. Birlikte yemin ederler: “İster koca, ister dost, dünyada hiçbir erkeğe kendimi vermeyeceğim/Koynuma erkek girmeyecek/Açılıp saçılacağım, süsleneceğim/Erkeğim benim için yanıp tutuşacak/Yine de kendi isteğimle teslim olmayacağım/Zor kullanacak olursa/Zorluk çıkaracağım ve taş gibi katı olacağım/Bacaklarımı kaldırmayacağım/Mart kedisine dönmeyeceğim/Yeminimi tutmazsam, bu şaraptan içmek nasip olmasın/Yeminimi bozarsam, bu kâsedeki şarap su olsun!”
Sonuçta, Spartalı erkekler pes ederek “Halimiz berbat. Barış istiyoruz. Bütün şartlar kabul” diyerek sulh isterler. Yiyecek sepetleri ortaya çıkar, şaraplar açılır; kocalar karılarına, karılar kocalarına sokulur. Barış dediğin de başka nedir ki?

Bu yazıda anlatıldığı gibi, tüm Dünya kadınları bir gün tespit edip o günden itibaren bir ay kocalarına, sevgililerine IIH desinler, bakın neler olur!
Krallar, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, Milletvekilleri, Hakimler, Savcılar dahil, en üst Bürokratlardan en alt bürokratlara ve en zengin iş adamlarından, en küstah ve kabadayı erkekler dize gelirler ve Kadınları koruyacak her türlü yasal, hukuksal tedbirleri alırlar.
Kadının silah gücü erkekleri dize getirir.
Üstelik her şey sizlerin kontrolünde olduğu için ve yasal hakkınızı kullandığınızdan, sokaklara da çıkmadığınız dan polis şiddetine de maruz kalmazsınız. 
İşte size acizane benim önerim.
M.Ö. ce bunu yapan Spartalı kadınlar yaptı ise sizler de yapabilirsiniz.
Bizden söylemesi.
01.12.2019

ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com