21 Mart 2018 Çarşamba

"ALDATANLAR-ALDANANLAR" - TÜMER DİYOR Kİ!.. Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ: 
ALDATANLAR 
VE 
ALDANANLAR!..
 Sevgili okurlar, toplumun yozlaşmasını, akıl tutulmasını, bilincin yitirilmesini, duyarsızlığını, ahlaki değerlerin yitirildiğini, görmekte ve yaşamaktayız.
Bunların nedenlerini araştırmamıza gerek de kalmıyor.
Nedenler ortada!
Son 15 yıldır bizleri kimler idare ediyor?
Siyaset nasıl işliyor?
Kimler bizlerle dalga geçiyor.
Kimler bizleri kandırıyor, aldatıyor?
Farkında mısınız, yoksa değilmisiniz?
Siyasi iktidarlar; halkın refahı, huzuru, ülkenin kalkınması, milli gelirimizin yükselmesi dâhil her konuda çaba harcamalıdırlar.
Harcıyor ve çalışıyorlar mı?
Son günlerde yaşanılan olaylar, alınan kararlar, çıkarılan yasalar karşısında Milletin aklı gitti, kayboldu, akıl tutulması yaşanıyor.

Algı operasyonu verimliliğini gösteriyor.
Ekonomik sıkıntı içerisinde yaşayan toplumun çoğunlukta olan kesimi, gelirimi nasıl, nereden arttırırım diye, 27 yaşındaki tombula paralarını kaptırıyor.
70 bin insan kandırılırken, seksen milyon insanın da hakkı yeniyor, haberimiz yok.
Şehrin en işlek otobüs durağının önüne vatandaş arabasını park ediyor, dörtlüleri yakıyor, çekip gidiyor. Durakta bekleyenler şaşkın bile değiller.
Belediye otobüsü durağa yanaşamıyor, yolun ortasından yolcuları almaya çalışıyor.
Kimsede çıt yok. Bazı yaşlı olanlar kızsa da yapabilecekleri bir şey yok.
Kadın yolda yürürken, birileri çantasını kapıyor kaçıyor, zavallı kadın yerlerde sürünüyor, millet seyrediyor.
Yaşlı ninem otobüse biniyor, gençler uyuma numarası ile gözler kapalı, kulaklıklarında cep telefonunun kulaklıkları takılı uyuyor, kimse uyandırmıyor.
Hırsızlık, talan, vurgun, yalan söyleme, dolandırıcılık, dilencilik arttıkça artıyor.
Sıkıntılı olan vatandaş iyi niyetinin kurbanı olmaya devam ediyor.

Uyanıklar, bu insanları çok çabuk kandırıyorlar.
Hadi, toplumun bir kesimi aldatılıyor, kandırılıyor, diyelim.
Vallahi ben ülkemizde yaşayan insanların % 90'ının aldatıldığına inanmaya başladım.
Aldatma fiziksel ve ruhsal olabilir.
Aldatanlar da aldatılma korkusu yaşayarak, paranoyak olurlar.
Aldatanları da mutlaka bir gün gelir bir başkası aldatır.
Günümüzde aldatma şartlarının tanımı çok değişti.
Facebook, internet, sosyal ortamlar ve iş ortamlarında aldatmalar.
Asıl önemli aldatmalar da ülkelerin birbirlerini aldatmalarıdır.
Hele ki siyasilerin seçmenlerini aldatmaları zirvededir.
Aldatmanın, kandırmanın tek sebebi vardır, menfaat ve çıkardır.
Aldatma denince, hemen kadının kocasını, kocanın karısını, sevgililerin birbirlerini aldatmaları akla gelir.

Halbuki aldatmak ve kandırılmak sadece bu değildir.
Aldatılmak kelimesinin arkasında kandırılmak vardır. Aldatmak isteyen insan, karşısındakini oyuna getirmek isteyerek, onu beklenilenin dışında kendi istediği davranışa yöneltmektir. Böylece, aldatılan kişi kandırılmış, oyuna getirilmiş, beklemediği ve hiç istemediği bir davranışa maruz bırakılmıştır.
Hiç dikkatinizi çekmiyor mu? Mağazalarda ki etiketlerin üzerinde hep 90 yazısı vardır.
Örneğin, bu elbise 190 lira 99 kuruş der. Göz göre göre bizleri kandırırlar, herkes de bunu bile bile yutar.
Aldatılma, kandırılmanın en kötü ve acı tarafı ülkenin geleceğinde halkın aldatılma ve kandırılması'dır.
Söylenen sözler ile yapılan icraatlar ayrı olunca, millet aldatılıyordur.
Şahsi aldatmalar, kişilerin kendisine zarar verir. Ancak, toplumun aldatılması, ülkenin topuna zarar verir.

Gerçekler ortadadır.
Herkes, kendi kendini sorgulamalı ve her şeye evet dememeli, haksız uygulamalarda sesini çıkarmalı ve birbirini uyarmalıdır.
Otobüs durağının önüne arabasını bırakan kişiye, vatandaş müdahale edebilmelidir.
Köpekler bile caddede karşıdan karşıya geçerken, yaya geçidinde yeşil ışığın yanmasını beklerken, insanlar kırmızı yanarken geçmeye çalışmakta, sağdan yürümeyip, soldan yürüyerek birbirlerine çarpmaktan zevk almaktalar.
Bilinçli olan toplumlar, yanlışlıkları daha iyi görür ve yaptıkları olumlu ikazlar ile toplumun düzenini kurabilirler.
Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmanın zamanı geldi de geçiyor.
Ahlaksızların, namussuzların, yalancıların, dolandırıcıların, hırsızların
Çoğaldığı bir dünyada, ahlaklı ve faziletli bir toplum olmak zorundayız.
Haksızlığa boyun eğmek, kandırılmaya, aldatılmaya göz yummak, başım belaya girer korkusu ile bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen toplum olmaktan vaz geçmemiz, haksızlıklara dur dememiz gerek.
Korkunun ecele faydası yoktur.
AHLAKLI, FAZİLETLİ, DUYARLI, BİLİNÇLİ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZE, VATANIMIZA, BAYRAĞIMIZA SAHİP ÇIKAN BİR MİLLET OLMALIYIZ.
ALDATILMA, KANDIRILMA, ALDATMA, KANDIRMA...
21.03.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

5 Mart 2018 Pazartesi

"YERLİ VE MİLLİ OLMAK!.." - TÜMER DİYOR Kİ., Gazeteci-Yazar, ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ: 
YERLİ VE MİLLİ OLMAK
Sevgili okurlar, ne güzel bir söz değil mi?
Yerli olacaksın ve milli değerlere sahip çıkacaksın.
2019 da ki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın. Dediğine bakılırsa; “2019 seçiminin yerli ve milli olanlarla, ipi başka mahfillerin elinde bulunanlar arasında geçeceği açıktır. FETÖ’den PKK’ya kadar tüm aktörler bu çerçevede pozisyon almaktadır. Bizim yerimiz her zamanki gibi milletimizin yanıdır.” Diyerek. ‘’Sayın Bahçeli’nin yerli ve milli duruşunu özellikle vurgulamam lazım. Bu yerli ve milli duruşla birlikte inanıyorum ki ülkemizde bizi bölmek, ayrıştırmak isteyenler bu hedeflerine ulaşamayacaklar”, demiştir.
Bu konuşmasını TBMM’n de AK Parti grup toplantısında yapmıştır.
Geçmişte, karşılıklı birbirlerine söylenen hiç hoş olmayan hakaret vari sözler unutulmuş ve geride kalmıştır. Yerli ve milli olanlar bir araya gelmiş!
İşte siyaset böyle bir şeydir!.. 
Sevgili okurlar, 2019 da 3 seçim var. Bu seçimlerin yerli ve milli olanlarla yerli ve milli olmayanlar arasında geçeceğini söylemiş Cumhurbaşkanı R.T.E.
Demek ki Türkiye’de iki grup var, yerli ve milli olanlar olmayanlar.
Bu gruplar kimler? Cumhurbaşkanımız bu sözleri ile kimleri kastediyor acaba?
Muhalif partilerinden M.H.P. nin dışındaki diğer partiler yerli ve milli değiller mi?
Bu konuya C.H.P. başta olmak üzere, muhalefetteki partiler ne diyor?
AK Partiyi ve M.H.P.yi tutan vatandaşların dışında, diğer partileri tutan vatandaşlar yerli mi, milli mi, yoksa değiller mi?
Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ve yolundan gidenler hangi kategoride?
Evet’ciler yerli ve milli, hayırcılar yerli ve milli değil mi?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan herhalde bunları kastetmiyordur! Belki onun kastettiği başka şeylerdir.
Neyse biz siyasette nelerin kastedildiğini anlayamıyoruz.
Herkes kendi kendini değerlendirsin, yerli misin, milli misin, incele ve araştır kendini.
Bak bakalım Sen hangi kategoridesin.
Seçimlerde oyunu da ona göre verirsin. Yeter ki kendi aklını kullanarak oyunu ver. Ülkenin geleceğini ve torunlarının geleceğini düşün, kimsenin etki ve tesirinde kalmadan kullan oyunu.
Biz Gümrükçüler bir malı ithal ederken, menşeinin ne olduğunu araştırırız.
Yani hangi ülkede üretilmiş.
Gelen mal hangi ülkede üretildi ise o ülkenin yerli malı sayarız.
Eh bizler de Türkiye Cumhuriyetinde doğmuş, büyümüş, okumuş, iş sahibi, olmuş, aşımızı, işimizi, malımızı, mülkümüzü burada almış, burada oturuyor isek ve de Vatanımıza, milletimize, Bayrağımıza, yerli üretimimize, yerli mallarımıza sahip çıkıyorsak, herhalde yerli sayılırız.
Yerli olmak, kendi topraklarında üretilen ürünlere sahip çıkmak, tarihine, kültürüne, inancına, irfanına sahip çıkmak, ülkesinin topraklarını, madenlerini, yer altı ve yer üstü değerlerini, başkalarına satmamak, bulunduğu ve üzerinde yaşadığı toprakları korumak, kendi öz değerlerine sahip çıkmaktır.
Yerli malı, yurdun malıdır. Yerli üretimi arttırmak, fabrikaları kapatmak değil arttırmak yerliliktir.
Milli olmak ise milli kimliğimizle mümkündür. TC Kimliğini taşıyorsak, Türkiye Cumhuriyetinin milli vatandaşıyız.
Ayrıca Milli olmak; Milli ve manevi ortak değerlerimize, tarihimize, vatanımıza, dilimize, gelenek ve göreneklerimize dayalı olarak asırlarca oluşmuş milli bağlarımıza, bayrağımıza sahip çıkmaktır.
Düşmana karşı birlik ve beraberlik içerisinde olup, vatanın her karış toprağını canı pahasına korumak milli şuur içerisinde hareket etmektir milli olmak.
Türkiye Cumhuriyeti devletini korumak, yaşatmak, milli şefimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda gitmek milli olmaktır.
Ülkenin milli kuruluşlarına, milli değerlerine sahip çıkmak, yabancı kuruluşlara satmamak milli olmaktır.
Devletinin kurumlarında milli değerlere sahip çıkan kendi şahsi çıkarını değil devletinin çıkarlarını ön planda tutanlar millidir.
Bizi yönetenlerin de milli bir politika uygulaması hepimizi sevindirir. Ülkemizin ve milletimizin çıkarları her zaman ön planda olmalıdır. Milli iradeye hepimiz saygı göstermeliyiz.
2019 seçimlerini kazanabilmek için her türlü yasal tedbirlerin yasalar çıkarılarak alındığı bilinmektedir.
MHP ve AK Partinin tek vücut hareket etmesinin de sebebi bellidir. Devletin Bürokrasi kanadının çoğu MHP Bürokratlarının elindedir. Bahçeli bunları da korumak için, AK Parti ile beraber hareket ediyor denilebilir. Belki daha başka, bizlerin bilmediği sebepler de olabilir. Bahçelinin kendi kararıdır. Saygı duymak gerek.
İktidar partisinin aldığı tedbirler karşısında muhalefet partileri de bir araya gelip birleşemez iseler, geçmiş olsun, iktidar gene AK Parti’nindir.
Sandıklara sahip çıksanız, Yüksek Seçim Kurulunda kaybedersiniz. Sandıklara da sahip çıkılabileceğini pek sanmıyorum!
Mühürsüz oyların bile geçerli sayılacağı bir seçimde sandıklara hâkim olmak o kadar kolay olmasa gerek. Her sandıkta en az iki cesur yürekli kişilere ihtiyaç vardır.
15 Temmuz Darbe girişimini çok iyi değerlendiren AK Parti, şimdi de ordumuzun sınırımızın güvenliğini korumak amacıyla başlattığı Zeytin Dalı harekâtını da çok iyi değerlendirmektedir.
Türk milletinin milli ve manevi duyarlılığını çok iyi değerlendiren AK Parti, ordumuzun başarılı harekâtını da çok iyi değerlendirerek, halkın sempatisini üzerine çekerek, oyları toplayabilir.
CHP kendi içerisinde kaynamakta ve Atatürk’ün kurduğu parti olmaktan çıkarak altı okun değerini veremediğinden halkın belli kesimi güven duymamaktadır. . Tüzük tadilatında da çok şeyin değişeceği zannedilmemektedir.
İnatla CHP nin başında duran Kılıçdaroğlu’nun, CHP yi iktidara taşıması zor gözükmektedir.
Eğer CHP’ nin önderliğinde bütün muhalefet partileri AK Partinin MHP ile yaptığı ortaklık gibi bir ortaklık yapabilirlerse, belki o zaman seçimlerde başarılı olabilirler.
Şu an Türk Milletinin en büyük dileği, Zeytin Dalı harekâtının başarılı olması, lanet terörün kökünün kazınmasıdır. Ülkenin huzurlu bir ortama gelmesi, yoksulluğun son bulması, yerli üretimimizin artması, pahalılığın son bulmasıdır. Fabrikaların kapatılarak, işçilerin işsiz kalmaması, yabancıların ne olduğu belli olmayan ürünlerini yememize mecbur bırakılmamamızdır.
Bir de en büyük isteği Yerli ve milli olabilmemizdir.
Haydi, hep beraber yerli malı yurdun malı, her Türk bunu kullanmalı, diyelim ve yerli üretilen mallarımızdan başka malları almayalım. Yabancı mallara düşkün olmayalım. Ülkemizin her tarafında yiyecek, içecek malları satan yabancıların açtıkları yerlerden yiyecek ve içecek almayalım.
Yerli sanayimizi geliştirelim. Mustafa Kemal Atatürk’ün önem verdiği yerli ürünlerin üretilmesi için çaba harcadığı, kurduğu fabrikaları kapatmayalım, satmayalım.
Köylümüze, çiftçimize destek olalım.
Hayvancılığımız, dâhil, her türlü sebze, meyve üretimimiz artsın.
Buğdayımızı, pamuğumuzu, samanımızı ithal etmeyelim, ihraç edelim.
Yabancı şirketler ülkemizi işgal etmesin.
Yerli sanayimiz ve yerli ürünlerimiz artsın.
Milli eğitim politikamız uygulansın.
Çocuklarımıza verilen, yabancıların bize önerdikleri eğitim politikasından vazgeçilsin.
Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine kulak verelim. Onun kısa zamanda uyguladığı ekonomik kalkınmayı örnek alalım.
Şu sözlerine dikkat edelim:
“Milli tutumu ve üretimi artırmak, yatırımı geliştirmek, yatırımları verimli şekilde kullanmak devletin hedefidir.” “Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı.” “Yabancıya giden para, bir daha geri dönmez.
SON SÖZÜMÜZÜ DE GENE BÜYÜK ŞEF, DÜNYA LİDERİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN SÖZÜ İLE NOKTALAYALIM: 
“BİZ TÜRKLER, TARİH BOYUNCA HÜRRİYET VE İSTİKLAL TİMSALİ OLMUŞ BİR MİLLETİZ. TAM BAĞIMSIZLIK DENİLDİĞİ ZAMAN, DOĞAL, SİYASAL, MALİ, ADLİ, ASKERİ, KÜLTÜREL VE HER ALANDA TAM BAĞIMSIZLIK ANLAŞILIR.
BAĞIMSIZLIKTAN YOKSUN BİR ULUS, UYGAR İNSANLIK KARŞISINDA UŞAK OLMAKTAN KURTULAMAZ. BİLELİM Kİ, MİLLİ BENLİĞİNİ BİLMEYEN MİLLETLER BAŞKA MİLLETLERİN AVIDIR.”

05.03.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com