28 Ağustos 2014 Perşembe

TÜMER DİYOR Kİ: "AYNAYA BAK KENDİNİ GÖR, BAŞKASINDAN FARKIN VAR MI?"

AYNAYA BAK KENDİNİ GÖR, BAŞKASINDAN FARKIN VAR MI?
İnsanlar, kendi kabahatlerini görmezler, başkalarını eleştirirler.
Yaptığı işlemlerde yanlışlar olduğunda onları düzeltme yerine, dolaylı şekilde savunma mekanizmalarını devreye sokarlar.
Güreşen kişinin sırtı mindere yapışır, tuş olur. Ayağa kalktığında gücünü sorgulamaz, karşısındakinin hile yaparak kendini tuş ettiğini savunur.
Koltuk sevdalısı olan politikacılar ise koltuklarını bırakmamak için her türlü çareye başvururlar.
Neden bırakılmaz o koltuk?
Devletin idari kademesinde isen hiç bırakmak istemezsin.
Şimdi herkes Tayyip Erdoğan’ın üzerine yükleniyor.
Usulsüzlük yapıyor, kanunları çiğniyor, hak ve hukuk tanımıyor, diye saldırılıyor üzerine.
Tayyip Erdoğan’ı bu makamlara kim getirdi? Kimler aracı oldu? Kimler bu makama gelmesi için dolaylı desteğini verdi?
Tayyip Erdoğan bu gücü kimlerden aldı? Amerika’dan mı, Gülen cemaatinden mi, yoksa Halktan mı bu gücü aldı?
Herkes, başını iki elinin arasına alsın ve düşünsün.
Erdoğan, inanın hepinizden zeki ve kurnaz. Elindeki gücü kaybetmemek için tüm tedbirleri alıyor.
Çok iyi bir danışman ekibi var. Onları maddi olarak doyuruyor.
Paranın satın alamayacağı kişi yoktur. Herkesin bir değeri vardır, onu verirsen satın alabilirsin.
Maddi imkânlar, maneviyatı yıktı.
Erdoğan’a maddi bağlı olanların yanında manevi bağlı olanları da görüyoruz. Bu elbette ki büyük bir gücün oluşması demektir.
Gücü yakalayan, o gücü kaybetmemek için her türlü yola başvurur.
Güçlü olan kendine göre halkı iyi yönettiğini sanır, taraftarları da o’na gereken desteği verirler.
Muhalifleri ise, ne yaparsa yapsın beğenmezler ve devamlı eleştirirler. Haklı oldukları durumlar da yok değildir. Ancak, güçlü kişi bunları kale almaz. Ben ne dersem o olacak, hepiniz benim emrimdesiniz, ben gücümü halkımdan alıyorum, diyerek kimseyi takmaz.
Halk, çok yanlış yönetildiği ve milli-manevi değerleri yok edildiği, çoğunluk yoksul ve çaresiz bir vaziyete düştüğü zaman, kim ne kadar güçlü olursa olsun, sona doğru gider. Halk istediği anda, kendini kötü yöneten kişiden kurtulmasını bilir. Mutlaka her şeyin bir sonu vardır. Halkına zarar veren yöneticilerin akıbetleri hiçbir zaman sağlıklı olmamıştır. Sonları çok kötü bitmiştir. Allahın adaleti her zaman yeri geldiğinde tecelli eder. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, ata sözünü unutmamak gerek.
Şimdi size soruyorum: Siz Kılıçdaroğlu, siz Bahçeli sizler koltuğunuzu kaybetmemek için gereken tedbirleri almıyor musunuz? Sıkı sıkı sarıldığınız koltuktan ayrılmamak için çaba harcamıyor musunuz? Siz Partinizi ve Partinize gönül verenleri ve de tüm Türk Milletini ne kadar düşünüyorsunuz? Karşınızda ki tehlikeyi gördüğünüzü söylüyorsunuz, hangi tedbiri alıyorsunuz? Bugüne kadar kaç kere galip geldiniz, kaç kere mağlup oldunuz.
AK Parti 12 yılda sizleri ve partinizi kaç kere tuşa getirdi? Aslında AK Parti getirmedi, Tayyip Erdoğan getirdi. Siz ise halen bahaneler uydurmaya ve koltuğunuzdan ayrılmamaya çalışıyorsunuz.
Merak etmeyin hepiniz aynısınız.
Siz de iktidarı yakalasanız, koltuğu bırakmamak için tüm çabanızı gösterirsiniz. Şimdi yaptığınız gibi.
Öz eleştiriye açık olun. Başaramıyorsanız veya başarılı olamıyorsanız, bırakın o koltuğu ve başarılı olacak gelsin.
Tehlikenin büyüklüğünü görüyoruz,  diyorsunuz. İyi de tek adam olmuş olan Tayyip Erdoğan’ı ve Ak Partiyi bu tutum ve davranışınızla mı yeneceksiniz?
Sizin gücünüz az, güreşin taktiklerini öğrenememişsiniz. Karşınızdaki sizden daha çok oyun biliyor, bu nedenle siz onu yenemezsiniz.
O’nun karşısına güreşin tüm taktiklerini bilen ve uygulayacak kişiyi çıkarın.
Halk’a güvenmeyin. Halk kim güçlü ise onun yanında yer alır. Halka umut dağıtan kazanır. Sizler umut dağıtmıyor, karşınızdakini eleştirerek, onu mağdur duruma düşürüyorsunuz ve de halk mağdurun yanında oluyor.
Kişiyi suçlarken, delilleri ortaya koymak gerek. Deliller karartılıyor, yok ediliyor, diye bağıracağınıza, kararttırmayın, yasal tedbirler mutlaka vardır, bulun ve ispatlayın.
C.H.P. Atatürk’ün kurmuş olduğu bir parti. Ancak Atatürk gibi düşünemiyor. Atatürk’ü iyi tanıyın ve onun gibi düşünün. Atatürk, başarıyı nasıl elde etmiş, halkın nasıl umudu olmuşsa, siz de olun.
 Bakın Tayyip halkın maneviyatına nasıl hükmediyor. Kadının biri diyor ki; Tayyip kocanı boşa dese hemen hiç durmaz boşarım, diyor. Tayyip Erdoğan’ın bu denli fanatikleri var. Bunu başarmak öyle kolay değildir. Nasıl yaptı, insanları ve Partisinin tüm milletvekillerini nasıl kendisine tabii kıldı, bunlar kolay olmasa gerek. Öyle veya böyle yaptı mı yaptı. Kimi kullandı ise kullandı. Bu denli fanatikleri var mı var.
Sizin var mı?
Gönülleri fethetmek o kadar kolay değildir.
Gönülleri fethedin.
Son günlerde Atatürk Büstlerine saldırı arttı. 
C.H.P. sen herkesten çok sesini çıkarmalısın. Hani nerede o ses?
Rolünü iyi oynayan aktör alkış alır. Siz rolünüzü iyi oynayamadınız.
Aynaya bir kere daha bakın ve kendi kendinizi sorgulayın. Suç kimde?
2002 yılına kadar devleti yöneten siyasi kadroların çoğu suçlu değil mi?
O zamanlar iyi yönetilse idik, Bankaların içleri boşaltılmasaydı, ülke kalkınsa, PKK son buldurulsa idi, bugünlere gelinir miydi?
Herkes çok iyi düşünmeli ve kendi için değil ülkesi için yararlı kararlar almalı. Tehlike büyük.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarını çok büyük sıkıntılı günler bekliyor. Etrafımız kan gölü halinde. Tek tek toprak kaybediyoruz. Dış Borç azalmıyor artıyor. Ekonomi çöküyor. İşsizlik artıyor. Halk umudunu yitiriyor. Tek yitirmeyen, AK Partiye gönül verenler.
Tayyip Erdoğan, çoğu kişinin kalbine de girdi. Erdoğan diyorlar, başka şey demiyorlar. Netice de de gönüldaşlarını Cumhurbaşkanı köşküne de göndermediler mi, gönderdiler.
28 Eylül’de yeminini de edecek, Anıtkabir’e de çıkacak, büyük bir ihtişamla Cumhurbaşkanı Köşküne de oturacak. Eninde sonunda Türkiye Cumhuriyetinin en üst makamına çıktı mı çıktı. Beğenmediğiniz, devamlı eleştirdiğiniz, kişi bağırsanız da çağırsanız da istediği emeline kavuştu. Bundan sonra ne olur, onu da Allah bilir.
Siz halkın umudu olamazsanız, beğenmediğiniz Tayyip Başkan da olur, merak etmeyin.
Yeni Türkiye deyip duruyor AK Parti. Bu ne demek? Türkiye Cumhuriyeti eskidi, biz yenisini işte kuruyoruz, diye her tarafa afişlerini asmışlar.
Tabii ki nasıl kuracaklarını ben de çok merak ediyorum.
Beğenmedikleri Türkiye Cumhuriyeti sayesinde bugünleri yaşadıklarını nasıl unuturlar, hayret etmemek mümkün değil elbette.
Elbette, lider liderliğini kaybetmemek için kendine uşaklık edecek kişileri etrafına toplar ve elindeki yasal olan olmayan güçlerini kullanmaya çalışır.
Gücü olan indirebilirse indirir. İndiremiyorsan, başaramıyorsan, sus ve çek git. Ortalığı karıştırmayın.
Son sözümüz, CHP ye. Kılıçdaroğlu’na. Siz gerçekten başarılı bir bürokratsınız. Temiz bir geçmişiniz var. Düzgün karakteriniz var. Elbette sizi de sevenler var. Ancak, bunlar yeterli olmuyor. Siz bugüne kadar AK Parti ve Tayyip Erdoğan karşısında başarılı olamadınız. Bunu inkâr etmeyin. Eğer gerek siz  ve gerekse MHP Lideri Bahçeli ile CHP ve MHP bu kadroları ile genel seçimlere giderse sizlere geçmiş olsun, ülkeme de geçmiş olsun, dememiz gerekir.
Ancak, AK Parti kendi içerisinde dağılır, parçalanır, bölünürse, şansınız olabilir. Tek vücut olup, parçalanmadan, dağılmadan seçime giderlerse, birde 365 Milletvekili çıkarırlarsa eh hepimize geçmiş olsun.
Gelecekte, ne Cumhuriyet kalır, ne de Demokrasi.
Bu nedenle kendinizi iyi eleştirin ve başarılı olamadınız, olamayacaksanız, direnmeyin.
Partinizi ve ülkenizi düşünüyorsanız, koltuğunuzu başaracak kişiye teslim edin.
Halkın sesine kulak verin. Koltuk sevdasından vazgeçin.
Bizden söylemesi...

18 Ağustos 2014 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: "İÇ HESAPLAŞMANIN ZAMANI GELDİ"

TÜMER DİYOR Kİ:
İÇ HESAPLAŞMANIN 
ZAMANI GELDİ
C.H.P ve M.H.P. kendi içerisinde hesaplaşmalı.
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde C.H.P de M.H.P. de hezimete uğradıklarını inkâr etmemeliler.
Biz  7 Temmuz 2014 tarihinde yazdığımız (Merakla beklenen gün geldi ve Cumhurbaşkanı adayları belirlendi,) başlıklı yazımızda; C.H.P. nin ve M.H.P. nin. Ne AK Partiyle ve ne de Tayyip Erdoğan’la baş edemeyeceklerini yazmıştık.
Nedeni ise; Ne kadar dürüst, bilgili, uluslar arası nüfusu olan kişi olursa olsun Ekmeleddin beyi Türkiye’de tanıyanların az olması.  Üstelik babası hakkında çıkan yazılar. Babasının Atatürk’e karşı olması.
Ne C.H.P. lideri Kılıçdaroğlu ve ne de M.H.P. lideri Bahçeli’nin  kendi içlerinde tartışmadan ve kurullarının onayını almadan Ekmeleddin beyi Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermeleri hem kendi içlerinde ve hem de çoğu ulusalcılarca hoş karşılanmamıştır.
Atatürk’ü seven birçok genç, oy vermeye gitmemiştir. Seçim sonuçları ortadadır.
AK Parti hele ki Tayyip Erdoğan kendisini eleştirenlere karşı hiç hoş davranmıyor ve tahammül edemiyor. Hemen gereken tedbiri alıyor ve yakınından uzaklaştırıyor. Ya da devletin gücünü kullanarak kişiye gerekli cezanın verilmesi için gerekeni yaptırtıyor.
Şimdi bakıyoruz, muhalefet kanadı da aynı pota’da. O da kendilerini eleştirenlere karşı acımasız olmaya başladılar.
Halk TV.yi kim yönetiyor, kimleri işine gelmediği için kovuyor.
Hulki Cevizoğlu bağıra bağıra gerçekleri söylemişti. Neden hoşunuza gitmedi.
Biz de söyledik, Ekmeleddin İhsanoğlu piyon olarak sunuldu ve gerçek Laik, Demokrat ve Atatürk’ü seven bir liderin ortaya çıkarılması önlendi.
C.H.P. kendisini çok yenilemeli. Hedefini, amacını iyi belirlemeli.
Bu ülkede kim ne derse desin, Laik, Demokrat, Cumhuriyete saygılı, Atatürk Devrimlerine bağlı, ülkesini herkesten çok seven, dinine, örf ve adetlerine de bağlı büyük bir kitle var. Onlar, aydınlığı isteyen, ileri devletler düzeyine ülkelerinin çıkmasını arzu eden kitledir.
Pırıl pırıl gençlerimiz var. Göğüslerine Mustafa Kemal imzasını kazıtmışlar, ruhlarına Atatürk’ün fikir ve düşüncelerini işlemişler. Bu gençleri saflarınıza çekmeniz gerek.
Onlar, araştırmacı, okuyan ve sağlıklı düşünen gençler. Kimse merak etmesin, bu gençler, dinlerine de bağlıdır. Tek karşı oldukları Dinin siyasete alet edilerek suiistimal edilmesi. Gösteriş için namaz kılınması, oruç tutulması. Vicdanlarında, insanlık ve milli duyguları o kadar kuvvetli ki, onları anlamanız öyle kolay değildir.
Çarşı olaylarında gördünüz.
Bu gençler, gerektiğinde ülkeleri için seve seve canlarını feda edebilirler.
Son sözümüz, C.H.P.nin kendini çok ama çok yenilemesidir. Bunu yapamaz ve genel seçimlerde AK Parti tekrar kazanırsa, hepinize ve hepimize geçmiş olsun demek gerekir. 

13 Ağustos 2014 Çarşamba

TÜMER DİYOR Kİ!...

12. Cİ CUMHURBAŞKANI HAYIRLI OLUR İNŞALLAH
Öncelikle “Tümer diyor ki” adlı sayfa ve köşemizde (Merakla beklenen gün geldi ve Cumhurbaşkanı adayları belirlendi) başlığı ile yayınlanan yazımı bir kez daha “dikkatle” okumanızı tavsiye ederim.
Bu yazımda Ekmeleddin beyin piyon olarak seçildiğini ve Tayyip Erdoğan’ın elindeki imkânlarla kimsenin başa çıkamayacağını belirtmiştim.
Öyle veya böyle neticeye bakmak gerek.
Sonuç belli oldu ve ülkeyi 12 yıldır yöneten AK Parti, Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan’ı, buram buram Atatürk kokan Cumhurbaşkanlığı köşküne gönderdi!..
Tebrik eder ve bu makama lâyık olmaya çalışmasını, kıymetini bilmesini dileriz.
Bu Yüce Makam, ülkeyi ayrıştırma, bölme, parçalama Makamı değil; Birleştirme ve ülkeyi “kuvvet, adalet, istikrar, insicam ve uhuvvetle” geleceğe hazırlama makamıdır.
Recep Tayip Erdoğan; “Tek Dil, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Marş, Tek Millet ve Tek Başkent” şuuru içinde 75 Milyonu “adalet, eşitlik ve hakkaniyetle” kucaklamak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhur Başkanı olmak zorundadır.
Elbette yeni Cumhurbaşkanımız, bugüne kadar ki tecrübelerini bu makamda layık olduğu biçimde kullanacaktır. Geçmişinde dil uzattığı iki sarhoş dediği sözleri geçmişte bırakacak, o gün öyle idi, ancak bugün bu sözler unutuldu diyerek, geçmişi silecek ve daha yapıcı ve olumlu düşüncelerle ülkeyi idare etme yoluna gidecektir.
Elbette “Başarılı bir Cumhurbaşkanı” olmasını isteriz.
Ancak başarı: “Demokrasi, adalet, mutlak dürüstlük, eşitlik ve uzlaşma kültürü” ile kaimdir.  
Görevi güç.
Karşısında kendisine karşı olan büyük bir kitle var.
Sandığa gitmeyenlerin sayesinde geldiğini unutmamalı.
Bu nedenle, daha dikkatli olmalı ve toplumu birleştirici çabalar göstermelidir.
Neyse Ekmeleddin bey de siyasete Cumhurbaşkanı adayı olarak adım atmış oldu.
Türkiye tanıdı.
Belki bundan sonra köşke Tayyip’ten sonra o çıkar.
Ülkemiz sürprizlerle dolu bir ülke. Ne zaman, neyin nasıl olacağını takip etmek mümkün olamıyor.
Bizi biz mi yönetiyoruz, yoksa birileri mi yönetiyor, anlayamadık gitti.
Son sözümüz, her şeyin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olması.
Tebrikler Recep Tayyip Erdoğan.
Cumhurbaşkanımız olarak sizi Milli Bayramlarımızda inşallah selamlarız. 

6 Ağustos 2014 Çarşamba

TÜMER DİYOR Kİ!..

Yarışı kim kazanacak?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde yaşayan ve Türk kimliğini taşıyan kişiler Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanını seçecekler.
Bu seçimde oyunuzu kullanmadan önce Osmanlı’nın dağılıp, yok olduğu dönemi hatırlamanızı isterim.
Koskoca İmparatorluk, çökmüş, bütün 22 milyon kilometre kare topraklarını 3 kıtada kaybetmiş ve Anadolu’ya sıkışmıştı.
İstanbul’a Batı devletleri Gemilerini demirlemişler, Yunan İzmir’den girerek Ankara yakınlarına Polatlı’ya kadar gelmişdi.
Bir lider çıktı ve halkı arkasına aldı, batan bir devleti yeniden Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak teşekkül ettirdi.
Köşk çok önemli bir mevkii.
Burada oturup, ülkenin onur ve şerefini korumak, halkı bütünleştirerek, birlik ve beraberliği sağlamak, siyasi kadrolara örnek olmak, herhalde kolay olmasa gerek.
Sayın okurlar, Pazar günkü seçim gerçekten çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir dönüm noktası olabilir.
Adayları iyi tanıyın. Söyledikleri her sözün altındaki derin manayı çıkarmaya çalışın. Bu son şansınız. Sizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceğini düşünün ve ona göre oyunuzu verin.
Ben bugüne kadar böyle bir seçim propagandası görmedim.
Bir taraf çok güçlü, diğer taraflar güçsüz. Eşit koşullarda yapılmıyor yarış.
Bu yarış elbette adil değil.
Adalet halkın sağ duyusu ile gerçekleşebilir.
Türk Milletinin hayrına bir seçim olur ve İnşallah Cumhurbaşkanı olan kişi, kendi ve yakınları, yandaşları için çalışmaz, ülkenin ve halkın mutluluğu, huzuru için çaba harcar.
Yeni seçeceğiniz Cumhurbaşkanınız Hayırlı olur inşallah diyerek daha önce kimler T.C.nin Cumhurbaşkanı olmuş, şöyle bir hatırlayalım.
1-M.KEMAL ATATÜRK
Görev süresi: 29 Ekim 1923-10 Kasım 1938
(Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vefat etmeseydi, Cumhurbaşkanlığı devam ederdi. )
2-İSMET İNÖNÜ
Görev süresi: 11 Kasım 1938-22 Mayıs 1950
(İsmet İnönü seçimleri kaybedince Demokrat Parti iktidara geldi ve kendi Cumhurbaşkanını partisinden seçti.)
3-CELAL BAYAR
Görev süresi: 22 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960
(1960 da Demokrat Parti’ye yönelik yapılan 27 Mayıs ihtilal’i olmasaydı Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı devam edebilirdi.)
4-CEMAL GÜRSEL
Görev süresi: 27 Mayıs 1960- 28 Mart 1966
(İhtilal lideri olarak asker kökenli Cemal Gürsel Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.)
5-CEVDET SUNAY
Görev süresi: 28 Mart 1966-28 Mart 1973
(Genel Kurmay Başkanı olan Cevdet Sunay, sivil hükümetlerce T.C Cumhurbaşkanlığına layık görüldü.)
6-FAHRİ KORUTÜRK
Görev süresi: 6 Nisan 1973- 6 Nisan 1980
(Gene asker kökenli Orgeneral Fahri Korutürk sivil hükümetlerin isteği doğrultusunda Cumhurbaşkanı oldu.)
7-KENAN EVREN
Görev süresi: 9 Kasım 1982-9 Kasım 1989
(1980 de Askeri darbe ile başa gelen Kenan Evren 2 yıl sonra Demokrasiye geçerek halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı oldu. Yıllar sonra da yargılandı. Kadere kimse dur diyemiyor.)
8-TURGUT ÖZAL
Görev süresi: 9 Kasım 1989-17 Nisan 1993
(Anavatan Partisinin Başkanı olan Turgut Özal, kendisini Cumhurbaşkanı seçtirdi. Şaibeli bir şekilde kalp krizi geçirdi ve vefat etti. Ölümü halen tartışma konusu.)
9-SÜLEYMAN DEMİREL
Görev süresi: 16 Mayıs 1993-16 Mayıs 2000
(Süleyman Demirel Özal’ın vefatı ile köşke sivil olarak çıktı.)
10-A.NECDET SEZER
Görev süresi: 16 Mayıs 2000- 28 Ağustos 2007
(Anayasa Mahkemesi Başkanı olan A.Necdet Sezer, parlamento dışından tercih edildi. )
11-ABDULLAH GÜL
Görev süresi:28 Ağustos 2007-28 Ağustos 2014
(Ak Parti kendi içerisinden Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül’ü getirdi.)
12- 12.ci Cumhurbaşkanımız bakalım kim olacak?
Bugüne kadar asker kökenli 6 tane,  sivil kökenli 5 tane Cumhurbaşkanımız oldu.
12.ci Cumhurbaşkanımızda sivil olacak. Artık askerler ikinci plana itildi.
Önemli olan şu: Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olacak kişinin Türkiye üzerinde yaşayan ve Türk Kimliğini taşıyan vatandaşların hepsini kucaklamasıdır.
Atatürk ne demiş: “Biz ne Bolşevik’iz, ne de Komünist. Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkâr bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir.”
*
Atatürk’ün kurduğu köşke, yani Atatürk’ün tüm malını mülkünü devlete bıraktığı mirasının üstüne oturacak kişinin, gerçek bir demokrat ve dini bütün, kendisini değil, ülkesini ve milletini düşünen insan olması gerek.
Halk seçeceği kimseyi bu yönüyle incelemeli ve ona göre karar vermelidir.
Hayırlı bir seçim olması dileğimizdir.
06.08.2014