AYNAYA BAK KENDİNİ GÖR, BAŞKASINDAN FARKIN
VAR MI?
İnsanlar, kendi kabahatlerini
görmezler, başkalarını eleştirirler.
Yaptığı işlemlerde yanlışlar
olduğunda onları düzeltme yerine, dolaylı şekilde savunma mekanizmalarını
devreye sokarlar.
Güreşen kişinin sırtı mindere
yapışır, tuş olur. Ayağa kalktığında gücünü sorgulamaz, karşısındakinin hile
yaparak kendini tuş ettiğini savunur.
Koltuk sevdalısı olan
politikacılar ise koltuklarını bırakmamak için her türlü çareye başvururlar.
Neden bırakılmaz o koltuk?
Devletin idari kademesinde
isen hiç bırakmak istemezsin.
Şimdi herkes Tayyip
Erdoğan’ın üzerine yükleniyor.
Usulsüzlük yapıyor, kanunları
çiğniyor, hak ve hukuk tanımıyor, diye saldırılıyor üzerine.
Tayyip Erdoğan’ı bu makamlara
kim getirdi? Kimler aracı oldu? Kimler bu makama gelmesi için dolaylı desteğini
verdi?
Tayyip Erdoğan bu gücü
kimlerden aldı? Amerika’dan mı, Gülen cemaatinden mi, yoksa Halktan mı bu gücü
aldı?
Herkes, başını iki elinin arasına alsın ve
düşünsün.
Erdoğan, inanın hepinizden
zeki ve kurnaz. Elindeki gücü kaybetmemek için tüm tedbirleri alıyor.
Çok iyi bir danışman ekibi
var. Onları maddi olarak doyuruyor.
Paranın satın alamayacağı
kişi yoktur. Herkesin bir değeri vardır, onu verirsen satın alabilirsin.
Maddi imkânlar, maneviyatı
yıktı.
Erdoğan’a maddi bağlı
olanların yanında manevi bağlı olanları da görüyoruz. Bu elbette ki büyük bir
gücün oluşması demektir.
Gücü yakalayan, o gücü
kaybetmemek için her türlü yola başvurur.
Güçlü olan kendine göre halkı
iyi yönettiğini sanır, taraftarları da o’na gereken desteği verirler.
Muhalifleri ise, ne yaparsa
yapsın beğenmezler ve devamlı eleştirirler. Haklı oldukları durumlar da yok
değildir. Ancak, güçlü kişi bunları kale almaz. Ben ne dersem o olacak, hepiniz
benim emrimdesiniz, ben gücümü halkımdan alıyorum, diyerek kimseyi takmaz.
Halk, çok yanlış yönetildiği
ve milli-manevi değerleri yok edildiği, çoğunluk yoksul ve çaresiz bir vaziyete
düştüğü zaman, kim ne kadar güçlü olursa olsun, sona doğru gider. Halk istediği
anda, kendini kötü yöneten kişiden kurtulmasını bilir. Mutlaka her şeyin bir
sonu vardır. Halkına zarar veren yöneticilerin akıbetleri hiçbir zaman sağlıklı
olmamıştır. Sonları çok kötü bitmiştir. Allahın adaleti her zaman yeri
geldiğinde tecelli eder. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, ata sözünü
unutmamak gerek.
Şimdi size soruyorum: Siz
Kılıçdaroğlu, siz Bahçeli sizler koltuğunuzu kaybetmemek için gereken
tedbirleri almıyor musunuz? Sıkı sıkı sarıldığınız koltuktan ayrılmamak için
çaba harcamıyor musunuz? Siz Partinizi ve Partinize gönül verenleri ve de tüm
Türk Milletini ne kadar düşünüyorsunuz? Karşınızda ki tehlikeyi gördüğünüzü söylüyorsunuz,
hangi tedbiri alıyorsunuz? Bugüne kadar kaç kere galip geldiniz, kaç kere
mağlup oldunuz.
AK Parti 12 yılda sizleri ve
partinizi kaç kere tuşa getirdi? Aslında AK Parti getirmedi, Tayyip Erdoğan
getirdi. Siz ise halen bahaneler uydurmaya ve koltuğunuzdan ayrılmamaya
çalışıyorsunuz.
Merak etmeyin hepiniz
aynısınız.
Siz de iktidarı yakalasanız,
koltuğu bırakmamak için tüm çabanızı gösterirsiniz. Şimdi yaptığınız gibi.
Öz eleştiriye açık olun.
Başaramıyorsanız veya başarılı olamıyorsanız, bırakın o koltuğu ve başarılı
olacak gelsin.
Tehlikenin büyüklüğünü
görüyoruz, diyorsunuz. İyi de tek adam
olmuş olan Tayyip Erdoğan’ı ve Ak Partiyi bu tutum ve davranışınızla mı
yeneceksiniz?
Sizin gücünüz az, güreşin
taktiklerini öğrenememişsiniz. Karşınızdaki sizden daha çok oyun biliyor, bu
nedenle siz onu yenemezsiniz.
O’nun karşısına güreşin tüm
taktiklerini bilen ve uygulayacak kişiyi çıkarın.
Halk’a güvenmeyin. Halk kim
güçlü ise onun yanında yer alır. Halka umut dağıtan kazanır. Sizler umut
dağıtmıyor, karşınızdakini eleştirerek, onu mağdur duruma düşürüyorsunuz ve de
halk mağdurun yanında oluyor.
Kişiyi suçlarken, delilleri
ortaya koymak gerek. Deliller karartılıyor, yok ediliyor, diye bağıracağınıza,
kararttırmayın, yasal tedbirler mutlaka vardır, bulun ve ispatlayın.
C.H.P. Atatürk’ün kurmuş
olduğu bir parti. Ancak Atatürk gibi düşünemiyor. Atatürk’ü iyi tanıyın ve onun
gibi düşünün. Atatürk, başarıyı nasıl elde etmiş, halkın nasıl umudu olmuşsa,
siz de olun.
Bakın Tayyip halkın maneviyatına nasıl
hükmediyor. Kadının biri diyor ki; Tayyip kocanı boşa dese hemen hiç durmaz
boşarım, diyor. Tayyip Erdoğan’ın bu denli fanatikleri var. Bunu başarmak öyle
kolay değildir. Nasıl yaptı, insanları ve Partisinin tüm milletvekillerini
nasıl kendisine tabii kıldı, bunlar kolay olmasa gerek. Öyle veya böyle yaptı
mı yaptı. Kimi kullandı ise kullandı. Bu denli fanatikleri var mı var.
Sizin
var mı?
Gönülleri fethetmek o kadar kolay değildir.
Gönülleri
fethedin.
Son günlerde Atatürk
Büstlerine saldırı arttı.
C.H.P. sen herkesten çok sesini çıkarmalısın. Hani
nerede o ses?
Rolünü iyi oynayan aktör
alkış alır. Siz rolünüzü iyi oynayamadınız.
Aynaya bir kere daha bakın ve
kendi kendinizi sorgulayın. Suç kimde?
2002 yılına kadar devleti
yöneten siyasi kadroların çoğu suçlu değil mi?
O zamanlar iyi yönetilse
idik, Bankaların içleri boşaltılmasaydı, ülke kalkınsa, PKK son buldurulsa idi,
bugünlere gelinir miydi?
Herkes çok iyi düşünmeli ve
kendi için değil ülkesi için yararlı kararlar almalı. Tehlike büyük.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
vatandaşlarını çok büyük sıkıntılı günler bekliyor. Etrafımız kan gölü halinde.
Tek tek toprak kaybediyoruz. Dış Borç azalmıyor artıyor. Ekonomi çöküyor.
İşsizlik artıyor. Halk umudunu yitiriyor. Tek yitirmeyen, AK Partiye gönül
verenler.
Tayyip Erdoğan, çoğu kişinin
kalbine de girdi. Erdoğan diyorlar, başka şey demiyorlar. Netice de de
gönüldaşlarını Cumhurbaşkanı köşküne de göndermediler mi, gönderdiler.
28 Eylül’de yeminini de
edecek, Anıtkabir’e de çıkacak, büyük bir ihtişamla Cumhurbaşkanı Köşküne de
oturacak. Eninde sonunda Türkiye Cumhuriyetinin en üst makamına çıktı mı çıktı.
Beğenmediğiniz, devamlı eleştirdiğiniz, kişi bağırsanız da çağırsanız da
istediği emeline kavuştu. Bundan sonra ne olur, onu da Allah bilir.
Siz halkın umudu olamazsanız,
beğenmediğiniz Tayyip Başkan da olur, merak etmeyin.
Yeni Türkiye deyip duruyor AK
Parti. Bu ne demek? Türkiye Cumhuriyeti eskidi, biz yenisini işte kuruyoruz,
diye her tarafa afişlerini asmışlar.
Tabii
ki nasıl kuracaklarını ben de çok merak ediyorum.
Beğenmedikleri Türkiye
Cumhuriyeti sayesinde bugünleri yaşadıklarını nasıl unuturlar, hayret etmemek
mümkün değil elbette.
Elbette, lider liderliğini
kaybetmemek için kendine uşaklık edecek kişileri etrafına toplar ve elindeki
yasal olan olmayan güçlerini kullanmaya çalışır.
Gücü olan indirebilirse
indirir. İndiremiyorsan, başaramıyorsan, sus ve çek git. Ortalığı
karıştırmayın.
Son sözümüz, CHP ye.
Kılıçdaroğlu’na. Siz gerçekten başarılı bir bürokratsınız. Temiz bir geçmişiniz
var. Düzgün karakteriniz var. Elbette sizi de sevenler var. Ancak, bunlar
yeterli olmuyor. Siz bugüne kadar AK Parti ve Tayyip Erdoğan karşısında
başarılı olamadınız. Bunu inkâr etmeyin. Eğer gerek siz ve gerekse MHP Lideri Bahçeli ile CHP ve MHP
bu kadroları ile genel seçimlere giderse sizlere geçmiş olsun, ülkeme de geçmiş
olsun, dememiz gerekir.
Ancak, AK Parti kendi
içerisinde dağılır, parçalanır, bölünürse, şansınız olabilir. Tek vücut olup,
parçalanmadan, dağılmadan seçime giderlerse, birde 365 Milletvekili
çıkarırlarsa eh hepimize geçmiş olsun.
Gelecekte, ne Cumhuriyet kalır, ne de
Demokrasi.
Bu nedenle kendinizi iyi
eleştirin ve başarılı olamadınız, olamayacaksanız, direnmeyin.
Partinizi ve ülkenizi düşünüyorsanız,
koltuğunuzu başaracak kişiye teslim edin.
Halkın sesine kulak verin.
Koltuk sevdasından vazgeçin.
Bizden söylemesi...