TÜMER
DİYOR Kİ:
GERÇEKLER
ACIDIR.
Türk
Milletinin bazı kesimleri huzursuz, bazıları ise durumlarından memnunlar.
Huzursuz
olanlar, Başbakanın ülkeyi sert bir rejime götürme çabası içersinde olduğunu
sananlar.
Diğer
kesim ise, Başbakanımız Müslüman bir insan, Başbakanımıza güveniyoruz, o bizi nasıl idare ederse etsin, biz memnunuz
diyenler.
MİT
Yasası değişti. Herkes korkmaya başladı. Korkunun ecele faydası yoktur.
Milli
İstihbarat Teşkilatı çalışanlarına büyük yetkiler verildi.
Bildiğimiz
kadarıyla Jandarma’nın da İstihbarat birimi vardır. Polisinde.
Gazetelerde
de İstihbarat birimleri vardır.
Birçok
kurumlarda da istihbarat birimleri vardır.
Bunların
görevleri bilgi toplamaktır.
MİT
de öyle idi.
Şimdi,
yetkileri çok daha genişledi ve Başbakanın dışında da kimseye sorumlu değiller.
Mutlaka
Hükümetin ve Başbakanın bir bildiği var!
Başbakan
halka hitaplarında devamlı ne diyor. (Onların inine gireceğiz. Onları oradan
çıkaracağız.) Kim bunlar? Gülen ve
taraftarları.
Neden
bunu söylüyor ve neden bu kadar kızgın.
Malum.
Devleti
dinlediler ve bizleri kamuoyuna ifşa ettiler diye.
Yani,
toplumu rahatsız eden bilgilerin ortaya çıkarılması.
Bu bilgilerin kamuoyuna yansıtılması.
Kimse
kimseyi dinleyemez ve ifşa edemez.
Devlet
ise istediğini dinler.
Suçluları
yakalamanın çok değişik yöntemleri vardır. Devlet suçluları yakalamak için her
türlü yöntemi kullanır, kullanmaya da hakkı vardır.
Ancak,
özel kişiler bunu yapamaz. Bilgileri ifşa edemez
Devletin
içerisindeki bazı bilgiler gerçekten çok önemli ve gizlidir. Bu bilgileri
herkesin bilmemesi gerekir.
Genelkurmayın
kozmik odasındaki bilgilerin incelenmesinden sonra yaşanılan olaylar malum.
Casuslar neden görev yaparlar.
O kimsenin bilmemesi gereken bilgileri
bularak, kendi lehlerine kullanmak için her türlü yolu denerler.
Bond
filmlerini izleyenler bunu bilir.
Suç
işlemez isen kimseden korkmana gerek yok.
Devlet
bir bütündür. Devlet hepimizin devletidir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, kolay kurulmuş bir devlet değildir.
Yok
olan bir ulus, ayağa kalkmış, şahlanmış, düşmanlarını topraklarından kovmuş ve
Mustafa Kemal’in önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur.
Elbette
bu devlet, tüm kurumları ile ayakta kalmalı ve kendisini korumalıdır.
Nasıl
koruyacak?
İstihbaratı,
askeri, polisi, jandarması, hukuku, yasaları ve de Anayasa’sı ile.
Bu
koruma yapılırken de halkını ezmemeli, halkının Anayasal ve İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesinde yer alan hususlara dikkat etmelidir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin yıkılmaması, yok olmaması için de gereken tedbirleri
almalıdır.
Anayasa
Mahkemesi Başkanı son günlerde mükemmel Hukuk dersi vermeye başladı.
Demek
ki, o da bir şeylerden rahatsız oldu.
Anayasa
Mahkemesi önemli bir kurum.
Haksızlığa
uğrayanın en son başvuracağı yer.
Davaları en ince noktasına kadar inceleyen ve
insan haklarına değer veren bir kurum.
Gerçekler
ortada.
Bizleri
içten ve dıştan yıkmaya çalışanların olduğunu herkes biliyor.
Türkiye’nin
Dünya devletleri içersindeki konumu önemli.
Türkiye
Cumhuriyeti hem Müslüman ve hem de Laik Demokratik bir hukuk devletidir.
Ülkemizde
kargaşa yaratarak, ortalığı germeye kimsenin hakkı yok.
Dinler
insanlara doğru yolu göstermek için gelmiştir.
Hukuk
ta kaynağını Dinlerden, örf ve adetlerden alır.
Hukuk
olmazsa, toplumda güven duygusu yitirilir.
Hâkimlere,
Savcılara ve Mahkemelere güven duymamız gerek.
Hak
ve adalet olmadığı takdirde, toplumda panik yaşanır.
Son
söz:
Toplumu
parçala, böl ve yut düşüncesinde olanlara fırsat vermemeliyiz.
Türkiye
Cumhuriyeti kimliğini taşıyan herkesin, birlik ve beraberlik içerisinde
yaşaması için gereken tedbirlerin alınmasında yarar görmekteyiz.
29.04.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder