TÜMER
DİYOR Kİ:
İnsanlar
musibet ve belaları kendi elleriyle hazırlarlar.
Son
zamanlarda felâketlerle, felâketlerin verdiği acı ve ızdıraplarla dolu günler
geçiriyoruz.
Bilinçlenmemiş
toplumlar, kendi geleceklerinin planlarını yapamazlar.
Gerçekleri
herkesin görebilmesi mümkün değildir.
Nedeni ise
araştırma ve soruşturma yapamadıklarındandır.
Fakir olan
kişiler, yoksulluklarını nasıl giderebileceklerini düşüneceklerine, Allah’a
sığınarak, Allahtan yardım beklerler.
Ya da;
zenginlerin kendilerine yapacakları yardımlarla geçinmeye çalışırlar.
Siyasi
iktidarlar da bunu çok iyi kullanır ve fakir halka, bilhassa seçim zamanlarında
yağ, şeker, kömür gibi değişik şeyler vererek kandırır ve oylarını alırlar.
Bazı
kişiler, Soma’da olduğu gibi zavallı insanların sırtından milyonlar kazanıp,
son derece
Lüks hayat
yaşarken, zavallı işçiler yerin dibinde karalar içerisinde bir lokma ekmeğin
mücadelesini verirler.
Bir kaza
neticesinde de toprağın altında hayatlarını kaybederek, öbür tarafa göçüp
giderler.
“Kader”
denir. “Kadere karşı gelinmez, her insan kaderini yaşar” derler.
Günahkâr
mıdır ki bu insanlar acı ve ızdırap içersinde bu dünyada yaşamlarını
sürdürürler.
Milyonlarla
oynayan insanlar Allahın sevgili kulları mıdır ki, bu dünyada müreffeh hayat
yaşarlar?
İnsanlar,
gerçekleri göremez ve kendi hakkını, hukukunu savunamaz ve koruyamazsa her
zaman birileri tarafından suiistimal edilmeye mahkûmdurlar.
Eflatun’un
dediği gibi; “Musibetler Allah’ın oku, hedef ise insandır.”
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.); “Dünya dar-ül meşakkattir.” Buyurarak, dünyada rahat, huzur
ve gerçek saadetin olmadığını vurgulamışlardır.
Geçmişimize
şöyle bir baktığımızda toplumların hangi kötü insanların ellerinde zulümler
içerisinde yaşadıklarını görürüz.
Zalimleri,
firavunları, katilleri, canileri, hırsızları, vicdansızları, bozguncuları
toplumlar kendi elleriyle yetiştirirler.
Toplumun
duyarsızlığı, ilgisizliği, bana neciliği, görevlerini ihmal etmesi sonucu
kötülükler çoğalır ve toplum çöker.
Allah
hiçbir topluma ısmarlama zalim, firavun, katil, cani, vicdansız, hırsız ve
bozguncu vermez. Allah
koruyucu ve esirgeyicidir.
Musibet ve
belaları insan ve toplumlar kendi elleriyle hazırlarlar.
Başlarına
bu kabil insanlar geldiğinde de pişman olurlar ama iş işten geçmiştir.
Atatürk
Diyor ki:
“Biz
Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir
milletiz.
Ne kadar
zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet, medeni insanlık
karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık sayılamaz.
Özgürlük
ve bağımsızlık benim karakterimdir.
Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur.
Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur.
Bence bu millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın
vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip
olmasıyla kaimdir.
Ben şahsen
bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut
olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart
bilirim.
Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir
milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat
meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirse, insanlığı teşkil
eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset
münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi
esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar,
amansız düşmanıyım.
Milli
egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar
batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta
yıkılmaya mahkûmdurlar.
Cumhuriyet
fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı
duyarız.
Egemenlik
kayıtsız ve şartsız milletindir.”
Atatürk,
tam bağımsız olmayan milletlerin başkalarının kölesi olmaya mahkûm olacağını
vurgulamıştır.
Bugün tam
bağımsız mıyız?
Egemenlik
milletin elinde midir?
Yoksa iç
ve dış düşmanların baskısı altında özgürlüğümüz elimizden mi alınıyor?
Uyan be
milletim, uyan. Senin önünde iki ışık var.
Birincisi,
Kuranı-Kerim ve Peygamberimiz.
İkincisi,
Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ve düşünceleri…
Bunları
çok iyi okumalı ve anlamalıyız.
27.05.2014