TÜMER DİYOR Kİ!..
EMEKLİ MEMURLARIN KADERİ BU
OLMAMALI
Hayatının 30 yılını, 40 yılını devlete hizmet ederek geçiren
emeklilerin kaderi bu olmamalı!
Devletine canı gönülden hizmet eden ve emekli olan binlerce
kişi maddi sıkıntı içersinde yaşamaktadır.
Nedeni ise çok basit.
Çalıştığı dönemde Rüşvet yememiş, bulunduğu mevkii kendi
çıkar ve menfaati için kullanmamış, namusu ve şerefini ayaklar altına
aldırmadan emekli olmuştur.
Rüşvet yemeyen, kendi çıkar ve menfaati peşinde koşmayan
memurların durumlarına şöyle bir bakmak gerek.
Bilhassa büyük şehirlerde görev yapan memurlar aldıkları
para ile rahat geçinebilmekte midirler?
Ev kirası veren, çocuklarını okutan memurlar, çalıştıkları
dönemlerde aldıkları maaş ile hiçbir zaman mal mülk sahibi olamazlar.
Aldığı maaşının yarısına yakınını kiraya veren, çocuklarını
okutan memurun tek maaş ile bir şeyler sahibi olması imkânsızdır.
Ailesinden yardım görmez ve miras kalmazsa, ne arabası olur,
ne de evi, arsası.
Bu bir gerçektir.
Tüm yaşamları boyunca kıt kanaat geçinen memurlar, emekli
olduklarında daha da geçim zorluğu içerisine sürüklenmişlerdir.
Hâlbuki sosyal devletlerde emekli olan memurların yaşam
standartları daha da yüksek olmalıdır.
Avrupa devletlerine baktığımızda, emekli olan memurların
hayat standartlarının bizlerden çok yüksek olduğunu görürüz.
Onlar emekli olduklarında aldıkları emekli maaşları ile
dünyayı gezebilmekte ve yaşamlarını rahat bir şekilde idame ettirebilmekteler.
Bizim emeklimiz ise, emekli maaşı ile geçinememekte ve ek iş
yapmak için çaba harcamaktadır.
Örnek o kadar çoktur ki, hangi birini burada anlatayım.
Aslına baktığımızda, emekli olan kişinin daha çok paraya
ihtiyacı vardır.
Emekli olan memurun çocukları büyümüştür.
Onları evlendirmesi gerekmektedir. Ya da çocukları
üniversite ye gitmektedir. Harçlık vermeli ve çocuğunu okutmalıdır.
Torunları olmuştur. Torununu sevindirmeli, hediye almalı,
o’na ekonomik destek vermelidir.
Bunlara yardım etmelidir.
Etmelidir de hangi para ile?
Kendisini geçindiremeyen emekli çocuğuna nasıl yardım
edecektir.
Emekliler arasında derece ve görev tazminatları arasında da
büyük farklılıklar vardır.
Bugün bir Müsteşar, Genel Müdür, emekli olduğunda aldığı
para ile normal memurun aldığı emekli parası arasında çok farklılıklar vardır.
Nedeni, makam göstergelerinin ve yan ödemelerinin yüksek
olmasıdır. Bunlar emekli aylığına da yansımaktadır.
Derece itibari ile aynı dereceden emekli olan ile makam
göstergesi yüksek olan memurlar arasında emekli aylıklarında farklılıklar
doğmaktadır.
Peki, 1. Derecenin 4. Kademesinden emekli olan memura, sen
üst görevler verdin de o almadı mı?
Bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması gerek.
Derece itibari ile göstergeler tespit edilmeli, emekli
olduklarında herkese aynısı uygulanmalıdır.
Emekliler geçim zorluğu içersinde yaşamaya terk edilirken,
yaşamlarının daha da zorlaşması için tedbirler alınmaktadır.
Emekli ikinci bir iş bulup çalıştığında, maaşından Sosyal
Hizmet Tazminatı adı altında para kesilmektedir.
Nedeni ise ikinci iş yapmasıdır.
Yahu adam geçinemiyor da ondan ikinci iş yapıyor. Çaresi var
mı?
Emeklilerin maaşlarından, ilaç paraları kesilmekte, hastane
giderleri alınmaktadır.
Devlet hastaneleri tıka basa doludur. Özel hastanelerin
sayısı arttırıldı. Gidersin ilaç yazdırmaya özel hastaneye, hemen muayene
parası alırlar.
İlaç, para, hastane para, tahliller para.
Geçim sıkıntısı çekmeyen üst düzey yöneticilerin tuzu kuru.
Birde bulundukları
görevi iyi kullanırlarsa maddi sıkıntı mı çekerler.
Namusu ile rüşvet yemeden emekli olanlar sıkıntılar
içerisinde boğuşsunlar, biran önce ölüp gitsinler, kimin umurunda.
Bu işler nasıl düzelir, bu haksızlıklar nasıl ortadan
kalkar, ben bilemiyorum, bir bileniniz var mı?
Devlet, emekli ve dar gelirli memurunu düşünürse mutlaka bir
çare bulur.
Önemli olan düşünmesi!
Devletin kaynakları, değişik amaçla çıkar peşinde koşanların
ceplerine indirilmez ise, sosyal yaşam düzeyi çok yükselebilir.
Ülkemizin kaynakları bol.
Yeter ki doğru yerde doğru amaçla kullanılsın.
Emekli de rahat eder, çalışanda.
O zaman kimse rüşvet ve çıkar peşinde koşmaz herhalde, ne
dersiniz?
9 Nisan 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder