17 Kasım 2018 Cumartesi

ATAM GELECEĞİMİZDEN KORKUYORUZ "TÜMER DİYOR Kİ!.." Gazeteci, Araştırmacı-Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
ATAM GELECEĞİMİZDEN KORKUYORUZ

Sevgili okurlar, yandaki resme dikkatle bakmanızı isterim.
Küçük kızın Atası’na bakışındaki manâyı dikkatle incelemek ve anlamak gerek.
O mini minnacık masum, saf ve mazlum, meleksi kızın küçücük yüreğinde, içinde hayranlığın yanında bir korku, endişe yatıyor.
Sanki geleceğinden, yaşamının zor şartlar altında geçeceğinden korkuyor.
Atası’na yalvaran gözlerle bakıyor'..
Minik yavru: “Atam, kurtar bizi, biz modern bir ülkede, rahat ve huzur içerisinde yaşamak istiyoruz” der gibi, yalvaran gözlerle bakıyor Atası’na!
Gelecek korkusu sardı ülkem insanını.
Çocuklar, gençler, anneler, babalar tedirgin.
Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk ve onun yanında yer alan, omuz omuza mücadele eden silah arkadaşlarına dil uzatan, hakaret eden bir toplum, başkaları iktidardan düştüğünde, elindeki gücü kaybettiğinde ona da aynı şeyi yapmazlar mı?
Dünya’nın kabul ederek, ülkelerinde Atatürk’ün fikir ve düşüncelerini uygulamaya çalışan ülkeler Mustafa Kemal Atatürk’ü anlarlarken, bizlerin anlayamamasına hayret etmemek mümkün değil!
1923 ve 1938 arasında uygulanan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ve sıfır geliri olan bir ülkenin nasıl ayağa kalktığını lafla değil, bilgi ve belgelerle incelemek ve değerlendirmek gerek.
Anneler, babalar. Sizlere çok büyük görevler düşmektedir.
Okullarda okutulmayan Mustafa Kemal Atatürk’ü sizler çocuklarınıza iyi anlatmalısınız.
Ancak bu anlatımlar, basit ve yüzeysel olmamalıdır. Onun fikir ve düşüncelerini, vatan sevgisini, topluma verdiği mesajları ve bu ülke için nasıl özverili, çalıştığını, Türk Gençliğine hitabesini ve onun içeriğindeki düşünce ve duyguları iyi anlatmalısınız.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYEN sözün ne manaya geldiğini iyi anlatmalısınız.
Anadolu Türk yurdudur. Yapılan kazılarda 15 bin yıl evvelinden Anadolu’da yaşamış Türk varlığının kanıtları bulunmuştur.
Anadolu erenler, evliyalar diyarıdır.
Medeniyetin ve uygarlığın beşiğidir Anadolu.
Yer altında servetler yatmaktadır. Bu ülkenin toprakları verimlidir.
4 mevsimi aynı anda yaşayabilirsiniz.
Dağlarımız ovalarımız, nehirlerimiz, göllerimiz, kendimize ait olan bir denizimiz vardır. Bunların hepsinden bereket fışkırmaktadır. Önemli olan bu bereketi değerlendirebilmektir.
Siyasi iktidarlar, kendi çıkarını değil, ülkenin çıkarını düşünerek hareket ettikleri takdirde, bu ülke insanı ekonomik krize maruz kalmaz.
Bağnaz düşünceler altında, toplumu geriye götürmek değil, ileriye götürmek için Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ve izinden giden İktidarlar, ülkeyi Çağdaş, kalkınmış, müreffeh bir ülke konumuna getirirler.
İslamiyet bütün dinlerin en tekâmül etmiş olduğu, dindir.
Dinler insanlara iyi ahlakı öğretir. İnsanın insana zulmünü önler, izin vermez.
Anneler, babalar. Çocuklarımızı iyi ahlaklı yetiştirirken, ülkesine, milletine, vatanına, bayrağına, örf ve adetlerine bağlılığı da öğretmeliyiz.
SON SÖZÜMÜZ:
Mevlana Celalettin Rumi’nin çok beğendiğim ve insanlara çok önemli mesaj verdiği şu şiirini sizlerin de bilmesini istedim.
SONSUZ BİR KARANLIĞIN İÇİNDEN DOĞDUM,
IŞIĞI ĞÖRDÜM, KORKTUM, AĞLADIM.
ZAMANLA IŞIKTA YAŞAMAYI ÖĞRENDİM.
KORKTUM.
GÜN GELDİ SONSUZ KARANLIĞA UĞURLADIM SEVDİKLERİMİ.
AĞLADIM.
YAŞAMAYI ÖĞRENDİM.
DOĞUMUN, HAYATIN BİTMEYE BAŞLADIĞI AN OLDUĞUNU;
ARADAKİ BÖLÜMÜN, ÖLÜMDEN ÇALINAN ZAMANLAR OLDUĞUNU ÖĞRENDİM…
ZAMANI ÖĞRENDİM.
YARIŞTIM ONUNLA.
ZAMANLA YARIŞILMAYACANI,
ZAMANLA ÖĞRENDİM…
İNSANI ÖĞRENDİM.
SONRA İNSANLARIN İÇİNDE
İYİLER VE KÖTÜLER OLDUĞUNU.
SONRA DA HER İNSANIN
İÇİNDE İYİLİK VE KÖTÜLÜK
BULUNDUĞUNU ÖĞRENDİM.
SEVMEYİ ÖĞRENDİM.
SONRA GÜVENMEYİ.
SONRA DA GÜVENİN
SEVGİDEN DAHA KALICI OLDUĞUNU.
SEVGİNİN;
GÜVENİN SAĞLAM ZEMİNİ ÜZERİNE KURULDUĞUNU ÖĞRENDİM.
İNSAN TENİNİ ÖĞRENDİM.
SONRA TENİN ALTINDA BİR RUH BULUNDUĞUNU,
SONRA DA RUHUN ASLINDA
TENİN ÜSTÜNDE OLDUĞUNU ÖĞRENDİM…
EVRENİ ÖĞRENDİM.
SONRA EVRENİ AYDINLATMANIN YOLLARINI ÖĞRENDİM.
SONRA EVRENİ AYDINLATABİLMEK İÇİN, ÖNCE ÇEVRENİ
AYDINLATABİLMEK GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM.
EKMEĞİ ÖĞRENDİM.
SONRA BARIŞ İÇİN, EKMEĞİN BOLCA ÜRETİLMESİ GEREKTİĞİNİ,
SONRA DA EKMEĞİ HAKÇA ÜLEŞMENİN, BOLCA ÜRETMEK
KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.
OKUMAYI ÖĞRENDİM.
KENDİME YAZIYI ÖĞRETTİM.
SONRA,
VE BİR SÜRE SONRA YAZI,
KENDİMİ ÖĞRETTİ BANA.
GİTMEYİ ÖĞRENDİM.
SONRA DAYANAMAYIP DÖNMEYİ,
DAHA DA SONRA KENDİME RAĞMEN GİTMEYİ.
DÜNYAYA TEK BAŞINA MEYDAN OKUMAYI ÖĞRENDİM GENÇ YAŞTA.
SONRA, KALABALIKLARLA BİRLİKTE YÜRÜMEK GEREKTİĞİ FİKRİNE VARDIM.
SONRA DA ASIL YÜRÜYÜŞÜN, KALABALIKLARA KARŞI OLMASI GEREKTİĞİNE İNANDIM…
DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENDİM.
SONRA KALIPLAR İÇİNDE DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENDİM.
SONRA SAĞLIKLI DÜŞÜNMENİN KALIPLARI YIKARAK DÜŞÜNMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM…
NAMUSUN ÖNEMİNİ ÖĞRENDİM EVDE…
SONRA YOKSUNDAN NAMUS BEKLEMENİN,
NAMUSSUZLUK OLDUĞUNU.
GERÇEK NAMUSUN, GÜNAH ELİNİN ALTINDAYKEN,
GÜNAHA EL SÜRMEMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM…
GERÇEĞİ ÖĞRENDİN BİR GÜN.
VE GERÇEĞİN ACI OLDUĞUNU.
SONRA KARARINDA ACININ, YEMEĞE OLDUĞU KADAR, HAYATA DA LEZZET KATTIĞINI ÖĞRENDİM.
HER CANLININ ÖLÜMÜ TADACAĞINI,
AMA SADECE BAZILARININ HAYATI TADACAĞINI ÖĞRENDİM…
BEN DOSTLARIMI NE KALBİMLE NE DE AKLIMLA SEVERİM.
OLUR YA;
KALP DURUR,
AKIL UNUTUR.
BEN DOSTLARIMI RUHUMLA
SEVERİM.
O NE DURUR, NE DE UNUTUR…


17.11.2018
ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com

5 Kasım 2018 Pazartesi

Ahlâksızlardan, Yalancılardan, Nitelikli Sahtekâr ve Dolandırıcılardan Bıktık. "TÜMER DİYOR Kİ!.." -AHLAKİ DEĞERLERİ ÇÖKEN BİR MİLLETİN HAYAT DAMARLARI ÇATLAR VE DEVLETİN ÇÖKMESİNE SEBEP OLUNUR., Gazeteci, Araştırmacı, Yayıncı-Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
Rusya'da Atatürk anma günleri düzenleniyor.
Biz ise uyuyoruz.
AHLÂKSIZLIKLARDAN, YALANCILARDAN,
SAHTEKÂRLARDAN, BIKTIK.
"AHLAKİ DEĞERLERİ ÇÖKEN BİR MİLLETİN
HAYAT DAMARLARI ÇATLAR VE DEVLETİN
ÇÖKMESİNE SEBEP OLUNUR."

Ülkem, güzel ülkem, ülkemin güzel insanları, neredesiniz?
Arıyorum, bulamıyorum sizleri.
Atamızın bize yadigâr bıraktığı Cumhuriyet, Demokrasi, hak- hukuk, adalet nerede, nerede bunlar?
Arıyoruz bulamıyoruz!
Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım.
Hani nerede bu Türkler?
Yok mu oldular, yoksa azınlıkta kalıp, sesleri mi kesildi!..
Elhamdülillah Müslüman’ım diyen, gerçek Müslümanlar, neredesiniz?
İslamiyeti suiistimal ediyorlar.
Önüne gelen din konusunda, ahkâm kesiyor.
Ahlaksız, faziletsiz, soysuz, terbiyesiz kelimelerle sanki Kuranı Kerim’de varmış gibi sözler söylüyorlar.
İlgisi alakası olmayan sözlerle toplumun beynini sulandırıyorlar.
Nerede gerçek Din adamlarımız, nerede?
Bunlara neden cevap verilmiyor?
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ü arar olduk.
“Allah ile aldatanlar” kitabı ne güzel bir kitap. Herkes okumalı.
Önüne gelen yalan söylüyor.
Herkes bir birini kandırmaya çalışıyor.
Ben kazanayım, başkası geberirse gebersin, düşüncesi arttı.
Çalayım, çırpayım, köşeyi döneyim, denmekte.
Saygı, sevgi, hoşgörü, iyi niyet ortadan kalktı.
Devlet vatandaşın yanında değil, karşısına geçti.
İşsizlik arttı, fiyatlar yükseldi, borç gırtlağa dayandı.
Vahhabi zihniyetli Suudiler Kaşıkçı cinayeti ile ülkeme tuzak kurmaya kalkışarak, geçmişin intikamını mı almaya çalışıyorlar acaba?
Amerika benim istediğimi yapacaksın diye baskı yapar, ekonomik baskı artar, Dolar yükselir, Devlet ne yapacağını şaşırır.
Vehhabi zihniyeti ile emperyalist zihniyet birleşmiş Türkiye’den intikam peşindeler.
Millet’in beyni dumura uğramış, uyuşmuş, uyumakta, gerçeği görememekte.
Eğitim politikamız çökmüş. Çökmesinin baş sebebi ise 27 Aralık 1949 da, yani İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde yapılan anlaşma ile Fulbright Eğitim Komisyonu kurulmuş, Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edilmişti. Komisyon 8 üyeden oluşuyor, 4 ü Türk dördü Amerikalı. Komisyonda ki oylamada oylar eşit olursa Ankara’daki Amerikan Büyükelçisinin oyu ile kararın neticesi belli oluyor. Buyurun Milli Eğitimimizin kimlere bırakıldığı. Atatürk’ün çizgisinden çıkılmış, bugüne kadar da yerli bir Milli Eğitim Politikası uygulanmamış. Halen de uygulanmıyor. Uyanmamızın zamanı gelmedi mi? Atatürk’ün Milli Eğitim Politikasını uygulamanın zamanı gelmedi mi?
Üretim durmuş, tüketim artmış. Adalet sarsılmış, ordumuz zayıflatılmış, halk uyuşturulmuş, uyuşturucu patronları dışarı çıkarılmıştır.
Küçük erkek çocuklar bademlenmekte, kız çocukları iğfal edilmekte.
Bir kereden bir şey olmaz denmekte, suçlular serbest bırakılmakta.
Hırsızlık, soygunculuk, yalancılık, sahtekârlık, rüşvet, artmakta, doları olan krallar gibi yaşamakta, vatandaş asgari ücretle geçinmeye çalışmakta.
Suriyeliler iş yerleri açmakta, her türlü muafiyet uygulanmakta, ülkem insanı iş yerlerini kapatmakta. Türkler ikinci sınıf vatandaş durumuna düşmüş, Suriyeliler birinci sınıf muamelesi görmekte.
Neden? Amaç ne?
Sus ve konuşma dendiği için millet susmakta, konuşanlar hapishanelerde çürümekte.
Neden?
Nereye gidiyoruz beyler, nereye!...
Amacınız ne?..
Neden bu denli ahlaksız, faziletsiz bir toplum olduk?
Ne yapılmak isteniyor?
600 Milletvekilinin Meclisteki görevleri ne?
Milletin vekilleri, rahat yaşarken, milletin aslı sıkıntı içerisinde bocalamakta!
600 Milletvekilinin milletin dertleri ile ilgilenmeleri gerekmez mi?
Yeni devlet kurulmaya çalışıldığı söyleniyor, kimse nedenini sorgulamıyor?
Milli bayramlar, bir bahane ile kutlanmamakta, milli duygular köreltilmeye çalışılmakta. Neden?
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Esergül Balcı ve ekibinin 4 ay süren saha çalışması sonucu hazırlanan raporda:
Türkiye’de belli başlı 30 tarikatın mevcut olduğu ve bunların 400 kolunun bulunduğu, sadece İstanbul’da 445 tekke faaliyetlerini açıktan sürdürüldüğü, yazılmakta!...
Çoğunluğu İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere 800’ün üzerinde faal medrese olduğu, büyük şehirlerde kaç apartman medresesinin faaliyette olduğunun ise bilinemediği belirtilmektedir.
Raporda tarikat okullarındaki öğrenci sayısının 210 bin dolayında olduğu yazılmış.
4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i nin bir tarikata bağlantılı olduğu, tarikatlara bağlı yurtların kapasitesinin 380 bin olduğu, bu yurtlarda kalan öğrenci sayısının 225 bini bulduğu iddia ediliyor.
Devletin, eğitimden kademe kademe çekildiği belirtilerek, 2012 yılından bugüne kadar devlete ait 4 bin 22 ilkokulun kapatıldığı, raporda belirtilmektedir.
Bilim, ilim yolunda ilerlememiz gerekirken, çocuklarımızın tek düze eğitilerek, bilim ve ilimden uzaklaştırılması sağlanmak isteniyor demek ki!
Atatürk’e iftira atanlara da burada 1930 yılında Atatürk Türkiye’sinde İmam Hatip Diplomasında 1928-1929 dönemi hangi derslerin okutulduğuna bakmalarını isterim:

Fazla söze gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti devleti Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu prensipler içerisinde, O’nun ilke ve inkılâplarına bağlı olarak AHLAKLI-FAZİLETLİ-DÜRÜST-NAMUSLU-ÇALIŞKAN-MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNE BAĞLI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ÖN PLANDA olarak "ANDIMIZ" doğrultusunda yaşamalı ve yaşatılmalıdır.

05.11.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com.