25 Temmuz 2016 Pazartesi

"GÜLEN İMPARATORLUĞU ÇÖKTÜ MÜ?..," ZEKERİYA TÜMER "TÜMER DİYOR Kİ !..."

TÜMER DİYOR Kİ:
GÜLEN İMPARATORLUĞU ÇÖKTÜ MÜ?
Sevgili okurlar, yıllardır, din kisvesi, din ticareti ve siyaset simsarlığı alanında tezgâh kurup, sinsice örgütlenen; Hakikatte din düşmanı, İslâm karşıtı, vahhabi kaynaklı/selefi odaklı efendi hazretleri, şeyhler, şıhlar, tarikatlar, cübbeliler, cübbesizler, hoca maskesine bürünen mel'un ve menfur kişiler, alttan alttan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuyusunu kazmaya çalışmışlardır.
Bugüne kadar ki siyasi iktidarlardan bunlara taviz verenler de olmuştur, karşı çıkanlarda.
15 Temmuz 2016 da ise gerçek tokat gibi yüzümüze vurulmuştur.
15 Temmuz’da yapılan darbe girişiminin izleri halen sürüyor.
AKP’nin iktidardan düşmemesi ve darbecilerin başarılı olamaması, bütün siyasi partilerce ve halk tarafından coşkuyla kutlandı.
Yeni bir zafer ve yeni bir bayram daha yaratıldı bu şekilde. 
Bundan sonra her 15 Temmuz’da Demokrasi’ye sahip çıkma bayramı olarak kutlanabilir.
Otobüsler, metrobüsler, vapurlar, metrolar bedava. Halk beleşçiliğe alıştı. Millet beleş gidip gelmekten memnun. Nasıl olsa sonradan bu beleş paralar gene kendi sırtına yüklenecek. 
Ancak, hiç önemli değil.
Önemli olan AKP Hükümetinin devrilmemesi. Cumhurbaşkanı da koltuğunu sağlamlaştırdı. Polis askeri bastırdı ve güçlü olduğunu ispatladı.
Bundan sonrası artık kolay. Nasıl olsa muhalefette korkusundan sesini kesti.
Başkanlık çantada keklik.
İleriki günlerde Anayasa da değişir, baba yasada. Halkın  ve muhalefetin de en azından yarısının desteği alındı sayılır.
Fethullah hayranları devletin içerisinden artık terörist diye temizleniyor. Keşke, Kürt devletini kurmak için uğraşanlar ve PKK, IŞİD hayranları dâhil, başka dinci gruplar ve terör grupları da temizlense iyi olmaz mı?
Bir de şunu merak ediyorum; AKP li birçok belediye var. Onların içlerinde Gülenci olanlar da herhalde vardır. Belediye Başkanları da olabilir. Bunlarla ilgili ne düşünülüyor?
El konulan ve kapatılan, okullar, dershaneler, hastaneler gibi kurumların mal varlıkları devlete mi geçecek, yoksa el altından başkalarına mı satılacak.
Bu husus da çok önemli.
Yargıtay, Danıştay dâhil birçok devlet memurlarının ve öğretmenlerin çoğu açığa alındı, tüm hakları yok edildi. Ekmeğe muhtaç durumlara düşecekler. Oh be memleket düze çıkıyor, Demokrasi dediğin işte bu mu demek doğru olur mu sizce?
Bunca açığa alınan ve devlet memurluğundan atılan kişilerin yeri bakalım kimler ve hangi parti mensupları taraftarları tarafından doldurulacak.
Laik, Demokrat ve Cumhuriyetçi olanlar, daha doğrusu Atatürk’e bağlı olanlar devlet kademelerinde belirli görevlere getirilebilecekler mi?
Bundan sonra işimiz devlet dairelerine düştüğünde, tecrübesiz devlet memurları sayesinde epeyce sürünürüz herhalde. Allahtan askeri darbe olmadı ama sivil darbe bal gibi oldu. Sivil olur, bu mubahtır, çünkü onlar halkın oyları ile geldi. Hâkimiyet milletindir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cuma çıkışında halka seslenmiş: “Rabbim sizlerden razı olsun. Diyorum ki, yürüyüşünüz inşallah sizlere son duyuruyu yapacağımız ana kadar devam etmeli. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” Ne güzel söz.
Hiç korkmayın, bu söz tutulursa, devlet kademelerinde sen ben ayırımı söz konusu olamaz. Birlik ve beraberlik içerisinde kardeş kardeş yaşamaya eskisi gibi devam ederiz. Kimseye haksızlık yapılmaz, Demokrasi’nin ve Hukukun üstünlüğü her zaman geçerli olur.
Eskiler geride kaldı, sakın dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözüne takılıp kalmayın. “Ne istediler de vermedik?” demişti. O zaman söylenmiş bir söz. Gülen’in AKP lileri kandırdığı zaman söylenen söz. Bu durumlar görülse idi, söylenir miydi ve bunların devletin en ücra köşelerinde yapılanmalarına göz yumulur muydu? Eski bir söz, artık önemi kalmadı. Aldırmayın.
24 Temmuz 2016 da CHP Darbe’ye karşı Taksim Manifestosu’nu yayınladı. Milyonlarca insan toplandı. CHP lisi, AKP lisi, MHP lisi, HDP lisi ve tüm diğer kesimlerden gelenler oldu herhalde. İyi de oldu.
MANİFESTO’DA DİYOR Kİ:
1-Darbe girişimi parlamenter demokrasiye yapılmıştır. Bu darbe girişimini kınıyor ve lanetliyoruz.  (T.D..İyi yapıyorsun, kına ve lanetle, öyle de olması gerek. Ancak, bu darbe girişimi, sadece parlamenter sisteme yapılmadı, orduya da yapıldı. Ordu kendi içerisinde yıpratıldı. Şimdi de sivil halka yapılıyor. Bunu da unutmayın.)
2-Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmıştır. (T.D..Elbette çıkmaları çok iyi olmuştur. Çıkmaları da gereklidir. Darbeler siyasi iktidarlara ve partilere karşı yapılır. Acıları geçmişte çok çekildi. )
3-Her türlü darbeye, vesayete karşı çıkmak demokrasiden yana olanların namus borcudur. Ne darbe ne dikta demeye devam etmeliyiz. (T.D.Namus borcu önemlidir. Darbeyi yapanlarda diktatörlüğünü ilan edenlerde, kendinden olmayanları tasfiye eder. Zaten o zaman Demokrasi’den söz edilemez.)
4-Demokratik parlamenter sisteme yapılan darbe girişimi halkın direnmesiyle ayrı bir önem kazandı. Bu meşrudur. (T.D.Darbecilerin uyduruk darbe hareketleri, halkın direnmesiyle çözüldü. Eğer ordu bütünüyle bu işin içinde olsa idi, o zaman halkın direnmesi çok zor olabilirdi. Ancak, işte her ne olursa olsun, halk korkmadan Darbecilere ve Diktatörlüğünü ilan etmek isteyenlere karşı direnirse, hâkimiyet milletin olur. Karşılarındakiler başarılı olamazlar. Demokrasi galip gelir.)
5-Demokratik, laik, hukuk devleti ilkesi Türkiye için vazgeçilmezdir. Çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır. (T.D. Bu anahtarı bizlere Mustafa Kemal Atatürk emanet etmiştir. Buna en çok sahip çıkacak da CHP si olmalıdır. )
6-Güçler ayrılığı ilkesi önemlidir. (T.D.Elbette önemlidir. Anlayabilene elbette)
7-Ergenekon, Balyozda mağdur edilen kişilerin iade itibarı şarttır. (T.D.Ben şu anki iktidarın yerinde olsam, hemen iade eder, üstelik görevlerinin başlarına da en az 2 yıllığına dönmelerini isterim. Ordu zayıflatılmamalı, eskisinden daha güçlü bir duruma kavuşmalıdır. Çok doğru bir söz.)
8-Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanmasını çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Deneyim esas alınmalıdır. Devlet yönetme yerine devleti ele geçirme yöntemlerini terk etmeliyiz. (T.D.En önemli hususlardan birisi budur. Devleti idare etmek kolay değildir. Tecrübe ister. Tecrübeli insanların devletin idaresinde rol almaları gerek. Kendi yandaşlarını atamak ve devleti yıpratmak, çıkar sağlamak amacı yerine, devletin kalkınmasında rol oynayacak, kendisini değil, devleti ve milletini düşünen ahlaklı ve dürüst, aynı zamanda tecrübeli kişilerin çok acil tekrar geçici de olsa birkaç yıllığına devlet kademelerine atanmasında çok yarar vardır.)
9-İnancı, kimliği ne olursa olsun her vatandaş bu ülkede özgürce yaşayabilmelidir. 3. Sınıf demokrasiye bu ülke layık değildir. (T.D.Türkiye Cumhuriyetinde bugüne kadar kimse inancından dolayı ikinci sınıf vatandaş olmamıştır. Laik’liğin ana prensibi din ve vicdan özgürlüğüdür. Kim neye inanırsa inansın, mozaiklik özelliği taşıyan ülkemiz, bu renkleri ile büyük bir ülke konumundadır. Ayrıştırmak kadar kötü bir şey yoktur. Derhal bu yollardan vaz geçilmelidir. Türk kimliği altında herkesin bir ve beraber olması, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız. Kardeşçe hep birlikte Türkiye olmalıyız.)
10-Devlet kinle, öfkeyle, önyargıyla yöneltilemez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde yargılanmalıdır. (Elbette, kin ve öfke ağır basar ise, hoş olmayan olaylar yaşanır. Bu sefer karşındakiler sana kin ve nefret hissi duyar. Sadece kendisi değil, çocukları, yakınları kinlenir. Hukuk ise tek taraflı olmamalıdır. Delillere ve somut bilgilere göre hareket edilmeli, adil davranılmalıdır.)
Sevgili okurlar, 15 Temmuz hareketi, kötü olmasının yanında, İktidar mensupları ile muhalefet partilerinin, en önemlisi de halkın bir nebzede olsa uyanmasına ve daha dikkatli olmasına sebebiyet verdi. Geçmişte yapılan büyük yanlışlıkların bedeli çok ağır ödeniyordu. Yalnız bazı soruları da açığa çıkarmak gerek. Bu yapılan darbe girişiminin arkasında gizli oyunların oynandığından da şüphe edilmektedir. Belki zamanla bunlar da açığa çıkacaktır. Mesela bugüne kadar hiçbir zaman Asker ile Polis karşı karşıya gelmemiştir. Burada getirildi ve çatıştırıldı. Bunun amacı neydi? Bu irdelenmelidir.
Uçaklar, Meclisi neden bombaladı? Neden Siyasilerin tutuklanması değil de, askerlerin kendi içlerinde tutuklanma hareketi yapıldı? Bunun gibi bir çok sorular insanların kafasında. İnşallah zamanla hepsine tek tek açıklama getirilir.
Sevgili okurlar, İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi İlhan Karagöz tarafından verilen bir tararda mahkeme kararıyla Gülen’i “Mehdi” ilan ettiği tespit edilmiş. Bu doğru ise, yuh demek gerek. Bundan herhalde hükümetin haberi vardır ve gereğini yapmıştır. Bu kararda “Erdoğan, bütün vekiller ve iş adamları gözaltına alınsın”da denilmiş. Gerçekten bu Feto’cular çok tehlikeli olmuşlar.
Son olarak daha önce Cumhuriyet gazetesinde çıkan ve ABD’deki Middle East Quarterly dergisinde yayınlanan Fethullah Gülen hareketi ile ilgili yazıyı buraya aynen almak istiyorum. Bu dergide buna benzer çok araştırma konuları yayınlanmış. İnternetten bulabilirsiniz. Benim anlamadığım ise şu: Bu araştırma yazılarının üzerine neden Hükümet kanadı tarafından gidilmedi. Bu konuları ihbar kabul edip, araştırmak ve doğruluğunu ispatlamak devletin belirli istihbarat birimlerinin görevleri olmalı idi.
Fethullah Gülen imparatorluğu  
ABD'deki Middle East Quarterly dergisinde Fethullah Gülen hareketinin Türkiye'de devlet haline gelmeyi hedeflediği ve AKP iktidarından bu yana ülkenin laik ve demokratik yapısının bozulduğu yönünde değerlendirmeler yer aldı.
Washington'daki Ortadoğu Medya Araştırma Enstitüsü'nün (MEMRI) Türkiye uzmanı Rachel Sharon-Krespin tarafından kaleme alınan “Fethullah Gülen'in Büyük İhtirası” başlıklı makalede Gülen hareketinin Türkiye'de polis gücü, ordu ve yargı kurumlarına sızdığı ve AKP ile birlikte Türk toplumunu İslamlaştırmaya çalıştıkları analizine yer verildi. Makalede AKP'nin “bürokrasiyi ele geçirerek Türkiye'nin temel kimliğini değiştirdiği” ifade edilerek “Türkiye artık AKP'nin yedi yıl önce devraldığı laik ve demokratik ülke değil” denildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırarak Rusya ve İran'a yaklaştırdığının belirtildiği yazıda Türkiye'de Amerikan, Hıristiyan ve Yahudi karşıtlığının arttığı vurgulandı.
Fethullah Gülen imparatorluğu  
 Türkiye'deki bu dönüşümün ardında “AKP'nin etkili siyasi makinesinin yanı sıra Gülen'in liderliğindeki karanlık İslamcı tarikat” bulunduğu da belirtildi. Makalede “Bugün Gülen ve Fethullahçılar yalnızca hükümeti etkilemeyi değil aynı zamanda hükümetin kendisi olmaya çabalıyorlar” ifadeleri kullanıldı.
Gülen'in Batı'da “ılımlı İslam” savunucusu olarak görüldüğü ve alkışlandığı, yalnızca ilkokul mezunu olmasına karşın özellikle ABD'de bir entelektüel, bilim adamı ve eğitmen olarak kabul edildiği belirtilen yazıda, “Gülen ABD'deki üssünden kendi ününü ve transnasyonal imparatorluğunu kurdu” denildi.
AKP'nin devraldığı laik ve demokratik ülke değil” denildi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi Rusya ve İran'a yaklaştırdığının belirtildiği yazıda Türkiye'de Amerikan, Hıristiyan ve Yahudi karşıtlığının arttığı vurgulandı. Türkiye'deki bu dönüşümün ardında “AKP'nin etkili siyasi makinesinin yanı sıra Gülen'in liderliğindeki karanlık İslamcı tarikat” bulunduğu da belirtildi. Makalede “Gülen ve Fethullahçılar yalnızca hükümeti etkilemeyi değil aynı zamanda hükümetin kendisi olmaya çabalıyorlar” denildi.
Fethullah Gülen imparatorluğu  
ABD'DEKİ ÜSSÜNDEN KURDU
Gülen'in Batı'da “ılımlı İslam” savunucusu olarak alkışlandığı, yalnızca ilkokul mezunu olmasına karşın özellikle ABD'de bir entelektüel, bilim adamı ve eğitmen olarak kabul edildiği belirtilen yazıda, “Gülen ABD'deki üssünden kendi ününü ve transnasyonal imparatorluğunu kurdu” denildi. Gülen'in medya, bürokrasi, üniversite, yargı, güvenlik ve istihbarat kurumları, iş dernekleri, sendikalar, sivil toplum arasında yandaşları bulunduğu ve daha önce hiç kimsenin Türk toplumunu bu denli temelinden değiştirmeyi hedefleyen bir hareket başlatmadığı da ifade edildi.
Fethullah Gülen imparatorluğu  
'EN ETKİLİ YALANLARDAN BİRİ'
Gülen'in eylemlerine yönelik endişelerin “önemsiz paranoya” olarak reddedildiğinin belirtildiği yazıda AKP kapatma davasının Batılı diplomatlarla birlikte İslamcı medyada “demokratik olmayan yargı darbesi” olarak görüldüğü oysa aynı çevrelerin bir tarafta İslamcılık ve demokrasi diğer tarafta laiklik ve faşizm ayrımına giderek Ergenekon iddianamesini alkışlarla karşıladıkları vurgulandı. Makalede “İslamcı çevrelerin Türkiye'nin İslamcılarını 'reformcu demokrat' ve modern; laik Türkleri ise 'köktendinci' şeklinde damgalaması modern siyasetin en aşağılayıcı ve üzücü bir biçimde en etkili yalanlarından biri olmalı” görüşü belirtildi.  (Cumhuriyet)
Buyurun, bunlar gerçek mi, değil mi Hükümet ve halk kendisi karar versin!
T.C.ler kaldırıldı, yeniden yerine konsun. Andımız kaldırıldı, yeniden okunsun. Bayrağımız gönderden indirilmesin, Vatan bölünmesin, Laik, Demokrat, Türkiye Cumhuriyeti Hukukun üstünlüğünden ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmasın.
Güçlü olmak, birlik olmak, diri olmak zorundayız.
25.07.2016
Zekeriya Tümer

18 Temmuz 2016 Pazartesi

VAY PARELELLİM, PARELELLİM !.. UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.

TÜMER DİYOR Kİ!..
VAY PARELELLİM, PARELELLİM !..
UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ
NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kısıklı’daki konutunun yakınında düzenlediği mitingde şunları söylemiş: “Bu paralel devlet yapılanmasından çok çektik. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bu yapıdan çok çektik.” Demiş.
Son derece isabetli bir tespit…
SEN NEYMİŞSİN BE ABİ,
Müslüman Türk halkının saf ve temiz din duygularını sömürerek, kendi çıkar ve menfaati için kimsenin devleti kullanmaması gerek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile "hükümet ile hükümetin bütün güvenlik ve istihbarat kurumlarına rağmen" halkın temiz duygularını kullanan paralelciler, aynı zamanda da yıllardır, daha önceki iktidar dönemlerinde ve 14 yıllık AKP iktidarı döneminde de ticari hayatta büyüyerek, devletin belli kanatlarını da kendi taraflarına çekerek, büyük ihaleler alarak, çok büyük paralar kazanmışlardır. Yurtdışlarında açtıkları okullarda ve ücretsiz barındırdıkları öğrenci misafirhanelerinde ve dershanelerde de son derece zeki çocukları ele alarak devletin belli kademelerine gelebilmeleri için de yetiştirmişlerdir.
DOMUZLARLA DANS!.. 
GAFLET Mİ? DALÂLET Mİ?
Yıllarca ekilen tohumlara, bugüne kadar ki siyasi iktidarların hepsi de destek vermişlerdir.
14 yıldır Türkiye’de tek başına iktidar olan AKP’de FETO’cularla beraber olmuş, onların yapılanmalarına göz yummuştur. Bu da inkâr edilemez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önceki ifadesinde de FETO örgütünün kendilerini aldattıklarını, kandırdıklarını söylemişti. Ancak, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan FETO yanlılarının, devlet içerisinde devlet olarak, iktidarı ele geçireceklerini tespit ederek, bütün kurumlarda tasfiyesini sağlamak için çaba harcamaktadır.
NUMAN KURTULUŞ: 
"KESİNLİKLE HABERİMİZ YOKTU!..." 
Paralelci oldukları söylenen bazı askeri personelin, 15 Temmuz’da saf ve temiz askerleri kandıran komutanların yapmaya kalktıkları uyduruk darbe girişimi, kararlı ve cesur polisimiz, siyasi partilerin birlikteliği ve halkın cesurane sokağa çıkmaları ile başarılı olamamıştır.
Zamanla, yapılmak istenen bu darbenin arka yüzünde nelerin döndüğünü, kimlerin destek verip kimlerin vermediği, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır.
Darbelerin hiç biri hoş karşılanamaz. 
Askeri darbeler de sivil darbeler de topluma acı verir. 
Affedilecek tarafı yoktur.
Biz yaşımız itibari ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat olaylarını yaşadık. Sıkıntılı ve acılı günlerdi bunlar. Acıların, ıstırap ve sıkıntıların bir daha yaşanmaması en büyük dileğimizdir.
Darbe yapanlar başarılı olduklarında, karşılarındakileri tasfiye ederler. 
Başarılı olamazlarsa da kendileri yok edilir. 
Gerçekte budur.
15 Temmuz 2016 Cuma günü de kara bir leke olarak tarihe damgasını vurdu.
Sokaklardaki emir kulu askerlerin, ne olduğunu bilmeden yollara çıkmaları, tankların içerisinde olmaları ve halkın coşkusunu görünce ateş etmeden silahlarını bırakmaları da takdire şayan bir hareket değil midir?
Ancak, bu zavallı emir kullarının kayışla dövülmesi, boğazının kesilmesi, cesetlerinin boğaz köprüsünden atılması olayı ise vahşetten öte bir şey değildir. İnternete düşen bu görüntüler doğru ise, son derece tehlikeli bu insanların da aynı darbeciler gibi yargılanmaları gerekir.
15 Temmuz darbe hareketi AKP nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha da güçlenmesine sebebiyet vermiştir. 
Başkanlık sisteminin gelmesi ve anayasanın değişmesi söz konusu olabilir. 
Bekleyip göreceğiz.
Bu ülkede ne ezanlar susar, ne de Bayrağımız gönderden iner. Vatanın korunması, başta askerimiz olmak üzere, emniyet güçlerimize aittir.
15 Temmuz’daki darbe hareketinde sorgulanması gereken çok şey var. Ben bunlara değinmeyeceğim. Telefonlarımıza gelen mesajlarda, bizlerin gece sokaklarda nöbet tutmamız, camilerden yapılan anonslarla ve devlet büyüklerimizin halkı sokağa sahip çıkması çağrıları, terörün azgın bir vaziyette kol gezdiği ülkemizde, tehlikeli olaylara sebebiyet verebilir.
Sokaklara çıkan halkın bilinçli olanların yanında bilinçsiz ve macera arayan grupların da olduğu unutulmamalıdır. Canlı bombaların, Demokrasiyi savunacağım diye sokağa çıkan halkın arasına karışarak, katliam yapmayacağını kim garanti edebilir. Bugün Fransa, konsolosluklarına İstanbul’un 16 yerinde canlı bomba olay yaratabilir, diyerek kendi vatandaşlarını uyardığı sosyal medyada yazılmaktadır.
Püskürtülmüş olan Darbe girişiminin yeniden yapılabilirliğinin mümkün olmadığı herkesçe bilinmektedir.
Bu nedenle devlet büyüklerimizin halkı sokaklardan çekmeleri ve sağduyulu davranmaları konusunda uyarmalarında yarar olduğu kanısındayız. Daha büyük acılar yaşamayalım.
Neden korkuluyor? Amaç nedir? Bunu da anlatsalar çok iyi olur.
Biz hukuk devletiyiz. Devletimizin temeli sağlam atılmıştır. Laik, Demokratik, Hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda giderek sonsuza kadar yaşatmak, hem siyasi iktidarların, ordumuz, polisimiz dâhil tüm kurumlarımızın ve de Türk halkının görevi olmalıdır.
Tekrar Türk milletine geçmiş olsun diyor, sağduyulu olarak, birlik ve beraberliğimizi bozmamamızı, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlarla ve de terörle hep birlikte mücadele etmemizin yararlı olacağı inancı içersinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Türk milleti şuurla ve bunca bin senelerin açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek ıstırabiyle, hakikat denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak, uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir. Bunun önüne sed çekmek isteyeceklerin âkıbeti Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir.
Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur”.
(15 Temmuz 1921)
Zekeriya Tümer
18.07.2016

9 Temmuz 2016 Cumartesi

"BAYRAM BİTTİ SEYRAN BAŞLADI", TÜMER DİYOR Kİ: (Ulusal Haber & Ulusal Ajans) ZEKERİYA TÜMER

ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com
TÜMER DİYOR Kİ:
BAYRAM BİTTİ
SEYRAN BAŞLADI
Sevgili okurlar, bizde Bayramlar hep umuda yönelik olur. Temenniler yapılır.
Bayramın uzun olması, parası olanların tatile çıkmalarını sağladı.
 Dinlendiler mi dersiniz?
Bana göre ne dinlenmesi, tatilleri burunlarından geldi. Trafikte çektikleri sıkıntılar, kazalar, yaralanmalar neticesinde yaptıkları tatil zindan oldu.
En güzeli Bayramlarda evinden çıkmamak.
Şehirler tenhalaşıyor, istediğin gibi rahat rahat gezebiliyorsun. Bundan daha güzeli var mı?
Bayram sonu ülkemizin geleceğinin nasıl olacağını merak etmeye başladık.
Bütün yapılan dualar, öneriler, temenniler hepsi boşa gidecek bence!
Neden mi?
Değişen bir şey yok.
Terör belası, Atatürk Hava Limanına kadar girdi bayramda.
Bunlar daha iyi günler.
Büyük şehirler tehlike altında.
Nereden, nasıl geleceği belli olmayan canlı bombalar ölüm saçmaya devam edecekler.
Bunların bu kadar azmalarının sebepleri meydanda!
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SAVCILARINI TANIMIYORUZ.
HDP liler devleti yok sayıyorlar. Devletin savcılarına ifade vermiyorlar. Bu demektir ki, ben Türkiye Cumhuriyeti Savcılarını tanımıyorum.
Zaten doğudakilerin çoğu tanımıyor. Ne vergi veriyorlar, ne de elektrik, su parası ödüyorlar. Bu devlete vergi de verilmez, ödeme de yapılmaz düşüncesi hâkim.
Bu tarz direnme, mutlaka sıkıntı yaratacaktır. Ayrışma ve kargaşaya sebebiyet verecektir.
GİTMEM DE GİTMEM
Bahçeli bütün gücü ile AKP’ nin de desteği ile MHP’ nin başından gitmemek için direniyor. Direnmeye de devam edecek. MHP iyice çöksün ve MHP’ nin oyları AKP ye kaysın. AKP bir baskın erken seçimde 400 milletvekilini alsın. Alsın ki, Recep Tayyip Erdoğan ülkenin başına başkan olarak otursun. Bahçeli’de herhalde yardımcısı olur.
BİZ İKTİDARIZ, 
HER ŞEYİ YAPARIZ!...
AKP bütün gücü ile uğraşmasına devam edecek. Kendilerinden hesap sorulmaması ve iktidardan gitmemeleri için, ellerinden ne geliyorsa yapacaklar.
Kindar ve Dindar bir toplum yetiştirdiler. AKP li gençler ve bazı kişiler, kendi düşüncelerinden olmayan tüm kişilere saldırmaya başladılar. Bu saldırılar daha da artacak. Böylece kutuplaşmalar da arttıkça artacak.
Bir taraftan teröristler, diğer taraftan da, bizden olanlar veya olmayanlar diye ayrışmalar, bölünmeler ve kavgalar.
Bunların son bulabilmesi için Başkanlık sisteminin gelmesi gerek. Anayasanın değişmesi gerek. Türk kimliğinin ortadan kalkması gerek, diye de AKP ve yandaşları halkın beynini yıkama politikasını bütün güçleri ile yapacaklar.
YE BABAM YE
Ramazan boyunca iftar yemekleri yendi.
Kimin parası ile bu ziyafetler verildi. Kaç kişi sorguladı. Halkın aç ve susuz kalması kimseyi ilgilendirmiyor.
İktidara yakın olanlar para kazanırken, yakın olmayan kişiler iflas etmekte, dükkânlar kepenk indirmekte, şirketler kapanmaktadır.
BEN GÖREVİMİ YERİNE GETİRİYORUM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadarki zorlu yolları aşarak, en sonunda Türkiye’nin en üst görevine geldi. Bu da yetmiyor, Cumhurbaşkanı kelimesinin başındaki Cumhur’un kalkmasını ve sadece Başkan olmasını istiyor. Görevini de hiç aksatmadan yapıyor. 
Üstün yetenek mi dersiniz, yoksa aldığı emirleri mi uyguluyor dersiniz. Ne derseniz deyin, istediğini yaptırıyor ve yaptıracakta.
Devletin bütün kurumları zaten emrine girmiş durumda. Başkan olup olmaması da artık o kadar önemli değil. Yandaşlarını, partililerini, halkın  bir kesimini, nasıl yaptı ise yaptı kendisine mutlak hakim kıldı.
İnanın çok kişi, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak istiyor ama umutları da yok. Nasıl kurtulacaklarını da bilemiyorlar. Alternatif arasalar da, alternatifleri yok. CHP ve MHP den ise hiç umutları yok. Mucize bekliyorlar.
Eh daha çoook mucize beklersiniz.
Dünya’da kusursuz insan yoktur.
Çin atasözü der ki:
“Dünyada kusursuz iki insan vardır. 
Biri ölmüştür, diğeri doğmamıştır.”
Yaşıyor isen mutlaka kusurlu olursun. Eh bugüne kadar AKP’ liler ve başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kusuru olmuştur. Kusuru örtmekte çok kolay onlar için. Kandırıldık, aldatıldık. Sehven yanlış yaptık.  Suç bizde değil, bizi kandıranlarda, aldatanlarda.
Suudi Arabistan’a gittiğimde orada çalışan bir Mühendis bana şunu anlatmıştı. Araba ile ışıkta durmuştum, Arabın birisi geldi benim arabaya arkadan çarptı. Çarpan 16 yaşlarında bir çocuk. Arap emirinin oğlu imiş. Kadının karşısına çıktık, suçlu ben oldum. Kadı dedi ki: “ sen Türkiye’den gelmeseydin, bu araca binmeseydin, bu yola çıkmasaydın, bu ışıkta durmasaydın, benim arabım gelip senin arabana vurmazdı. Suçlu sensin.”  Biz suçlu olduk, ehliyeti dahi olmayan çocuk emirin oğlu olduğu için suçsuz ve haklı oldu.
Mantık bu!
AKP de Arap hayranı değil mi!
Sen Fettullah Gülen ve ekibi, sen gelip benle beraber olmasaydın, beni iktidara getirmeseydin, sonra da bütün kurumlara kendi yandaşlarını yerleştirmeye çalışıp, bizi devre dışı bırakmaya çalışmasaydın, 17-25 Aralık olayını yaratmasaydın, sen şimdi feto terör örgütü olarak suçlanmazdın. Suçlu sensin. Bizi kandırdın, kullandın, aldattın. (Bu konuda ben AKP’yi destekliyorum)
Bu örnekleri çoğaltabildiğiniz kadar çoğaltırsınız. Yani, suç öldürende değil, ölendedir, zihniyeti. 
Bayram demedi, Ramazan demedi, şehitler gelmeye devam ediyor.
 Terörün eninde sonunda kökünü kurutacağız, hamasi sözler söylenmeye devam ediyor. Zaman belli değil. Facebook’ta bir vatandaş vatanı koruyanlarla ilgili güzel bir söz söylemiş. Demiş ki:
Evi yıkık, halısı hasır, döşeği çuldur.
Oğlu şehit, torunu yetim, gelini duldur.
Neden hep vatanı koruyanlar yoksuldur.”
Doğru söylemiş. Vatanı koruyanlar zenginler değildirler. Onların çocukları, asker, polis olmaz ki. Onlar genç yaşlarında ticarete atılırlar, gemicikler alarak, şirketler kurarak, uluslar arası ticaret yaparak milyonlar kazanırlar. Ne işleri var askerlikte, polislikte.
4037 teröristin 2003-2014 arasında Türkiye’den Suriye’ye geçtiği söyleniyor. Bunların çoğu IŞİD militanı imiş. Gerçi biz IŞİD diyoruz. Hükümet kanadı bir türlü IŞİD demiyor DAEŞ diyor. Demek ki arada fark var. Neden IŞİD demiyorlar, açıklasalar da biz de öğrensek.
Bu teröristlerin bir kısmı tekrar Türkiye’ye girdi ve büyük şehirlere yerleşti ise, vay halimize. Ülkenin birçok yerinde de aşırı dinci gruplar IŞİD’İ övüyorlar ve taraftarlık yapıyorlar.
Tehlike gittikçe büyüyor.
 Bangladeş’te namaz kılan cemaate silahlı saldırı oldu, birçok kişi öldü. Burada da olabilir.
Eğer ülkemizde de  Camilere saldırı olursa, inanın AKP zihniyetinde olanlar bu olayı, kendilerinden olmayan karşı guruplara yüklerler, bunu Laik’ler ya da Kemalistler yaptılar der çıkarlar. Hâlbuki Atatürkçü olan ve onun yolunda giden kişiler hem dinlerini çok iyi bilirler, hem de kesinlikle kötülük, yapmazlar.
Onların tek düşüncesi, vatanlarıdır, Cumhuriyet ve Laik düşüncedir.
Toplu yerlerde panik yaratmak için canlı bomba var, diyerek panik yaratmak isteyenler çoğalacaktır.
Bursa’da ve Ankara’da Luna parklarda Bayram tatilinde bu yaşandı.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Suriyelilerin oturduğu evde bomba yapılırken patlama oldu.
Suriyelileri kontrolsüz içeri alırsanız, netice bu olur. Bir de kalkıp, ülkesinden kaçan, vatanını savunamayan, Türk’ün dostu mu, düşmanı mı olduğu meçhul Suriyelileri Türk vatandaşlığına alırsak, ileride Türkiye’nin başının çok ağrıyacağı günlere gebe olduğunu unutmayın. 10 yıl 20 yıl sonra iktidarda AKP olmayacaktır. Kim olursa olsun, Sur iye’liler de bağımsızlıkları için mücadeleye başlayabilirler. Bunu unutmayın.
Akit gazetesinden bir haber sosyal medyada yayınlandı. Akit gazetesi diyor ki: Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık vermesinin altında yatan gerçek neden ilerde Halep Bölgesi Türkmen bölgesi ve belki de Şam’ın  bir kısmını Türkiye’ye katmaktır. Diye yazmışlar.  Bu sözlere dünya güler de geçer.
Yaa siz kafayı mı yediniz. Bu kadar aptal mı bu millet. Nasıl olayları çarpıtıyorsunuz. Yuh size. Söylenecek söz bulamıyorum valla.
Sevgili okurlar, işte Ramazan Bayramı böylece bitti. Önümüzdeki günler de huzur ve mutlu bir yaşamı beklemeyin.
Tek dileğimiz, inşallah herkes aklını başına alır ve ülkemiz üzerinde oynanan büyük oyunların kimler tarafından tezgahlandığını anlar, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamanın yollarını arar.
Kim ne derse desin, en çıkar yol Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği yoldur. Laik, Demokratik, Türkiye Cumhuriyeti ‘ne hep birlikte sahip çıkmamız gerek.
Zekeriya Tümer
09.07.2016