Recep Tayip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Recep Tayip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2017 Cumartesi

"AK-ŞEN-ER GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR" - TÜMER DİYOR Kİ !.. - Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
AK-ŞEN-ER 
GÜMBÜR
GÜMBÜR
GELİYOR
Sevgili okurlar, 
Adalet ve Kalkınma (!) Partisi (AK Parti), 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk olarak katıldığı genel seçimlerde yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidara gelmişti.
Bugün 21 Ekim 2017 Cumartesi
15 yıllık iktidarlık döneminde başarı trendi çok yüksek olmamasına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan her girdiği seçimi kazandı ve kendisini ülkenin en tepesine yerleştirdi. Bu da hızını kesmedi, hem partisinin Başkanı, hem de ülkenin Başkanı olarak, tek adam olma hevesi ile yoluna devam ediyor.
AK Parti, Adalet’in ve Kalkınmanın sembolü ile bugünlere geldi. Adalet yerine oturdu mu, ülke kalkındı mı? Onu ben açıklamayayım, ülkem insanı kendisi nasıl değerlendiriyorsa öyle değerlendirsin!
AK Partinin tüm icraatları ortada. Halk huzurlu mu, mutlu mu, kalkınmış mı? Dostu ne kadar, düşmanı kim? Ülke toprak mı kazandı, yoksa adaları nı mı kaybetti.
Yabacı sermaye, ülkemizin nerelerine yatırım yaptı, hangi topraklarımız, hangi kuruluşlarımız yabancılara satıldı?
Yollar yapıldı, metrolar, hava alanları yapıldı? Bunların açıklarını kim ödüyor?
İşsizlik arttı, üretim azaldı, et, buğday, sebze, tohum, meyve vs. ithal edilmeye başlandı.
PKK, azdıkça azdı, Barzani referandum yaptı.
Kerkük, Musul kaynamaya başladı, Türkmen kardeşlerimiz zor duruma düştü.
Eset, Esad oldu, Suriye durulmadı.
Vize sıkıntısı başladı, sınırlarımız kevgire döndü.
İçeri alınan Suriyeliler başımıza bela olmaya başladı.
Feto darbesi ülkeyi altüst etti, ölenler şehit, kalanlar gazi oldu.
Aldatmalar, aldanmalar, kandırılmalar devam ederken olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler ile hayatımızın şekillenmesine alışır olduk.
Bütçe açık vermiş, para yetmiyormuş.  Kimin umurunda!
Fakir zaten fakir, zengin zaten zengin.
İşsizlik artıyormuş, kimin umurunda.
Televizyonlarda evlenme programları devam etmekte, basın pembe tabloları çizmekte.
Yaşam öyle veya böyle devam ediyor. Bu ülke sarsılır, ama batmaz. Bu nedenle hiç korkumuz yok.
Dindar nesil yetiştiriyoruz. İlkokullar, ana okullardaki bebelerimiz, Kuran öğreniyor, Peygamberimizin hayatını ezberliyor. Maneviyatları güçlü bir nesil geliyor. Daha ne isteyeceğiz.
Avrupalı olup, ilim, bilim öğren ipte, kızlarımıza pantolon giydir ipte cehenneme mi gidelim yani!
AK Parti içerisinde temizlik hareketine hızlı bir şekilde Belediye Başkanları ile başladı. Metal yorgunluğu bahane. İçlerinde bulunan FETO’cuları temizliyor.
Her şey açık ve seçik ortada. Gizli kapaklı hiçbir şey yok.
AK PARTİ AKŞENER’E KARŞI GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMA PEŞİNDE.
Bu milletin ne yapacağı hiç belli olmaz. Yıllarca başının üzerinde taşıdığı çok kişiyi bir anda ayaklarının altına almış, arkasını dönüp gitmiştir. Anadolu insanının bam teline dokunulmasın. Durur, durur, bekler, bekler, sabırla bekler. Son anda gerekeni yapar.
Boş yere umutlanma Amerika, senin vizen falan işe yaramaz. Sen bu ülkeyi bölüp, parçalayamazsın.
MHP içerisinde cesaretle mücadele eden AKŞENER, Bahçeli’yi korkuttu ve Bahçeli’nin,  meydanlarda eleştirdiği Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğunun altına sığınmasına sebep oldu. Koray Aydın ve Ümit Özdağ ile birlikte yola çıkan AK-ŞEN-ER, 25 Ekim’de partisinin kuruluşunu açıklayacak.
Sevgili okurlar; AK Parti ile AK-ŞEN-ER de benzerliği fark ettiniz mi? İkisinde de AK var.
AK-ŞEN-ER daha anlamlı. Hem tertemiz bir AK’lık var. Hem ŞEN. Yani neşeli, kendisinden emin.  Hem de ER. Ne demek? İşini iyi bilen, yetenekli kişi. Kahraman, yiğit.
Eh bu kadar sıfatı kendisinde toplamış olan cesur yürekli Anadolu kadını MERAL AKŞENER Türk milletinin umudu olarak ortaya çıkıyor.
Bazı Parti liderleri ve partililer, MERAL AKŞENER’in başarılı olamayacağı görüşünü savunmaktalar. Ben halk ile iç içe yaşamaktayım. Dolmuşta, otobüste, metroda, vapurda, yer yer halk ile temaslar kurmakta, siyasi konuşmalar yapmaktayım. Şu ana kadar edindiğim izlenim, halkın AK Partinin iktidarından bıktığı ve tek ümitlerinin AKŞENER olduğu yolunda.
Ne CHP nin ve ne de ortadan Bahçeli sayesinde silinen MHP den ümidi kalmamış.
Diğer partilere de güvenmiyorlar.
Bilindiği üzere Meral Akşener ve arkadaşları MHP içerisinde çok mücadele ettiler. Ülkeyi karış karış gezdiler. Kim ne derse desin, büyük bir sempati kazandılar.
Halktan  gereken desteği alan AKŞENER şimdi ortaya çıkıyor. Bakalım AK Partiye, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’a karşı başarılı olabilecek mi?
Bu millet Dininden, Milliyetçiliğinden ve Atatürk’ten asla vaz geçmez. Vatanının bölünmesini istemez, bayrağının gönderden inmesine ve minarelerden ezanın susmasına tahammül edemez. Bu değerleri eşit şekilde savunan parti her zaman iktidara en yakın partidir. Bu değerlere saygısı olmayanların iktidarlığı uzun sürmez.
Bizim arzumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birlik ve beraberlik içerisinde laik, Demokrat ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde yürümeye devam etmesidir.
İnşallah, Türkiye Cumhuriyeti laik, Demokrat ve Atatürk’ün çizgisinde yürümeye devam eder.
Bekleyip göreceğiz.
21.10.2017
Zekeriya Tümer

1 Ağustos 2016 Pazartesi

AMAÇ BELLİ, DARBE BAHANE; "TÜMER DİYOR Kİ!.." ULUSAL HABER & ULUSAL AJANS: ZEKERİYA TÜMER, İSTANBUL

TÜMER DİYOR Kİ:
AMAÇ BELLİ, 
DARBE BAHANE!..
AKP iktidarı, bilhassa AKP’nin değişmez lideri Recep Tayyip Erdoğan istediği hedefe adım adım yaklaşmakta.
Evet, kim ne derse desin, Fetullah Gülen ve taraftarları, paralelciler, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devletini altüst etmek için yıllardır mücadele etmekte idiler.
Gülen kendi aklı ile hareket etmedi elbette.
Önemli desteği olmasa, bu işlere kalkışması mümkün değildi.
Bugüne kadar birçok okumuşlarımız, okumamışlarımız, siyasilerimiz, sanatkârlarımız, gazetecilerimiz, askerimiz, polisimiz, iş adamlarımız, Gülenci olmuşlarda kimsenin haberi yok.
Yalan, herkesin her şeyden haberi var.
Gülenin ana merkezi nereye dayanıyor? Said-i Nursi'ye, yani Nur Cemaatine.
Peki, bunu şimdi mi öğrendiniz?
Darbe girişimi bertaraf edildi.
İyi de oldu. Şimdi, asker, polis ve siviller dâhil, olağanüstü bir kıyım yapılıyor.
Bunların Gülenci oldukları hemen nasıl tespit edildi? hayret ki ne hayret!
Bir yerlerde bunların Gülenci diye kayıtları mı vardı?
Temizlik hareketinde, suçluların yanında suçsuzlar da olacaktır.
İşte bu durum çok önemli. Hükümet kanadının çok titizlikle davranması gerek.
Şunu çok merak ediyorum, bürokrasi içerisine atanan memurlara kim vesile oldu, onların göreve gelmelerinde siyasi destek olunmadı mı?
Peki, bu siyasiler kim?
AKP içerisinde, hiç Gülen taraftarı milletvekili, Bakan, İl ve İlçe Başkanları, üyeleri, belediye başkanları, Belediyelerde çalışan personel yok mu? Mutlaka vardır. Onların görevlerine neden son verilmiyor?...
Mademki, Gülenciler çok tehlikeli, bugüne kadar neden onlardan medet umuldu?
Siyasilere gelince, aldatıldık, kandırıldık, deyip sıyrılıyorlar. O zaman, Gülenci dediğiniz ve işten attığınız kişilerde kandırılmış olamaz mı? Onlar da kandırıldık, aldatıldık, derlerse ne olacak?
Bakın ben, 1985 yılından beri Gülenin iyi bir artist olduğunu, ağlayarak, milleti kandırdığını, onun amacının yavaş yavaş devleti ele geçirmek olduğunu, anladım da, sizler neden anlayamadınız.
AMAÇ BELLİ, DARBE BAHANE
Tüm dünyanın çekindiği Türk ordusunun ruhuna Fatiha okuyacağız herhalde.
Her Türk asker doğar, asker ölür. Türk milletinin yeri geldiğinde, kadını, erkeği, genci, yaşlısı hepsi birden asker olabilir. Bunu bilen emperyalist güçler, orta doğuyu şekillendirmek için ilk önce Türk Ordusu’nun zayıflatılması gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle ordunun içerisine sızdırdıkları paralelciler sayesinde, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile orduyu zayıflattılar, suçsuz birçok değerli ordu mensubunu ordudan atılar hapishanelere tıktılar ve mağdur ettiler.
Bu zaman zarfında iktidarda kim vardı? AKP.
Sonra ne oldu? Feto ile ara açıldı ve bir şeylerden kuşkulanıldı, paralelci ilan edilen Feto’cuların üzerine gidilmeye başlanıldı.
Mağdur edilen ordu mensupları serbest bırakıldı ve  “Yaa yanlışlık yaptık, bizleri paralelciler kandırdılar” diyerek, bu sefer de Paralelcilerin üzerine gitmeye başladılar.
Paralelciler baktılar ki, öyle veya böyle kıyıma uğrayacaklar, kimin aklına uydular ise uydular ve uyduruk bir Darbe girişimine kalktılar. Hem kendileri belalarını buldu, hem ailelerini ve çocuklarını perişan ettiler, hem de ülkeyi kaosa soktular.
Şimdi ise, paralelcilerin yapmaya kalktıkları uyduruk darbe girişiminden sonra, üçüncü dalga orduyu tam manasıyla çökertmektedir.
Tamam, yerden göğe haklı AKP iktidarı….
Çünkü Paralelciler, Hükümeti yıkmak, yerine kendileri geçmek istiyorlardı. Devleti çökerterek, İslam Cumhuriyeti’ni kurma niyetleri olduğu malum. İyi oldu, ordunun içerisinden ve diğer kurumlardan temizlenmeleri.
Tamam, buna kimsenin itirazı yok. Ancak, şu son alınan kanun hükmündeki kararname ile orduya yapılmak istenenin amacı ne?
Ordumuz yıpranır, küçülür ise, içimizde ve dışımızda bu kadar hainler ve düşmanlar var iken, kim savunacak Türkiye Cumhuriyetini?
Polisi ordunun yerine koymakla bu iş olur mu zannediyorsunuz! Polisin görevi ayrıdır, ordunun görevi ayrıdır.
Paralelcileri temizlersiniz, orduyu eski gücüne kavuşturursunuz, Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, Demokrasiye ve Hukukun üstünlüğüne saygılı bir ordu hiçbir zaman durup dururken keyfi kalkıp darbe girişiminde bulunmaz. Bulunamaz da...
Son kanun hükmünde kararname ile ne yapılmak istendiğine bakalım.
Ya biz anlamıyoruz, ya da hangi amaçla bunlar yapılıyor, bizlere daha iyi açıklasalar da biz de bilsek.
Alınan kanun hükmündeki kararname ile yıllardır orduya asker yetiştirmede temel eğitimi yapan askeri liseler kapatıldı. Harp okulları kapatıldı. Yerine Askeri Üniversiteler açılacakmış.
Temelden yetiştirilen askeri eğitime son veriliyor.
YAŞ yapısına 1. Dışişleri bakanı 2. İçişleri bakanı 3 Başbakan yardımcıları 4. adalet bakanı eklendi
Tüm askeri hastaneler sağlık bakanlığına devredildi
Askeri mahkemeler adalet bakanlığına devredildi
Genelkurmay ve ordu komutanları Başbakanlığa bağlandı

Cumhurbaşkanı ve başbakan Genelkurmay başkanına ve ordu komutanlarına direk emir verebilecek.
Söz konusu kararname de ne yapılmak istendiğini, isterseniz biz anlatmayalım, sizler bulun çıkarın.
Tek söyleyeceğimiz, askerin gücü azaltılmakta, siyasilerin kontrolüne girmekte, askeri okullara her yerden öğrenci alınabilme olanağı sağlanmaktadır.
Eh Ordumuzun ruhuna Fatiha okumanın zamanı geldi demek ki!
Şunu kimse unutmasın, ordumuz azaltılır, zayıflatılır ve morali ve psikolojisi bozulur ise, ülkemiz iç ve dış tehditler karşısında savunulamaz, işgal de edilir, bölünür ve parçalanır da. Ordumuz ile fazla uğraşılmaması gerek. Ordu mensuplarının da durup dururken, darbe falan girişimine kalkmaması, asli görevini yerine getirmesi gerek.
Bırakın Demokrasi içerisinde millet yolunu çizer ve layık olduğu iktidarı başa getirir.
01.08.2016
Zekeriya Tümer

18 Temmuz 2016 Pazartesi

VAY PARELELLİM, PARELELLİM !.. UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.

TÜMER DİYOR Kİ!..
VAY PARELELLİM, PARELELLİM !..
UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ
NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kısıklı’daki konutunun yakınında düzenlediği mitingde şunları söylemiş: “Bu paralel devlet yapılanmasından çok çektik. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bu yapıdan çok çektik.” Demiş.
Son derece isabetli bir tespit…
SEN NEYMİŞSİN BE ABİ,
Müslüman Türk halkının saf ve temiz din duygularını sömürerek, kendi çıkar ve menfaati için kimsenin devleti kullanmaması gerek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile "hükümet ile hükümetin bütün güvenlik ve istihbarat kurumlarına rağmen" halkın temiz duygularını kullanan paralelciler, aynı zamanda da yıllardır, daha önceki iktidar dönemlerinde ve 14 yıllık AKP iktidarı döneminde de ticari hayatta büyüyerek, devletin belli kanatlarını da kendi taraflarına çekerek, büyük ihaleler alarak, çok büyük paralar kazanmışlardır. Yurtdışlarında açtıkları okullarda ve ücretsiz barındırdıkları öğrenci misafirhanelerinde ve dershanelerde de son derece zeki çocukları ele alarak devletin belli kademelerine gelebilmeleri için de yetiştirmişlerdir.
DOMUZLARLA DANS!.. 
GAFLET Mİ? DALÂLET Mİ?
Yıllarca ekilen tohumlara, bugüne kadar ki siyasi iktidarların hepsi de destek vermişlerdir.
14 yıldır Türkiye’de tek başına iktidar olan AKP’de FETO’cularla beraber olmuş, onların yapılanmalarına göz yummuştur. Bu da inkâr edilemez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önceki ifadesinde de FETO örgütünün kendilerini aldattıklarını, kandırdıklarını söylemişti. Ancak, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan FETO yanlılarının, devlet içerisinde devlet olarak, iktidarı ele geçireceklerini tespit ederek, bütün kurumlarda tasfiyesini sağlamak için çaba harcamaktadır.
NUMAN KURTULUŞ: 
"KESİNLİKLE HABERİMİZ YOKTU!..." 
Paralelci oldukları söylenen bazı askeri personelin, 15 Temmuz’da saf ve temiz askerleri kandıran komutanların yapmaya kalktıkları uyduruk darbe girişimi, kararlı ve cesur polisimiz, siyasi partilerin birlikteliği ve halkın cesurane sokağa çıkmaları ile başarılı olamamıştır.
Zamanla, yapılmak istenen bu darbenin arka yüzünde nelerin döndüğünü, kimlerin destek verip kimlerin vermediği, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır.
Darbelerin hiç biri hoş karşılanamaz. 
Askeri darbeler de sivil darbeler de topluma acı verir. 
Affedilecek tarafı yoktur.
Biz yaşımız itibari ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat olaylarını yaşadık. Sıkıntılı ve acılı günlerdi bunlar. Acıların, ıstırap ve sıkıntıların bir daha yaşanmaması en büyük dileğimizdir.
Darbe yapanlar başarılı olduklarında, karşılarındakileri tasfiye ederler. 
Başarılı olamazlarsa da kendileri yok edilir. 
Gerçekte budur.
15 Temmuz 2016 Cuma günü de kara bir leke olarak tarihe damgasını vurdu.
Sokaklardaki emir kulu askerlerin, ne olduğunu bilmeden yollara çıkmaları, tankların içerisinde olmaları ve halkın coşkusunu görünce ateş etmeden silahlarını bırakmaları da takdire şayan bir hareket değil midir?
Ancak, bu zavallı emir kullarının kayışla dövülmesi, boğazının kesilmesi, cesetlerinin boğaz köprüsünden atılması olayı ise vahşetten öte bir şey değildir. İnternete düşen bu görüntüler doğru ise, son derece tehlikeli bu insanların da aynı darbeciler gibi yargılanmaları gerekir.
15 Temmuz darbe hareketi AKP nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha da güçlenmesine sebebiyet vermiştir. 
Başkanlık sisteminin gelmesi ve anayasanın değişmesi söz konusu olabilir. 
Bekleyip göreceğiz.
Bu ülkede ne ezanlar susar, ne de Bayrağımız gönderden iner. Vatanın korunması, başta askerimiz olmak üzere, emniyet güçlerimize aittir.
15 Temmuz’daki darbe hareketinde sorgulanması gereken çok şey var. Ben bunlara değinmeyeceğim. Telefonlarımıza gelen mesajlarda, bizlerin gece sokaklarda nöbet tutmamız, camilerden yapılan anonslarla ve devlet büyüklerimizin halkı sokağa sahip çıkması çağrıları, terörün azgın bir vaziyette kol gezdiği ülkemizde, tehlikeli olaylara sebebiyet verebilir.
Sokaklara çıkan halkın bilinçli olanların yanında bilinçsiz ve macera arayan grupların da olduğu unutulmamalıdır. Canlı bombaların, Demokrasiyi savunacağım diye sokağa çıkan halkın arasına karışarak, katliam yapmayacağını kim garanti edebilir. Bugün Fransa, konsolosluklarına İstanbul’un 16 yerinde canlı bomba olay yaratabilir, diyerek kendi vatandaşlarını uyardığı sosyal medyada yazılmaktadır.
Püskürtülmüş olan Darbe girişiminin yeniden yapılabilirliğinin mümkün olmadığı herkesçe bilinmektedir.
Bu nedenle devlet büyüklerimizin halkı sokaklardan çekmeleri ve sağduyulu davranmaları konusunda uyarmalarında yarar olduğu kanısındayız. Daha büyük acılar yaşamayalım.
Neden korkuluyor? Amaç nedir? Bunu da anlatsalar çok iyi olur.
Biz hukuk devletiyiz. Devletimizin temeli sağlam atılmıştır. Laik, Demokratik, Hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda giderek sonsuza kadar yaşatmak, hem siyasi iktidarların, ordumuz, polisimiz dâhil tüm kurumlarımızın ve de Türk halkının görevi olmalıdır.
Tekrar Türk milletine geçmiş olsun diyor, sağduyulu olarak, birlik ve beraberliğimizi bozmamamızı, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlarla ve de terörle hep birlikte mücadele etmemizin yararlı olacağı inancı içersinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Türk milleti şuurla ve bunca bin senelerin açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek ıstırabiyle, hakikat denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak, uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir. Bunun önüne sed çekmek isteyeceklerin âkıbeti Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir.
Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur”.
(15 Temmuz 1921)
Zekeriya Tümer
18.07.2016

4 Mayıs 2015 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: (Kemal KILIÇDAROĞLU) BAŞBAKANLIK KOLTUĞUNA OTURMAN ZOR DOSTUM ZOR

TÜMER DİYOR Kİ:
BAŞBAKANLIK KOLTUĞUNA OTURMAN ZOR DOSTUM ZOR
C.H.P. Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başbakanlık koltuğuna oturacağını zannediyor!
Zor, hem de çok zor ve de imkânsız gibi gözüküyor!..
Neden böyle düşünüyorum, diyeceksiniz?
C.H.P. seçim bildirgesini açıkladı. Halkın nezdinde de oldukça kabul gördü. 
Yani CHP İktidara doğru da yürüyor.
C.H.P.’nin tüm üyeleri de çok güzel çalışıyorlar. AK Partiye bugüne kadar oy verenler bile bu seçimlerde C.H.P.ye oy vereceklerini söylemeye başladılar.
Kılıçdaroğlu’nun bilhassa emeklilere vereceği Bayramlardaki iki ikramiye sözü de çok tuttu.
C.H.P. Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ekonomik ağırlıklı konuşmaları ilgi çekiyor.
Söyledikleri de doğru. Kaynak falan var. Hükümetler isterlerse kaynağı bulurlar. Devlet israftan vazgeçtiği takdirde, kaynak çok…
Devletin paraları çarçur edilmezse, ekonomi de düzelir, kaynak ta bulunur.
C.H.P. Bu seçimlerde bana göre % 35 i bile aşabilir. 200 ün üzerinde milletvekili çıkarabilir.
AK Parti yavaş, yavaş oy kaybediyor. Mayıs ayında daha da kaybedeceğe benziyor. Vatandaş artık palavralara inanmıyor. Açlık ve sefalet, en önemlisi de Dinimizin istismarı vatandaşı AK Partiden uzaklaştırmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın açılış konuşmaları bahanesiyle halka hitap etmesi de halkın tepkisine neden olmaktadır. AK Parti bu gidişle % 40 ın altına düşecek gibi gözüküyor. Ancak, sandıklarda istenmeyen oyunlara tevessül edilmez inşallah.
M.H.P.’nin de oyları yükseliyor. % 22 yi aşabilirler.
H.D.P. barajı aşabilir. Türkiye genelinde seçime girmeleri onlara avantaj sağladı.
Vatan Partisi de keşke aşabilse, ancak, çok zor. İnşallah aşar diyelim.
Bu durumda Başbakan olmaya Kılıçdaroğlu en yakın.
İşte burada durum değişiyor. Kılıçdaroğlu’na kim Başbakanlık görevini verecek. Halk diyeceksiniz.
Hayır, halkın verdiği görevin uygulanabilmesi kimin elinde? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde.
Başbakana hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı verecek.
Sizin hiç aklınız kesiyor mu Recep Tayip Erdoğan kalkacak Kılıçdaroğlu’na,” hadi hükümeti kur ve sonra da bizlerin yargılanması için uğraş,” diyecek.
Bu mümkün mü?
C.H.P. ne kadar oy alırsa alsın, bu görevi Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’na vermeyebilir.
Cumhurbaşkanı, bugün Anayasayı tanımayabilir, ama 7 Hazirandan sonra Anayasa’ya sığınacaktır ve elindeki tüm kozları kullanmaya çalışacaktır.
AK Parti ile hiçbir parti de koalisyon hükümetine ortak olmayabilir. 
Ancak, M.H.P. ve H.D.P. dışarıdan destek verebilirler ve AK Parti azınlık hükümetini kurabilir,  en kısa zamanda da yeniden seçime gidilebilir.
Böylece C.H.P. nin önü kesilecektir. Kılıçdaroğlu da vaatlerini yerine getiremeyecektir. 
AK Parti kurduğu azınlık hükümeti ile C.H.P.nin ekonomik politikasını uygulamaya çalışarak, “Bakın C.H.P. yapamazdı ama biz yaptık” diye halkın güvenini kazanmaya çalışabilir.
Biliyorsunuz, geçenlerde Binali Yıldırım’ki Cumhurbaşkanına en yakın kişi, ne dedi,” azınlık hükümeti kurulabilir,” dedi.
Biz de bu kanıdayız. İnşallah yanılırız ve Demokrasi’yi Cumhurbaşkanımız en iyi şekilde uygular ve herkesi şaşırtır.
Seçim yaklaştıkça tehlike büyüyor.  Meydanlarda, partililer birbirlerine belki de ağza alınmayacak kelimelerle saldıracaklar. Halkı gerdikçe gerecekler. Bunlar hiç hoş değil.
Twitter ve facebook hesaplarından bilhassa devlet büyüklerine hakaret içeren sözler söylemeyin, derhal hakkınızda dava açılır ve hapse bile girebilirsiniz. Bırakın halk kendisi gerçekleri görsün.
Gerçekten çok ilginç günler yaşıyoruz. Hâkimler kendi meslektaşlarını tutukluyorlar. Polisler kendi arkadaşlarını gözaltına alıyorlar.  Paralel yapı nasıl bir yapıymış ki ortalığı toz duman haline getirdi.
Ben her zaman Adalete güvenmişimdir. 
Mutlaka Adalet tecelli edecektir.
Devlet memurları birbirlerine kinlenmemeli. Onların görevi yürürlükteki kanun ve mevzuatları uygulamaktır. Biz de 33 sene Devlette görev yaptık. Karşımıza hangi partiden ve hangi düşünceden kim gelirse gelsin mevzuat ne ise onu uyguladık. Devletin memurları halkın verdiği vergilerle maaşlarını almaktalar. Onlar devletin memurlarıdır. Görevleri, yürürlükteki kanunları ve yönetmelikleri, yani mevzuat hazretleri neyi emrediyorsa onu uygulamaktır. Halka hizmet etmek mecburiyetindedirler. Birbirlerine karşı kin ve nefret duygularından arınmak zorundadırlar. Hükümetler gelir ve gider. Siyasi iktidarların oyuncağı olmamalıdırlar. Birbirlerine karşı kin ve nefret içerisinde olup, düşmanca tavır takınırlarsa, halka hizmet edemezler ve devlete çok zarar verirler.
A Parti iktidar olduğunda B partili diye memurları kıyıma uğratırsa, B Parti iktidara geldiğinde de A partili diye memurları kıyıma uğratır. Memur memura düşman olur. Bu durum inanın çok sakıncalıdır ve devletin çökmesine sebebiyet verebilir.
Siyasilerin ellerini Devletin memurlarının üzerinden mutlaka çekmesi gerekmektedir.
Önümüzdeki aylar ve yıllar itibari ile ülkemizde istikrarı görebilmemiz mümkün değil.
Hiç hayra alametli günler yaşayabileceğimizi ben zannetmiyorum. Çok sıkıntılı günler bekliyor bizleri.
Mutlaka seçimlere kadar sağduyulu olmamız gerek. Anadolu halkı sağduyuludur. Onlar yeri geldiğinde oyları ile gereken cevabı verirler. Geçmişte bunları gördük. Bu güne kadar iktidar olan birçok partinin, bugün ki durumları meydanda…
Ne olursa olsun, bu ülkede Demokrasi uygulanmalı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine Tüm kurum ve kuruluşları ile sahip çıkmalıyız.
Gene de her şeyden hayır bekleyelim ve Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlara vesile olmasını dileyelim.
04.05.2015
Zekeriya TÜMER
ulusalhaber@hotmail.com

11 Temmuz 2014 Cuma

TÜMER DİYOR Kİ!...

UMMADIĞIN TAŞ BAŞ YARAR...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını önümüzdeki Ağustos ayında seçecek.
Dünyanın tanıdığı, ancak Türkiye’de bilhassa halkın tanımadığı bir aday CHP ve MHP tarafından çatı aday olarak ortaya atıldı.
Kimdi bu aday? 
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu.
Prof.Dr. Ferruh Dinçer Gazetemizin Yorum ve Analiz sayfasında Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında bildiklerini yazdı. Hepsi de güzel ve değerli sözler.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adı ortaya atıldığından bu yana, değişik gazeteler, gazete yazarları, televizyonlardaki açık oturumlarda Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında değişik yorumlar ve görüşler ileri sürülmektedir.
Bizler her zaman ön yargılı hareket ederiz. 
Birisini olumlu ve olumsuz yönleri ile tam araştırmadan, kulaktan dolma laflara inanarak, hemen tuu kaka deriz.
Toplumun büyük bir kesimi Tayyip Erdoğan’dan korkuyor. 
Nedeni ise, belli.  
Astığı astık kestiği kestik
O’nun sözünden kimse dışarı çıkamıyor ve her dediğini yaptırtıyor.
Dini çok iyi kullanıyor, halkın nabzına göre şerbeti veriyor. Yoksul ve çaresiz halka ufakta olsa maddi destekler verdirtiyor ve onların sempatisini kazanıyor.
MHP il ve ilçelerine gönderdiği genelgesinde her şeyi çok iyi anlatmış. Her kesimin okumasını tavsiye ederim.
Elbette bu bir yarıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamıdır. 
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI. 
Bu makama kim oturmak istemez.
Ancak, o Makama oturacak kişide de çok iyi özellikler olmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bin bir zorlukla kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en üst makamına oturmayı hak etmek o kadar kolay olmasa gerek.
Halkın bu durumu çok iyi değerlendirmesi gerek. Adayların artı ve eksilerini iyi değerlendirmeliler.
Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi inanın Türkiye halkı için bir dönüm noktası olabilir.
Kulaktan dolma laflara değil, gerçekleri görerek hareket etmek yerinde olur.
Bazı kesimler sandığa gitmeme niyetinde.
Yanlış. Sen oyunu vermezsen istemediğin bir kişi senin başına gelir oturur. Ondan sonra da sızlanıp durursun.
Toplumun dağılması değil birleşmesi gerek.
Bizler bu topraklarda bin yıldır kardeş kardeş yaşadık. Gene öyle yaşamak istiyoruz.
Bizleri, bölüp parçalamak istemeyen liderler istiyoruz ve onu baş tacı yapmak istiyoruz.
İnşallah her şey bu milletin hayrına olur.
11.07.2014