18 Ocak 2016 Pazartesi

DERSİMLİ KEMAL İÇ SAVAŞI KAZANIYOR DIŞ SAVAŞI KAYBEDİYOR, Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ!..
DERSİM'Lİ KEMAL,
İÇ SAVAŞI KAZANIYOR
DIŞ SAVAŞI KAYBEDİYOR
7 Haziran 2015 seçimlerinde biraz da olsa zaferle çıkan CHP, 1 Kasım 2015 seçimlerinde tuzağa düşerek, istediğini elde edemedi.
Parti içerisinde bir şeylerin yanlış gittiğine kanaat getirenler, baş kaldırdı ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin başlattığı hareketle CHP nin 35. Olağan Kurultayı yapıldı.
Muharrem İnce, geçmiş politik tecrübesi ile CHP’nin 35. ci Olağan Kurultayında fazla bir değişikliğin olamayacağını hissettiğinden, Başkan adaylığından çekilmişti.
CHP İzmir Milletvekili gazeteci kökenli Mustafa Balbay direndi.
CHP Genel Başkanlığına aday olan Balbay, yeterli imzayı bulamadı ve Başkanlığa da adaylığını koyamadı.
İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Delegelere, illere genel merkezimizden telefonlar edilerek, “Sakın Balbay’a imza vermeyin, ayıptır” diye ikazlar yapıldığını söylemişti.
Kemal Kılıçdaroğlu tek başına kaldı, aday oldu ve 990 oy alarak yeniden CHP’nin Genel Başkanı seçildi.
22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan 33. Olağan CHP Kurultayında tek aday olarak girdiği seçimi kazanarak CHP nin 7. Genel Başkanı olmuştu.
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.
 Kılıçdaroğlu’da AKP karşısında ne yaparsa yapsın, başarı elde edemedi.
 Ancak, o koltuklar öyle rahat ki, kimse liderliği yakaladı mı bir daha  oturdukları koltuğu terk etmek istemiyorlar. Ettirmek de istemeyenler gereken desteklerini veriyorlar!
2010 yılından bu yana girdiği her seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu, umudunu yitirmiyor ve mutlaka AKP yi ve R.T.Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığından indirebilmeyi ümit ediyor.
İnsanlar hayal ettikleri müddetçe yaşarlar.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Benimsediği ilkeler, Atatürkçü, sosyal, Demokrat ve sosyal liberal görüşleri benimsemiştir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulup Cumhuriyet döneminin ilk siyasi partisidir. 1923 ten 1950’ye kadar aralıksız iktidarda kalmıştır.
Türkiye’de en uzun süre iktidarda bulunmuş siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak da anılır.
Ne yazık ki, 1950 den bu yana CHP güçlü olarak tek başına iktidara gelemedi.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından gitmesi şu an mümkün değildir. Bu nedenle, artık kimse Kongre ile uğraşmasın. CHP’nin Atatürk’ün yolundan ayrılmaması ve o’nun ilkeleri doğrultusunda gereken çalışmaları yapması hususunda çaba göstersinler.
Kılıçdaroğlu CHP’nin 35.ci olağan kongresinde çarpıcı konulara değindi.
“Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bu ülkenin bağımsızlığını acıyla ve gözyaşıyla kurdular ve sağladılar. Biz de o iradenin sonuna kadar arkasında olacağız” demiş.
Keşke bu sözler aynen tutulsa. 
Halka gerçekler birebir anlatılabilse.
Kılıçdaroğlu; “Bu düzeni biz mübarek ellerimizle değiştireceğiz. Bizim görevimiz Türkiye’ye özgürlüğü getirmektir. Terör bir insanlık suçudur ve teröristler asla affedilmemelidir.” Diyerek, 78 milyon yurttaşa şu şekilde seslenmiştir. “Doğu ve güneydoğuda, kentler, ilçeler, köyler silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı? Valilere, kaymakamlara “sakın dokunmayın” diye talimatı kim verdi?” diyerek halkın vicdanına seslenerek, vicdanlarının sorgulanmasını istemiştir. “Eğer siz bunları vicdanınızda sorgulayamazsanız bu hükümeti yeterince değerlendiremezsiniz. Akan kanın, gözyaşının, ölenlerin sivil olsun, şehit olsun tamamının sorumlusu mevcut iktidardır, yani AKP’dir.
Bu gerçeği herkesin bilmesini isterim” demiştir.
Kılıçdaroğlu, güzel söylüyorsun da, 78 milyonun çoğunun umurunda değil. Seçimlerde AKP İktidara geliyor ve şimdi de Anayasa değişimi ile birlikte Başkanlığı da getirmek istiyorlar.
Anayasa’dan Türk kelimesinin kaldırılması çalışmalarına bakalım sizin tavrınız ne olacak?
Diyorsun ki: “Parti devleti düzenine son verilecek, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalıdır”, “ CHP’nin kendisi dışındaki toplum kesimlerini de kucaklayarak vereceği “Özgürlükçü Demokrasi” mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracak tek yoldur. Bu yol, siyasi iktidarın tek tipleştiren, kendisi gibi düşünmeyenleri suçlu ve hain ilan eden, çoğulculuğu reddeden uygulamalarına karşı, farklı kimliklerin barış ve kardeşlik ilkesine bağlı kalarak yaşamasını amaçlayan, yeni bir geleceğe Türkiye’yi ulaştıracaktır.” diyerek daha birçok gerçekleri dile getirmektesin.
Bunlar söylenirken, Parti Başkanlığını bırakmamak için de parti içerisinde her türlü tedbiri alıyorsun.
Şu sözüne de takıldım. Aileden başlayarak, hayatın her alanında ve devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmelidir, demektesin.  AKP her kademeye kendi yandaşlarını atadı, sen iktidara geldiğinde, bunları nasıl temizleyeceksin. Sen yakınlarını veya sana öneride bulunanları atamayacak mısın?
Çankaya Belediye Başkanlığına eski Belediye Başkanı Doğan Taşdelenin oğlu Alper Taşdelen’i atamadın mı? Belediye Başkanlıkları babadan oğula geçerek mi devam edecek?
Siz parti Başkanlığınızdan ayrıldığınızda da aman oğlunuz gelmesin?
Parti Meclisi anahtar listesini neden yaptınız? Yani, parti devlet düzenine son verilecek diyorsun, kendin partin içerisinde ki düzeni koruyorsun. Diyorsun ki, örgüt benim dediklerimi seç, ben bunlarla çalışmak istiyorum, diyerek, zorluyorsun delegelerini.
CHP yönetimi ve Milletvekilleri önünüzde çok zor bir dönem var. Halka inin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmayın. Halka güven verin. Henüz bu güven duygusunu millet duymuyor, sizlere inanmıyor.
Değişim deyip duruyorsunuz. Ne değişecek ve nasıl değişecek. Bunları da açıklayın millete.
Türkiye’nin CHP ye elbette ihtiyacı var. Ancak, bu ihtiyaç 1923 de ki ruha ihtiyaçtır. Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir ve düşüncelerinin uygulanması ve onun yolunda gidilmesi ihtiyacıdır.
“Yurtta barış, dünyada barış, ilkesi ekseninde, yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkileri esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalıdır. Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalıdır.” Demektesin.
CHP yönetimi ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önünüzdeki seçimlerde iktidarı yakalayabilecek misiniz?
AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın amaçları ve niyetleri belli.
2023 yaklaşıyor. Laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyeti devleti içte ve dışta barış içersinde ebediyete kadar devam edebilecek mi?
Gerçekten vatandaş olarak merak içerisindeyiz.
Biz verilen ve söylenen sözlerin takipçisiyiz ve başarılı olmanızı diliyoruz.
***
17.01.2015

6 Ocak 2016 Çarşamba

GERÇEKLERİ NEDEN GÖREMİYORUZ?... (TÜMER DİYOR Kİ!..) Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
GERÇEKLERİ NEDEN GÖREMİYORUZ?..
Sevgili okurlar, 2016 yılına girerken, hepimiz güzel dileklerde bulunarak ve dualar ederek, ailemize, ülkemize ve dünya’ya huzur ve barış getirmesini diledik.
Kime ellerimizi açtık ve kimden istedik, dualarımızın kabul edilmesini. Bizleri ve bu âlemi
Yaratan yüce yaradandan. Yani Allah’tan.
2016 yılına girerken edilen dualar kabul olmadı ki, kan ve gözyaşları akmaya devam ediyor.
Nedeni ise Müslüman’ım diyenlerin, Allah ile insanları aldatmasıdır.
Yaşar Nuri Öztürk’ün Allah ile aldatanlar kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Bugün İslam âlemi Peygamberin ve Kuran-ı Kerimin emrettiği yolda mı yürüyor?
Suudi Arabistan’ın Şii lideri Nimr el –Nimr’in ve 47 kişiyi değişik şekillerde öldürmesi sonucunda İran ile Suudi Arabistan’ın arasının açılmasına sebep oldu. Öldürme sebepleri ise sudan sebepler. ( IŞİD ile Suudi Arabistan arasında ne fark var? O da kelle alıyor, öbürü de!)
Bu öldürme olayı,  Sünni Suudiler ile Şii İran’ın aralarının açılmasına sebep oldu.
Orta doğu da bir mezhep savaşı başlamak üzere
Çin ve Rusya’nın İran’ı desteklemelerine karşılık Sünni İslam İttikafına dâhil olan devletler bu savaşa dahil olacaklar mı? Türkiye bu durumda nerede ve kimin yanında olacak?
Amerika ve Batı âlemi olayları zevkle izliyorlar. Üzülüyor görünüp, içlerinden seviniyorlardır.” Oh be amacımıza erişeceğiz, Müslümanlar birbirlerini zaten öldürüyorlardı, şimdi daha büyük savaşa girecekler ve daha çok Müslüman ölecek,” diye inanın sevinçten ağızları kulaklarına varıyordur.
İsrail güçlendikçe güçlenecek ve Suriye, Irak bölünecek Türkiye sınırında bir Kürt devleti de bu sayede kurulacak.
 Türkiye’de her mezhepten insan var. Laik Türkiye Cumhuriyetinin değerini işte burada iyi anlamamız gerek. Allah muhafaza, her inanç sahibi ile karşı inançta olanlar birbirleri ile kavga etmeye başlar ise, o toplumda ne huzur kalır ne de barış. Kan gövdeyi götürür, iç savaş başlar.  İşte Suriye’nin hali.
Etrafımızda ve içimizde bunca sıkıntı varken, biz neleri tartışmaya çalışıyoruz. Başkanlık olsun mu, Anayasa değişsin mi?
Yaaa Allah aşkına başka sıkıntınız yok mu?
Meclisin yaptığı araştırma neticesinde işin uzmanları görüşlerini belirtmişler ve Erdoğan’ın çok istediği başkanlık için sisteminin felaket getireceği yönünde görüşler beyan edilmiş. “Büyük kriz ve bunalım çıkar. Sistem kilitlenir…Demokrasi darbe alır” denmiş.
Elbette, başka ne olabilir ki?.
 Erdoğan Başkanlığı neden istiyor. Her şeyi ben yöneteyim ve kimse de benden ve ailemden hesap soramasın.
 Bu gerçeği anlamak o kadar zor mu?
Şu an zaten tek lider. Dediği şıp diye yerine getiriliyor. Her türlü yetkisi var, yetkisi olmayan hususları da kullanıyor. Daha ne olacak. Yani Başkan olunca ülke de ne değişecek. PKK. Son mu bulacak? Ekonomi mi düzelecek, işsizlik mi bitecek. Yatırımlar mı artacak. Halka refah ve huzur mu gelecek?
Başkan olunca nelerin değişeceğini ve neler yapacağını biz de bilsek.
 Halk çoğu şeyin farkında değil ki. İnanın referanduma gidilirse, Recep Tayyip Erdoğan şıp diye başkan da olur. Eee o Müslüman ya!
Halkı kandırmak çok kolay. Muhalefet partileri bir türlü kandıramıyorlar. AKP ve Tayyip valla çok iyi kandırıyor. Onlar halkın nabzına göre şerbeti iyi veriyorlar.
 Bilinçli bir toplum olamadığımız müddetçe daha çok kandırılır ve belaların başımıza gelmesini yaşarız?
Bahçeli Başkanlığa hayır, Anayasa’ya evet demiş. Acaba Anayasanın hangi maddelerine evet, hangilerine hayır diyecek.  Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılmasına evet mi hayır mı diyecek? MHP Liderinin bunları açık ve net açıklaması gerek.
2016 yılı itibari ile memura yüzde 0.86, işçi, BağKurlu ve çiftçiye yüzde 3.86 zam geldi. Emekliler de 100 lira ile yetinmek zorundalar.
Memura, emekliye devlet zam verirken, her sene olduğu gibi, gene piyasa zam yağmuruna tutuldu. Versen ne olur, vermesen ne olur. Al zammını git demek geliyor insanın içinden.
PKK Terörü bütün şiddeti ile devam ediyor. Genç polislerimiz ve askerlerimiz kalleşçe öldürülmeye devam ediyor. Minik yavrular babasız, genç eşler dul kalıyor. Yaşlı anne ve babaların yürekleri sızlamaya devam ediyor. İç göçler nedeniyle insanlar perişan oluyor.
Başkanlık gelince bunlar sona mı erecek?
Sevgili okurlar, içimiz karardıkça kararıyor. Yüzümüz ne zaman gülecek bilemiyoruz. Hayırlısı olsun deyip geçiyoruz. Ne hayırı, şer odakları ortalıkta kol gezerken, hayır mı olur.
Bu ülke’nin yönetim biçimi Mustafa Kemal Atatürk tarafından laik, Demokrat, Cumhuriyet olarak belirtilmiştir. TBMM si her şeyin üzerindedir ve milletin vekilleri orada millet için çalışmalıdırlar.
Milletvekilleri ettikleri yemine bağlı ve sadık kalmalıdırlar.
Şu anda, ülkenin kalkınması için çaba harcamak gerekirken, etrafımızda kara bulutlar dolaşırken, içte ve dışta sorunlar var iken, Başkanlığın ve yeni bir Anayasa’nın tartışılmaması gerekmektedir. İlk önce sorunları çözün, halkın refahını ve huzurunu tesis edin.  Kendinizi değil, ülkeyi ve vatandaşı düşünün.
Hangi mezhepten, hangi dinden olursan ol, sen de insansın, karşındaki de insan. Senide Allah yarattı, onu da. Hele ki Müslüman Müslümana düşman olmamalı, birbirlerini öldürmemelidir.
Krallar’da ölür, sokakta yaşayan insan da. Her şeyin bir sonu vardır. 2016 geldi bir yaş daha ilerledik. Zaman ileriye gidiyor, geriye gitmiyor. Şahsi çıkar uğruna başkalarını ezme, yok etme politikalarından herkes vazgeçmeli.
Yurtta barış, cihanda barış içerisinde yaşamak dururken neden savaşılır ki?
***
06.01.2016
Zekeriya TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com