24 Haziran 2014 Salı

TÜMER DİYOR Kİ: "ÖN YARGILI OLMAMAK GEREK!.."

TÜMER DİYOR Kİ:
ÖN YARGILI OLMAMAK GEREK!
ZEKERİYA TÜMER & ULUSAL HABER
Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Dilerin "Coca Cola adayı" başlıklı yazısı gerçekten çok önemli mesajlar vermekte.
Ergun Diler, Amerika’nın en etkili ismiyle uzun uzun konuşmuş. Kiminle konuştuğunu açıklamıyor.
Ergun Diler, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Türkiye Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesinde Ricciardone’nin rol oynadığını açıklamış.
Ricciardone Beyaz Saray’da çok ama çok az kişinin bildiği bir ANKARA raporu hazırlamış. Bu rapor 2014 de yapılacak Köşk seçimleri için hazırlanmış.
Ergun Diler yazısında aynen şunu anlatıyor:
“Büyükelçi yazdığı raporda "Erdoğan 2014'ü göremez! Buna göre plan yapmak durumundayız" dedi... Ve Erdoğan'ın sağlık sorunlarını kaynağından aldığı bilgilere göre NET olarak iletti! Ve "GÜL ile yola devam edebiliriz!
Ama etrafını nefes alamayacak kadar çevirmek şartıyla" diye ekleme yapmayı da unutmadı! Aslında Ricciardone, Obama ile Erdoğan'ın arasını da açmaya çalışıyordu! Sonuçta Beyaz Saray da sağlıklı bir partner ile gitmek istiyordu! Ama Erdoğan'ın sağlık raporu sağlıksız düşünen bir kafa tarafından veriliyordu! Peki, bu bizim bilmediğimiz raporda başka nasıl bilgiler vardı!
Anlatır mısınız?
Ricciardone, ABD'ye mutlak seçilmesi gerektiği yönünde 4 isim verdi. Ali Babacan, Abdullah Gül, Kemal Derviş, Ekmeleddin İhsanoğlu... Tayyip Erdoğan'ın olmadığı bir dönemde bu 4 isim de, ABD'nin isteklerine karşı çıkamayacaktı. ABD'deki derin yapı da tüm çalışmalarını tamamladı ve Kılıçdaroğlu'nun ABD'deki ziyaretinde Ekmeleddin İhsanoğlu ismini kendisine deklare etti. Yani sizdeki muhalefetin ÇATI ADAYI dediği isim buradan verildi! İki liderin de yani Kemal Bey ile Devlet Bey'in bilgisi ve katkısı yoktu!
Onlara bir şey soran da görünmüyordu!
Kapalı zarf usulü ile işlem tamamlanıyordu! Tamam ama Ekmeleddin Bey'e nasıl karar verildi?
Tayyip Erdoğan sağ iken ne Abdullah Gül ne de Ali Babacan gibi isimler ortaya çıkıp dostluğu zedelemek isterdi! Kemal Derviş ise ilk üzeri çizilen isimdi! Geriye sadece Ekmeleddin Bey kalmıştı! Daha ilginç bir şey vardı! Ne?
Kemal Bey bir ara Kemal Derviş'e "Sizi aday göstermeyi düşünüyorum!" demişti... Ancak Derviş'in cevabı çok manidardı: CHP GENEL BAŞKANI olan birinin bu kararı almaya gücü yetmez! Ama Kemal Bey, Türkiye'de aydınlarla toplandı! Kapı kapı gezdi ve ortak aday arama tarama çalışması yaptı! Bu neydi?
Güzel soru ama cevabı kısa: Tiyatro Harika! Sohbeti biraz daha heyecanlı hale getirebilir miyiz?
Elbette! Tamam, hazırım!
Sana ilginç bir tarih daha verebilirim...
17 Aralık 2012... Yani Türkiye'yi sarsan 17 Aralık 2013'ten tam bir yıl önce. Yer New York'taki Metropolitan Müzesi...
Coca Cola sponsorluğunda bir gece düzenlendi. Coca Cola'nın ana sponsorluğundaki bu özel gecenin en özel ismi Ekmeleddin İhsanoğlu'ydu.
Resepsiyona Başkan Muhtar Kent yerine şirketin Türkiye ve Orta Asya Başkanı Galya Frayman Molinas katıldı. Çünkü Kent, İhsanoğlu'nun Köşk adayı olacağını o tarihlerde iyi biliyordu.
Onunla aynı karede fotoğraf vermemeyi tercih etti ve haklı da çıktı. Muhtar Kent, Erdoğan'la da iyi görüştüğü için mi kaçtı?
Muhtemelen! Ama sizin bilmediğiniz, daha doğrusu senin bilip de Türkiye'nin pas geçtiği konu burada halledilmişti!Neden Ekmeleddin Bey peki?
Coca Cola'nın İslam coğrafyasında güçlenmesini sağlayan isimlerden biri de kuşkusuz İhsanoğlu’dur. Coca Cola, İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi için her türlü desteği verecektir. Bağış kampanyasında da Coca Cola geriden büyük bağışlar yapacak. Coca Cola'nın destek verdiği bir kampanyaya da dünyanın çok önemli bağışçılarının destek vereceğini söylememe gerek yok sanırım. Ekmeleddin Bey dünyanın en büyük şirketlerinin desteği ile yola çıktı!
Aklına hangi şirket geliyorsa arkada var!
Öyle böyle değil yani! Daha çok Musevi şirketler yani?
E, tabii! Onları temsil edecek biri desteği de oradan bulur! Ama bu kez çok kapsamlı destek verecekler! Yakında görürsün zaten! Ekmeleddin Bey'den devam ediyorken, Fethullah Gülen'e gelmek istiyorum! Nedir durum!
Türkiye merak içinde!
Beyaz Saray, Gülen nedeniyle Türkiye ile aranın daha fazla açılmasına taraftar değil! Ama kesin olan şu ki geri de vermeyecekler! Şu an itibariyle iade gündemde bile değil! El altından üçüncü bir ülke için start verildi! Ama unutma herkes KÖŞK seçimlerine göre pozisyon alacaktır! İşte dostumun paylaştıklarının ancak bu kadarını yazabildim!
Türkiye'de bir takım hadiseleri önceden yazmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğim için bazı bilgilerin zamanını bekliyorum! Önde gitmeden geride kalmamaya özen gösteriyorum! 
Çünkü burada her başarının bir cezası var!” diyerek yazısını bitiriyor.
Ben her zaman şunu söylemişimdir. Amerika Türkiye’de kimi isterse istediğini başa getirir, kimi istemezse de baştan indirir. Gerekirse yok eder.
Maalesef, yıllarca değişik yöntemlerle, bizi yönetenler yönetilmiş ve yönlendirilmiştir.
CIA Ajanları her tarafta kol gezmekteler. Siyasetçileri fikir ve düşünceleri ile yönlendirmekteler.
Halk, hiç tanımasa da, bir anda kişiye öyle bir propaganda yapılır  ki, seçilen kişi bir anda popüler olur. TV.lar, Gazeteler seçilen kişiden bol bol bahseder ve halka isterlerse sevdirir, istemezlerse sevdirmezler.  Ancak, bol para akıtılınca Medya kuruluşları insanı sevimli hale getirirler. Halk ta kuzu kuzu bunları yutar ve istenileni yerine getirir.
C.H.P. Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’da bu tuzağa düştü.
Hulki Cevizoğlu’nun dediği gibi, inşallah Ekmeleddin bey, iyi bir Müslüman ki ondan şüphemiz yok, iyi bir de Atatürkçüdür.
Laik ve demokrat bir kişiliği vardır. Onu da kendisini tanıtmaya başladığında göreceğiz.
Bilgili, kültürlü bir kişi olduğunu kimse inkâr edemez. Fizik olarak da yakışır Köşke.
Önemli olan, düşünce ve fikri ve de Köşkteki tutum ve davranışı ile yakışması.
Ergun Diler’in dediği gibi, Coca Cola ve Musevi Şirketleri ekonomik destek verirlerse, onların mutlaka sonunda bir beklentileri olacaktır. İşte bu çok önemli.
Gene de ön yargılı olmayalım ve sonucu bekleyelim. Bakalım daha neler yazılacak Ekmeleddin bey hakkında.

20 Haziran 2014 Cuma

TÜMER DİYOR Kİ: "Bunalımda olan ülkeler içerisinde Türkiye nerede?..."

TÜMER DİYOR Kİ:
Bunalımda olan ülkeler içerisinde 
Türkiye nerede?
Birleşmiş Milletler, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, tüm dünya ülkelerini kapsayan bir araştırma yapmış. Buna göre, dünya nüfusunun %5,6’sı depresyon hastalığının pençesinde imiş. Bu istatistikte, gelir düzeyi, cinsiyet, etnik köken ve yaşında etkisi olduğunu altına ekliyorlar.
Hangi ülkeler bunalımda imiş bakalım?
Lübnan- % 6.6 depresyonda imiş. Sakinleştirici ve uyku haplarını en fazla onlar kullanıyormuş.
Uzmanlara göre Lübnan’ın bu kadar bunalımda olmasının sebebinin ekonomik olduğu ileri sürülerek, Lübnanlıların hükümetlerine güven duymadıklarını ve çocuklarının geleceklerinden kuşku duyduklarını, söylüyorlar.
Kolombiya – % 6.8 depresyon da imiş.
Kolombiya’da depresyon oranlarının yüksek olmasının nedeninin tedavi seçeneklerinin az olması ile bağlantılı bulunuyormuş. Ülkenin siyasi sıkıntıları, savaş ve ekonomik krizleri depresyonun artmasının başlıca nedenleri imiş. Son 2 yıldır, Columbia Üniversitesi, tedavi görmek isteyenleri rahatlatmak için internetten bir tedavi programı uygulamaya başlamış.
Hollanda halkı  % 7 depresyonda imiş.
Pek çok araştırma, çocuk yetiştirmek için en ideal ülkenin Hollanda olduğunu söylüyor. Fakat son yapılan araştırma bu fikir ile çok fazla çelişiyor. Avrupa’ya göre Hollanda’da depresyon oranları hızla artıyormuş. Uzmanlar depresyon oranının artmasını, Hollanda’nın kültürü ile alakalı olduğuna inanıyormuş. Fazla özgürlük, aile yapısının bozulması başlıca nedenler arasındadır yer alıyormuş.
Fransa – %8.5 depresyon
Alaycı bir şekilde hayatı ciddiye almayan ve aşk ülkesi kabul edilen Fransa’da depresyon hızla artıyormuş. Yapılan araştırmalarda Fransızların, dünyada en fazla antidepresan kullandığı ortaya çıkmış. Uzmanlar, bunun nedeni olarak can sıkıntısını gösteriyormuş. Pek çok Fransız, ilgi alanına sahip değilmiş ve kitap okumak gibi alışkanlıklar neredeyse çok düşük seviyeye inmiş.
Ukrayna – %9.2 depresyon
Çernobil faciası ile başlayan bunalım, zamanla yaşanan siyasi istikrarsızlık, Rusya baskısı ile Ukrayna’da depresyon en yüksek seviyeye çıkmış. Ukrayna halkı geleceğine inanmıyormuş ve kötümsermiş. Bu nedenle de ülke en fazla intihar olayının yaşandığı ülke sıralamasında bile 2. Sırada yer alıyormuş..
Amerika – %9.9 depresyon
Hayret, demek ki Amerika’da da halk rahat değil.
Amerikan nüfusunu düşündüğünüzde bu yüzde çok ciddi bir oran yaratıyor. İnsanların işlerini kaybetmesi, ekonomide olan yavaşlık ve durgunluk, ücretlerin düşmesi başlıca depresyon nedeni kabul ediliyor. Fakat ülke depresyon ile mücadele etmek için kolları sıvamış. Psikiyatrik tedavi ve ilaçlar ile bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor.
Amerika gider başka ülkeleri işgal eder, yakar, yıkar, öldürür, deşarj olur.
Şimdi sizler soracaksınız Türkiye de halkın depresyon oranı ne diye?
Ben sizlere soruyorum, sizce oran nedir?
Sizlerden şu cevabın geleceğine eminim. % 90 lardadır.
Dikkat ederseniz, minibüste, otobüste, vapurda, yollarda, her yerde halk kızgın, öfkeli, yüzü gülmez ve devamlı düşünce içersindeler.
En ufacık bir olayda hemen patlıyorlar ve konuşmalar, tartışmalar, derken vuruşmalar bile başlayabiliyor.
Halk nasıl bunalımda olmasın. Yukarıdaki ülkelerde olanların hepsi bizim ülkemizde var. Artısı var, eksisi yok.
Olaylar hiç bitmiyor.
Bayrağımız Askerin kontrolü olan Direkten indiriliyor. Konsolosluk görevlileri kaçırılıyor. Tır şoförlerimiz IŞİD denen Başbakanın deyimi ile unsurların elinde ölüm korkusu yaşıyor.
Kocalar kızıyor karılarını öldürüyor.
Çocuklar dağlara kaçırılıyor.
Ekonomi durgun. Yatırım yok. Gençler geleceklerinden kaygılı.
Ülkede siyasi istikrar yok. Dalgalanmalar hızla devam ediyor.
Cumhurbaşkanımız kim olacak heyecanı sarmış milleti.
Güven duygusu yok insanlarda.
Kuşku had safhada.
Kimse kimseye inanmıyor ve güvenmiyor.
Generaller hapiste çürümeye terk ediliyor.
Ülke bölünüp, parçalanma aşamasında.
Kardeş kardeşe düşman oldu. Aynı dinin mensupları, mezhep kavgasına tutuşmak üzere.
Etrafımız kan gölü oldu. Türkmen vatandaşlarımız katledilmekte.
Yazmak ve sıralamakla bitmeyen sıkıntılar ve üzüntüler içerisinde Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan insanlar nasıl depresyon içerisinde olmasın.
Lübnan, Kolombiya, Hollanda, Fransa, Ukrayna, Amerika. Sizler halinize şükredin. Ya bizim yerimizde olsanız valla haliniz nice olur bilinmez.
20.06.2014; Zekeriya Tümer...

10 Haziran 2014 Salı

TÜMER DİYOR Kİ: YAZIKLAR OLSUN, YUH BE, YUH!...

TÜMER DİYOR Kİ:
YAZIKLAR OLSUN; YUH BE, YUH!..









Bu vatanın, Türk Milletinin en büyük ve en kıymetli asil ve şanlı Türk Bayrağımızı nasıl gönderden indirtebilirsiniz?

Hiç kendini değil de vatanını düşünen bir vatan evladı yok muydu?
Üstte bulunan askerlerden birkaçı koşarak engel olamazlar mıydı?
Yuh be, yuh!...
Dikkat!
Siz Diyarbakır 2.ci Hava Kuvvet Komutanlığı, sizler orada çok tehlikedesiniz.
Askeri kapılardan, duvarlardan kimse elini kolunu sallayarak içeri giremezken, bu insanlar sizin kapınızdan rahatlıkla içeri girebiliyorlarsa, gece yatak odanıza bile girerler ve sizleri öldürürler.
Aman dikkat!...
Türk Askeri cesaretini mi kaybetti.
Ne oluyor?
Bu tehlikeli gidiş hiç hayra alamet değil.
Askerim, Polisim, Jandarmam ve ey Türk Milleti, birlik ve beraberlik olmanın zamanı gelmedi mi?
Şimdi, bir haber:
(Bayrak indirmede 2 güvenlik görevlisi görevden uzaklaştırıldı
Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığında direkteki Türk bayrağının bir gösterici tarafından indirilmesiyle ilgili İçişleri Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığınca soruşturma başlatıldığı, 2 güvenlik görevlisinin görevden uzaklaştırıldığı bildirildi.)
Bu kadar mı?
Günah keçisi aranacak ve birileri yanacak.
Bence, kapıdaki askerden, içeride bulunan ve bu olayı görüp te müdahale de bulunmayan herkes suçlu.
Bir milletin namusu, şerefi, onuru, gururu ayaklar altına alınacak, sizler sus pus ve korkarak bunu seyredeceksiniz.
Atatürk’ü hatırlayın. İzmir de ayaklarının altına serilen Yunan bayrağını nasıl kaldırtmıştı. Düşmanının Bayrağına nasıl saygılı davranmıştı.
Bizim anlı, şanlı Türk Bayrağımız Ermenilerin ve PKK lıların ayakları arlında çiğneniyor, yırtılıyor, yakılıyor ve Türk Askeri, Türk Polisi ve Türk Milleti susuyor.
Ne oldu bizlere, ne oldu Allah aşkına. Üzerimize ölü toprağı mı serpildi. Ne oldu.
Vatan bölünecek, bayrağımız gönderden indirilecek, kuzu kuzu bunları kabul mü edeceğiz.
Uyan be milletim, uyan.
Gerçekleri 
görün 
artık!...
Siyasi ikbal uğruna, bu kabil namussuzluklara ve ahlaksızlıklara, vatan hainliğine göz yumulmamalı.
Başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Genel Kurmay Başkanlığı ve Türk Milleti olmak üzere artık bu kabil olaylara göz yumulmamalı ve gereği yapılmalıdır.
Türkiye’m ışığın hiç sönmesin.
Bayrağımız sonsuza kadar gökyüzünde dalgalansın.
Aminnn…
10. 06. 2014