29 Aralık 2015 Salı

EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE GEL !.. Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ !..
EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE GEL
Sevgili okurlar, 31 Aralık yaklaştı. 31 Aralık akşamı yılbaşı. Adettir, eski yılın bitişi yeni yılın girişi kutlanır.
Sevinir insanlar... 
Oh be eski yıl dertleri, tasaları, acıları ile geri de kaldı. Yeni yılda inşallah her şey güzel olacak, eski yılda yaşadıklarımızı yeni yılda yaşamayız inşallah, diyerek, 31 Aralık gecesi, saat 24.00 olduğu anda, herkes sevinçle birbirlerine sarılacak ve yeni yılın gelişini kutlayacak.
TRT de eskiden tam saat 24.00 olduğunda dansöz çıkar, kıvırttıkça kıvırtırdı. 
TRT hadi erkeksen şimdi de çıkarsana.
Neyin sevinci bu? Sevinç mi kaldı, mutluluk nerede?
2015 yılı şer yılı olacak dedik oldu.
2016 yılı daha da berbat geçecek. Sevinmek değil üzülmek gerek.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu durum malum..
Etrafımızda vahşet ve insanlık dışı olaylar yaşanırken, Akdeniz de kana bulanmak istenmektedir.
Her gün askerimiz, polisimiz, masum insanlarımız öldürülmekte.
Ne zaman nerede, nasıl bombanın patlayacağını bilemiyoruz.
Bir de kalkmışız, her şey güllük gülistanlık gibi, yeni yılın gelişini kutlayacağız.
Dün uğradığım bakkaldan bir genç çıktı. Bakkal sahibi arkasından dedi ki:
“ Bu genç yeni evli, çocuğu olmak üzere.. 1200 lira asgari ücretle çalışıyor. 600 lira kira veriyor. Nasıl geçinecek bu insan” diye üzüntüsünü belirtti.
Şimdi kalkacak bu delikanlı yeni yılın gelmesine sevinecek. Yeni yılda geçinebileceği maaşı mı verecek devlet?
Milletvekilleri gece yarısı toplanırlar, aniden karar alırlar, kendi maaşlarına 3 bin lira zam getirirken, bu garip işçiye de 100 lira zam verirler, olur biter.
Emekliler, siz zaten bitmişsiniz. Siz yaşamayın. Size vereceğimiz zam da 100 lira yeter de artar bile, derler. Üstelik utanmadan birde, emekli olup çalışanların maaşlarından sosyal güvenlik primi keserler. Geçmiş borçlarını da toplarlar, faizi eklerler, onu da maaşlarından keserler ve zavallı emekli, emekli maaşının yarısını bile alamaz.
Kalkacak şimdi bu emekli, çocukları, torunları ile yeni yılın gelişini kutlayacak. Yuh olsun, demek gerek.
Ülkenin anayasasından Türk kelimesi kaldırılacakmış. Allah Allah.
Sevgili okurlar, şunu sormamız gerekmez mi?
Anayasa’dan Türk kelimesi kalkar ise, Türk-iye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kimin, Cumhurbaşkanı olacak.
Türk Ordusu, Türk Polisi, Türk Adaleti diyemeyecek miyiz?
Türk-iye Büyük Millet Meclisi kimin meclisi olacak.
Bakın Türk kelimesinin sonuna iye ünlüsü eklenmiş, Türkiye olmuş.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile oynamaya çalışanlar varken, bizim yeni yıla sevinçle girmemiz yakışık alır mı?
“Din ve Mezhep, hiçbir zaman siyaset aleti olarak kullanılamaz”, diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünün tam tersi yapılmadı mı? Din de Mezhep de siyasetin göbeğine sokuldu ve kendi şahsi menfaatleri uğruna kullanılırken, kardeş kardeşe düşman haline getirilirken, yeni yılın gelişi mi kutlanır.
İnsanlar Allah ile aldatma yoluna gidilerek, dünya nimetlerini ve devletin kaynaklarını kendi ve yandaşlarının ceplerinin dolması için kullanan siyasi bir iradenin hüküm sürdüğü, hak ve adaletin eşit uygulanmadığı,  yer altı, yer üstü madenlerimizin, topraklarımızın, birçok kurum ve kuruluşların yabancılara satıldığı, halkın köleleşerek, yoksullaştığı bir ortamda, yeni yıl mı kutlanır?
Ortadoğu’yu şekillendirmek ve bir devleti üç beş devlet haline getirmek için emperyalist güçlerin IŞİD bahanesi ile yerleştiği Suriye, Irak  ve Türkiye’de insanlar ölürken, öldürülürken, kızlar, kadınlar pazarlarda satılırken, sen benden değilsin diye kafalar kesilirken, açlık, sefalet içerisinde insanlar göç ederken, hangi yeni yılı kutlayacağız.
En büyük mirasım, Türkiye Cumhuriyetidir, sonsuza kadar yaşayacaktır, demişti Atatürk.
Sizce yaşama ihtimali var mı?
Türklüğü yok etmeye çalışan dış düşmanlara destek olan iç düşmanlar gereken çalışmaları yaparken, uyuyan ve bir torba kömüre, makarnaya, una, ekmeğe ve ufak harçlıklara tamah ederek yaşayan, hiçbir şeye aldırmayan, kulakları sağır, gözleri kör vurdumduymaz halk topluluğu haline gelen bir millet yeni yılı neden kutlasın. Kutlamaya da hakkı yok zaten.
EY TÜRK TİTRE, UYAN VE KENDİNE GEL.
Bu işin şakası yok.
Çanakkale’de, İstiklal savaşında destanlar yazdın. Türkiye Cumhuriyetini kurdun. Ülkende yaşayan herkesi eşit kıldın. Türk Pasaportu ve kimlik verdin. Gerektiğinde devletin her kademesinde görevler verdin.
Etnik kimlik ayırımı yapmadın, din ve mezhep ayrılığı gözetmedin. Ülken, vatanın, bayrağın, dinin için savaştın, çalıştın. Şimdi ise, ülken üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Uyan ve 2016 yılında büyük tehlikeler yaşayacak ülkeni kurtar. Bölünme, parçalanma, kardeşine düşman olma.
Ufak menfaatler uğruna kendi benliğini, kişiliğini, ülkeni satma, sattırma, bölme, böldürme.
Uyan ve gerçekleri gör artık.
2015 yılı bitiyor, 2016 yılı geliyor. Gelen gideni aratır derler. 2016 yılında 2015 arar olabilirsin. Tehlike büyük, uyanmanın ve sağlıklı düşünmenin, kararlar almanın zamanı gelmedi mi, gelsin artık.
GENEDE BİZ İNADINA 2016 YILININ, ÜLKEMİZE VE DÜNYAYA BARIŞ, HUZUR GETİRMESİNİ VE ÜLKEM İNSANININ DA TÜRK KİMLİĞİ ALTINDA, ÖZGÜRCE,  İNSANCA, HAKCA, ADALETLİ YAŞAM SAĞLAMASINI DİLEYELİM.
Zekeriya Tümer 
(29.12.2015)

21 Aralık 2015 Pazartesi

Milletvekillerimiz, Milletvekili olduklarında Anayasamıza göre yemin ederler.

TÜMER DİYOR Kİ:
SEVGİLİ OKURLAR,
Milletvekillerimiz, Milletvekili olduklarında Anayasamıza göre yemin ederler.
Anayasa'ya göre;
Millet Vekilleri'nin andı şöyle:
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyet'e ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Bu yemine göre, bütün milletvekillerinin ve Hükümetin Devletin varlığının devam ettirilmesi için, çaba göstermeleri ve devletin bağımsızlığını korumaları; Yani, dış güçlere karşı devleti korumaları ve ekonomik, siyasi hiçbir devletin boyunduruğu altına girmemek için gereken mücadeleyi yapmaları gerekmektedir.
Ne vatanın ve ne de milletin bölünmemesi için de gereken çabayı göstermek zorundadırlar..
Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacaklarını da taahhüt etmişlerdir.
Demokratik ve laik Cumhuriyet rejimine ve de Atatürk ilke ve inkılâplarına da bağlı kalacaklarına dair söz vermişlerdir.
Bununla da kalmayıp, toplumun huzuru, refahı, milli dayanışma ve de adalet anlayışı içerisinde, herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması için Anayasa’ya sadık kalarak, Anayasa’dan ayrılmayacaklarına da söz vermişlerdir.
Bu sözleri de Büyük Türk milleti önünde, namusları ve şerefleri üzerine ant içerek yapmışlardır.
Gayet güzel bir yemin…
Anayasamızda da buna benzer hükümler yer almaktadır.
Ancak, bugün bakıyoruz, devletin varlığı ve bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliği, hukukun üstünlüğü tehlikeye girmiştir.
Demokratik, laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına da saldırılmakta ve de küfürler edilmektedir.
Toplumun huzur ve refahı kalmamıştır.  Milli dayanışma ortadan kalkmış, yandaş dayanışma öne çıkmıştır.
Adalette eşitlik ortadan kalkmış, insan haklarından ve temel hürriyetlerden bahsedilemez duruma gelinmiştir…
Anayasa’ya sadakat kalmamış, büyük Türk milleti ortadan kaybolma noktasına gelmiştir.
Demek ki, bir yerlerde yanlışlık yapılmış ve yapılmaktadır.
Böyle olunca, duyarlı halkımızdan bazı kesimler, facebook’ta, googleda, twittırda yukarıdaki yemine sadık kalarak gruplar kurmuşlar, Atatürk’e,  Demokratik ve Laik Cumhuriyete sahip çıkmak, vatanın bölünmez bütünlüğü, bayrağımıza ve dilimize, dinimize bağlı kalarak fikirlerini, düşüncelerini paylaşma yolunu seçmişlerdir.
Ben bu durumu, İstiklal Savaşındaki Kuvay-ı Milliye ruhuna benzetiyorum.
Gruplardan bazıları şunlar: Atatürkçüyüz, Kemalist Olmaktan Guru Duyanlar, Atatürk’ün izindeyiz Cumhuriyet Halk Partisi grubu, Atatürkçü sol yürek, Cumhuriyetçiler birleşelim,(50 bine yakın üyesi var.) Öz Atatürkçü ve vatan sevenler, (28 bin üyesi var.),
Atatürk Türkiye’si, Atatürkçü Türkiye, (50 bine yakın üyesi var.), Sözde değil, özde Atatürkçüler. Korkmuyorsan Gel. (20 bin korkmayan üyesi var.), Atatürkçüler mekânı, Çağdaş Türkiye Platformu, (15 bin üyesi var), Atatürkçü Düşünce Derneğinin çeşitli facebook grupları.
Bu kabil daha benim bilmediğim çok grupların olduğuna eminim.
Sevgili grup üyeleri, aynı fikir ve düşünceyi paylaşıyorsunuz. Aynı şeylere üzülüyor ve kızıyorsunuz. Karşınızda kızdığınız ve yönetimden gitmesini istediğiniz kişiler ve siyasi partiler aynı.
Buna rağmen, bazen şahit oluyorum, kendi içinizde bir grup, başka bir grubu beğenmiyor. Böyle bir çalışma başarılı olamaz. Birleşmek ve bütünleşmek gerek.
Halkın eğitilmesi için daha büyük çabalar ve mücadeleler yapmak zorundasınız.
Okumayan, düşünmeyen, araştırmayan toplumlar gerçekleri bilemez.
2015 yılı şer yılı olarak bitiyor. 2016 yılı Türkiye halkı için daha da sıkıntılı geçecek.
Yunanistan ufak ufak adalarımızı işgal ederken, sesimiz çıkmadı. Şimdi sınırlarımızda değişiklik yapılmaya çalışılıyor, komşularımız ile küskünlükler arttıkça artıyor, ekonomik sıkıntı ister istemez büyüyecektir.
Yukarıda belirttiğimiz yemine sadık kalanlar kaç kişi, bunu da bilemiyoruz. Umudumuz azaldıkça azalıyor. Bölünmenin, parçalanmanın zamanı değil. Birleşmenin zamanı.
Bu nedenle, Milletvekillerinin ettiği yemine, halk olarak, Türk Milleti olarak bizler sadık kalalım ve ülkemize sahip çıkalım.
Ulusal Haber internet gazetesi sizlerin gözü, kulağı ve sesi olmaya hiçbir karşılık gözetmeden devam edecektir.
Bizlerin sponsoru yoktur. Hiçbir kurum ve kuruluşla ortaklığımız yoktur. Kendi gücümüzle, kendi imkânlarımızla özverili dostlarımızla, yazarlarımızla sizlere hizmet aşkıyla 2016 yılında da yayınlarımıza devam edeceğiz inşallah.
Aynı fikir ve düşünce de olan grupların bir araya gelmesi için öncülük yapmaya hazırız.
Bu nedenle, bizlere meyl adreslerinizi lütfen bildirin.
2016 yılının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, yurtta barış, dünya da barış içerisinde yaşamamızı temenni ederiz.
***
21.12.2015
Zekeriya Tümer

12 Aralık 2015 Cumartesi

AKDENİZ KANA BULANMAK MI İSTENİYOR?, TÜMER DİYOR Kİ !.., ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ !..
AKDENİZ KANA BULANMAK MI İSTENİYOR?
Suriye’deki iç karışıklıklar bahane edilerek, Rusya ve ABD ile Nato ülkeleri savaş gemilerini Akdenize indirdiler.
Bilindiği üzere Suriye’de 2011 yılında başlayan iç karışıklıklar, bugünde devam etmektedir.
İç savaşın başlamasının ardından IŞİD denen terör örgütü, sözde Müslümanlığı kurtarmak amacı ile Suriye Topraklarına yerleştirildi ve IŞİD kelleleri almaya başladı.
Bu terör örgütü birileri tarafından hem silah ve hem de para ile beslendi, desteklendi.
Irak içerilerine de giren IŞİD birçok bölgeyi ve Petrol kaynağını hâkimiyeti altına aldı.
Böylece Parasal ve silah gücü artarken, dünyanın birçok ülkesinden de taraftar kazanmaya başladı.
Besle, büyüt, başına bela olunca da yok etmeye çalış.
Başından beri Rusya Suriye lideri Esad’a destek vermekte. Şimdi ise IŞİD bahanesi ile askeri gücünü de Suriye’ye yerleştirmekte. Denizde savaş gemileri, havada uçakları, karada askeri üsleri.
Bu durum karşısında ABD ve NATO ülkeleri de Akdeniz’e askeri güçlerini göndermek zorunda kaldılar.
ABD’de başta olmak üzere Fransa, İtalya, İngiltere, Kanada, İspanya, Belçika, Portekiz, Yunanistan ve Hollanda’nın savaş gemileri, denizaltıları olmak üzere Akdeniz’de. Türkiye donanması da 14 muharip ve 14 lojistik destek gemisi ile çevre limanlarına yerleşmiş durumda.
Toplam 12 ülkenin 36 savaş gemileri ile Akdeniz’de Rusya’ya karşı boy göstermekteler.
Bu kadar büyük askeri güç ile Akdeniz’e inen Rusya, ABD ve NATO ülkeleri, amacınız IŞİD mi, yoksa Suriye’yi paylaşmak mı?
Bu arada Türkiye’de de Kürt Devletini kurmak mı?
Ya da Suriye Rusya’ya yem olacak korkusu ile, Suriye’yi Rusya’ya yem etmemek mi?
Yıllardır IŞİD’i beslediniz ve dünyanın başına bela ettiniz. Birbirinizle uğraşacağınıza, dünyanın başına bela olan IŞİD’i hep birlikte bitirin.
ESAD kendi ülkesinde çıkan karışıklığı gidermek için gereken mücadelesini yapıyor. Saddam Hüseyin ve Kaddafi gibi kellesinin gitmemesi için direniyor. Eh Rusya, İran ve Çin’de arkasında olunca, paçayı kurtaracak gibi.
Amerika Suriye’de Esadsız bir yönetim istiyormuş, sana ne. Başkaları da Amerika’da Obamasız bir rejim isterlerse ne diyeceksin?
Rusya’da buna karşılık Esad’lı rejim istiyor.
Şimdi sizler bunu sebep bilip birbirinizle savaşarak Akdeniz’i kana mı bulayacaksınız?
ABD Irak’a girdi, netice ne oldu?
Irak’a barış, huzur ve demokrasi getirecekti. Getirdi mi?
Suriye’ye şimdi barış mı gelecek? 
Huzur mu gelecek? 
Demokrasi mi gelecek?
Amerika, mutlaka bir bahane bulur ve gelir ülkene yerleşir.
Rusya’nın 2.ci dünya savaşından sonraki düşüncesi, Boğazlar’da denetim sahibi olmaktı.
Amerika Rusya’nın bu niyetini benimsememiş ve Türkiye’ye Marşhall yardımı ile destek olmuş ve de bu sayede ülkemiz ile dostluk ilişkileri artmaya başlamıştır.
O günden bu yana da istediği gibi Türkiye’yi şekillendirmektedir.
Dost gözüken ülke, Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirir miydi?
24 Kasımda düşürülen Rus uçağı ortalığın karışmasına sebep oldu.
Ruslar’da IŞİD’i bahane ederek Bayırbucak bölgesindeki Türkmenleri bombalaması hainlik değil mi?
Rusya şu an düşürülen uçak nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar uyguluyor ve düşürülen uçakla ilgili olarak da Türkiye’nin düşürdüğü uçağın bedelini ağır ödeyeceğini söylüyor.
Putin hazretleri, bedeller karşılıklı ağır ödenir.
Bunu unutma.
En önemli gerçek ise Suriye’de yaşanan soğuk veya sıcak savaşın en ağır bedelini Türkiye ödeyecektir. İleride ki günlerde bunu yaşayacağız ve göreceğiz.
Bu nedenle Türkiyeyi zor günler beklemekte.
İktidarını güçlendirmek ve koltuğunu kaybetmemek için türlü bahaneler yaratmak, hele ki savaş oyunu oynamak son derece tehlikelidir. 
Savaşta, kan vardır, acı, ızdırap ve gözyaşı vardır. Bunu kimsenin aklından çıkarmaması gerektir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda sulh” sözü ne kadar doğru ve isabetli sözdür.
Herkesin aklını başına toplaması ve savaştan yana değil, barıştan yana olmaları gerek.
***
12.12.2015
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

8 Aralık 2015 Salı

ALSAN NE OLUR, ALMASAN NE OLUR?.... ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
ALSAN NE OLUR, ALMASAN NE OLUR !...
 Erdoğan'dan Putin'e: "Alsan n'olur almasan n'olur?.."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'domates ambargosu uygulayan Putin'e sert çıktı: Bunların hepsi duygusal şeyler. Türkiye sizin 1 milyar dolarlık ithalatınız olmazsa, yıkılacak ülke değildir. Başka kapılar açıldı bile...
Olay bu kadar basit.
Elbette her devlet kendisine göre bir çare bulacaktır.
Ülke insanını rahat ettirmek için kendi kaynaklarını değil, başkasının kaynaklarını kullandırmaya çalışırsan, bir gün komşun ile aran açıldığında ülke insanına sıkıntı yaşatırsın.
Dışa bağımlılık hiçbir zaman fayda getirmemiştir.
Putin ile Erdoğan’ın söz düelloları gittikçe artmakta.
Bu ise hiç hoş değil.
Bu gidişat son bulmaz ve gerilim gittikçe artar ise, zarar görenler çok olur.
Rusya bize batı devletlerine nazaran daha dosttur.
Zaman zaman Rus zulmü Türk devletlerine yapılmıştır. Ahıska Türkleri başta olmak üzere, Kırım ve Kafkasya’da yaşayan Türkler öldürülmüş, sürülmüş ve kökleri kazınmak istenmiştir.
Ancak, İstiklal harbinde ve sonrasında inkâr edilemeyecek düzeyde Ruslardan maddi ve silah desteği görülmüştür.
Bolşevik ihtilalinden sonra Komünist rejimle idare edilmeye çalışan Rusya Türkiye halkına bir öcü gibi gösterilmiş ve korkutulmaya çalışılmıştır.
Bugün Rus halkı ile Türki Cumhuriyetler dâhil, Türkiye sınırları içerisinde çok Rus halkı vardır.  Antalya bölgesinde 30-40 bin civarında yerleşmiş Rus vatandaşının olduğu söyleniyor.
Birçok Rus kadını da Türk erkekleri ile evlenmiş ve çocuk sahibi oluşlardır.
Bütün bunların her iki lider tarafından göz ardı edilmemesi gerekir.
21.yüzyıl kavga yüzyılı olmamalıdır. Teknolojinin geliştiği ve artık göğüs göğse savaşmanın tarihe karıştığı bir dönemdeyiz.
Kilometrelerce uzaktan basılan düğmelerden çıkan bombalar, kilometrelerce uzaktaki hedefleri yerle bir etmektedir.
Rusya Krizi Antalya Domates üreticilerini zora soktu
Putin’in de işi körüklemekten vazgeçmesi gerek.
Hatalar elbette yapılır, bunların bedelleri ödettirilmeye kalkılırsa, hiçbir zaman tek taraf zarar görmez.
Farz edelim ki, Rusya ile Türkiye savaşmaya başladı. Rusya’nın boyunduruğundan kurtulmuş olan Türki Cumhuriyetlerinde yeniden milli şuurun canlanarak Ruslara kafa tutmayacağını kim garanti edebilir. O zaman Rusya’nın halini düşünün. Ne yapacağını şaşırır.
Türkiye de elbette perişanları yaşar.
Ekonomik olarak çöküntüye uğrarken, içteki terör daha da şiddetlenir. Irak ve Suriye bölgelerinde savaşmak zorunda kalır.
Savaşta, kan vardır, gözyaşı vardır, acı vardır. Derin yaralar açılır ve bu yaraların kapanması kolay olmaz.
Sevgili okurlar, gerçekler ortada da kimse görmek istemiyor.
Tek amaç var, ortadoğuyu şekillendirmek. Amerika ve İngiliz oyunları Türkiye ‘yi de bölme çabasını gütmektedirler.
Nato nerede savaşacak?
Rusya ile Türkiye kapışırsa, savaş Türkiye topraklarında, Irak ve Suriye topraklarında olacaktır.
Bu ülkeler mahvolacak. İnsanları öldüğü gibi, birçok eserleri, fabrikaları, binaları, yakılıp yıkılacaktır.
Irak’ta, Suriye’de yaşananlar gözler önünde.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Putin, siz nelerin peşindesiniz? Bırakın kinleşmeyi, bırakın düşman olmayı, eskisi gibi dost olun. Düşman olmak yarar sağlamaz.
Varsa bir hata, masaya yatırılır ve konuşularak her şey çözüme kavuşur. Emperyalist güçlerin tuzağına düşmeyin.
Rus halkı Türk’lerle iç içe yaşıyor, bağlantılar kuvvetlendi. Bunlara zarar vermemek gerek.
Sevgili okurlar, Türkiye ve Rusya birileri tarafından kışkırtılıyorlar ve Türkiye’ye zarar vermeye çalışılıyor. Bunları artık milletin görmesi gerek.
Ne, Nato’ya bağlı devletler ve ne de Amerika Türkiye’ye fazla destek vermez. Nato’nun göstermelik Boğaza gönderdiği üç gemi ne yapacak, Rusya bunlardan mı korkacak.
Bunlar hep hikâye.
Bütün amaç, Türkiye’yi de batağa çekip, parçalamak ve Sevr’i geri getirmek.
Uyan be milletim uyan.
Uyan be muhalefet uyan.
1 Kasım’da yediğiniz şamarın acısı ve sersemliği halen geçmedi mi?
Ülkenin üzerinde oynanan çirkin oyunları görmüyor musunuz?
Son sözümüz;
Allah Türk Milletinin yardımcısı olsun.
***
Ulusalhaber1881@gmail.com

3 Aralık 2015 Perşembe

UCUZ KAHRAMANLIKLAR YAPILMAMALI!.. ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
UCUZ KAHRAMANLIKLAR YAPILMAMALI
Sevgili okurlar, son günlerde ucuz kahramanlıklar yapılmakta.
Biliyorsunuz biz Rusya’nın savaş uçağını hava sahamızı ihlal ettiğinden düşürdük.
Bu olayın ardından, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasında söz düelloları başladı.
Rusya’ya yaş sebze ve meyve ihracatımız var. Onlardan da doğalgaz alıyoruz.
Ekonomik tedbirler alınarak her iki ülke de birbirlerini zora sokma çabasında.
İyi de bunun kime faydası olacak?..
Ortadoğu’da olanlar oluyor, kan gövdeyi götürüyor.
Amerika’nın Irak’ta, Libya’da uyguladığı iktidarı devirme projesi Suriye’de tutmadı.
Nedeni ise, Rusya’nın, İran’ın ve Çin’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı desteklemeleri idi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Rusya’nın ne işi var Suriye’de” diyormuş. O zaman şunu da sormak gerek, Amerika’nın ne işi var oralarda, Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın ne işi var Suriye’de?
Suriye’de bir iç savaş baş gösterdi. Peki, bunun müsebbibi kim?
IŞİD denen belayı Suriye’ye yerleştiren ve besleyen devletler, şimdi utanmadan Suriye’de IŞİD’i yok etme bahanesi ile bizim soydaşlarımız Türkmenleri’de yok etme çabasındalar.
IŞİD’e silah ve para yardımı yapılmasaydı, Allah’ın belası bu terör örgütü bu kadar
büyürmüydü?
Her şey göstermelik ve amaç belli.
Rusya, Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya dâhil, İran ve Çin olmak üzere ve bilhassa İsrail orta doğunun verimli petrollerinden pay alma peşindeler.
Yüzyıllardır amaçları belli.
Ortadoğu’ya yerleşmek ve sınırları yeniden belirlemek.
Bizim bu tuzaklara düşmememiz gerekli.
PKK olayı yıllardır neden bitmiyor? Biteceği de yok. Kürt vatandaşlarımız suiistimal ediliyor ve çoğunlukla da onlar zarar görüyorlar.
Putin’in de Recep Tayyip Erdoğan’ın da çok daha dikkatli hareket ederek, ortalığı karıştıracak söz ve beyanlardan kaçınması gerek.
Allah muhafaza 3. Dünya harbi çıkar valla.
Büyük harpler çok basit sebepler yüzünden çıkmıştır. Sonrasında da binlerce insan ölmüş, sakat kalmış ve devletlerin ekonomisi çökmüştür.
Savaşların kimseye yararı olmaz.
Türk milleti cesurdur. Hele ki, ülkesine saldırı olursa, aniden vatanı için canını vermeye hazır hale gelir. Bunu Rusya’da bilir; Bütün emperyalist devletler de...
Suriye Devlet Başkanı Esad, Suriye’de 4 yıldır devam eden iç savaşın sona ermesi için, Fransa, İngiltere, ABD, Suudi Arabistan, Katar ve diğerleri, teröristleri desteklemekten vaz geçsinler, demiş. Doğru söylüyor.
Uçaklarla gelip, tepeden bombalar yağdıracağınıza, terörü beslemekten vaz geçin.
Esad “eğer destek durursa ertesi gün durum düzelmeye başlar, birkaç ay içinde Suriye’ye barış gelir” demektedir.
Binlerce Suriyeli evinden barkından oldu, çoluk çocuk perişanları yaşıyorlar. Ülkemize gelenleri görüyoruz. Sokaklar Suriyeli insanlarla doldu. Aç kalmamak için dileniyorlar. Yazık değil mi bu insanlara.
Suriye’den ölmemek için kaçanların denizlerde boğularak öldüklerine şahit oluyoruz. İnsan olanın vicdanı sızlar.
Türkiye’ye sığınmak için gelen Suriyelilerin içerisine teröristler de sızmış olabilir. Bunu Esad’da dile getiriyor. Bu teröristler Türkiye dahil, Avrupa ülkelerine de kolaylıkla Suriyeli vatandaşmış gibi yerleşmiş olabilirler.
Şimdi de bela oluyorlar işte.
Teröri besle, sonra da belanı bul. Beslemeden, büyütmeden tedbirini alman gerekmez miydi ey ABD. Fransa, İngiltere, Almanya vs.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a  Putin “Mert ve cesur” dermiş. R.T.E. bunu söylüyor. 
Eee Putin bey, mert ve cesur dediğin kişi de elbette cesurluğunu yapacaktır. Senin uçağının ne işi var, Türkiye hava sahasının sınırları içerisinde. İşte, mert ve cesur olan kişi de korkmaz ve düşüttürür senin uçağını.
ALMANYA VE FRANSA İNCİRLİK ÜSSÜ’NÜ KULLANMAYA HAZIRLANIYOR.
Fransa ve Almanya, savaş uçaklarının İncirlik Hava Üssü’ni kullanabilmesi için Ankara’ya başvurmuş. Türkiye olarak da biz bu taleplere olumlu bakıyormuşuz.
Oh ne ala, Amerika’dan sonra bir bahane ile Nato devletleri de ülkemizin içerisine savaş uçakları bombaları ve askerleri ile yerleşiyor.
Bakalım sonuç ne olacak?
2015 yılı bitmek üzere. Huzuru bu yıl içerisinde bulamadık. 2015 yılı şer yılı olacak diye daha önce yazmıştık. Maalesef oldu.
2016 yılı çok daha büyük sıkıntılara gebe.
Bu çalkantılar kolay kolay durulmaz.
Açılan yaraları kapatmak için uğraşılmıyor. Yaralar büyüsün ki, tedavi etmek için ilaç üretelim ve satalım, para kazanalım isteniyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün manasını biz dâhil olmak üzere bütün dünya devletleri anlayabilseler di, herhalde dünya barış ve huzur içerisinde yaşar dı!
Maalesef komşularımız ile dost olacağımıza düşman olmaya devam ediyoruz.
Allah sonumuzu hayır etsin.
***
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com