TÜMER DİYOR Kİ !.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜMER DİYOR Kİ !.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Şubat 2016 Perşembe

VATANA İHANETİN NEDENİ OLMAZ ER YA DA GEÇ BEDELİ OLUR!!!,, Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
VATANA İHANETİN NEDENİ OLMAZ
ER YA DA GEÇ BEDELİ OLUR!!!
Zekeriya TÜMER
Sevgili okurlar, yukarıdaki söz Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği sözdür.
Vatana kimlerin nasıl ve ne şekilde ihanet ettiği ortadadır.
17 Şubat günü hızlı trene bindim ve İstanbul’dan Ankara’ya geliyorum.
Saat 19.oo. Cep telefonum çaldı ve kızım aradı. “Baba nerdesin, Ankara’da patlama oldu, yollar kapalı, ölü ve yaralı çok” dedi.
Biz "ulusal haber internet gazetemizde", terör örgütlerinin Şehirlerimizde terör hareketi hazırlığını yaptıklarını yazmıştık.
Patlamada 28 kişinin öldüğü ve 61 kişinin yaralandığı söyleniyor. İnşallah ölü ve yaralıların sayısı artmaz.
Teröristlerin seçtikleri hedefin yeri çok önemli. Ankara’nın tam göbeği ve Genel Kurmay, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Büyük Millet Meclisi, İçişleri Bakanlığına çok yakın bir yer.
Askeri servis araçlarına bombalı araçla saldırı. 28 ölü, 61 yaralı.
Yani diyor ki teröristler, bu PKK veya IŞİD, ya da bir başka terörist grup olabilir, hiç önemli değil, bakın biz istersek sizin en önemli merkezinize bomba ile saldırırız.
İstihbaratımız nerede, bir zafiyet mi var ki, bunlar bu denli cüretkâr olabiliyorlar.
Yoksa Vatana ihanetin alanı gittikçe genişlemekte mi?
Şimdi her kafadan bir ses çıkacak, beyanatlar peş peşe verilecek.
Ölenlerin aileleri kan ağlayacak, yaralılar psikolojik bunalımlarını ve vücutlarındaki yaraların izlerini ölünceye kadar hissederek yaşayacaklardır.
Lanet olsun, ülkemizi bu hale getirenlere. Lanet olsun teröre ve teröristlere destek verenlere.
Amaç belli.
Dünya savaşı sonrasında ABD Başkanı Wilson’un, “Türkiye bütünüyle ortadan silinmeli” sözü unutulmamalı.
Ortadoğu bataklığının içine çekilmek istediğimiz çok açık ve net belli..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mücadelemizi kararlı şekilde sürdüreceğiz” demiş.
Devamla, “Bayrağımızın inmeyeceğinin, ezanlarımızın susmayacağının, ülkemizin bölünmeyeceğinin, devletimizin yıkılmayacağının,” ispatı olarak ta şehitlerimizi ve gazilerimizi göstermiştir.
Bayrağımızın, gönderlerden indirildiğini ve kimsenin sesinin çıkmadığını da gördük. Tabelalardan TC. Kelimesinin silindiğine şahit olduk. Okullarda her gün okunan ve çocuklara milli şuur aşılamaya çalışılan Türk’üm doğruyum, çalışkanım andının kaldırıldığına da şahit olduk.
Açılım süresi içerisinde, asfaltların altına patlayıcıların kimler tarafından nasıl yerleştirildiği, silahların nasıl depolandığı, şehirlerimizin içlerine kadar patlayıcı maddelerin kimler tarafından nasıl getirildiğini, teröristlerin büyük şehirlerde nasıl yuvalandığını ve şimdi de harekete geçtiğinin, hesabı kimden, nasıl ve ne zaman sorulacak, çok merak ediyoruz..
Sözler çok güzel, ancak bugüne kadar yapılanlar ve uygulanan yanlış politikaların da ülkemizi bugünlere getirdiğini unutmamak gerek.
Wilson’un “Türkiye bütünüyle ortadan silinmeli” sözünü yerine getirmek için emperyalist devletler fırsat kollamaktalar. Bunu unutmamak ve onlara fazla güvenmemek gerek.
Araplara ise hiç güvenmemek gerek. Asıl onlar bize düşman. Bizim askerlerimizi arkadan hançerlediklerini unutmayalım.
Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığı unutulmamalı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde halk siyasi partilere “bu gidişat iyi değil, birleşin ve hükümeti birlikte kurun” mesajını vermişti.
Bunu idrak edemeyen ya da etmek istemeyen başta Bahçeli sayesinde hükümet kurulamadı, erken seçime gitti ve AKP.ti tekrar tek başına iktidar oldu.
Gerçekler ortada, 13 yıldır Hükümet olan ve 13 yılda iyi ve kötü yapılan her şeyden sorumlu olan AKP dir.
Suriye bataklığına Arap Baharı sevdası ile girmek, ülkemizin daha çok sıkıntılar yaşamasına sebep olacaktır.
Bütün dünyanın disiplini ve cesareti ile takdir ettiği ve de bazı ülkelerin korktuğu ordumuz yıpratılırken, buna göz yuman ve çanak tutan hainler unutulmamalıdır.
Bu ülke Askeri, Polisi, Jandarması ile güçlü olmak zorundadır. Etrafımız düşman çemberi ile abluka altına alınmış vaziyettedir.
Konuşmak değil, konuştuğunu hayata geçirmek önemlidir.
Ülkenin bu karanlıktan çıkabilmesi için çok kısa zaman içerisinde bütün partilerin içerisinde yer alacağı Milli Mutabakat Hükümeti kurulmalıdır.
Anayasayı değiştirirsek, başkanlık olursak, tek adam emrine girersek, bu kargaşa son bulur hayali ile milleti uyutmanın âlemi yok.
Evet, 79 milyonun çoğu daha gerçekleri göremiyor, ancak görenler de azımsanacak kadar az değil.
Aman, panik yaşamayalım ve sağduyu hep önde olsun. Ortalığı karıştırmak için, milleti bölmek, parçalamak ve birbirine düşürmek için daha çok bomba patlayabilir.
Güvenlik güçlerimize güvenmeli ve destek olmalıyız.
Kim ne derse desin, istiklal savaşındaki milli şuur bir gün gelecek ayağa kalkacak ve bu vatana ihanet edenlerden hesap soracaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile yazımı bitirirken, şu ana kadar terör belası nedeniyle ölenlerin inşallah mekânları cennet olur, geride kalanlara Allah sabır verir, yaralananlara da acil şifalar dilerim.
“Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.”
***
18.02.2016
Zekeriya Tümer

8 Şubat 2016 Pazartesi

SİYASET (SİYASİ YAŞAM) YÜZÜNDEN SAĞLIĞIMIZ BOZULDU;.. Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ!..
SİYASET (SİYASİ YAŞAM) YÜZÜNDEN
SAĞLIĞIMIZ BOZULDU
Zekeriya TÜMER
 Türkiye’deki siyasi yaşamın dengesizliği ve ülkenin geleceğinin karanlık günlere doğru gitmesi düşüncesi ve korkusu insanların ruhsal dengesini ve sağlığını bozdu.
Piyasaya sürülen GDO’lu besinler ve sağlığa zararlı yapılan gıda ürünleri, beslenme dengemizi de alt üst etti.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne beslenen düşmanlık ve bölücü terör örgütlerinin ve de dış güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunları sinir sistemlerimizi çökertmeye başladı.
Cumhuriyetin kazanımları sayesinde bugün krallar hayatı yaşayanların nankörlükleri ve vatana ihanet düşünceleri ise tahammül sınırımıza dayandı.
Bunca pislikler içerisinde bozulan sağlığımızı dengede tutabilmek ve sağlıklı yaşayabilmek için bilgilenmek zorundayız.
İnternet üzerinden TV. Yayıncılığına başlamış olan Hekimtürk TV.'yi izlemenizi öneririm.
(http://www.hekimturktv.com/canli-izle)
Uzman doktorlarımızın hastalıklar konusunda vermiş olduğu bilgilerle birlikte, kaliteli yaşam konusunda geniş bilgiler sunulmaktadır. Sağlıklı yaşam konusunda her türlü bilgiye ulaşmanız mümkün. Ulusal Haber olarak bizde Hekim Türk Tv. İle işbirliğine girmiş ve birlikte siyaset yüzünden hasta olan milletimize, hastalıklarından kurtulmaları için reçete vermeye çalışmaktayız.
Sağlıklı Yaşamın Sırrı konusunda Erol Salman’ın  (0532 720 38 00)  hazırlamış olduğu bilgileri de sizlere sunmak isterim.(Erol Salman’da kendisini sağlıklı yaşama adamış ve bu konuda geniş bir bilgiye sahip kişidir.)
Erol diyor ki: Kilonuza göre su içiniz. Yani kilonuz ile 0.33 ü çarpınız, ne kadar su içmeniz gerektiğini öğrenin. Ortalama, günlük su miktarı, bayanlarda tabii çok kilolu değillerse, 1,5 veya 2 litre, erkeklerde ise 2 veya 2,5 litre imiş.
Günlük tuz tüketimimiz 5 gramı geçmemeli. Bu tuz da Kaya tuzu veya deniz tuzu olmalı, Himalaya Kristal Tuzu daha iyi imiş. Ülkemizde Çankırı başta olmak üzere Kaya tuzu ve birçok bölgelerimizde de doğal tuz bulunmaktadır. Rafine edilmiş tuz’un yerine doğal tuz kullanmak çok daha yararlı imiş.
Erol Salman Stresten mümkün olduğunca uzaklaşın diyor da, bu şartlarda nasıl uzaklaşırız Allah bilir.
Gece yatmadan önce ayaklarımızı soleli su ile yıkarsak, çok rahat ederiz. 
Bunu ben denedim, gerçekten rahat ediyorsunuz.
Yemek arasında su içmek yarar değil, zarar veriyormuş. Yani yemek yerken, bilhassa soğuk su içmemek gerekmiş. Nedeni ise yediğimiz yemekteki yağı soğuk su donduruyor. Mide de kalıyormuş.
Yemekten 1 saat sonra su içmek daha yararlı imiş.
Yemekten sonra bir bardak sıcak içecek midemiz için daha faydalı olurmuş.
Yemekten 2 saat sonra meyve yemek yarar açısından daha iyi imiş.
Kullandığımız cep telefonları, TV, Bilgisayar vs. yanında tuz lambası bulundurmak faydalı imiş. Nedeni ise tuz lambasının Radyasyonu emici özelliği varmış.
Siyaseti takip etmemek ve televizyonlarda haberleri izlememek bence sağlık yönünden en iyisi.
Peş peşe gelen zamlar, Suriye ile ilgili politikalar, Rusya dahil, bütün sınır komşularımızla olan ilişkilerin kötü olması, her gün gelen şehit haberleri sinirlerimizi bozuyor ve de bizleri üzüyor.
Her gün yollarda kişilerin gergin ve ufacık kıvılcımla patlayacaklarına şahit oluyoruz.
Açılım süreci içerisinde PKK militanlarının iç bölgelere silah ve bomba yığınaklarını yapmasına göz yuman yönetime hadi gel de kızma. Şimdi de temizlemek için çaba harcanmakta. Gün geçmiyor ki, şehit haberi gelmesin. Bu durumda nasıl üzülmezsin ve sinir sistemin bozulmaz.
Biz gene de vücut sağlığımızdan çok akıl sağlığımıza dikkat edelim.
T,B,M,M,sinde bulunan milletvekillerinin kendilerine zam yapmaya gelince, bir gecede maaşlarını arttırmalarına falan da kızıp, aklımızdan olmayalım.
Anayasayı, baba yasayı değiştirip, Türklüğü ortadan kaldırıp, Başkanlık sisteminin getirilmesi çalışmalarına da kızmayalım.
Benzine, gaza, tuza, Elektriğe, suya, ekmeğe, otobüse vs. gelen zamlara da kızarak akli dengemizi bozmayalım.
Arap şeyhlerine özenen devlet büyüklerimizin, arabalarını da yurt dışına götürmelerine  kızmayalım.(Türkiye'nin zengin ülke olduğunu göstermek için arabalar götürülmüş olabilir.)
Sağlık gerçekten çok önemli. İnsanın sağlığı bozulduğunda dünyası kararır. Vücudumuzun dış yüzeyine değil, içimizde yaşayan milyonlarca, milyarlarca canlının da sağlığını düşünerek beslenmemiz ve vücudumuzu korumamız gerektiğini unutmamak gerek.
Elbette en önemli sağlıktan bir tanesi de, aklın yitirilmemesi. Akli denge bozulduğunda, farkında olmadan, hem kendine ve hem de karşındakine zarar verirsin de haberin olmaz.
Son sözümüz:
En önemlisi de ALLAH  bizlerin Aklımızı ve sağlığımızı  bozmasın. Bizi yönetenlerin de ne akli dengeleri ve ne de sağlıkları bozulmasın ki, ülkemizin de sağlık dengesi bozulmasın.
Aminnn.
***
08.02.2016

12 Aralık 2015 Cumartesi

AKDENİZ KANA BULANMAK MI İSTENİYOR?, TÜMER DİYOR Kİ !.., ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ !..
AKDENİZ KANA BULANMAK MI İSTENİYOR?
Suriye’deki iç karışıklıklar bahane edilerek, Rusya ve ABD ile Nato ülkeleri savaş gemilerini Akdenize indirdiler.
Bilindiği üzere Suriye’de 2011 yılında başlayan iç karışıklıklar, bugünde devam etmektedir.
İç savaşın başlamasının ardından IŞİD denen terör örgütü, sözde Müslümanlığı kurtarmak amacı ile Suriye Topraklarına yerleştirildi ve IŞİD kelleleri almaya başladı.
Bu terör örgütü birileri tarafından hem silah ve hem de para ile beslendi, desteklendi.
Irak içerilerine de giren IŞİD birçok bölgeyi ve Petrol kaynağını hâkimiyeti altına aldı.
Böylece Parasal ve silah gücü artarken, dünyanın birçok ülkesinden de taraftar kazanmaya başladı.
Besle, büyüt, başına bela olunca da yok etmeye çalış.
Başından beri Rusya Suriye lideri Esad’a destek vermekte. Şimdi ise IŞİD bahanesi ile askeri gücünü de Suriye’ye yerleştirmekte. Denizde savaş gemileri, havada uçakları, karada askeri üsleri.
Bu durum karşısında ABD ve NATO ülkeleri de Akdeniz’e askeri güçlerini göndermek zorunda kaldılar.
ABD’de başta olmak üzere Fransa, İtalya, İngiltere, Kanada, İspanya, Belçika, Portekiz, Yunanistan ve Hollanda’nın savaş gemileri, denizaltıları olmak üzere Akdeniz’de. Türkiye donanması da 14 muharip ve 14 lojistik destek gemisi ile çevre limanlarına yerleşmiş durumda.
Toplam 12 ülkenin 36 savaş gemileri ile Akdeniz’de Rusya’ya karşı boy göstermekteler.
Bu kadar büyük askeri güç ile Akdeniz’e inen Rusya, ABD ve NATO ülkeleri, amacınız IŞİD mi, yoksa Suriye’yi paylaşmak mı?
Bu arada Türkiye’de de Kürt Devletini kurmak mı?
Ya da Suriye Rusya’ya yem olacak korkusu ile, Suriye’yi Rusya’ya yem etmemek mi?
Yıllardır IŞİD’i beslediniz ve dünyanın başına bela ettiniz. Birbirinizle uğraşacağınıza, dünyanın başına bela olan IŞİD’i hep birlikte bitirin.
ESAD kendi ülkesinde çıkan karışıklığı gidermek için gereken mücadelesini yapıyor. Saddam Hüseyin ve Kaddafi gibi kellesinin gitmemesi için direniyor. Eh Rusya, İran ve Çin’de arkasında olunca, paçayı kurtaracak gibi.
Amerika Suriye’de Esadsız bir yönetim istiyormuş, sana ne. Başkaları da Amerika’da Obamasız bir rejim isterlerse ne diyeceksin?
Rusya’da buna karşılık Esad’lı rejim istiyor.
Şimdi sizler bunu sebep bilip birbirinizle savaşarak Akdeniz’i kana mı bulayacaksınız?
ABD Irak’a girdi, netice ne oldu?
Irak’a barış, huzur ve demokrasi getirecekti. Getirdi mi?
Suriye’ye şimdi barış mı gelecek? 
Huzur mu gelecek? 
Demokrasi mi gelecek?
Amerika, mutlaka bir bahane bulur ve gelir ülkene yerleşir.
Rusya’nın 2.ci dünya savaşından sonraki düşüncesi, Boğazlar’da denetim sahibi olmaktı.
Amerika Rusya’nın bu niyetini benimsememiş ve Türkiye’ye Marşhall yardımı ile destek olmuş ve de bu sayede ülkemiz ile dostluk ilişkileri artmaya başlamıştır.
O günden bu yana da istediği gibi Türkiye’yi şekillendirmektedir.
Dost gözüken ülke, Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirir miydi?
24 Kasımda düşürülen Rus uçağı ortalığın karışmasına sebep oldu.
Ruslar’da IŞİD’i bahane ederek Bayırbucak bölgesindeki Türkmenleri bombalaması hainlik değil mi?
Rusya şu an düşürülen uçak nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar uyguluyor ve düşürülen uçakla ilgili olarak da Türkiye’nin düşürdüğü uçağın bedelini ağır ödeyeceğini söylüyor.
Putin hazretleri, bedeller karşılıklı ağır ödenir.
Bunu unutma.
En önemli gerçek ise Suriye’de yaşanan soğuk veya sıcak savaşın en ağır bedelini Türkiye ödeyecektir. İleride ki günlerde bunu yaşayacağız ve göreceğiz.
Bu nedenle Türkiyeyi zor günler beklemekte.
İktidarını güçlendirmek ve koltuğunu kaybetmemek için türlü bahaneler yaratmak, hele ki savaş oyunu oynamak son derece tehlikelidir. 
Savaşta, kan vardır, acı, ızdırap ve gözyaşı vardır. Bunu kimsenin aklından çıkarmaması gerektir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda sulh” sözü ne kadar doğru ve isabetli sözdür.
Herkesin aklını başına toplaması ve savaştan yana değil, barıştan yana olmaları gerek.
***
12.12.2015
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com