TÜMER DİYOR Kİ!.. VAY PARELELLİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜMER DİYOR Kİ!.. VAY PARELELLİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Temmuz 2016 Pazartesi

VAY PARELELLİM, PARELELLİM !.. UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.

TÜMER DİYOR Kİ!..
VAY PARELELLİM, PARELELLİM !..
UYDURUK DARBE GİRİŞİMİ
NEDENİYLE HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kısıklı’daki konutunun yakınında düzenlediği mitingde şunları söylemiş: “Bu paralel devlet yapılanmasından çok çektik. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bu yapıdan çok çektik.” Demiş.
Son derece isabetli bir tespit…
SEN NEYMİŞSİN BE ABİ,
Müslüman Türk halkının saf ve temiz din duygularını sömürerek, kendi çıkar ve menfaati için kimsenin devleti kullanmaması gerek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile "hükümet ile hükümetin bütün güvenlik ve istihbarat kurumlarına rağmen" halkın temiz duygularını kullanan paralelciler, aynı zamanda da yıllardır, daha önceki iktidar dönemlerinde ve 14 yıllık AKP iktidarı döneminde de ticari hayatta büyüyerek, devletin belli kanatlarını da kendi taraflarına çekerek, büyük ihaleler alarak, çok büyük paralar kazanmışlardır. Yurtdışlarında açtıkları okullarda ve ücretsiz barındırdıkları öğrenci misafirhanelerinde ve dershanelerde de son derece zeki çocukları ele alarak devletin belli kademelerine gelebilmeleri için de yetiştirmişlerdir.
DOMUZLARLA DANS!.. 
GAFLET Mİ? DALÂLET Mİ?
Yıllarca ekilen tohumlara, bugüne kadar ki siyasi iktidarların hepsi de destek vermişlerdir.
14 yıldır Türkiye’de tek başına iktidar olan AKP’de FETO’cularla beraber olmuş, onların yapılanmalarına göz yummuştur. Bu da inkâr edilemez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önceki ifadesinde de FETO örgütünün kendilerini aldattıklarını, kandırdıklarını söylemişti. Ancak, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan FETO yanlılarının, devlet içerisinde devlet olarak, iktidarı ele geçireceklerini tespit ederek, bütün kurumlarda tasfiyesini sağlamak için çaba harcamaktadır.
NUMAN KURTULUŞ: 
"KESİNLİKLE HABERİMİZ YOKTU!..." 
Paralelci oldukları söylenen bazı askeri personelin, 15 Temmuz’da saf ve temiz askerleri kandıran komutanların yapmaya kalktıkları uyduruk darbe girişimi, kararlı ve cesur polisimiz, siyasi partilerin birlikteliği ve halkın cesurane sokağa çıkmaları ile başarılı olamamıştır.
Zamanla, yapılmak istenen bu darbenin arka yüzünde nelerin döndüğünü, kimlerin destek verip kimlerin vermediği, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır.
Darbelerin hiç biri hoş karşılanamaz. 
Askeri darbeler de sivil darbeler de topluma acı verir. 
Affedilecek tarafı yoktur.
Biz yaşımız itibari ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat olaylarını yaşadık. Sıkıntılı ve acılı günlerdi bunlar. Acıların, ıstırap ve sıkıntıların bir daha yaşanmaması en büyük dileğimizdir.
Darbe yapanlar başarılı olduklarında, karşılarındakileri tasfiye ederler. 
Başarılı olamazlarsa da kendileri yok edilir. 
Gerçekte budur.
15 Temmuz 2016 Cuma günü de kara bir leke olarak tarihe damgasını vurdu.
Sokaklardaki emir kulu askerlerin, ne olduğunu bilmeden yollara çıkmaları, tankların içerisinde olmaları ve halkın coşkusunu görünce ateş etmeden silahlarını bırakmaları da takdire şayan bir hareket değil midir?
Ancak, bu zavallı emir kullarının kayışla dövülmesi, boğazının kesilmesi, cesetlerinin boğaz köprüsünden atılması olayı ise vahşetten öte bir şey değildir. İnternete düşen bu görüntüler doğru ise, son derece tehlikeli bu insanların da aynı darbeciler gibi yargılanmaları gerekir.
15 Temmuz darbe hareketi AKP nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha da güçlenmesine sebebiyet vermiştir. 
Başkanlık sisteminin gelmesi ve anayasanın değişmesi söz konusu olabilir. 
Bekleyip göreceğiz.
Bu ülkede ne ezanlar susar, ne de Bayrağımız gönderden iner. Vatanın korunması, başta askerimiz olmak üzere, emniyet güçlerimize aittir.
15 Temmuz’daki darbe hareketinde sorgulanması gereken çok şey var. Ben bunlara değinmeyeceğim. Telefonlarımıza gelen mesajlarda, bizlerin gece sokaklarda nöbet tutmamız, camilerden yapılan anonslarla ve devlet büyüklerimizin halkı sokağa sahip çıkması çağrıları, terörün azgın bir vaziyette kol gezdiği ülkemizde, tehlikeli olaylara sebebiyet verebilir.
Sokaklara çıkan halkın bilinçli olanların yanında bilinçsiz ve macera arayan grupların da olduğu unutulmamalıdır. Canlı bombaların, Demokrasiyi savunacağım diye sokağa çıkan halkın arasına karışarak, katliam yapmayacağını kim garanti edebilir. Bugün Fransa, konsolosluklarına İstanbul’un 16 yerinde canlı bomba olay yaratabilir, diyerek kendi vatandaşlarını uyardığı sosyal medyada yazılmaktadır.
Püskürtülmüş olan Darbe girişiminin yeniden yapılabilirliğinin mümkün olmadığı herkesçe bilinmektedir.
Bu nedenle devlet büyüklerimizin halkı sokaklardan çekmeleri ve sağduyulu davranmaları konusunda uyarmalarında yarar olduğu kanısındayız. Daha büyük acılar yaşamayalım.
Neden korkuluyor? Amaç nedir? Bunu da anlatsalar çok iyi olur.
Biz hukuk devletiyiz. Devletimizin temeli sağlam atılmıştır. Laik, Demokratik, Hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda giderek sonsuza kadar yaşatmak, hem siyasi iktidarların, ordumuz, polisimiz dâhil tüm kurumlarımızın ve de Türk halkının görevi olmalıdır.
Tekrar Türk milletine geçmiş olsun diyor, sağduyulu olarak, birlik ve beraberliğimizi bozmamamızı, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlarla ve de terörle hep birlikte mücadele etmemizin yararlı olacağı inancı içersinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Türk milleti şuurla ve bunca bin senelerin açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek ıstırabiyle, hakikat denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak, uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir. Bunun önüne sed çekmek isteyeceklerin âkıbeti Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir.
Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur”.
(15 Temmuz 1921)
Zekeriya Tümer
18.07.2016