TÜMER DER Kİ!.. Yalan söylemenin dinimizdeki yeri nedir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜMER DER Kİ!.. Yalan söylemenin dinimizdeki yeri nedir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2014 Çarşamba

TÜMER DİYOR Kİ!..

Yarışı kim kazanacak?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde yaşayan ve Türk kimliğini taşıyan kişiler Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanını seçecekler.
Bu seçimde oyunuzu kullanmadan önce Osmanlı’nın dağılıp, yok olduğu dönemi hatırlamanızı isterim.
Koskoca İmparatorluk, çökmüş, bütün 22 milyon kilometre kare topraklarını 3 kıtada kaybetmiş ve Anadolu’ya sıkışmıştı.
İstanbul’a Batı devletleri Gemilerini demirlemişler, Yunan İzmir’den girerek Ankara yakınlarına Polatlı’ya kadar gelmişdi.
Bir lider çıktı ve halkı arkasına aldı, batan bir devleti yeniden Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak teşekkül ettirdi.
Köşk çok önemli bir mevkii.
Burada oturup, ülkenin onur ve şerefini korumak, halkı bütünleştirerek, birlik ve beraberliği sağlamak, siyasi kadrolara örnek olmak, herhalde kolay olmasa gerek.
Sayın okurlar, Pazar günkü seçim gerçekten çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir dönüm noktası olabilir.
Adayları iyi tanıyın. Söyledikleri her sözün altındaki derin manayı çıkarmaya çalışın. Bu son şansınız. Sizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceğini düşünün ve ona göre oyunuzu verin.
Ben bugüne kadar böyle bir seçim propagandası görmedim.
Bir taraf çok güçlü, diğer taraflar güçsüz. Eşit koşullarda yapılmıyor yarış.
Bu yarış elbette adil değil.
Adalet halkın sağ duyusu ile gerçekleşebilir.
Türk Milletinin hayrına bir seçim olur ve İnşallah Cumhurbaşkanı olan kişi, kendi ve yakınları, yandaşları için çalışmaz, ülkenin ve halkın mutluluğu, huzuru için çaba harcar.
Yeni seçeceğiniz Cumhurbaşkanınız Hayırlı olur inşallah diyerek daha önce kimler T.C.nin Cumhurbaşkanı olmuş, şöyle bir hatırlayalım.
1-M.KEMAL ATATÜRK
Görev süresi: 29 Ekim 1923-10 Kasım 1938
(Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vefat etmeseydi, Cumhurbaşkanlığı devam ederdi. )
2-İSMET İNÖNÜ
Görev süresi: 11 Kasım 1938-22 Mayıs 1950
(İsmet İnönü seçimleri kaybedince Demokrat Parti iktidara geldi ve kendi Cumhurbaşkanını partisinden seçti.)
3-CELAL BAYAR
Görev süresi: 22 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960
(1960 da Demokrat Parti’ye yönelik yapılan 27 Mayıs ihtilal’i olmasaydı Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı devam edebilirdi.)
4-CEMAL GÜRSEL
Görev süresi: 27 Mayıs 1960- 28 Mart 1966
(İhtilal lideri olarak asker kökenli Cemal Gürsel Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.)
5-CEVDET SUNAY
Görev süresi: 28 Mart 1966-28 Mart 1973
(Genel Kurmay Başkanı olan Cevdet Sunay, sivil hükümetlerce T.C Cumhurbaşkanlığına layık görüldü.)
6-FAHRİ KORUTÜRK
Görev süresi: 6 Nisan 1973- 6 Nisan 1980
(Gene asker kökenli Orgeneral Fahri Korutürk sivil hükümetlerin isteği doğrultusunda Cumhurbaşkanı oldu.)
7-KENAN EVREN
Görev süresi: 9 Kasım 1982-9 Kasım 1989
(1980 de Askeri darbe ile başa gelen Kenan Evren 2 yıl sonra Demokrasiye geçerek halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı oldu. Yıllar sonra da yargılandı. Kadere kimse dur diyemiyor.)
8-TURGUT ÖZAL
Görev süresi: 9 Kasım 1989-17 Nisan 1993
(Anavatan Partisinin Başkanı olan Turgut Özal, kendisini Cumhurbaşkanı seçtirdi. Şaibeli bir şekilde kalp krizi geçirdi ve vefat etti. Ölümü halen tartışma konusu.)
9-SÜLEYMAN DEMİREL
Görev süresi: 16 Mayıs 1993-16 Mayıs 2000
(Süleyman Demirel Özal’ın vefatı ile köşke sivil olarak çıktı.)
10-A.NECDET SEZER
Görev süresi: 16 Mayıs 2000- 28 Ağustos 2007
(Anayasa Mahkemesi Başkanı olan A.Necdet Sezer, parlamento dışından tercih edildi. )
11-ABDULLAH GÜL
Görev süresi:28 Ağustos 2007-28 Ağustos 2014
(Ak Parti kendi içerisinden Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül’ü getirdi.)
12- 12.ci Cumhurbaşkanımız bakalım kim olacak?
Bugüne kadar asker kökenli 6 tane,  sivil kökenli 5 tane Cumhurbaşkanımız oldu.
12.ci Cumhurbaşkanımızda sivil olacak. Artık askerler ikinci plana itildi.
Önemli olan şu: Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olacak kişinin Türkiye üzerinde yaşayan ve Türk Kimliğini taşıyan vatandaşların hepsini kucaklamasıdır.
Atatürk ne demiş: “Biz ne Bolşevik’iz, ne de Komünist. Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkâr bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir.”
*
Atatürk’ün kurduğu köşke, yani Atatürk’ün tüm malını mülkünü devlete bıraktığı mirasının üstüne oturacak kişinin, gerçek bir demokrat ve dini bütün, kendisini değil, ülkesini ve milletini düşünen insan olması gerek.
Halk seçeceği kimseyi bu yönüyle incelemeli ve ona göre karar vermelidir.
Hayırlı bir seçim olması dileğimizdir.
06.08.2014

7 Mart 2014 Cuma

TÜMER DER Kİ!.. "Yalan söylemenin dinimizdeki yeri nedir?"

TÜMER DER Kİ!..
Yalan söylemenin dinimizdeki yeri nedir?
Bu konuda kısa ve öz bir araştırma yaptık.
Bunu yapmamıza sebep, son günlerde söylenen sözler.
İktidar partisi ve muhalefet partileri birbirlerini yalan sözlerle suçlamaktadırlar.
Kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor anlayabilmek de mümkün değil.
Nedeni ise suçlanan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı suçlamaları kabul etmeyerek, araştırma ve soruşturmanın da önünü kesmesi.
Bu durumda da muhalefet partileri seçim atmosferinde iktidar partisini yıpratabilmek için eline geçirdiği kozu bütün gücüyle kullanmaktadır.
Elhamdülillah Müslüman’ım demek çok kolaydır.  Müslümanlığın gereğini yerine getirmek ise o kadar kolay değildir.
Allaha inanan insan, yaptığı iyiliğin ve ya kötülüğün Allah tarafından bilindiğini çok iyi bilir.
Ben bugüne kadar hayatımda çok yalan söyleyen kişi gördüm.
En çok yalanı da politikacıların söylediğine şahit oldum.
Maalesef bir de Gümrükçüler çok yalan söylüyorlar. Buna da çok şahit oldum.
Menfaatleri uğruna başkalarının haklarını yeme düşüncesinde olanlar çok yalan söylerler.
İnsanlar çoğunlukla yaptıkları hatayı kolay kolay kabul etmezler.
Hele ki yaptıkları hata kendilerini çok zora sokacaksa o zaman ilk başvuracakları şey yalandır.
Ben yapmadım, bana iftira ediyorlar, beni kıskanıyorlar, yalan yere beni suçluyorlar, diye her şeyi inkâr eder.
Eğer olay adli makamlık ise, o zaman kişiyi suçlayanların suçladıkları ne ise onu ispat etmeleri gerektir. Ya da Adli makamlar konuyu araştırıp, haklı ve ya haksızı bulup ortaya çıkarması gerekir.
Yapılan suçlamalar devleti sarsar nitelikte ise işte o zaman toplum çok zarara uğrar.
Son günlerde olan olayları hepimiz yakından takip ediyor ve biliyoruz.
Ben bu konulara değinmek istemiyorum.
Sadece, Dinimizde yalanın nedenli Allah indinde kabul görüp görmediğini yaptığım kısa bir araştırmayla burada yazmak istiyorum.
Kişiler aldatılabilir, kandırılabilirler.
Ancak bizleri yaratan Yüce Rabbimi aldatmak veya yalanla kandırmak mümkün değildir. Allah’ın her şeyi gördüğü ve bildiğini Müslüman olan herkes bilir.
Bu dünya kimseye baki değildir. Hepimiz faniyiz. Geldiğimiz gibi de gideceğiz. Giderken kefenin cebi yok, hiçbir şey götüremeyeceğiz.
Şimdi gelelim yalanın dinimizdeki yerine.
Kimler ne söylemiş?
Yalan söylemek büyük günahtır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allahü teâlânın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.) [Nahl 105]
Yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalpleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yalan, nifak kapılarından biridir.) [İbni Adiy]
(Mümin, her hataya düşebilir, ama hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.) [Bezzar]
(Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.) [Buhari]
(Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür.) [İbni Mace]
(Pazarcıların çoğu facirdir! Çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söyleyerek alışveriş yaparlar.) [Hakim]
(Aldatan Cehennemdedir.) [Taberani]
(Yalan yere yemin büyük günahtır.) [Buharî]
(Danışana, yalan söyleyen kimse, ona hıyanet etmiş olur.) [İbni Cerir]
(En büyük günah, yalan yere yemin etmektir.) [Buharî]
Peygamber efendimiz, yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde Kıyamete kadar, kabrinde azabın devam edeceğini bildirmiştir. (Buharî)
Bir genç, Peygamber efendimize, üç büyük günaha yakalandığını bildirdi. Bunlardan biri yalandı. Peygamber efendimiz, (Yalanı benim için terk et!) buyurdu. Genç, peki diyerek gitti. Bir günahı işleyeceği zaman, (Eğer bu günahı yaparsam, Resulullah sorduğunda, evet dersem suçum meydana çıkar. Hayır dersem, yalan söylemiş, verdiğim sözü tutmamış olurum) diye düşündü. Diğer iki günahı da bıraktı. (Şir'a)
Büyükler buyuruyor ki:
Oğlum, yalandan sakın, o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulur. (Lokman Hakim)
Allah indinde en büyük hata, yalan konuşmaktır. (Hazret-i Ali)
Yalancı ile cimri Cehenneme girer, ama hangisi daha derine atılır, bilmem. (Şabi)
Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalp de boğuşur. (Malik bin Dinar)
İçi dışına, sözü işine uymamak, nifaktandır. Nifakın temeli ise yalandır. (Hasan-ı Basrî)
Eshab-ı kiram indinde yalandan daha kötü bir şey yoktu, çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi. (Hazret-i Âişe
Yukarıda söylenen sözlerden öğrendiklerimiz:
Yalan konuşmak haramdır.
Yalanı küçük gören ve işlemeye devam eden ona alışır ve sonunda yalancılar defterine yazılır
 Yalan, insanı cehenneme götürür.
 İman ile yalan birbirine tamamen zıddır. Müslüman mümkün mertebe yalandan uzak kalmalı, doğru sözlülüğü ve dürüst davranışı seçmelidir.
 Rüyâ anlatılırken bile yalan haramdır.
 Görmediği bir rüyayı gördüm diye anlatmak, Allah'a ve gözlerine iftira etmek mânası taşıdığı için büyük bir yalancılıktır.
 Müslümana yakışan, her türlü sahtecilikten uzak durup gerçeklerin peşinde olmaktır.
 Yalan söylemenin ölüm sonrasındaki cezası, avurtların, burnun ve gözün enseye kadar demir kancalarla parçalanmasıdır.
 Yalan konuşmak, münafıklığın alâmetidir.
 Dili yalandan korumak, kalbi nifaktan arındırmış olmakla mümkündür.
Rabbim! Kalbimizi nifaktan, dilimizi de yalandan muhafaza eyle! AMİN!
Bu sözler benim sözlerim değil. Dinimiz böyle emrediyormuş, söyleyenler söylemiş. İnanan inanır, inanmayan yalanına devam eder.
Allah nasıl olsa gerçeği biliyordur.
Bizim temennimiz, ülkemiz yalanlarla, iftiralarla, hırsızlıklarla, suçlamalarla, bölünüp parçalanmasın.
 Kardeş kardeşe düşman olmasın.
Huzurlu ve adaletli bir seçim olsun, hak eden kazansın.
Adalet mutlaka tecelli edecektir.
Bizim adaletimiz tecelli etmese de Allah’ın adaleti mutlaka tecelli edecektir.
Zekeriya TÜMER // 02.03.2014