HER
SONUN YENİ BİR
BAŞLANGICI
VARDIR.
Toplumsal
duyarlılığını yitiren toplumlar, birlik ve beraberliklerini yitirirler.
Birlik
ve beraberliğini yitiren toplumlar ise, dağılmaya ve parçalanmaya mahkum olup, başkalarının boyunduruğu altında yaşamaya mecbur kalırlar.
Bağımsızlıklarından
söz edilemediği gibi, esaret altında ezilmeye, köle olarak başkalarına hizmet
ederek de yaşamaya mecbur kalırlar.
Cumhuriyetimizin
100 yılına yaklaşırken, ülke insanımız
toplumsal duyarlılığına yeniden kavuşuyor mesajını İstanbul Büyük şehir Belediye
Başkanlığı seçiminde gösterdi gibi.
Ancak,
Mustafa Kemal Atatürk ve yanındaki arkadaşlarının üstün gayretleri ve ileri
görüşlülüğü ile kurulan, sağlam temeller üzerine oturtulan Türkiye Cumhuriyetinin temel taşları, son dönemlerde yerinden oynatılmaya çalışılmıştır.
Amaç
ne?
Hedef
ne?
Yapılmak
istenen nedir?
Bir
binanın temeline dinamit koyarsanız Amerika’da yıkılan ikiz kuleler gibi yerle
bir olur ve altında kalanlar da ezilirler.
Devletin
en büyük temel taşı ordusu’dur.
Türk
ordusu son 15 yılda hiçbir zaman bu kadar yıpratılmamıştır.
Ergenekon,
Balyoz, Oda TV. Süreci ile başlayan Ordunun mümtaz komutan ve askerlerinin
değişik bahaneler ve uydurma suçlar ile yıpratılmasını yaşadık.
Değişik
bahaneler ile Kemalist ve Atatürkçü düşüncede olan ordu mensupları yıllarca
hapishanelerde yaşamaya mahkûm oldular. Bazıları intihar etti, bazıları
hastalanarak öldüler.
İlim,
bilim adamlarımızın yanında Basının gözde isimleri de bu arada suçlandı.
Hapishanelerde ömür tükettiler.
Şimdi
ise suçsuz oldukları kanıtlandı. Kanıtlandı ama acılar devam ediyor ve ordu çok
ama çok yıpratıldı.
15
Temmuz olayı ise tuzu biberi oldu.
Anadolu
insanımızın temiz, saf, insani ve Dini duygularını istismar eden başta,
(Allahın laneti üzerine olsun) Feto zihniyetli vatan hainlerinin kalkıştıkları
15 Temmuz hareketi ülkeyi tam bir kaos içerisine soktu. Ordu 3.cü darbesini
yedi. Askeri okullar kapatıldı. Ordu içerisinde temizlik hareketine başlanıldı.
Elbette
sadece Orduda değil, asker, polis, hukuk ve diğer birçok kamu kurum ve
kuruluşlarında Feto darbesi yapıldı. Temizlik hareketi oldu.
İnsanlara
kızıldığında hemen Feto suçlaması ile birçok kişi de mağdur duruma düşürüldü.
Feto
zihniyetli vatan hainleri ülkeye çok zarar verdiler.
Merak
etmeyin henüz bitmiş de değil.
Feto’nun
siyasi ayağını ve zamanında Gülen Hocanın dizinin dibinden ayrılmayan, ona
methiyeler düzen ve halen devletin içerisinde yer alanlar temizlenmedikçe Fotocuları temizle yemezsin!
Bunların
amaçları nedir?
Neden
Türkiye Cumhuriyeti Devletine düşmandırlar?
Neden
Türk Toplumuna değişik bahaneler ile zarar verilmek istenir?
Atatürk
düşmanlığının sebebi nedir?
Demokrasi
Düşmanlığının sebebi nedir?
Bunların
hesabı sorulmalıdır.
Türkiye
yol geçen hanına döndü.
Başta
Suriyeliler olmak üzere Türkî Cumhuriyetler dahil, dünyanın her ülkesinden
insanlar çalışmak ve yatırım yapmak üzere ülkemize gelmekteler.
Üretimi
olmayan, fabrikaların bacası tütmeyen, hemen hemen her şeyin satıldığı bir
ülkede elbette ekonomik kriz yaşanacaktır.
Buna
rağmen, ülke nasıl ayakta kalıyor, buna da hayret etmemek mümkün değil!
Ancak,
birçok vatandaş ve emekli gerçekten çok zor durumda, bu da bir gerçek.
İktidar
partisinin büyük gemisi su almaya başladı. Dibi delindi. Okyanusa açılan
geminin karaya ulaşması çok zor.
Ufak
gemicikleri olanlar kurtulabilir, büyük gemi ise batabilir.
Devlet
deneme, yanılma ile yönetilmemelidir.
Denenen
politikaların çürük olduğu ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyetin
100 yılına yaklaşılırken, daha güçlü bir parlamento ve Demokrasi ile eski
ayarlara dönülmelidir.
Hukukun
üstünlüğü tecelli etmeli, ordumuz eskisinden daha da güçlü bir konuma
getirilmelidir.
Polisimiz,
Jandarmamız ve İstihbarat birimlerimiz ile devletin kurumlarında Milliyetçi,
Atatürk ilkelerine bağlı, Cumhuriyete ve Demokrasiye saygılı kadroların yer
alması sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin
kuruluşunun 100 yılında, (2023 tarihinde,) Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha da
güçlü olarak yoluna devam etmelidir.
Bunun
tek yolu da toplumun duyarlılığını yitirmemesi, yanlış kararlara dur deme
cesaretini kendinde görerek, yasal zeminlerde hakkını koruyabilmesi ve sandığa
gittiğinde tek kurtuluşu olan oyunu iyi kullanabilmesinden geçer.
06.07.2019
ZEKERİYA
TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com.