adalet ve kalkınma partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
adalet ve kalkınma partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2017 Pazartesi

"BEN DE, ADALETİ ARIYORUM" - TÜMER DİYOR Kİ:, ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
"BEN DE, ADALET'İ ARIYORUM"
ZEKERİYA TÜMER
Sevgili okurlar; 
AK Partinin açılımı nedir? 
“ADALET VE KALKINMA”
Son derece güzel iki kelime. Adaletli davranılacak, Adalet herkese eşit uygulanacak, adaletli toplumların kalkınması da kolay olacaktır. Kalkınma yolunda da hızla ilerleyeceklerini ifade eden iki sözcük.
Adalet’li uygulamalarda aksaklıklar söz konusu olduğu için; CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu elinde ADALET Pankartı ile yollara düştü.
Rahmetli Süleyman Demirel, “yollar yürümekle aşınmaz” demişti. CHP Liderinin amacı da zaten yolları aşındırmak değil. Ülkede bozulan ve saygısını yitiren Adaletin yeniden tecelli etmesi için, dikkatleri çekmek.
Adaleti sadece CHP Lideri aramıyor. Benim yakın arkadaşım Gümrük Müşaviri İnci AKGÜN’de arıyor.
Adalet sadece Hukuk’ta, yani mahkemelerde aranmıyor, idari kademelerde de adalet aranıyor.
Gümrük Müşaviri İnci AKGÜN 77 yaşında, yalnız yaşayan bir bayan. Bir kızı ve bir tane de torunu var. Tüm amacı, torununu okutmak, memlekete yararlı bir insan olarak yetiştirmek. Gümrük Müşavirlik karnesini ithalat ve ihracat yapan bir şirkette değerlendirip, oradan üçbeş kuruş maaşına takviye gelir getirilmesini sağlamak. Bakanlık Müfettişlerinden birisi, Belgesinin elinden alınmasını idareye tavsiye etmiş. Merkez Disiplin Kurulu da bu konuda İnci Akgün’den savunma istemiş. Bu demektir ki, senin karnene el koyacam, seni ve şirketi çalıştırmayacam, batmanıza sebep olacam. Bu korku ile İnci Akgün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil, Başbakan’dan ve Gümrük Ticaret Bakanın’dan verdiği dilekçeler ile ADALET istiyor.
Zira, meslekten geçici de olsa men edilmesi ekmeği ile oynanması ve tüm gelirinin elinden alınması demek.
Yazdığı yazının son bölümünü burada yayınlamak istedim.
Diyor ki İnci AKGÜN: (SAYGIDEĞER CUMHURBAŞKANIM, BAŞBAKANIM VE BAKANIM. Lütfen yazım ekinde sizlere göndermiş olduğum savunmalarımı inceleyerek konuya eğilmenizi ve bu haksızlığa dur demenizi rica ediyorum.
Ben hırsız değilim, kaçakçı değilim, rüşvetçi değilim. Evim yok, arabam yok, malım mülküm yok. Tek sermayem emekli maaşım ve Müşavirlikten aldığım para. O para ile de torunumu okutmak zorundayım. Başkaca da bir amacım yok. 77 yaşında yaşayan, ancak halen açık öğretime devam eden, aklı ve bilinci yerinde, AK Partinin de Maltepe Şubesine kayıtlı, Adaletten ve Kalkınma’dan yana olan, Cumhuriyete bağlı bir kişiyim.
Siz büyüklerimden ricam, konunun incelenerek, Gümrük Müşavirlik Belgeme Merkez Disiplin Kurulu ile engel konulmamasını, Mahkeme neticesinin beklenmesini ki, bu konuda savcılık konuya takipsizlik vermiştir. En azından yapılan soruşturma ve suçlamalarda Mahkemeye intikal eden olaylarda Mahkeme sonuçlarının beklenerek ona göre kişilere disiplin cezası verilmesi hususunda da ilgililere gerekli talimatın verilmesini, benim belgeme de herhangi bir kısıtlama getirilmemesini saygılarımla arz ederim.)
ADALET NEDİR: 
Adalet “Adl” ve “adalet” kavramı İslam dininde, dini birer terim olarak, ifrat ile tefrit arasında orta yolda ilerlemek, hak yol üzerinde dosdoğru olmak, İslam dininde haram olan şeyleri terk etmek, farzları ise yerine getirmek, içi, dışı, özü, sözü, fiil ve davranışlar ile eşit olmak, haklı kişiye hakkını, haksız kişiye ise cezasını vermek. Suça ceza verirken eşit olmak, şirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmek, anlamlarına gelmektedir.Adalet kelimesi genel manada verilen ile hak edilen arasındaki dengeyi ifade eder.
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl.16,90)
 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. (En’am, 6/1).
Müslümanım diye geçinen ve Adaleti uygulayan kimselerin, yukarıdaki sözlere göre hareket etmesi gerekir.
Adaletli davranmak, kanun önünde eşit olmak gerekir.
Afaki ve tahmini suçlamalarla kişiler cezalandırılmamalı, ekmekleri ellerinden alınmamalıdır.
Gerçek şu ki; FETO denen bela ülkenin tüm kurumlarına zarar vermiştir.
Devletin içerisinde örgütlenen FETO’cuların temizlenmesinde elbette yarar vardır. Asıl temizlenme de siyasi kadrolar içerisinde yapılmalıdır. Boşalan bu kadroların yerini laik ve demokrat düşüncede olan liyakatlı kişiler bulunup atanmalıdır. Gerekirse emekli olanlar geçici bir süre göreve davet edilmelidir. Devletin temel yapısı sağlamlaştırılmalıdır.
SON SÖZÜMÜZ: ADALET’İ HEPİMİZ ARAMALI, BULMALI VE ADALETLİ DAVRANMAYI DA SADECE DEVLETİMİZDEN DEĞİL, TÜM FERTLERDEN VE KURUMLARI İDARE EDENLERDEN BEKLEMELİYİZ.
“Bir hükümet, ancak adalete dayanabilir. Bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey adaletle vardır.” 
“Herşey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine herşey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir.  Uygulayan, yerine getiren, daima karar verenden daha kuvvetlidir. (1920 )” M.Kemal Atatürk.
Zekeriya Tümer
19.06.2017
Ulusalhaber1881@gmail.com

11 Mayıs 2015 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: Ankara, HAYMANA İzlenimleri; "AK PARTİ KAN KAYBEDİYOR!.."

TÜMER DİYOR Kİ:
AK PARTİ KAN KAYBEDİYOR
8 Mayıs 2015 tarihinde Ankara 1.Bölge Bağımsız Milletvekili adayı, Makine Yüksek Mühendisi Ahmet Yalvaç’a destek vermek için Ankara’nın Haymana ilçesine Av. Yusuf Ziya Kıvanç’la beraber gittik.
Ankara’nın Haymana ilçesi şifalı suyu ile meşhurdur. 
Kışın 43-44 derece, yazın 44-45 derece de çıkan yer altı sıcak suyu ile Haymana ilçesi şifa dağıtmaktadır.
Haymana ilçesinde daha çok Kürt kökenli vatandaşlar ikamet etmektedir.
İlçeye araba ile girdiğimizde gözümüze ilk çarpan pankart HDP’nin oldu. HDP Haymana’da da sıkı bir çalışma yapmaya başlamış.
Sonra AK Parti arabasını gördük. Arkadan C.H.P.nin seçim arabası da Haymana sokaklarında geziyordu.
Cuma günleri Haymana’da Pazar kuruluyor. Bu nedenle Seçime girecek Partiler Haymana’ya gelmişler. Mümkün olduğunca kendilerini tanıtıyorlar. Bizde Bağımsız adayımıza destek vermek için Haymana’ya geldik. Bu arada da gazeteci gözü ile teşhisler ve tespitler yapmaya çalıştık.
Esnaflarla tek tek tanışma ve konuşmalarımızda şunlara şahit olduk:
Esnaf’ın çoğunluğu hangi partiye oy vereceğini açıklamamaktadır. Ancak, AK Parti’den bıktıklarını tavırları ile belli etmekteler.
İnsanlar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eline Kur'an-ı Kerim'i alıp sallamasına tepkililer. Din bu kadar da siyasete alet edilmez, demektedirler.Bir de Kur'an-ı Kerimin pasta yapılıp yenmesini de hiç hoş karşılama maktadırlar.
Sözcü gazetesinin okunduğunu gördük. Okuyan kişinin etrafındakilerle de tartıştığına şahit olduk. AK Parti’ye oy vermek isteyene, “Bu yalancıların, dolandırıcıların, memleketi soyanların, bugüne kadar bizi yalanları ile uyutanların neresine oy vereceksin” diyordu. AK Partili olan kişi de “Bu gazete okunmaz, o ateist, dinsizlerin gazetesi, yalan yazıyor” diye inanmak istemiyordu.
Kürt olduğunu ifade eden bir bayan ve bey mağazanın önünde oturmuşlar çay içiyorlardı. Bizi görünce masalarına çay içmeye davet ettiler. Biz Kürt’üz ve AK Partiliyiz diye de peşin peşin söylediler.
Devamla da,“Biz C.H.P.ye oy vermeyiz, onlar ateist, din iman yok” diye de devam ettiler.
AK Parti olmasaydı biz şu gördüğünüz arabalara binemezdik, zamanında gaz, tuz bulamıyorduk”, diyerek 1980 öncesine gittiler.
Onlara şunu söyledim. Siz Müslüman mısınız? Dedim. Elhamdülillah, dediler. Peki Müslümanlığı kimden öğrendiniz, Kur'an-ı Kerim’i hiç okudunuz mu, mealini hiç olmazsa okudunuz mu? dedim. Cevap veremediler. Peki dedim, Müslümanlıkta yalan söylemek, iftira atmak, hak yemek, çalmak, çırpmak, var mı, dediğimiz, de. Cevap alamadım. C.H.P. Dinsiz bir parti de değildir. Oradaki insanlarda Müslüman’dır, dedim. Ama siz AK Partilisiniz, buna da saygı duymak gerek. İyi düşünün, değerlendirin ve oyunuzu ona göre verin. Hakkımızda hayırlısı ne ise o olsun, dediğimizde, onlar da hayırlısı dediler.
Haymana’da şuna şahit olduk. HDP’nin barajı aşabileceğine. C.H.P.nin halen güven duygusunu halka veremediğine, halkın çoğunlukla daha hangi partiye oy vereceğine karar veremediklerine, ancak AK Partinin oy kaybettiğine, her 10 kişiden birisinin AK Partiye sıcak baktığına, ama her an vaz geçebileceklerine şahit olduk.
Merkez Partisinin Ankara 1. Bölge Milletvekili adayları da Haymana’da kendilerini tanıtma gezisini yaptıklarına şahit olduk.
C.H.P sinin çok daha etken politika ile halka kendisini tanıtması gerek. Kemal Kılıçdaroğ’lunun yerine başkası olsa idi, daha iyi olurdu diyorlar.
Batmanlı olduğunu ifade eden birisi ise çok ilginç şeyler söyledi.
C.H.P. Doğu’da yok. Çok yanlış yapıyorlar. AK Parti orada fakir halka çok şeyler vaat ediyor ve para dağıtıyor. HDP’nin barajı aşamaması için yoğun çaba harcıyor. C.H.P.nin mutlaka Doğu illerinde Miting yapması ve politikasını anlatması gerek, dedi.
İktidar partileri hiçbir zaman gerçekleri de göremiyorlar, ya da görmek istemiyorlar. İşsizliğin ve ekmek parası kazanmanın ne kadar zor olduğunu keşke bilebilseler.
Ankara’nın Keçiören semtinde oturan 55-60 yaşlarında bir bayanın kendi el örgülerini Haymana pazarına getirerek satmaya çalıştığına şahit olduk.
Hiçbir geliri yoktu bu bayanın. Ankara’daki pazarların çoğu mafyanın elinde, diyordu. Oralarda satış yapamıyorum, tek gelir kaynağım bu. Mecburen ekmek parası kazanabilmek için, kar kış demeden pazarlarda kendi el emeğim, göz nurum malzemeleri satmak istiyorum, ona da müsaade etmiyorlar, diye sızlanıyordu.
Sosyal Hukuk Devletiyiz. Yoksulumuz yok diye barbar bağırıyoruz. Kendi vatandaşımıza yardım edemiyoruz, başkalarına yardım edebilmek için milyarlar harcıyoruz. Buna üzülmemek mümkün mü?
12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin lideri Kenan Evren’de 98 yaşında hakkın rahmetine kavuştu.
Gazetelerde ve televizyonlarda lehte konuşmalardan çok aleyhte konuşmaları ve yazılanları görüyoruz.
Darbelerin mutlaka yapılma sebepleri vardır. 12 Eylül 1980 den önce memleketin durumu nasıldı? Mahalleler bölünmüş, 15-16 yaşlarında çocuklar ellerinde silah, mahalle içerilerinde terör estiriyorlardı. Bakanlıklar basılıyor, memurlar dışarı çıkarılıyordu. Geceleri yollar kesiliyor, kadınlar sokak ortasında oynatılıyordu. Sağ ve sol çatışmalarda birçok kişi öldürülüyordu. Bu konuda yazılacak çok şey var. Askeri darbeler meşru sayılmaz. Ancak, hiç olmazsa Kenan Evren kısa sürede tekrar Demokrasiye geçti ve Anavatan Partisine iktidarı teslim etti.
Bazı şeyleri eksisi ve artısı ile değerlendirmek gerek.
Bugün çok daha iyi şartlarda mıyız?  7 Haziran Seçimlerinin sağlıklı yapılıp yapılamayacağından bile şüphe duymaktayız.
Hak ve Adaletin ayaklar altına alındığı, hâkimlerin, savcıların, askerin, polisin yaptıkları görevlerden dolayı tutuklandığı, suçlandığı, kargaşanın gittikçe arttığı bir dönem yaşıyoruz.
Sert rejimler hiçbir zaman iyi olmaz. Halk ezilir. Haklı ve haksız ayırt edilmeden birçok yanlışlıklar yapılır. Bunlara sebebiyet vermemek gerek.
Gene de Kenan Evren’e Allah’tan rahmet dileyelim, günahları ve sevapları ile öbür tarafa gitti. Hesabını orada verir. O da bizi ilgilendirmez.
Büyük usta sanatçı Zeki Alasya’yı da kaybettik. İyi bir Tiyatro ve sinema sanatçısı idi. Metin Akpınar ile ikisi topluma çok şeyler vermişlerdi.
Zeki Alasya’nın Boğazda lokantası vardı. İki kere gittim oraya. Her gittiğimizde masamıza gelmiş ve sohbet etmiştik. Alçak gönüllü ve kibar bir insandı. Allah ona da Rahmet etsin. Mekânı cennet olsun. Günahları ve sevapları ile o da gitti işte öbür tarafa.
Herkes şunu unutmasın. Bu dünya gelip geçici. Ne kadar yaşarsan yaşa netice belli. Kenan Evren 98 yaşında gitti, Zeki Alasya 72 yaşında.
İnsanları üzmek, haklarını yemek, kendi çıkarı uğruna, ülkesine ve insanlarına zarar vermek ile ebedi kimse yaşayacağını sanmasın.
Her şeyin bir sonu vardır, bu son da çok uzak değildir.
7 Haziran seçimlerinde Türk Milleti geleceğini belirleyecektir. Bu nedenle, çok önemli olan 7 Haziran seçimlerinde iyi düşünüp ona göre karar vermek gerektiğini herkesin iyi anlaması lazım.
Zekeriya Tümer
ulusalhaber@hotmail.com