27 Eylül 2020 Pazar

Netice de Halkın Televizyonuna da 5 gün yayın yasağı geldi.

 

TÜMER DİYOR Kİ:

HALK TV. 5 GÜN KARARTILDI


Sevgili okurlar, bugünlere kimlerin sayesinde gelindi?

Sen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçilmesi mümkün olmayan Ekmeleddin’i aday yaparsan, elinle karşındaki adayın seçilmesini sağlarsan, şimdi de Demokrasi elden gidiyor, Hukuk yok oldu, nereye gidiyoruz diye bas bas bağırırsın.

Yasakçı kanunlar çıkarken, adım adım bu günlere gelinirken, sesleri çıkmayanlar, bugün ne yapıyorlar? 2023 de seçimleri bekliyorlar. Bekleyin kardeşim bekleyin. Daha çok beklersiniz. İlk önce kendi içinizdeki Demokrasi'ye bakın, sonra başkasını eleştirin. 

Devletin memurlarının arkası sağlamdır. Maaşlarını devletten aldıkları için, karşısındaki özel sektör batmış, yok olmuş, hiç umurlarında olmaz.

Devleti yıpratan devletin memurlarıdır. Kanunlar çıkar. Kanunları uygulayacak kişiler Devletin memurlarıdır. Kanunları keyfi bir şekilde uygularlar ise, devlet halkın gözünde yıpranır. Bunun sorumluluğu da devletin en tepesindekine yüklenir. 

Devletin en tepesindeki kişinin çoğu kez, alt kadroların yaptıklarından haberi olmaz. Onlar bazen üsttekilere yağ çekmek, mevkilerini korumak veya daha yükseklere çıkmak için, yanlış kararlar alırlar. Kararları da hep yasal dayanaklara dayandırırlar. Ancak, alınan kararlar Demokrasi'ye, Hukuka, toplumun düşüncelerine aykırı olabilir. Bu kararlar da devleti ve devletin en tepesin dekini yıpratır, halkın gözünden düşürür. 

Bugünlerde bence, bizim ülkemizin tepesinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ı da, ona yağ çekmek isteyenler, ona zarar veriyorlar gibime geliyor. Hayırlısı diyelim. Bekleyelim ve neticede neler olacağını göreceğiz. 

Merak etmeyin, sadece bu  uygulamalar Halk TV. Ye yapılmıyor, yapılmadı da.

Daha arkası da gelebilir.

Ekim ayında yürürlüğe girecek Sosyal Medya ile ilgili kanun uygulamaya başlasın, bakın bakalım, sosyal medyada hangi fırtınalar esecek.

Benim başıma devamlı haksız uygulamalar geliyor, şifrem kapanıyor, şirketim batıyor, benim gelirim sıfıra iniyor, biz hiç ağlamıyoruz. Başka başka çabalar ile 75 yaşında ekmek parası peşinde gene mücadele etmeye devam ediyoruz.

Üstelik yazdığım yazılarda da hep devletimi, devlet çalışanlarını, vatanımı, bayrağımı, dilimi, dinimi ön planda tutmuşumdur.

Devletin memurları istedikleri zaman istedikleri bahaneyi uydururlar, suçun olmasa da seni suçlarlar, mahkemelerde sürünür durursun.

Tek suçumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda ve izinde olmamız mı diye de düşünüyorum. 

Korona zaten dünyayı esir aldı, ağızları kapadı, evlerine hapsetti. 

Dünya ekonomisi dar boğaza girerken, bizim ülkemiz de ekonomi çok iyi demezsen, işler kötü olur.

İyi diyeceksin!

Köprüler, yollar, şehir hastaneleri yapıldı. Müteahhitlere devletin verdiği söze göre tıkır tıkır paralar ödeniyor. Herkes mutlu.

Daha yeni Gaziantep’de fabrikalar açıldı. İşsizlik var, deme kardeşim. Ne işsizliği, herkes asgari ücretle de gül gibi geçiniyor, diyeceksin.

Doğru haber, dürüst haber. Yanlışların yazılması. Haksızlıkların gün yüzüne çıkarılması!

Ya senin başka işin yok mu kardeşim. Sana ne!

Boş verin yahu boş verin. Sosyal medya’da öyle güzel haberler yayınlanıyor ki, artık bizim konuları buralara taşımamıza gerek yok.

Bizler hikaye anlatalım. 75 yaş içerisinde neler yaşadık, neler gördük, başımızdan neler geçti. 33 yıllık Memuriyet hayatımızda da neler yaşadık. Hangi haksızlıklara uğradık. Onları hikaye gibi anlatalım.

Neden devletle başım belaya girsin!

Gayet iyiyiz. Mutluyuz, huzurluyuz. Şirketim kapanmış, gelirim yok olmuş. Ne yapalım. Devletimiz sağ olsun.

İşte E Ticaret sitesi kurduk, oradan belki millet kendi sağlığı için alış veriş yapar da, belki biz de bir ekmek parası kazanırız.

Ülkemin BOR madenini sağlıklı ürünler için kullanan, Kenevir’in tohumundan yağ çıkarıp onu da bağışıklık sistemini destekleyen destek ürün olarak yapan şirketin ürünlerini satabilirsek, hem ülkemizin milli değerlerine faydamız olur, hem de belki kendimize.

Bor ve Kenevir'i Devlette destekliyor. Biz de Devletin desteklediği iki ürüne sahip çıkmaya çalışıyoruz. Kötü mü yapıyoruz?

(Link: https://borlu.medirevo.com.tr/)

Gerçi, artık kimse sağlığı için de para  harcamıyor. Paraları yok da mı harcamıyorlar, yoksa yarın sıkıntı içerisine düşeriz, paraya ihtiyacım olur, diye mi harcamıyorlar, bilemiyorum. 

İş var, hadi sen de gel bize katıl, para kazan diyoruz.

Yok ya, ne işim var, ben rahatım. Benim işe de para ya da ihtiyacım yok,  diyen de o kadar çok ki, ben de şaşırıyorum.

Demek ki, bu millette halen para da var, işsizlik te yok.

Sen şimdi Halk TV. olarak kalk. İşsizlik artıyor, ekonomi batıyor, içeride, dışarıda itibarımız kalmadı, demokrasi yok oldu, hukuk çöktü, diye haberler yap.

Yapma kardeşim yapma!

Hayret ki ne hayret, bir de RTÜK’ün verdiği cezaya bakalım. “Söz konusu yayının, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz’ hükmünü ihlal etiğinin sabit görüldüğü kaydedilen açılamada, “Halk TV’ye, 5 gün ekranı karartma cezası verilmiş. Devam edersen, TV yi de kapatırım diye de ikazı yapılmış durumda.  

Valla aşk olsun, yani böyle şey olur mu, böyle ceza verilir mi, demeyin, bize de hiç ifade alınmadan, benim görüşüm alınmadan, aniden şifrem 6 ay kapatıldı. Böylece Gümrüklerde iş takip edebilme hakkım elimden alındı. Daha önce bir yıl, şimdi 6 ay. Şirket kapandı, mükellef çekti gitti. Elemanlar dağıldı. Dertlerle uğraşmak bana kaldı. Bana idari cezayı verenler maaşlarını alıyorlar, onların umurunda mı sen batmışsın, şirket kapanmış, borçlar yükselmiş. Sürünmeye devam et, kimsenin umurunda olmaz. 

Olmaz kardeşim, olmaz. Haber bile vermezler. Suçlu olup olmadığını bile araştırmazlar. 

Neyse gene de Halk TV. Ye de geçmiş olsun diyelim. İnşallah daha büyük cezalar arkadan gelmez.

Herkes ekmek parası derdinde. 

Aç kalmamak, kimseye muhtaç olmadan yaşama mücadelesinde. 

Çoğumuzun arkasında dayısı yok. 

Üç beş yönetim kuruluna atanıp, her yerden para alamıyoruz. 

Maaşlarımız yüksek değil. 

Müşteri de Korona yüzünden kayboldu. 

Olsun be, gene de Devletimiz sağ olsun. 

Arkamızda Dev gibi devletimiz var. Nasıl olsa, o bir çare bulur. 

Biz 75 yaşından sonra çare bulacak değiliz ya.

Zamanında görevimizi yaptık. Devletimize zarar vermeden, hak ve hukuk içerisinde, karşımıza gelen mükellefi sen şu düşünce desin, sen şu partidensin, senin gözünün üstünde kaşın var, demedik, herkese eşit muamele ettik. Rüşvet yemedik, haksız kazanç elde etmedik. Görevi tamamladık. Ş imdi de hem Korona ile boğuşuyoruz, hem de aç kalmamak için E ticaret mağazamıza müşteri arıyoruz. 

Olsun be, olsun.

Buna da şükürler. En önemlisi sağlık. 

Bu günler de gelir geçer. 

Hiç bir şey baki değildir. 

Herkese hayırlı gelecekler, mutlu yarınlar dilerim.

İnşallah her şey güzel olur.

27.09.2020

Zekeriya TÜMER

Ulusalhaber1881@gmail.com.

NOT: BELKİ YAZIYI OKUDUKTAN SONRA MERAK EDİP, HANGİ ONLEİN SATIŞ(E TİCARET MAĞAZAN) VAR DİYE MERAK EDENİNİZ OLABİLİR.

EH BELKİ MAĞAZAYI ZİYARET EDİP ÜRÜNLERE ŞÖYLE BİR BAKABİLİRSİNİZ. ALMAK İSTEYEN ALIR, ALMAK İSTEMEYEN ALMAZ. ALANA DA TEŞEKKÜRLER, ALMAYANA DA TEŞEKKÜRLER.

LİNK: https://borlu.medirevo.com.tr/

17 Eylül 2020 Perşembe

KORONA'YA KARŞI BORLU TEDBİR

 TÜMER DİYOR Kİ:

 

KORONA'YA KARŞI BORLU TEDBİR

Sevgili okurlar, bilindiği üzere Korona denen virüs, dünyayı kasıp kavurmakta..

Bir hikaye vardır. 

Azrail, biliyorsunuz o da büyük bir Melektir. Allah'ın 4 büyük melekler indendir. (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil) 

Dinimiz öyle der. 

Azrail insanların canını almak üzere görevlendirilmiştir.

Bir gün Azrail, Allah'a der ki, Ben insanların canlarını alıyorum, bana kızıyorlar, üzülüyorum. Allah’ta, sen hiç merak etme, ben öyle bahaneler yaparım ki, insanoğlu, ölümünü bahane den zanneder.

Biliyorsunuz, Dünya’da ki canlıların ölümleri türlü türlü sebeplerden olur.

Netice de bu dünyayı terk etmek zorunda kalırlar. Bir gün gelecek hepimiz bu dünyayı terk edeceğiz. Keşke dünyayı ve insanlığı mahvetmeye çalışan, gözleri paradan başka şey görmeyen kişiler de bunu idrak edebilseler. 

Şimdi de Korona denen virüs AZRAİL’İN yerini aldı. İnsanları yakaladı mı, öbür tarafa götürmek için elinden geleni yapıyor.

Dünya’da bir kargaşa yaşanıyor. 

Ekonomik kriz gittikçe büyüyor. 

Ülkemizde ise muhalefet, iktidarı, iktidar muhalefeti beğenmiyor.

Ağzı olan konuşuyor.

İşsizlik artmış, ekonomi çökmüş, ormanlar yanmış, ağaçlar kesilmiş, seller, depremler olmuş, evler, binalar yıkılmış, okullar açılıyor, çocuklar, anne ve babalar tedirgin. 

Dinci geçinen dinsizler, çocukların ırzına geçmiş, anneler, babalar şaşkın. Çocuğun hayatı kararmış kimin umurunda. 

Gençler geleceklerinden umutlarını yitirmiş, fırsatı bulan yurt dışına kaçmaya başlamış.

Topraklarımız, madenlerimiz, fabrikalarımız yabancılara satılmış, ihracat az, ithalat çok.

Üretim yok, tüketim çok.

Bunlar artık kimsenin fazla umurunda değil. 

Çünkü Korona denen Azrail, tepemizde gezinmekte.

Nereden, nasıl yakalarım da bu insanların canını alırım diye peşimizde şeytan’dan beter dolanmakta.

Bizim kendi ülkemizin bir BOR madeni var. Bir de Kenevir. Onların el hijyenlerini şu an bütün Metro’larda, otobüslerde, her yerde kullanıyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vermiş olduğu talimat ile Eti Maden büyük bir çalışmaya girdi. Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, (www.boren.gov.tr) büyük araştırmalarına devam ediyor.

Boren, Bor ve İnsan sağlığı kitabını yayınladı.

Yaşam’da Bor, Sağlık’da Bor, Bor’lu Besinler, Tedavi’de Bor Kanser Tedavisi’nde Bor, BNCT. (Bor Nötron Yakalama Tedavisi), Gıda Takviyesi’nde Bor Günlük Hayatta Bor, Temizlikte Bor.

Yani anlayacağınız Bor hayatımızın her kademesinde yararlı olmaya başladı. (www.etimaden.gov.tr. İle (www.boren.gov.tr) linklerine girdiğinizde çok geniş bilgilere ulaşabilirsiniz.

MEDİREVO A.Ş. de BOR ve KENEVİR’i birleştirerek ürettiği ürünler ile insan sağlığına hizmet sunmaktadır. Bor’dan 61 patentli ürün geliştirip, ülkem insanının sağlığına hizmet etmeye çalışmaktadır.

En önemlisi de, Doğrudan Satış sistemini kurarak, işsizlere iş kapısı açmakta, ekonomik sıkıntı yaşayanlara da bu şekilde yardımcı olmaktadır.

Bizler için en önemli olan Sağlık’tır.

Korona’ya karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirmek zorundayız. 

Nasıl, ne şekilde? 

Bu pahalılıkta hangi besinleri alarak güçlendireceğiz?

Korona virüsünü bedenimizden uzak tutmamız gerek. 

Şu an artık beni de hiçbir konu ilgilendirmiyor.

(https://borlu.medirevo.com.tr/) den ürünlerimi alıyorum, ağız spreyi, Borlu, Kenevirli, damlalar, Borlu, Kenevirli vitaminler ile sağlıklı yaşama devam etmeye çalışıyorum.

Elbette bol sebze, meyve ve vitaminli, mineralli ürünleri yemek gerek. Bunları alabilen yer, alamayan yiyemez. 

Sevgili okurlar, Sağlık her şeyden önemli. Sağlık elden gittiğinde, ne cebindeki para yeter, ne de babandan kalan miras. Ufak paralarla sağlığımızı koruyamazsak, büyük paralar harcasak ta hiçbir işe yaramaz. 

Bu nedenle, yukarıda izah ettiğim linklere girin ve inceleyin.

Sizler de sağlığınızı koruyun, korumalıyız.

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

https://borlu.medirevo.com.tr/ ürünlerinizi bu linki tıklayarak alabilirsiniz.

17.09.2020

Zekeriya Tümer

Ulusaltanitim1881@gmail.com.

5 Eylül 2020 Cumartesi

Korona ile uğraşmak, yobazlarla uğraşmaktan kolay.

 TÜMER DİYOR Kİ:


Sevgili okurlar, Korona ile uğraşmak, yobazlarla uğraşmaktan kolay.
Yazımın sağ tarafında Prof.Justin McCarty'in sözlerini dikkatle okumanızı tavsiye ederim. 

Son 20 yılda Mantar gibi türeyen tarikatlar devletin içlerine sızmış ve Laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyetinin temeline Dinamit koymaya başlamışlardır. 
İsrail'in kendi açıklamasında Türkiye'deki tarikatların çoğunu biz kurduk, demiştir. 
Sosyal medya'da ki paylaşımlarda ülkenin içerisindeki bulunduğu sıkıntılar, değişik ifadeler ile dile getirilmektedir. 
Baskı gittikçe artacak, ekonomik kriz gittikçe büyüyecektir.  Korona ise bu gidişle Dünyayı ve bilhassa bizim ülkemizi kolay kolay terk etmeyecektir. 
Emperyalist düşünce yer yer Türk milletine karşı içinde beslediği kin ve intikam hırsını dile getirmekte, Osmanlıyı nasıl içten içe parçalayıp Anadoluyu işgal etti ise, aynı şekilde şimdi de böl, parçala, yut politikasını uygulamaya çalışmaktadır. 
Din kisvesine bürünmüş kişiler, Ajan olarak görevlerini yapmaktalar. Bu kişiler hem İslam Dinine, hem de Devletimize zarar vermekteler. 
Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmak, Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırmaktır. Bu bence Vatan hainliğidir. 
Ne demiş Prof.Justin Mc. Carty: "Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan'da olurdu, ama Trakya ve Anadolu'da kalmazdı. 100 yılda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş  Türkler'in Konya ovasından  sürülmeleri ve atılmaları  ne kadar sürerdi sanıyorsunuz? ve Amerikalı Tarihçi devam ediyor. ...Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece ülkeyi kurtarmadı, Türk neslini de kurtardı.".
Burada şunu da eklemek gerek bu söze. Mustafa Kemal Anadolu'yu Düşmandan kurtarırken, İslamiyeti de kurtardı. Türkiye işgal edilmiş olsaydı, Arap yarımadası tamamen emperyalistlerin hakimiyeti altına çoktan girmiş olurdu. 
Bunu Atatürk sayesinde başaramayan emperyalistler, değişik yollarla Orta doğuya girmiş, sömürmelerine devam etmekteler. 
Şimdi de Türkiye Cumhuriyetini Dinci geçinen Dinsiz adamlarla yıpratarak, bölme ve parçalama peşinde koşmak talar. 
Halkımız şunu unutmamalıdır. İslam Dini, Dinlerin en mükemmelidir. Bu Dinci geçinen Dinsizlerin yaptıklarına bakarak İslamiyeti de yıpratmamak gerek. Kur'an-ı Kerimi iyi okumalı, iyi anlamalıyız. Peygamberimizin gerçek sözlerine dikkat etmeliyiz. 
Gerçekler ortada.
Korona yüzünden ekonomimiz dar boğaza girdi. Bütün dünya bunun sıkıntısını uzunca bir süre yaşayacak. 
İnsanlar korkularından alış verişlerini artık E Ticaret üzerinden yapacaklar. Temaslar ortadan kalkacak, el öpmeler, sevgi ile sarılmalar yok olacak ve insanlık bazı duygularını böylece yitireceklerdir.  
Her gün sabah kalktığımızda umutlarımız karamsar tablolar karşısında yavaş yavaş yok olmakta.
Umutlarımızı yitirmemek gerek. Her inişin bir çıkışı, her çıkışın bir inişi vardır. 
Bulanan sular elbet bir gün gelecek durulacaktır. 
Bu ülkenin temeli sağlam atılmıştır. Kimse kolay kolay yıkamaz. 
Kim ne derse desin, neticede zorda kalındığında tek sığınılacak yer neresi oluyor ANITKABİR. 
ATATÜRK TÜRK MİLLETİNE ALLAH TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞTİR. ONUN DEHASI, BİZLERE BIRAKTIĞI EMANET GENE ONUN FİKİR VE DÜŞÜNCELERİ ÇERÇEVESİNDE EBEDİYEN YAŞAYACAKTIR. 
NE MUTLU BİZLERE Kİ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜMÜZ İLE HZ. MUHAMMED MUSTAFA'MIZ VAR. KIYMETLERİNİ BİLELİM, ONLARI İYİ ANLAYALIM. 

05.09.2020
ZEKERİYA TÜMER
ulusalhaber1881@gmail.com. 
NOT: MEDİREVO A.Ş.nin ürettiği BOR VE KENEVİR ana maddesi olan ürünleri

https://borlu.medirevo.com.tr/ temin etmeniz mümkündür. 


8 Ağustos 2020 Cumartesi

GELECEK GÜNLER ÇOK ŞEYLERE GEBE

 TÜMER DİYOR Kİ:

GELECEK GÜNLER 

ÇOK ŞEYLERE GEBE

Sevgili okurlar; Korona, morona, bayram, seyran derken günler sür'atle geçiyor. 

Yakında 30 Ağustos Zafer Bayramı var. 

Biliyorsunuz 15 Temmuz Fetocuların Türkiyeyi ele geçirme hareketlerinin başarılı olamaması da Bayram olarak kutlandı.

Namaz kılmaya açık olan Ayasofya'da büyük tantanalar ile yeniden açıldı ve gündeme oturdu.

CHP Kurultayını yaptı, Kılıçdaroğlu, "beni kimse bundan sonra indiremez," diyerek yeniden Genel Başkan oldu.

Zavallı Muharrem İnce, "siz beni kurultay salonunda nasıl arka sıralara atarsınız" diyerek, şimdi parti kurmak için kolları sıvadı, deniliyor.

Eh, bunlar doğru ise Tayyib'in ekmeğine kaymak sürülmüş olur.

Bahçeli, durmadan bir şeyler yumurtluyor ve Akşener'i yuvaya dönmeye çağırıyor..

Korona denen şeytan, insanların canlarını almaya devam ediyor, edecekte.

65 yaş üstü olanlar bağışıklık sistemlerini kaybediyorlar. Böyle devam ederse, 2021,2022,2023 yıllarını çoğu göremeyecekler. Korona'dan değil, başka hastalıklardan öbür tarafa gidecekler.

Emekli olanların maaşları eridiği gibi, çalışanlarında devamlı eriyor. 

İşsizler zaten aç ve sefil. Çiftçi ve esnaf takımı da gittikçe mağdur duruma düşmekte.

Avrupa'dan  emekli olup, Türkiye'ye yerleşenler çok rahat. Allah devletimize zeval vermesin diye dua ediyorlar. Neden etmesin. Geçen sene 1000 EURO emekli maaşı Türk Parası ile 4 bin TL idi. Bu sene iki katı oldu. 

Geçen sene 3 bin TL emekli maaşı olan Türkiye'deki emeklinin maaşı da 1.500 TL.sına geriledi. Hesap meydanda. Dolar'a ve EURO'yı kıstas olarak alıp hesaplayın.

Sıcaklar bastırdıkça bastırıyor. Daha da artacak. Hele ki gelecek günlerde Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarında siyasi sıcaklıklar ülkem insanını daha da terletecek.

Ülkem insanı bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Bunun için ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın. Yoksa işler kötü. Bu denli bunalımlar, sıkıntılar içerisinde Yaşam gittikçe dayanılmaz bir hal alacak.

Dünya'ya kurulan tuzak, zaten bozulan ekonomimizi daha da bozdu. Her ne kadar Devleti idare edenler pembe tablolar çizmeye devam ediyorlarsa da, resmi rakamlarda ve de asıl ülkem insanının, pazarda, çarşıda alışveriş yaptıklarında yaşadıkları pahalılık ise meydanda. 

Elbette bir azınlık kitle var ki, onların durumu kıyak. 3-5 yerden maaş almaktalar. Bazı avantajlı yerlerde yüksek maaşla çalışmaktalar, torpille iş almaktalar, köşede dolarları ve altınları var. Enflasyon onlara dokunmaz tabii, ama bize dokunuyor. 

İşin kötüsü emekli olanlar, ek işler yapıyordu, şimdi onu da yapamıyorlar. Evde hapis hayatı yaşayarak hem gelirlerinden oldular, hem de sağlıkları gittikçe bozuluyor.

Sabret gönül, elbet bir gün sana da güneş doğacaktır, desem sabreder misiniz?

Sevgili okurlar, yazacak, söyleyecek çok söz var da, yazamıyoruz, söyleyemiyoruz. Bundan sonra yeni çıkan kanunlar nedeniyle, yazmak ta, konuşmak ta, zorlaşacak. Eleştirmek yok, hakkını savunmak yok. 

Geçmişi deşmek, anlatmak yok. Sosyal medyada küfretmek, kişilerin özellerine girmek yok. 

Bak ben de bunlara karşıyım. Küfretmek, hakaretvari sözler söylemek, kişilerin özelini ifşa etmek, bence de hiç hoş değil, ben de buna karşıyım. 

İnsanların zaten ahlakları gittikçe bozuluyor. Hiç olmazsa bu tedbirler alınmalı ve ahlaklı, faziletli bir toplum olabilmenin yolları aranmalıdır. 

Korona zaten çok kişinin sinirlerini alt üst etti. Bir de geçim zorluğu üstüne eklenince, insanlarda ne sinir kaldı, ne de sabır.

Şu an Dünya'yı Şeytanlar idare etmeye başladılar. Şeytanı başka yerde aramayın. İnsanlığa, topluma, ülkeye, doğaya, zarar vererek, kötülükler peşinde koşan insan şeytanın ta kendisidir. 

GENE DE HALİMİZE ŞÜKREDELİM, BETERİN BETERİ VARDIR DİYEREK SABREDELİM.

DÜNYANIN KAHRINI SİZ ÇEKENE KADAR , BIRAKIN DÜNYA SİZİN KAHRINIZI ÇEKSİN.

HER GECENİN BİR SABAHI VARDIR, HER KARANLIĞIN BİR AYDINLIĞI VARDIR. 

DÜNYAYI HAKİMİYETİ ALTINA ALMIŞ OLAN ŞEYTANLARA KARŞI DİRENELİM, MAĞLUP OLMAYALIM,  ALLAH'TAN YARDIM İSTEYELİM. 

EN ÖNEMLİSİ DE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ İLE AKIL SAĞLIĞIMIZ. 

08.08.2020

NOT: E Ticaret mağazamızdan BOR ve KENEVİR'li tamamen doğal, sağlıklı, yasal izinleri alınmış BOR VE KENEVİR mucizesi ürünler alarak bize destek olabilirler.

Ürünleri temin edebileceğiniz Link: https://borlu.medirevo.com.tr/

Zekeriya Tümer

ulusalhaber1881@gmail.com

30 Temmuz 2020 Perşembe

Müslüman Türkler ve tüm İslam aleminin Mübarek Bayramı Kutlu olsun


TÜMER DİYOR Kİ:
Korona belki bizi kurtarır. 

KURBAN OLAYIM SANA

Sevgili okurlar, günlerin nasıl hızlı bir şekilde geçtiğinin farkındasınızdır.
İşte İslam âleminin Mübarek saydığı bir gün daha geldi ve Kurban Bayramını kutlayacağız.
Kutlama dediysem de sakın, aman sakın büyüklere gidip el öpmeyin, konu komşu ziyareti yapmayın. Ağzınızdan maskeyi, elinizden cep telefonunu eksik etmeyin. Kutlama yapacaksanız, açın telefonu görüntülü görüntüsüz yakınlarınızın kutlayın bayramını olsun bitsin. 
Bu sene böyle, işinize gelirse.! 
Yoksa hııı Korona canınıza ot tıkar!
Adı üstünde Kurban Bayramı. Kurbanlık sayılan hayvanlar kesilecek, fakir ve fukaraya etleri dağıtılacak. (Ben etlerin yoksullara dağıtılacağından şüpheliyim. Bu kadar pahalı olan etleri neden dağıtsınlar, atarlar buzluğa, çıkarıp çıkarıp yerler.) 
Kurban Bayramının hikayesini  hemen hemen herkes biliyordur. Onun için ben burada anlatmayacağım. Hz. İbrahim Peygamberin, oğlunu kurban etmesi hikâyesi. (Bilmeyen Googleye sorsun, oradan öğrenir.)
Dünya’yı etkisi altına alan KORONA 19 virüsü de her gün binlerce kişinin canını alıyor. 
Dikkat edin devamlı da kendisine Kurban arıyor. Fırsatları hiç kaçırmıyor. Hemen ağzından, burnundan içeri giriveriyor. 
Bütün dünyada ALLAH’A inananlar toplumlar, bu mübarek günlerde hep birlikte dua etseler de Korona denen beladan insanlık kurtulsa.
Aklıma geldi, acaba diyorum şu İstanbul’da bulunan Ayasofya Kilisesi, şimdi Müslümanların Namaz kılmasına açıldı ya. Oraya gidip hepimiz namaz kılıp dualar etsek, Allah dualarımızı daha çabuk kabul ederek, bu Korona belasından kurtulur muyuz, diye düşünüyorum!..
Birde şunu düşünüyorum: 
Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında İstanbul’u Bizans’tan aldı. 
Oh Ayasofya Kilisesi Müslüman Türklerin oldu. 
Ne güzel oldu. 
Sevinmiştik. 
Sonra ne oldu, 1920 de İstanbul Emperyalist güçler tarafından işgal edildi. Anadolu'nun birçok bölgeleri Fransız, İtalya, İngiliz ve Yunan askerleri tarafından işgal edildi, camilerimiz yıkıldı, kadınlarımızın, kızlarımızın ırzına geçildi. 
Ermenilerin azması ile de birçok masum insanlar bazen tek tek bazen de topluca katledildi. 
İşte bu duruma da ÜZÜLMÜŞTÜK.
Eğer Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde İstiklal savaşı kazanılmasaydı, bugün Ayasofya Cami olarak ibadete açılabilir miydi?
Bunu unutan bazı kişiler, geçmişe münhasır hiç hoş olmayan kelimeler söyleyerek, bir de Atatürk’e dil uzatarak, ortalığı germeye çalışmaktalar.
Acaba bunların amacı nedir?
Bilindiği üzere 1928’de Latin harflerine geçilmesi sonrası, kentin Türkçe adının Latin harfleriyle yazılmış hali ile İSTANBUL uluslar arası kullanıma girdi. İstanbul kentin uluslar arası adı ilan edildikten sonra “KONSTANTİNOPOLİS” adının mektuplarda veya diğer yazışmalarda ve uluslar arası alanlarda kullanılması yasaklandı. Örneğin yurt dışından İstanbul’a gönderilen mektuplarda adres olarak “Kostantinopolis” (yanında İstanbul yazsa bile) yazıldıysa bu mektuplar geri gönderilmeye başlandı. Zaman içinde İstanbul adı ve bunun çeşitli  benzer yazılışları çoğu dünya dilinde yerini aldı.
Demek ki, İstiklal Savaşı kazanılmasaydı, Türkiye’nin Tapusu LOZAN SÖZLEŞMESİ ile tescil edilmese idi, İstanbul yoktu, Konstantinopolis Şehri vardı. Ayasofya’da eski haline döndürülerek Kilise olarak kalacaktı.
Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticileri, Atatürk’ün bizzat talimatları ile bazen de Atatürk’ün kendisi tarafından verilen para ile Yunan işgali sırasında yıkılan, yakılan, mahvedilen Camilerin yenilenmeleri, restore edilmeleri ve yeniden ibadete açılması sağlanmıştır. (Google de Ufak bir araştırma yapan bu bilgilere ulaşır.)
En önemlisi de bu Mübarek günde Atatürk’e dil uzatanlara da şunu demek isterim:
Keşke sizler de, bizler de Atatürk kadar İslam dinini iyi bilebilsek ve değerlendirebilsek.
Buyurun size Atatürk’ün Balıkesir Hutbesinde söylediklerini bir kez daha hatırlatalım.
Balıkesir Paşa camii 7 Şubat 1923
Mustafa Kemal Atatürk sürekli Anadolu'yu dolaşarak, halkının yanında olmuş, sorunlarını dinlemiş, Cumhuriyet’in kurulmasına yardımcı oldukları gibi korumalarını da istemiştir.
Nitekim 7 Şubat 1923 günü öğleyin Paşa Camii’nde okunan Mevlidden sonra minbere çıkarak yaptığı konuşmada da bu konulara değinmişti.
"Balıkesir Hutbesi" diye anılan bu konuşmasında "Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun" diyerek söze başladı ve kurulacak yeni devletin temel esasları ile devrimler ve cumhuriyete ışık tutan mesajlar verdi.
Atatürk, Zağnos Paşa Cami Hutbesin de cemaate şöyle seslenmiştir:

“ Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz  Efendimiz Hazretleri,  Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.
İNŞALLAH BU SÖZLERİ OKUYANLAR, BUNDAN SONRA ATATÜRK’E DİL UZATMAZLAR, UZATIRLARSA DİLLERİ ŞİŞER BOĞAZLARINI TIKAR.
Bizler kim ne derse desin ne Müslümanlıktan ne de Atatürk’ün yolundan ayrılmayız.
Atatürk Anadolu’da yaşayan toplumların içerisinde azınlıkta olsalar diğer dinlerde ve inançlarda olanları bildiğinden Laiklik prensiplerini hayata geçirmiş ve Anadolu insanını bir arada tutmayı başarmıştır.
Şu gerçeği artık bütün insanların görmesi gerek. Korona virüsü bunu ispatladı. Korona denen virüs en tepede olan Yöneticiye de bulaşabiliyor, zengin, fakir ayırt etmiyor, herkesi alıp öbür tarafa götürebiliyor. 
Demek ki, hepimiz ölümlüyüz. Bu nedenle bırakalım ayrışmayı, didişmeyi, kavga etmeyi.
Birlik ve beraberlik içerisinde kimse kimseyi üzmesin, hakkını yemesin, hak, hukuk, adalet içerisinde insanca yaşamaya baksın. İktidar sahipleri de toplumun ekonomik refahı için, ülkenin kalkınması için mücadele etsin. 
BU VESİLE İLE MÜBAREK KURBAN BAYRAMINIZI KUTLAR ÜLKEM İÇİN, İNSANLIK İÇİN HUZUR VE MUTLU BİR YAŞAM DİLERİM.
30.07.2020
Zekeriya Tümer
ulusalhaber1881@gmail.com

NOT: E Ticaret mağazamızdan BOR ve KENEVİR'li tamamen doğal, sağlıklı, yasal izinleri alınmış BOR VE KENEVİR mucizesi ürünler alarak bize destek olabilirler.
Ürünleri temin edebileceğiniz Link:

 


3 Temmuz 2020 Cuma

Bizler hangi Baro Avukakatlarına vekalet vereceğiz?


TÜMER DİYOR Kİ:

BİZLER HANGİ DÜŞÜNCEDEKİ 
BARO AVUKATLARINA VEKALET VERECEĞİZ.

Sevgili okurlar, Temmuz ayının bugün üçü.
Günlerden ise Cuma.
Avukatları ilgilendiren Barolarla ilgili yasa tasarısıTürkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeye başlanacak.
Avukatlar dâhil, tüm muhalefet partileri Baroların yapısında değişiklik öngören kanun teklifine karşılar.
Cumhurbaşkanlığı Makamı ise şu andaki Baroların durumlarına karşı.
Bakalım zaferi kim kazanacak?
Sizce kim kazanır dersiniz?
İçinizden geçeni hisseder gibiyim. “Ya Tümer Bey, bugüne kadar AKP yasa tasarılarını Meclise getirdi, muhalefet partileri dâhil herkes sosyal medyada karşı çıktı.
 MHP ile birlikte olan AKP, istediği bütün yasa tasarılarını Meclisten geçirdi ve yasalaştırdı. 
Allah aşkına hangisini engelleyebildiler!?..
Bu nedenle hiç kimse canlarını sıkmasın, bu tasarı da Mecliste aniden oylanır ve kabul edilir. 
Muhalefet de,  karşı çıkan Baro Başkanları da, Avukatlarda ne yapacaklarını şaşırırlar.” Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet,  sevgili okurlar.  Baroların yapısındaki değişiklik onaylanıp yasalaştıktan çok kısa bir süre sonra,  belki kimsenin düşünmediği şunlar olabilecektir:
Bir kere Barolar,  artık fikir ve düşünce yönünden ayrı ayrı olan gruplara ayrılarak kurulacak.
Nasıl Siyasi Partiler ayrı ayrı fikir ve düşüncelere sahip kişileri bir araya getiriyorsa, Avukatlarda bu şekilde bölünecekler.
Şimdi gelelim ana gerçeğe:
Bütün Hâkimler, Savcılar demeyelim de, bazı Hakimler ve Savcılar Diyelim. Evet, bazı adalet temsilcileri şu anda kimin emirlerini uyguluyorlar?
Kim tarafından atanıyorlar?
İktidar olan ve Devleti yöneten kadrolar tarafından.
Vatandaş mahkemelik oldu, Avukat tutması gerek. 
Şimdi bu vatandaş gidip de İktidar Partisine karşı olan bir Baro avukatını tuttuğunda davasını kazanabileceğine nasıl inanır! 
İnanamaz.
Çünkü Hakimler karşısına savunmaya gelecek Avukatın hangi fikir ve düşüncede olduğunu tahmin edecektir.
Eğer Hâkim ve Savcılar tam manası ile hak, hukuk ve adaletten yana iseler, sorun yok.
Ya da geçmişte FET O’CU hâkim ve savcılar gibi taraf tutarsa, yandı o vatandaş.
Avukatı ne kadar savunma yaparsa yapsın, cezayı yer.
İşte tehlike burada!..
Dolayısı ile Yandaş olmayan Avukatlardan müteşekkil Barolarda bulunan Avukatlara, suç işlemiş olan vatandaşların çoğu iş vermeyecektir. Televizyonlara reklamlar verilmediği gibi.
Böylece de Avukatlar işsiz kalacaklardır. 
Eh, böylece dersini alan Avukatlar, İktidarda olan Partiyi ve Devleti eleştirmekten belki vazgeçecektir.
Ekmek kavgası derdine düşecek, başka şeylerle uğraşamayacaklardır.
Kendisine muhalefet olan ve kendisini eleştiren kişileri susturma ve pes ettirme yöntemleri güç kimde ise değişik şekillerde alınacak kararlar ile uygulanır.
Geçmişte çok iyi biliyoruz ki birbirlerine ağır sözler ile hakaret edenlerin, küfredenlerin, bugün sarmaş dolaş, birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiklerini görebilmekteyiz.
Olmaz olmaz demeyin. İnsanoğlu her zaman değişebilir. Her zaman da pes edebilir.
Pes etmeyen, onur ve gururundan fedakarlık etmeyen yiğit insanlar ise, maddi ve manevi kayıplara uğrayarak, hayatlarını zor şartlarda idame ettirme mücadelesi içerisinde çaba harcarlar ve çoğu da baskılara dayanamayıp, belki de meslek değiştirmek zorunda kalabilir. 
Sıkıntı ve üzüntüden hasta olmaları da mümkün olabilecektir. 
Netice de bir bahane ile bu dünyayı terk ederler. 
Geçmişte bu kabil olaylar yaşandı ve yaşanmakta.
Hepimizin burada tek dayanak noktamız ALLAH’IN ADALETİNE SIĞINMAKTIR.
ALLAH HERKESİN YARDIMCISI OLSUN.
Bekleyelim ve bakalım kanun teklifi ne zaman, hangi şartlarda T.B.M.M. sinde yasalaşacak.
Yasalaşmasından sonraki gelişmeler zaman içerisinde belli olur.
Hangi taraf kazanacak, kimler kaybedecek.
Bizim işimiz bekleyip görmek.
Müslüman olan kişilerin tek tesellisi nedir.
HAYIRLISI NEYSE O OLUR İNŞALLAH.  
03.07.2020
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com.
ulusalhaber-ulusalajans

DUYURU;
BOR VE KENEVİRİ, aynı anda  beslenme, destek, kozmetik, deterjan,çay, kahve olmak üzere diğer kaliteli ve sağlıklı, doğal ürünleri ile DÜNYADA Kİ İLK VE TEK DOĞRUDAN SATIŞ ŞİRKETİ MEDİREVO’nun bize destek amaçlı açtığı E ticaret mağazasından ürün alanlara şimdiden teşekkür ederiz

Mağazanın linkini TIKLAYIN:



29 Haziran 2020 Pazartesi

Dünyayı hapishaneye çevirdiler, insanları haydutlara benzettiler.


TÜMER DİYOR Kİ:

DÜNYA’YI HAPİSHANEYE ÇEVİRDİLER
İNSANLARI HAYDUTLARA BENZETTİLER!
2020 yılında Dünya ile çok güzel oynandı.
Ateist düşüncede olan ve parasının hesabını bilmeyen birileri, planlarını yaptılar ve Allah’a inanan toplumlara sizin “ALLAH'ınız hadi gelsin size yardım etsin. İşte ben sizi böyle haydutlar gibi ağzınızda maske, kim olduğunuz belli olmaz bir halde, sevdiklerinizin elini bile tutamaz, birbirinizden mikrop geçecek diye, karşınızdakini mikroplu zannederek, 2 metre uzaktan konuşmanızı sağlarım.
Kadınlar, kocalarından, kocalar karılarından, anne çocuklarından, çocuklar anne ve babalarından, dedeler, nineler torunlarından, torunlar büyüklerinden, amca, dayı, hala, teyze, yeğen, herkesi birbirinden şüphelenir hale soktum!
Bundan sonra öyle arkadaş olmak, sevgili olmak, el ele tutuşmak, sarılmak falan yok. 
Sevgi ne imiş. 
Kalktı artık sevgi. 
El de öpemezsiniz, dudakta öpemezsiniz. İşinize gelirse. 
Bundan sonra daha da berbat yaşayacaksınız. 
Biz ne dersek, ne yaparsak, yapmanızı istersek, ona uyacaksınız.
Suratınızdan Maske eksik olmayacak, haydutlar gibi gezeceksiniz. 
Birbirinizi tanıyamayacak, çirkinle güzeli, kötü ile iyi insanı, yaşlıyla genci ayırt edemeyeceksiniz. En önemlisi de ne biliyor musunuz? 
Ağzınızda devamlı maske ile gezdiğinizden havanın oksijenini tam alamayacak, çoğunlukla kendi nefesinizi tekrar ciğerinize çekeceksiniz. Böylece kısa sürede nefes darlığına yakalanıp, KORONA zannedilerek aşılar yaptırmak için sıraya girecek, çok paralar harcayacaksınız.
Güç kimde imiş? Anladın mı?
Güç bende kardeşim bende. 
Daha durun, bugünleri de arayacaksınız!
Dünya Devletlerini idare edenleri nasıl hâkimiyetim altına aldım. 
Basınınızı, medyayı, sosyal medyayı bile  nasıl şekillendirdim.
Tüm ülke sorunlarınızı unuttunuz.  
Açlık, fakirlik, geçim derdi, seçim derdini unutturdum sizlere. 
Birbirinizle savaşmayı, didişmeyi bile unuttunuz. 
Daha ne istiyorsunuz? 
Her saat, her dakika TV.lerde, tüm kanallarda korona da korona. Korona 19. Da Korona 19.
Baş belası olacak, bizi engelleyecek, bizim gücümüzü kıracak 60 yaş üstü nüfusu nasıl evlere hapsettim. 
Çünkü onların huylarını değiştirmek zor. 
Onlar daha bilinçli. 
Onları istediğim gibi yönetemem. 
Onların biran önce bu dünyayı terk etmeleri lazım. 
Onun için de kapansınlar evlere, bağışıklık sistemleri zayıflasın. 
Zaten çoğunda birçok hastalık var. 
Çoğu da zaten işe yaramıyor, camilerde, bağlarda, bahçelerde, kahvehanelerde dedikodu yapıp, ömür tüketmiyorlar mı?
Grip bile olsalar etkileniyorlar. 
Bir çoğu Kronik hasta. 
Hasta olduklarında zaten onlara bakıcı bulmak zor. 
Evlatlarına zulüm veriyorlar. Huzur evleri de yeterli değil. 
Onların inadını kırmak zor. Örf ve adetlerini yok etmek güç. 
Onların  çabuk öbür tarafa gitmeleri gerek. 
Biz de Dünyayı istediğimiz şekle sokarız diye mi düşündüler acaba! 
Ben böyle düşündüklerine inanıyorum.
Bütün Dünya aniden kitlendi. Hapishaneye döndü. 
Nasıl oldu bu durum. 
Birbirinden bağımsız devletler Dünya Sağlık Örgütünün himayesine girdi. O ne derse yapıldı. Ekonomik durumlar sarsıldı. 
Maske üreticileri, eldiven ve sağlık personelinin kullanacağı ürünleri üretenler köşe oldu.
Ne oldu; 1 Haziran da hemen hemen birçok ülke aşırı sıkı tedbirlerini gevşetti. 
Hani artışlar, nerede?
Peki, şunu da düşünelim, sağlık sektörü fazla gelişmemiş dünya devletlerinde kaç kişi öldü.
Şu son birkaç ayda gripten kaç kişi vefat etti. 
Dünya kurulduğundan bu yana çok salgın hastalıklar olmuştur. 
Hiçbir zaman bütün Dünya bu şekilde Karantina altına alınmamıştır. 
Biz çocukluğumuzdan bu yana çok salgınlar gördük, geçirdik.
İnsanlığa iyi bir algı operasyonu yapıldı ve yapılmakta. 
Tüm Dünya İnsanları ile oynanmakta.
Kendimizi toparlamamız gerek. Psikolojimizi bozmamamız gerek. 
6 Milyara yaklaşan dünyada Allah aşkına kaç kişi öldü?
Bazı kişiler, ilim ve bilimle uğraşanlar, sosyal medyada gerekli çok ciddi açıklamaları yapıyorlar. Gerçekler de çok kısa sürede meydana çıkacaktır.
Şimdi gelelim ana gerçeğe. 
Doktorlar devamlı neyin üzerinde duruyorlar, bağışıklık sisteminizi güçlü kılın, ayakta kalın.  
Bağışıklık sistemini güçlü kılmanın tek yolu ise doğal, organik beslenme ile fiziksel hareketler.
İyi de nasıl?
Sevgili okurlar; işte size bir örnek. BOR VE KENEVİR MUCİZESİ ürünleri üreten MEDİREVO şirketi insanların bağışıklık sistemi için sağlıklı, kimyasal maddeden uzak ürünler üretmekte ve piyasada DOĞRUDAN SATIŞ sistemi ile insanların hizmetine sunmaktadır.
BOR MADENİ İNSAN SAĞLIĞINDA.
Bor, insan vücudu tarafından az miktarlarda ihtiyaç duyulan, hücrelerde sentezlenemediği için besinlerle dışarıdan alınması gereken önemli bir besleyicidir.
BOR ürünleri, Osteoporoz tedavilerinde, alerjik hastalıklarda, psikiyatride, kemik gelişiminde ve artritte, menopoz tedavisinde, prostat tedavisinde ve kanserli hücrelerin imha edilmesinde yeni bir umut olmuştur.
KANSER TEDAVİSİNDE BOR:
Bortezomib Amerika Gıda ve ilaç Dairesi (FDA-Food and Drug Administration)onaylı bor katkılı ilk kanser ilacıdır ve multiple miyelom (Multiple Myeloma) tedavisinde kullanılmaktadır.
Multiple miyelom bir tür kan kanseridir.
Bortezomib, multiple miyelom tedavisinde proteazom inhibitörü olarak kullanılmaktadır.
BOREN(ULUSAL Bor Araştırma Enstitüsü)
BNCT
Bor Nötron Yakalama Tedavisi (BNCT), çeşitli tümörlerin, özellikle beyin tümörlerinin ve melanomanın, tedavisinde kullanılan iki bileşeni ise düşük enerjili nötron kaynağıdır.
Tümör hücrelerinin, içindeki veya hemen bitişiğindeki (10B),ikinci bileşeni ise düşük enerjili nötron kaynağıdır.
Tümör hücrelerinin içindeki veya hemen bitişiğindeki (10B). Nötron kaynağından gelen nötronları yakaladıktan sonra parçalanmakta ve açığa çıkan yüksek enerji yüklü parçacıklar (7Li ve 4He) sadece tümör hücrelerine zarar vermektedir.
Son derece yararlı bir maden olan BOR Madeninden üretilen ürünler, insan sağlığına MEDİREVO Doğrudan Satış A.Ş. tarafından sunulmaktadır.
Besinlerin yanı sıra kullandığımız deterjan ve kozmetik ürünler ile de BOR, günlük yaşantımızda iç içe olduğumuz bir elementtir. Farklı formüllerde (Sodyum perborat vs.) deterjan sanayinde kullanılan BOR, ev temizliğinde, kişisel bakım ürünlerinde ve endüstriyel alanda ağartıcı ve bakterilere karşı koruyucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kozmetik sektöründe ürüne kazandırdığı yumuşaklık, yapışkanlık ve dayanıklılık özellikleri sebebi ile tercih edilen bir elementtir.
Yani ey insanlığı mahvetmeye çalışan Allahsızlar. İnsanlık ölmedi. MEDİREVO gibi birçok şirket sağlıklı ürünler üreterek insanların bağışıklık sistemlerinin güçlenmesini sağlayacaklar, sağlamaktalar  ve siz böylece amacınıza ulaşamayacaksınız.
Allah’ın da yerine geçmeniz söz konusu değil.
Bütün alemi, Dünya’yı ve her şeyi yaratan Allah, yeri geldiğinde gereğini yapar. 
Zaten kimse bu dünyaya kazık kakamamıştır. 
Eninde sonunda bu mekânı terk etmek zorundayız.
Şimdi ben okuyucularıma ve bize  destek vermek isteyenler ile ekonomisine de katkıda bulunmak isteyenlere sesleniyorum.
MEDİREVO DOĞRUDAN SATIŞ A.Ş. nin ürünlerini Ulusal Haber-Ulusal Ajans bünyesinde destek amaçlı E ticaret mağazası açılmıştır.  https://borlu.medirevo.com.tr/
Okuyucularımızdan sağlıklı ürünler almalarını, eğer kendileri de bu işe girmek istediklerinde aynı yardımın Ajansımız tarafından onlara da aracı olarak yardımcı olabileceğimizin bilinmesi dileğiyle; kimsenin moralini, psikolojisini bozmadan, insanlığımıza kurulmuş bulunan bu tuzağı bertaraf etmemiz için mücadele azmimizin yok olmaması gerekmekte olup, direncimizi yitirmememizin yerinde olacağını düşünmekteyim.
KALİTELİ VE SAĞLIKLI BİR YAŞAM YAŞAMAK HEPİMİZİN HAKKIDIR.

29.06.2020
ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com
ulusalhaber-ulusalajans
DUYURU;
BOR VE KENEVİRİ, aynı anda  beslenme, destek, kozmetik, deterjan,çay, kahve olmak üzere diğer kaliteli ve sağlıklı, doğal ürünleri ile DÜNYADA Kİ İLK VE TEK DOĞRUDAN SATIŞ ŞİRKETİ MEDİREVO’nun bize destek amaçlı açtığı E ticaret mağazasından ürün alanlara şimdiden teşekkür ederiz

Mağazanın linkini TIKLAYIN:




10 Haziran 2020 Çarşamba

KORONA 19 - BOR VE KENEVİR MUCİZESİ

TÜMER DİYOR Kİ:


BOR VE KENEVİR MUCİZESİ

Sevgili okurlar; Korona 19 virüsü dünyayı etkisi altına aldığı gibi, ülkemiz ekonomisini de zora sokmuştur.
Ayrıca, artık birçok konuda gazeteci olarak yorum yapmak, eleştiri yapmak, doğru haber vermek  zorlaştığı gibi, twit atmak, sosyal medyada eleştiri yapmak da suç unsuru olarak addedilmekte ve suçlanarak tutuklanılabilmektedir.
Hangi konuda yazı yazmak, hangi konuda eleştiri yapabilmek hususunda şaşırmış vaziyetteyiz. 
Korona denen virüs gerçek mi yalan mı ona da şaşırdık. 65 yaş üzeri, 18 yaş altı evlerde hapis kaldık. 
Her kafadan bir ses çıkıyor ve biz de bekliyoruz. Eğer bu virüs aşırı yayılabilen bir virüs ise 1 Haziran’dan itibaren çok yaygınlaşması ve hastalıkların artması gerekebilir.
Bekleyip göreceğiz.
Bizim yaşımız geldi 75.e. 
Sağlığımızı korumak zorundayız. 
Ben de bu nedenle evde kapalı bir durumdayken MEDİREVO şirketi ile tanıştım.
Medirevo Şirketinin BOR Madeni ve Kenevir Bitkisinden yararlanarak ürün ürettiğini duyunca, hemen ürünlerden birkaç tane seçerek aldım. 
D Vitamini, Şampuan, vücut kremi, göz kremi. sabun gibi ürünler aldım. 
D vitaminini yatmadan önce bir tane almaya başladım. 
Geceleri birkaç kez uyanıp idrar yapmaya kalkarken, bir kere kalkmaya başladım. Prostat sıkıntısına yarar mı sağladı acaba diye düşünmeye başladım. 
Bor ve Kenevirli şampuan saç dökülmesini önlemeye başladı. 
Göz altı kremi kullanan kızlarım ve hanım memnuniyetlerini ifade edince;
Bu bende Medirevo Şirketini daha yakından incelemeye sevk etti. 
Ulusal Haber-Ulusal Ajans İnternet haber sitemizi idare eden ve sosyal medyada ismimizi duyuran arkadaşımın geçen sene aniden vefat etmesi, elbette bana ve haber siteme çok zarar verdi. Ben onun kadar profesyonel değildim Bilgisayarda.
Yaptığım temaslar ve araştırmalar sonucunda; MEDİREVO şirketi yetkilileri bizim imkanlarımızı değerlendirirken, kendi imkanlarını da bizim değerlendirmemiz konusunda bize yardımcı olmak istedi.
MEDİREVO A.Ş. ti iki kıymetli; biri BOR Madeni, diğeri Kenevir bitkisini hedef almıştı kendisine.
Bor Tuzları 4 bin yıl önce ilk kez kullanılmıştı. Kıymetli bir madendi. Bilim adamları ve uzmanlar BOR Madeninin yararlarını anlatmakta idiler. Ayrıca Dünya rezervinin yüzde 73,4 de bizim ülkemizde idi.
BOR MADENİ Osteoporoz tedavilerinde, alerjik hastalıklarda, psikiyatride, kemik gelişiminde ve artiritte, menopoz tedavisinde, prostat tedavisinde, kesin olmamakla birlikte kanserli hücrelerin imha edilmesinde de  yeni bir umut olduğu söylenmektedir.
Kenevir bitkisi ise son derece yararlı bir bitkidir.
Uyuşturucu olarak kullanılması elbette zararlıdır. 
Ancak, ilaç sanayinde ve diğer birçok alanda yararı olan bitkidir.
Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretirmiş.
Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kağıt üretilebilirmiş.
Kenevir bitkisi tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürülebilirmiş.
Kenevir 4 ayda yetişirmiş, bir ağaç ise 20-50 yılda yetişirmiş.
Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicisi imiş.
Kenevir bitkisi dünyanın her yerinde yetiştirilebilirmiş ve çok az suya ihtiyaç duyarmış. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına da ihtiyaç duymazmış.
Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa, tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilirmiş.
İlk KOT pantolon, kenevirden yapılmış; hatta “Kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir.
Kenevir ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka yapımı için de ideal bir bitki imiş.
Kenevir, AİDS ve KANSER tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılabilmekte imiş.
Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksek olup içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamakta imiş.
Kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzmuş.
Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymamakta imişler.
Plastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretebilir ve kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaymış.
Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa, dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olurmuş.
Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı, ucuz ve esnekmiş.
Kenevirle yapılan SABUNLAR VE KOZMETİK ÜRÜNLER, suyu kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.
Sayısız faydası olan KENEVİR, bir zamanlar dünyanın en önemli üretim bitkilerinden biriydi ama bugün üretimi yasak.
Hatta Amerika’da 18.yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi.
Kenevirin dünyada ekilmesini yasaklatanın kim olduğunu merak ediyorsanız https://ulusalhaber-ulusalajans1.blogspot.com/2016/09/esrarin-marijuana-ham-maddesi-olan.html burayı tıkladığınızda öğrenebilirsiniz.
Bu iki kıymetli ürünü insan sağlığı için değerlendiren MEDİREVO Şirketinin kurucuları Devrim Hamaratlar ile Kimyager Taşkın Öztürk  değişik ürünleri fabrikalarında üreterek  insanlığın hizmetine sunmuşlardır.
DOĞRUDAN SATIŞ: https://borlu.medirevo.com.tr/

E Ticaret ulusalhaber-ulusalajans’a destek olmak üzere İnternet
Üzerinden satışlarına başlamıştır.
Bundan sonra biz de aynı fikir ve düşünceye sahip insanlarımızın sağlıkları için ve evlerinin ihtiyaçları için tamamen doğal, insan sağlığına uygun ürünleri E Ticaret sitemizden alışveriş yaparak, bizlere  destek olmalarını beklemekteyiz.
KALİTELİ YAŞAM  İLK ÖNCE SAĞLIKLA, SONRA PARA İLE OLUR.
SAĞLIKLI VE MUTLU GÜNLER DİLEĞİYLE.
10.06.2020
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com
ulusalhaber-ulusalajans

DUYURU;
BOR VE KENEVİRİ, aynı anda  beslenme, destek, kozmetik, deterjan,çay, kahve olmak üzere diğer kaliteli ve sağlıklı, doğal ürünleri ile DÜNYADA Kİ İLK VE TEK DOĞRUDAN SATIŞ ŞİRKETİ MEDİREVO’nun bize destek amaçlı açtığı E ticaret mağazasından ürün alanlara şimdiden teşekkür ederiz

Mağazanın linkini TIKLAYIN: