TÜMER DİYOR Kİ:
ANARŞİYE DİKKAT ETMEMİZ GEREK
Bugün, memleketimizde de
görüldüğü gibi, her toplum bulunduğu ortamdan daha iyi bir ortama geçmek için
çaba harcamaktadır.
Hele ki, o toplum, yaşamlarını
sürdürebilmek için, bir çok olanaklardan yoksunsa!.
İşte; o zaman, daha da büyük uğraşa girmeleri gerekir.
Bu doğal bir haktır.
Ne var ki; toplumun
boşluklarından yararlanmayı fırsat bilenler, emellerine erişebilmek için, bu
durumu fırsat bilip harekete geçerler. Böylece:
“Siyaset dışı amaçlarla
kurulan birlikler çoğaldığı takdirde, işte, o zaman anarşi hareketleri
kendiliğinden ortaya çıkar.”
Toplumun milli gelirinin
arttırılması, hayat şartlarının düzeltilmesi, refahın, huzurun temin edilmesi
siyasetini savunur görünüp, aslında başka gayeler güden bu birlikler, toplumda
anarşi yaratmak için bulunmaz bir kaynaktırlar.
Bugün, bizim toplumumuzda da böyle siyaset dışı
gayeler güden birlikler teşekkül etmiştir.
Onların savundukları
özgürlüğün gerçek özgürlükle alakası yoktur. Emellerine sahip oldukları an,
toplum üzerinde bir otoriteye sahip olacakları aşikârdır.
Tarihe baktığımızda, böyle
birçok toplumla karşılaştığımızı görürüz. Bugün de böyle toplumlar halen
mevcuttur.
Halbu ki hiçbir kişi veya gurup,
diğer kimseler üzerinde yönetimsel otoriteye sahip olmamalıdır.
Fourier, “çakıl taşlarını
toplayıp bir kutuya koyun ve sallayın, taşlar herhangi bir kimsenin ne kadar
istese meydana getiremeyeceği kadar uyumlu bir mozaik meydana getirir.” Der.
Özgürlüğün temin edilebilmesi
için özgür örgütlenme gereklidir. Böyle bir toplumda uyum, yasaya veya her
hangi bir otoriteye boyun eğmekle değil, çeşitli mesleki ve mülki guruplar
arasında, üretim ve tüketim için olduğu kadar uygarlığın sonsuz istek ve ihtiyaçlarının
da karşılanabilmesi için kararlaştırılmış özgür anlaşmalarla sağlanır.
Yoksa anarşistlerin istediği
gibi: Bireylerin dinsellikten, ahlak otoritelerinden ve devletin
boyunduruğundan kurtulması ile olmaz.
Bir toplum dininden,
ahlakından, örf ve ananelerinden, devlete bağlılığından ayrıldığı an, o
toplumda anarşi başlamış demektir ve o toplum neticede başka bir otoritenin
hâkimiyetine girmeye mahkûmdur.
Son günlerde devleti ele
geçirme çabalarının hangi boyutlara ulaştığını görmekteyiz.
Siyasi partiler iktidara
gelebilmek için meşru yollardan çalışma yapabilir.
Siyasi partileri destekleyen
bazı kurumların, cemaatlerin de siyasi partiyi arkalarına alarak iktidarı
yakaladıklarında devletin içine sızmak isteyecekleri ve devlet yöneticilerini
istedikleri gibi kullanmak isteyecekleri de aşikârdır.
Bugün bunları yaşıyoruz.
İki güç çarpışmaktadır.
Neden? Nedeni bellidir.
Bu ayrışma ve çatışmalar,
toplumun huzurunu bozar ve fırsatçı anarşistler ortalığı karıştırmak için
meydana çıkarlar.
30 Mart yerel seçimlerde
halkın çok iyi bir ders vermesi gerek.
Sizler bizim huzurumuzu
bozdunuz, bizlerde sizi istemiyoruz, demeleri gerek.
Bunları nazarı dikkate
alarak, bizlerin daha bilinçli bir şekilde hareket etmemiz gerektiğine inanmaktayız.
Duygularımızla değil,
aklımızla hareket etmeliyiz.
17.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder