17 Mart 2014 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: "ANARŞİYE DİKKAT ETMEMİZ GEREK"

TÜMER DİYOR Kİ:
ANARŞİYE DİKKAT ETMEMİZ GEREK
Bugün, memleketimizde de görüldüğü gibi, her toplum bulunduğu ortamdan daha iyi bir ortama geçmek için çaba harcamaktadır.
Hele ki, o toplum, yaşamlarını sürdürebilmek için, bir çok olanaklardan yoksunsa!.
İşte; o zaman, daha da  büyük uğraşa girmeleri gerekir.
Bu doğal bir haktır.
Ne var ki; toplumun boşluklarından yararlanmayı fırsat bilenler, emellerine erişebilmek için, bu durumu fırsat bilip harekete geçerler. Böylece:
“Siyaset dışı amaçlarla kurulan birlikler çoğaldığı takdirde, işte, o zaman anarşi hareketleri kendiliğinden ortaya çıkar.”
Toplumun milli gelirinin arttırılması, hayat şartlarının düzeltilmesi, refahın, huzurun temin edilmesi siyasetini savunur görünüp, aslında başka gayeler güden bu birlikler, toplumda anarşi yaratmak için bulunmaz bir kaynaktırlar.
Bugün,  bizim toplumumuzda da böyle siyaset dışı gayeler güden birlikler teşekkül etmiştir.
Onların savundukları özgürlüğün gerçek özgürlükle alakası yoktur. Emellerine sahip oldukları an, toplum üzerinde bir otoriteye sahip olacakları aşikârdır.
Tarihe baktığımızda, böyle birçok toplumla karşılaştığımızı görürüz. Bugün de böyle toplumlar halen mevcuttur.
Halbu ki hiçbir kişi veya gurup, diğer kimseler üzerinde yönetimsel otoriteye sahip olmamalıdır.
Fourier, “çakıl taşlarını toplayıp bir kutuya koyun ve sallayın, taşlar herhangi bir kimsenin ne kadar istese meydana getiremeyeceği kadar uyumlu bir mozaik meydana getirir.” Der.
Özgürlüğün temin edilebilmesi için özgür örgütlenme gereklidir. Böyle bir toplumda uyum, yasaya veya her hangi bir otoriteye boyun eğmekle değil, çeşitli mesleki ve mülki guruplar arasında, üretim ve tüketim için olduğu kadar uygarlığın sonsuz istek ve ihtiyaçlarının da karşılanabilmesi için kararlaştırılmış özgür anlaşmalarla sağlanır.
Yoksa anarşistlerin istediği gibi: Bireylerin dinsellikten, ahlak otoritelerinden ve devletin boyunduruğundan kurtulması ile olmaz.
Bir toplum dininden, ahlakından, örf ve ananelerinden, devlete bağlılığından ayrıldığı an, o toplumda anarşi başlamış demektir ve o toplum neticede başka bir otoritenin hâkimiyetine girmeye mahkûmdur.
Son günlerde devleti ele geçirme çabalarının hangi boyutlara ulaştığını görmekteyiz.
Siyasi partiler iktidara gelebilmek için meşru yollardan çalışma yapabilir.
Siyasi partileri destekleyen bazı kurumların, cemaatlerin de siyasi partiyi arkalarına alarak iktidarı yakaladıklarında devletin içine sızmak isteyecekleri ve devlet yöneticilerini istedikleri gibi kullanmak isteyecekleri de aşikârdır.
Bugün bunları yaşıyoruz.
İki güç çarpışmaktadır. Neden? Nedeni bellidir.
Bu ayrışma ve çatışmalar, toplumun huzurunu bozar ve fırsatçı anarşistler ortalığı karıştırmak için meydana çıkarlar.
30 Mart yerel seçimlerde halkın çok iyi bir ders vermesi gerek.
Sizler bizim huzurumuzu bozdunuz, bizlerde sizi istemiyoruz, demeleri gerek.
Bunları nazarı dikkate alarak, bizlerin daha bilinçli bir şekilde hareket etmemiz gerektiğine inanmaktayız.
Duygularımızla değil, aklımızla hareket etmeliyiz.

17.03.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder