TÜMER DİYOR Kİ:
AHLÂKLI MISIN, AHLÂKSIZ
MISIN?..
Zekeriya TÜMER
Sosyal yaşamımızda, kişilerin
davranışlarına göre değerlendirmeler yapılır Bu değerlendirmeler neticesinde o
kişiye ya çok ahlaklı denir, ya da amma da ahlaksız insan denir.
Ahlak; toplum içinde
kişilerin benimsedikleri ve uymak zorunda bulundukları kurallar zinciridir.
Elbette her toplumda ahlaki
değerler değişiktir.
Bazı toplumlarda ahlaklı
davranışlar, diğer toplumlarda ahlaksız davranış şeklinde algılanabilirler.
Örneğin: İlkel kabilelerde
kızların memeleri dışarıda toplum içersinde gezmelerine kimse bir şey demezken,
hadi Türkiye’de gezebilsin.
Mümkün değildir ve çok ahlaksız bir durumdur.
Her ülkenin ve her toplumun
Ahlak anlayışlarında farklılıklar görürüz.
O halde, Ahlak bir fikir
değildir; yaşanan duygu, hareket halinde olan düşünce, hayat olan fazilettir.
Devirlere ve insanlara göre
de içeriğinde değişmeler olur.
Gerçekte ahlak, insanların
mükemmel ve güzel olana yönelişidir.
Kötüden iyiye gidişin
planıdır.
Gerçekte ise ahlak, aslında
disiplin ve nizamdır.
Ahlakın temel prensiplerinden
birisi toplumda insana en uygun hareketi temin etmektir.
Bu sosyal uygunluk hangi
davranışla sağlanıyorsa o hareket ahlakın sınırlarına girecek, hangi davranış
zarar veriyorsa o fiil de ahlaka aykırı kabul edilecektir.
Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V.)
“Ben ahlakı tamamlamak için gönderildim,” buyuruyorlar.
İslâm, sosyal hayatın devamı
için gerekli her nevi dayanışmayı ahlakın sınırlarına sokmuş ve insana, sosyal
bir varlık olduğunu idrak ettirmiştir.
Bir gün Hz. Ali (K.V.)
peygambere davranışlarında hâkim olan ana prensiplerin ne olduğunu sormuşlardı.
Resulullah (S.A.) şöyle buyururlar. “Bilgi sermayemdir, akıl dinimin esasıdır,
arzu binek atımdır. Allah, zikir arkadaşımdır, mahremiyet hazinemdir, havf
(korku) refikimdir, ilim silahımdır, sabır libasımdır, kanaat ganimetimdir,
tevazu medarı iftiharımdır, zevkten feragat mesleğimdir, vuzuh (açıklık)
gıdamdır, doğruluk şefiimdir, mücadele itiyadımdır ve kalbimin nuru namazdır. “
demiştir.
Oscar Wilde “Dünyanın
ahlaksız diye adlandırdığı kitaplar dünyaya kendi utancını gösterenlerdir.”
Demiş.
Henry David Thoreau ise
“Aşırı ahlaklı olmayın. Yaşam boyunca kendinizi aldatmak zorunda kalabilirsiniz.
Ahlaktan yukarısını hedefleyin. Sadece iyi olmayın, iyi bir şeyler yapın.”
Demiş.
“Ahlak konusunda inandığım
ilke şudur; bir şeyi yaptıktan sonra kendini iyi hissediyorsan o ahlaklıdır;
eğer kendini kötü hissediyorsan o gayri ahlakidir. “(Ernest Hemingway)
Mustafa Kemal Atatürk;
“Türklerin aşağı yukarı hep ahlakları birbirine benzer. Bu yüksek ahlak hiçbir
milletin ahlakına benzemez. Ahlakın millet oluşmasında yeri çok büyüktür,
önemlidir.”
1930 Afetinan M.B. ve
M.K.Atatürk'ün El Yazıları s. 358
“Milli ahlâkımız uygar
esaslarla ve özgür fikirlerle beslenmeli ve sağlamlaştırılmalıdır. Bu çok
önemlidir; özellikle dikkatinizi çekerim. Korkutma esasına dayanan ahlâk bir
erdem olmadıktan başka güvene de lâyık değildir.”
1924 (M.E.İ.S.D. 1 s. 19
1924 (M.E.İ.S.D. 1 s. 19
İyiliği gizlemek, kötülüğü
gizlemekten daha üstündür. (Ebu Bekir Ferra)
Özü doğru olanın, sözü de
doğru olur. (Hz. Ali (r.a))
Güzel ahlak; bağışlayıcılık,
sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)
Kıyamet günü nereye gitmek
istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız. Ömer bin Abdülazîz (Radıyallahi
anh)
Gelelim bugüne.
Belediye seçimlerine çok az
kaldı.
Meydanlarda Siyasi Parti
liderleri birbirlerini rencide edecek sözler sarf etmekteler.
Birde ortaya cemaat olayı
çıktı. Dini lider gözüken Gülen ve taraftarlarına Başbakan tarafından ağır
sözler sarf edilmekte.
Ortalık karışmış vaziyette.
Şimdi sizlere soruyorum, bu
davranışlar ahlak kurallarına uygun mu, değil mi?
Toplumun değer yargılarında
ve ahlaki düşüncelerinde değişmeler söz konusu olabilir mi?
Hiç merak etmeyin olacaktır.
Demek ki, ahlak, zamanla
toplumun değer yargıları değiştikçe değişimlere uğrayabiliyor.
Allah bizleri Ahlaksız toplum
olmaktan korusun.
21.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder