27 Temmuz 2021 Salı

Bilimin açıklayamadığı kuvvetli güç sevgidir.

 TÜMER DİYOR Kİ:

SEVGİ IŞIKTIR-SEVGİ YER ÇEKİMİDİR-

SEVGİ KUVVETTİR.

SEVGİ TANRIDIR, TANRI SEVGİDİR.

SEVGİ İÇİN YAŞARIZ VE ÖLÜRÜZ. 

20.Yüzyılın büyük dehalarından olan ALBERT EİNSTEİN (14 Mart 1879-16 Nisan 1955)

Kızı Lieserl'e bıraktığı mektuplarından birinde şöyle yazmaktadır:

"...Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor. Evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı."

EİNSTEİN bilimin bile tespit edip açıklayamadığı bir gücün varlığından bahsediyor. Bu gücün evrendeki her canlı ve cansızın arkasında olduğunu söylüyor. 

BU GÜÇ NEDİR?

*Bu evrensel güç SEVGİDİR.* diyerek EİNSTEİN, sevginin olağanüstü bir güç kaynağı olduğunu belirtiyor. EİNSTEİN devamla.

"Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülmeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular.

*SEVGİ IŞIKTIR, ONU ALIP VERENLERİ AYDINLATAN*

*SEVGİ KUVVETTİR, ÇÜNKÜ BİZDEKİ EN İYİYİ ÇOĞALTIR VE İNSANLIĞIN KÖR BENCİLLİKLERİNDE TÜKENMEMESİNE İZİN VERİR.*

*SEVGİ İÇİN YAŞARIZ VE ÖLÜRÜZ.*

*SEVGİ TANRIDIR VE TANRI SEVGİDİR.*

Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim için çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir.

Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz." demiştir EİNSTEİN.

(SENİ SEVİYORUM) kelimesinin çok büyük bir enerji yükü ile karşısındakini etkilediği de bilinmektedir. 

Evet sevgili okurlar: 

Sevgisiz bir yaşam düşünülemez. 

Evren yaratılırken, TANRI (ALLAH) evreni sevgi ile yaratmıştır. Sevgi ile yaratılmasa idi, Evren bu evrendeki dünyamız bu kadar uyumlu ve güzel olabilir miydi?

Sevgi'de büyük bir enerji gücü vardır. Bunu bilim tanımlayamamıştır.  Nasıl ki Ruhun ne olduğu henüz tam olarak bilinemiyorsa da Sevgi'nin de tanımı tam olarak yapılamamaktadır. 

Çünkü bilim, somut deliller ve bilimsel kanıtlar ister. 

Halbuki sevgi de bilimsel kanıt vardır. Elle tutamazsın, gözle göremezsin, ama içindeki duyguyu hissedersin. 

Ancak, sevgi'de büyük bir enerji gücünün olduğu ve seven insanların, sevgi uğruna her şeyi yapabildikleri de kanıtlanmıştır. 

Rüzgarı elle tutabiliyor muyuz? Görebiliyor muyuz? Hayır. 

Ama rüzgarın serinliğini hissedebiliyoruz. Kuvvetli estiğinde, gücünü de fark edebiliyoruz. 

Fırtına, kasırga, tayfun, tsunami çıktığında o güçün neleri yaptığına insanoğlu şahit olabiliyor. 

Sevgide, fırtınaya, kasırgaya, tayfuna, hortuma, tsunamiye  dönüştüğünde, seven insanın neleri feda ettiğini görebiliriz ve şahit olabiliriz. 

Sevgi öyle bir güçtür ki, sevginin enerjisini vahşi hayvanlara uyarladığında, o vahşi yaratıkların uysallaştığını ve sana sevgi ile yaklaştığını da görebilirsin. 

Doğayı, insanları, hayvanları sevmeyen insan kötülük yapabilir. Seven insan ise kötülük yapamaz.

Seven insan sevgiyi yüreğinde hisseder. 

Yürek ay gibidir, vakti gelince tutulur. Bunu da kimse engelleyemez. 

Seven insan yüreğinin sesini dinler. Aklının ve mantığının sesi kaybolur. 

Sevgi doğanın ikinci güneşidir. 

Sevdiğin şey uğruna canını bile feda edebilirsin. 

İki kişi birbirini seviyorsa, içlerindeki en büyük korku, birbirlerini kaybetmek korkusudur. 

Ayrılıklar küçük sevgileri öldürür, ama büyük sevgileri güçlendirir. 

En çok sevdiğin insana herkesten çok kızarsın. 

Gönül almayanı bilmeyene de ömür emanet edilemez. 

Bu çok güçlü duyguyu yüreğinde, içinde,  benliğinde hisseden kimseyi bundan vazgeçirebilmek mümkün müdür? 

Değildir. 

Kimse vaz geçiremez. 

Seven insana ne kadar baskı yaparsan yap, içindeki ateşi söndüremez sin. O ateş ömür boyu, ölünceye kadar kor alev gibi içini yakar. 

Hayır, hiç bir güç bunu yok edemez. 

O halde, neden sevginin gücünü bir türlü idrak edemiyoruz?

Her sevginin kendisine has özelliği vardır. 

Evinize bakmak için aldığınız kediyi,köpeği, kuşu, balığı da seversin. 

Evindeki çiçekleri, eşyayı da seversin. 

Bahçendeki meyve ağaçlarını da seversin. 

Güneşi, ayı, yıldızları, ormanı, dağları, yazı kışı, ilkbaharı, sonbaharı da seversin. 

İnançlarına göre, Tanrıyı, (ALLAH'I) Peygamberleri, erenleri, evliyaları da seversin. 

Anneni, babanı, kardeşini, akrabalarını, arkadaşlarını da seversin. 

Çocuklarını ayrı bir duygu ile seversin. 

Anne ve babanın çocuklarına karşı duydukları sevgi de çok derin bir sevgidir. 

Bu sevgiyi hemen hemen tüm canlılarda görebilirsin. 

Bir tavuğun yavruları için Kartala kafa tuttuğuna şahit olabilirsin. 

Bir Geyiğin bile, yavruları için Aslana karşı koyduğunu görebilirsin. 

Yavrusu için canını feda eden anne ve babaya şahit olabilirsin. 

Vatan sevgisi çok yüce bir sevgidir. Vatanı uğruna gözünü kırpmadan düşmana karşı savaşa gider ve gözünü kırpmadan şehitlik mertebesine erişirsin. 

Sevdiğin ne olursa olsun, kim olursa olsun, onun kılına zarar gelmemesi için çırpınırsın. Onu korur ve kollarsın. 

Sevdiğin şeye zarar verildiğinde çok üzülürsün. Ağlarsın, yüreğin sızlar. Kaybettiğinde acısı ömür boyu içini sızlatır. Anılarını unutmazsın, devamlı iç dünyanda yaşatırsın. 

Sevgide evrensel bir enerji vardır. Bunu öğrendiğimiz zaman, sevginin her zorluğa, engele karşı gelebileceğini, her şeyin ötesine geçebileceğini anlayabileceğiz. 

Çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır. Mutluluğun, huzurun anahtarıdır. 

Sevgiyi yok edersen, sevmekten vazgeçersen. yaşamının bir anlamı kalmaz.

Ancak, sevginin gücü çok büyüktür. Yüreğinin içerisinde, tüm benliğinde hissettiğin sevgiyi yok edebilmekte mümkün değildir. 

Sevdiğin insanla bir anlaşmazlığa düştüğünde, sorunları duygularınla değil, aklın ve mantığınla, sevdiğin şeye zarar vermeden çözmeye çalışmak en akılcı yol olmalıdır. 

Ön yargılı olmak son derece sakıncalıdır. 

Kimse kimsenin hayatına ipotek koyamaz. 

Yaşanacak yaşanır ve herkes kendi hayatından sorumludur. 

ALLAH TÜM İNSANLARI SEVGİDEN MAHRUM ETMESİN. 

26.07.2021

ZEKERİYA TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com

20 Temmuz 2021 Salı

BAYRAMINIZ KUTLU, YAŞAMINIZ MUTLU OLSUN SAYIN OKURLARIM.

TÜMER DİYOR Kİ:

UYYY KURBAN OLAYIM SANA DAAA!

 

Kurban'ı Dinsel açıdan ele aldığımızda, aslında sadece Dinsel de değil, inançsal anlamda ele aldığımızda; bir buyruğun veya bir adağın yerine getirilmesi inancıdır.

İslamiyette, Allah rızası için, ibadet niyeti ile belirli günlerde cins, yaş ve vasıflarını dinimizin emrettiği ve tespit buyurduğu hayvanlardan birini kesmektir. Kurban, koyun, keçi, deve, sığır gibi hayvanlardan oluşur.

Kurban hemen hemen bütün dinlerin ana temalarından birini teşkil ettiği gibi çeşitli dillerde  bu kavramı ifade eden kelimelerin kök anlamlarında da kullanılır.  

Değişik toplumlarda, cahiliye dönemlerinde ve değişik inançlarda Tanrıya, ya da kutsal sayılan şeylere kurbanlar kesilirdi. Bunlar bazen insanlar da olabilirdi.

Japon dini Şintoizm’de kurban, tanrılara ve ölülere, onların öfkesini yatıştırıp lütuf ve yardımlarını sağlamak ve günahlara kefaret düşüncesiyle sunulurdu.

Eski Çin’de tanrılara ve ölen ataların ruhlarını onları memnun etmek ve ilahi lütuflar elde etmek amacıyla evcil olan veya olmayan hayvanlar kurban edilirdi.

Önceleri yaygın olan insan kurbanına Konfüçyüz’le birlikte son verilmiştir.

Hinduizm’de kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biri olarak kabul edilmiştir.

Brahmanlar döneminde, kozmik gücü meydana getirdiğine inanılan ve yaratılışın sırrı, kainatın devamının anahtarı olarak kabul edilen kurban merasimi rahiplerin nezaretinde gerçekleştirilirmiş.

Mabed ibadetlerinin ortaya çıkışı ve Budizm, jainizm gibi yeni dinlerin muhalefeti sebebiyle (Hiçbir canlıyı öldürmemek) prensibi ve tenasüh inancı gereği artık canlı yaratıklar kurban edilmemektedir.

Yahudilikte Tanrı’ya bağlılığın bir işareti olarak Kurban ibadetinin tarihi Hz.İbrahim’e kadar götürülmektedir.

Onun döneminde, sığır, davar, kumru, güvercin gibi hayvanlar Tanrı’ya sunulurdu.

Hz. İsa zamanındaki kurban uygulamaları Ah-i Atik’e dayandırılmak taysa da sonradan Hıristiyanlık’ta İsa’yı merkezileştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir.

KURBAN KELİMESİ TÜRKÇE'MİZDE  DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE VE VECİZ ANLAMLARDA DA KULLANILMAKTADIR.

Kişilerin durumuna göre, ya da gelişen ve yaşanan ortamlara göre KURBAN kelimesi kullanılmaktadır. Örneğin:

Yıllardır görmediği bir gencin büyüdüğünü gören, dayı, amca vs. “VAYY ASLAN GİBİ OLMUŞSUN, KURBAN OLSUN SANA …) derler.

 “Anan sana Kurban olsun yavrummm.”

“Kurbanlık koyun gibi bekleyip duruyorlar.”

“Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir.”

“Bizi Kurbanlık Koyun mu zannediyorlar”

“Bütün milleti Kurbanlık koyuna benzettiler.”

“Kurbaaan, nerede kaldın, sabahtan beri seni bekliyorum.”

“Çatma Kurban olayım çehreni ey nazlı hilal”

“Bu kızlar, kadınlar, beyaz kadın ticaretine kurban oldular.”

“Çocukları kurban seçtiler.”

“Gençlerimiz terörün Kurbanı oldular.”

Senin gibi adama kız verecem haaa, Ulan sana kızımı kurban ederim de vermem. Der, anne, baba da!

Kız bavulunu alır ve kaçar sevdiceğine, anne ve babasını sevdiği adama kurban eder.

Bunlar da olabiliyor.

BİRDE ŞARKILARDA GEÇEN KURBAN KELİMESİNE BAKALIM:

-          Bu can senden ayrılamaz kurban olduğum yar,

-          Çapkın edasına kurban olduğum,

-           O seven gönlüne kurban olduğum,

-          Yalan yeminine kurban olduğum

-          O tatlı nazına kurban olduğum,

-          Seni yaradana kurban olduğum,

-          Yaradana kurban, yaradana yaradana

-          Güzel naslarına kurban olduğum,

-          Bakışından süzülen işvene kurban olayım.

-          Kaşına, gözüne, bakışına kurban olayım.

Bu dünyayı, bu kainatı, insanları, hayvanları, bitkileri, yaradana Kurban olayım.

Yani bir gerçek var ki, bu dünya’da yaşayan herkes Kurban. İşte Korona denen virüs de insanları Kurbanlık koyun gibi avlıyor, kimse doğru dürüst bir şey yapamıyor.

AZİZ TÜRK MİLLETİNİN BU MÜBAREK KURBAN BAYRAMINI KUTLARKEN, BİRLİĞİMİZİN, DİRLİĞİMİZİN BOZULMAMASINI, HAK VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN DEVAM ETMESİNİ, YOKSULUN, ÇARESİZİN, MAZLUMUN AÇ VE AÇIK KALMAMASINI, BOLLUK VE BEREKETİN ARTARAK, İNSANCA, DOSTÇA, KARDEŞÇE MUTLU VE HUZURLU KURBAN EDİLMEDEN YAŞAMAMIZI YÜCE ALLAH'TAN DİLERİM.

BAYRAMINIZ KUTLU, YAŞAMINIZ MUTLU OLSUN SAYIN  OKURLARIM.

20.07.2021

Zekeriya Tümer

Ulusalhaber1881@gmail.com

20 Haziran 2021 Pazar

AH BABA VAH BABA

TÜMER DİYOR Kİ:

AH BABA, VAH BABA


Bugün 20 Haziran 2021. 

Babaların günü imiş bu gün. 

Anneler günü, sevgililer günü, aşıklar günü vs. 

Aslında, Dedeler, Nineler, Dayılar, Amcalar, Ablalar, Ağbiler, Teyzeler, Halalar, komşular, arkadaşlar, günü gibi günler olsa da, 365 günün her gününü değişik şekillerde kutlasak. 

Dünya'nın, insanların sevgiye, hoş görüye, iyiliğe ihtiyacı olan bir dönemde yaşıyoruz. 

Hele ki, şu son günlerde ülkemizin buna daha çok ihtiyacı var. 

Biz ne babalar gördük bu güne kadar. Halen de bazı babalar var ki, ortalığı ne güzel karıştırıyorlar. 

Babaların babası, ne oturaklı adam. Tam bir baba, dendiği zaman insanın koltukları kabarır. 

Ya sen de tam bir Şam babasısın, derlerse de iş kötü.

Şam babası demek: Evine, çoluk çocuğuna karşı sorumluluk duygusu gelişmemiş, hayırsız baba, demektir. 

Baba olabilmen için ilk önce evlenmen gerek. Evlendikten sonra da çocuk sahibi olman gerek. 

Babanın sorumluluğu çok fazladır.

Baba, annenin, çocukların, hatta anne, baba ve akrabalarının sorumluluk duygusunu hisseder. 

Baba çalışmak, gecesini gündüzüne katarak çalışmak ve ailesine bakmakla sorumludur. 

Para getirir ve ailesini rahat ettirirse iyi babadır. Sıkıntılara sokarsa kötü babadır. 

Baba tatil yapmaz, yaptırır. 

Gençliğini, sağlığını, eşi ve çocukları için feda eder. Birazcık kendisine zaman ayırıp gezmeye çıksa, sorumsuz adam olur. 

Evde kalsa tembel olur. 

Anne çocuklara kızar, bak seni akşam gelince babana söyleyeceğim, sen görürsün, der, baba çocukların gözünde vahşi baba olur. 

Baba annesinin sözünü dinlerse ana kuzusu, karısının sözünü dinlerse kılıbık olur. 

Baba her zaman  çocuklarının kendisinden iyi olmasını ister. Zaten çocuklar belli bir yaşa geldiklerinde, 

-Ya baba, sen de hiç bir şey bilmiyorsun, derler. 

Babaları öldükten sonra da, "Keşke babam sağ olsaydı da ona danışsaydım" derler. 

Babalar ağlamaz. Babalar yorulmaz. Babalar hasta bile olamazlar. Babalar hep çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundadır. 

Babaların sevgisi çok büyüktür. Çocukların kılına zarar gelse, yüreği sızlar. İçi kan ağlasada göz yaşlarını tutar, belli etmez. 

Baba tatil yapmaz, çocuklarına ve eşine tatil yaptırır, kendisi yapmaz. 

Bazı babalar çocukları çok rahat etsin diye, çalarlar, rüşvet yerler, devletin malı deniz, yemeyen domuz diyerek, devleti soyarlar, her türlü pisliği yaparlar, böyle babalar mı iyidir sizce, yoksa namusu ile para kazanarak, çocuklarına haram para yedirmeyen baba mı iyidir?

Ne dersiniz?

Bence BABA GİBİ BABA, ÇOCUKLARINA MİRAS OLARAK :

DÜRÜSTLÜĞÜ, NAMUSLULUĞU, ŞEREFLİ LİĞİ BIRAKMALIDIR. 

Sevgili okurlar, siz ne dersiniz? 

Namuslu Baba nın bıraktığı miras mı iyidir, yoksa namussuz babanın bıraktığı miras mı iyidir?

ŞEREFLİ VE NAMUSLU BABALARIN BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN. 


31 Mart 2021 Çarşamba

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

TÜMER DİYOR Kİ:

BAHAR GELDİ BAHAR

HER ŞEY GÜZEL OLACAK

 

-          2020 yılını cehenneme çeviren, binlerce kişinin ölümüne sebep olan Covid 19 (Korona) bulunan aşılar sayesinde kısa sürede yok olacak. İstediği kadar mutasyona uğrasın, ülkem insanı bağışıklık sistemini güçlendirdi, vız gelir tırıs gider. Bundan sonra kimse Korona’dan ölmeyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Hükümete yeni bakanlar atandı. Merkez Bankası yenilendi. Dövizler artacak, dolar düşecek, Türk Parası kıymetlenecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Ekonomi canlanacak, faizler düşecek, piyasa ucuzlayacak, halkın satın alma gücü artacak, açlık ortadan kalkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Köprülere köprüler eklenecek, Kanal İstanbul açılacak, gemiler geçecek, ülkeme para akacak, boğaz kurtulacak, Marmara temizlenecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Fabrikaların bacaları tütecek, işsizlik son bulacak, yatırımlar artacak, yabancı sermaye yurda akın edecek, ülkem kalkınacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Eskiyen kanunların yerine yenileri konacak, Anayasa yeniden düzenlenecek, hak-hukuk, yerine oturacak, haksızlık önlenecek, herkese eşit davranılacak, kimse mağduriyet yaşamayacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          İstanbul Sözleşmesi de ne imiş. Onun yerine Kadınlarımızı koruyan daha iyi yasalar yürürlüğe girecek, kadınlar baş tacımız olacak, analarımız, bacılarımız, kadınlarımız öldürülmeyecek, dövülmeyecek, sövülmeyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Tarikatlar, şeyhler, müritler vatan için, bayrak için, Allah yolunda, Atatürk’ün çizdiği yolda, ülkelerinin selameti için, toplumun ahlaklı olabilmesi için, dualar edecek, çalışacaklar, toplumu uyaracaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Topraklarımız ekilecek, biçilecek, ürünlerimiz çoğalacak, ithalat duracak, ihracat artacak, halk sağlıklı beslenecek Korona’ya karşı bağışıklık sitemleri güçlenecek, hasta olmayacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Anneler çocuklarına, çocuklar anne ve babalarına, dedeler, nineler torunlarına, sarılacak, eller öpülecek, saygıda kusur edilmeyecek. Korona da yok olacak, hastalıklarda ortadan kalkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          İktidar ile muhalefet el ele verecekler, birlikte fikir birliği yapacaklar, uyum içinde, kavga etmeden, birbirlerine hakaret etmeden, kardeşçe, dostça, el birliği ile ülkemizin Aya, Merih’e, uzaya gitmesi için çalışacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          PKK başta olmak üzere tüm terör örgütleri silah bırakacak, ortalık terörden arınacak. Halk rahat ve huzur bulacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          ABD’nin Katolik yeni Başkanı Joe Biden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür dileyecek. (Aman kusura bakma, işlerimin çokluğundan, başkan olmanın sarhoşluğundan seni unuttum, arayamadım. Kusura bakma, özür dilerim), diyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Akdeniz, Ege Denizi hâkimiyeti bizim elimize geçecek. Kimse bize karşı sert çıkışlar yapamayacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Askerimiz, Polisimiz, Jandarmamız, MİT’imiz eskisinden daha da güçlü olacak, düşmanlar korkularından seslerini çıkaramayacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Milli şuur artacak, düşman bizden korkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bayrağı gönderden inmeyecek, minarelerden ezan sesleri dinmeyecek, laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak.

-          Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

Ş     A     K     A         Ş       A       K       A        Ş     A       K     A

-          N     İ     S    A    N         B     İ      R   R  R!

Sevgili okurlar, gönlümüzden hep güzel şeyler olması geçiyor.

Her şey güzel olsun, mutlu ve huzurlu bir ülkede yaşayalım istiyoruz.

Yaşayabilir miyiz?

Ölmeden bu günleri görebilir miyiz?

Ne dersiniz?

01,04,2021

Zekeriya TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com

18 Mart 2021 Perşembe

Türküm, doğruyum, çalışkanım, yurdumu, milletimi, dilimi, dinimi seviyorum.

 

TÜMER DİYOR Kİ:

Türk kimliğini taşımasına rağmen Türküm diyemeyen kişiye ne demek gerekir?

Doğruyum diyebilen insan, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayan. Yalan söylemeyen, hile yapmayan, devletine, milletine zarar vermeyen insan demektir.

Doğruyum diyemeyen insana ne demek gerekir?

Küçüklerini korumayan, büyüklerine saygı göstermeyen insana ne denir?

Yurdunu sevmeyen insanın, o yurtta kalması mubah mı? Sevmiyorsan, yurdunu terk et, sevdiğin bir yurda git yerleş.

Yurdunu sevmeyen insana ne denir?

Yaşadığın ortamdaki kişileri sevmiyorsan, milletini sevmiyorsan, neden sen onlarla beraber yaşıyorsun? 

Sevmediğin milletle yaşama, sevdiğin milletle git yaşa.

Milletini sevmeyen kişiye ne denir?

Yurdunu ve milletini kendinden çok sevmiyorsan, durma arkadaşım, durma yurdunu ve o yurt üzerinde yaşayan insanları terk et. 

Sevdiğin yurda git, oradaki milletle yaşa. 

Seni kimse zorla tutmuyor!

Senin bir ülkün yoksa, amacın çalışmak, daha ileri gitmek, muasır medeniyet seviyesine çıkmak, ekonomide, tarımda, sanayide, ileri teknolojiyi yakalamak, daima yükselmek değilse, senden zaten bir hayır gelmez.

Sen çekil bir köşeye, kimse ile ilgilenme.

Okuma, yazma, çalışma, hiçbir şey yapma, karanlık dünyanda karanlıklar içerisinde yalnız yaşamana devam et.

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefte yürüyemeyen kişi  Atatürk’ü anlayamayan, onu sevmeyen, kişidir. 

Zaten o kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini de benimsemeyen kişi dir. 

Bu kişiler ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışan kişilerdir. 

Bunlardan kötülük beklenir, iyilik beklenemez.

Bu kişilere söylenecek söz şudur:  

Sevmediğiniz, benimsemediğiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde neden yaşamaya çalışıyorsunuz? 

Varlığını Türk Varlığına armağan edemeyen kişi zaten Türk olamaz.

Ne mutlu Türküm diyemeyen kişi de Türk kimliğini taşımaya layık değildir.


Bizler İlk okuldan itibaren andımızı okumaya başladık. Benimsedik.

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefte yürümeye çalıştık. 

Varlığımızı Türk varlığına armağan ettik.

Türk kimliğini taşıdığımız için de NE MUTLU TÜRKÜM diyerek gururla, kıvançla Türk kimliğimizi üzerimizde taşıdık ve taşımaya devam edeceğiz.

Yurdumuzu seviyoruz, milletimizi seviyoruz.  Bayrağımızı, dilimizi, dinimizi seviyoruz.

Sevmeyenler, andımızı benimsemeyenler, okumaktan, okutmaktan utananlar,

Yurdumuzu, milletimizi bölmeyin, parçalamayın, emperyalist güçlere bizleri yem etmeyin.

Milli ve manevi değerler toplumu bir arada tutar. 

Milli ve manevi değerleri yok olan milletler, başkalarının kölesi olmaya mahkûmdurlar.

Bunu da unutmayalım.

18,03,2021

Zekeriya TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com


7 Mart 2021 Pazar

DÜNYANIN HAKİMİ KADINLAR BOŞA ÇABALAMAYIN ERKEKLER

 TÜMER DİYOR Kİ:

 

DÜNYA’DA HER ŞEY KADININ ESERİDİR”
M.Kemal Atatürk
DÜNYANIN HAKİMİ KADINLAR

BOŞA ÇABALAMAYIN ERKEKLER

 8 Mart Dünya kadınlar günü.

Neden erkekler günü yok?

Nedeni belli, başlığımızda söyledik.

Dünyanın hakimi kadınlar, boşa çabalamayın erkekler.

Erkeklerin buna itiraz ettiklerini duyar gibi oluyorum.

Boşa itiraz ediyorsunuz sayın erkek arkadaşlarım.

Dünyanın hakimi kadınlar da sizler farkında değilsiniz herhalde!

Kadınlar olmasa, dünyanın tadı tuzu olur muydu?

Olmaz dı.

Zaten kadın olmasa, erkek dünyaya gelmezdi ki!

Erkek olmasa idi, kadın doğum yapabilir miydi?

Demek ki her ikisinin de bir birine ihtiyacı var.

Ancak, kadına Allah daha büyük bir güç ve yetenek vermiş.

Allah aşkına Havva anamız, Adem babamızı kandırıp cennetteki yasak elmayı yedirtmese idi, şimdi hepimiz cennette olmayacak mıydık? 

Buyurun Kadının gücü taaa o zamandan geliyor. 

Doğurganlık ve her erkeğin kadının peşinde koşması.

Kadının kucağının sıcak ve şefkatli olması.

Kadın anadır, eş dir, dosttur, arkadaştır.

Kadın isterse erkeğini vezir eder, isterse rezil eder.

Erkekler zannederler ki, kadını tavlarlar. (Halk arasında öyle söylenir) 

Hayır, kadın istemezse hiçbir erkek cesaret edip kadına gidip arkadaşlık teklif edemez.

Kadın isterse, istediği erkeği ne yapıp yapıp yola getirir ve istediğini yaptırır.

Kadın isterse olur, istemezse olmaz.

Kadın isterse erkeği tavlar, istemez ise erkek hiçbir şey yapamaz.

Demek ki, üstünlük kadında.

Bu konuda kitap yazsan, gene de kadının üstünlüğünü yazmakla bitiremezsin!

Erkek fiziksel gücü ile kadına baskın olmak ister.

Peki, neden bunu yapar?

Günümüzde kadın cinayetleri arttı. Kadına şiddet arttı.

Neden?

Çünkü o şiddeti uygulayan erkek, kadının onu terk etmesine dayanamamıştır.

Ya da kadını çok sevmiştir. Ya da kadına sözünü geçirememiştir.

Kadın erkeği isterse istediği şekilde hâkimiyeti altına alır.

Kadının kadınsallık gücü erkeği hep peşinde koşturur.

Neden, siyasi liderler veya devlet adamları, bazı önemli durumlarda hemen eşlerini yanlarına alarak halka gösteri yaparlar?

Nedeni nedir? Nedeni, bakın eşim benim yanımda, bana destek veriyor, diye halkın gözüne girmektir.

Erkek iş yerinde hakimse de eve gelince hâkimiyeti biter.

Evde kadının borusu öter.

Kadın istediği zaman öyle taktikler yapar ki, erkek onun her dediğini yapmak zorunda kalır.

Evin idaresini yapan kadın, erkeklerin onlara yaptırmadıkları her işi onlardan daha iyi yapabilirler. Bunu bildikleri için erkekler, kadınları ön plana çıkarmamak için çaba harcarlar.

Atatürk kadınlarla ilgili ne demiş: “DÜNYA’DA HER ŞEY KADININ ESERİDİR”

Evet dünyadaki her şey kadının eseridir. Bunu boşa dememiş Atatürk.

O halde kadınlarımızın kıymetini bilelim,

8 Mart KADINLAR GÜNÜDE BÜTÜN KADINLARA KUTLU OLSUN.

3 Mart 2021 Çarşamba

ADALET VE KALKINMA NE GÜZEL İKİ KELİME

 TÜMER DİYOR Kİ:

ADALET VE KALKINMA

Sevgili okurlar, Adalet ve Kalkınma, bu iki kelime yan yana gelince ne güzel gözüküyor, değil mi?

Adalet ne demek? Toplumun her kesiminde adaletin olması. Adaletli davranılması, kimsenin kimseye hakkının geçmemesi. 

İslamiyetin temel kurallarından bir tanesi de Adil olmak, adil davranmak, herkese eşit şartlarda, muamele etmek, 

Bana göre şu an en adil davranan Korona Virüsü. 

Sizce de öyle değil mi?

Kimseyi, kimseden ayırt etmiyor. Sokakta yatan insana da bulaşabiliyor, sırma köşklerde oturanlara da!

Zengine de bulaşıyor, fakire de. 

Bakana'da, Başbakana'da bulaşabiliyor, gariban vatandaşa da.

Dünya'da kalkınmış ülkeyiz diye övünen ülkenin vatandaşlarına da bulaşıyor, fakir, kalkınamamış olan ülkelerin garip vatandaşlarına da bulaşıyor. 

Korona çok adil davranıyor. Kimseyi kimseden ayırt etmiyor. 

Dünyanın şeklini bile değiştirdi. Düşünceler değişti, toplumun değer yargıları değişti, ekonomik düzen değişti, yatırımları durdurdu, bütün dünyanın ağzını, burnunu maske ile kapattırdı. 

Helal olsun sana Korona Virüsü. Mutasyona da uğrayarak insanların seni yok etmesini de önlü yorsun. 

Aşı maşı da sana vız gelecek. 

Yalnız Kalkınma konusunda adil davranmıyorsun. 

Senin sayende birileri zenginleşti. 

Senin yüzünden bir çok iş sahibi, esnaf, emekli, geçinemez hale geldi, işsizlik arttı, yoksul daha da yoksul hale geldi. 

Korona burada adil olamadın!

Senin sayende bir kesim zenginleşirken, diğer başka kesimler fakirleşti. 

Gerçi sen, merak etmeyin, ben o zenginleşen kişilere de bulaşırım, zenginliklerini fitil fitil burunlarından getiririm diyebilirsin, ama fakir fukaraya da bulaşıyorsun. 

Eh artık o tarafı da sana bırakıyorum. 

Fakir, fukaraya bulaşma da kime bul aşırsan bulaş. 

Çünkü yoksulluk içerisinde olan insanlar bağışıklık sistemini iyi beslenemediklerinden güçlendiremiyorlar, onlara bulaştığında, öbür tarafa götürüyorsun onları. 

Burada da Adil davranamıyor sun. 

Seni dünyadan kovalım diye aşı ürettik. 

Çeşitli ülkelerde çeşitli aşılar üretildi. 

Zengin daha zengin olma peşinde. 

Gerçi sen hemen kendini mutasyona uğratarak, üretilen aşıların da bir işe yaramaz hale gelmesini sağladın herhalde!

Ama gene de, aşı olarak sana karşı direnecek insanlık. 

Bulaşma yönü ile eşit davranıyorsun da ekonomik kalkınma yönünden pek adil davranmıyorsun. 

Zenginliğine zenginlik katan aşıyı üreten devletlere aşımızı olarak bir nebzede biz katkıda bulunalım diye, ben de dün gittim aşımı oldum. 

Gerçi bize aşı Çin'den bedava, hibe yolu ile gelmiş, Çin devletinin kasasına bir şey girmiyor herhalde ama aracıların ceplerine katkımız olacak gibi. 

Artık onu da düşünecek halimiz yok, tedbir amaçlı da olsa aşımızı olduk. 

Gerisi artık Allah'a kalmış. 

Herkese Koronasız, sağlıklı günler dilerim. 

03.03.2021

ZEKERİYA TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com.