31 Mart 2021 Çarşamba

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

TÜMER DİYOR Kİ:

BAHAR GELDİ BAHAR

HER ŞEY GÜZEL OLACAK

 

-          2020 yılını cehenneme çeviren, binlerce kişinin ölümüne sebep olan Covid 19 (Korona) bulunan aşılar sayesinde kısa sürede yok olacak. İstediği kadar mutasyona uğrasın, ülkem insanı bağışıklık sistemini güçlendirdi, vız gelir tırıs gider. Bundan sonra kimse Korona’dan ölmeyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Hükümete yeni bakanlar atandı. Merkez Bankası yenilendi. Dövizler artacak, dolar düşecek, Türk Parası kıymetlenecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Ekonomi canlanacak, faizler düşecek, piyasa ucuzlayacak, halkın satın alma gücü artacak, açlık ortadan kalkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Köprülere köprüler eklenecek, Kanal İstanbul açılacak, gemiler geçecek, ülkeme para akacak, boğaz kurtulacak, Marmara temizlenecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Fabrikaların bacaları tütecek, işsizlik son bulacak, yatırımlar artacak, yabancı sermaye yurda akın edecek, ülkem kalkınacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Eskiyen kanunların yerine yenileri konacak, Anayasa yeniden düzenlenecek, hak-hukuk, yerine oturacak, haksızlık önlenecek, herkese eşit davranılacak, kimse mağduriyet yaşamayacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          İstanbul Sözleşmesi de ne imiş. Onun yerine Kadınlarımızı koruyan daha iyi yasalar yürürlüğe girecek, kadınlar baş tacımız olacak, analarımız, bacılarımız, kadınlarımız öldürülmeyecek, dövülmeyecek, sövülmeyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Tarikatlar, şeyhler, müritler vatan için, bayrak için, Allah yolunda, Atatürk’ün çizdiği yolda, ülkelerinin selameti için, toplumun ahlaklı olabilmesi için, dualar edecek, çalışacaklar, toplumu uyaracaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Topraklarımız ekilecek, biçilecek, ürünlerimiz çoğalacak, ithalat duracak, ihracat artacak, halk sağlıklı beslenecek Korona’ya karşı bağışıklık sitemleri güçlenecek, hasta olmayacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Anneler çocuklarına, çocuklar anne ve babalarına, dedeler, nineler torunlarına, sarılacak, eller öpülecek, saygıda kusur edilmeyecek. Korona da yok olacak, hastalıklarda ortadan kalkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          İktidar ile muhalefet el ele verecekler, birlikte fikir birliği yapacaklar, uyum içinde, kavga etmeden, birbirlerine hakaret etmeden, kardeşçe, dostça, el birliği ile ülkemizin Aya, Merih’e, uzaya gitmesi için çalışacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          PKK başta olmak üzere tüm terör örgütleri silah bırakacak, ortalık terörden arınacak. Halk rahat ve huzur bulacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          ABD’nin Katolik yeni Başkanı Joe Biden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür dileyecek. (Aman kusura bakma, işlerimin çokluğundan, başkan olmanın sarhoşluğundan seni unuttum, arayamadım. Kusura bakma, özür dilerim), diyecek. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Akdeniz, Ege Denizi hâkimiyeti bizim elimize geçecek. Kimse bize karşı sert çıkışlar yapamayacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Askerimiz, Polisimiz, Jandarmamız, MİT’imiz eskisinden daha da güçlü olacak, düşmanlar korkularından seslerini çıkaramayacaklar. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Milli şuur artacak, düşman bizden korkacak. 

Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

-          Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bayrağı gönderden inmeyecek, minarelerden ezan sesleri dinmeyecek, laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak.

-          Bahar geldi bahar, her şey güzel olacak.

Ş     A     K     A         Ş       A       K       A        Ş     A       K     A

-          N     İ     S    A    N         B     İ      R   R  R!

Sevgili okurlar, gönlümüzden hep güzel şeyler olması geçiyor.

Her şey güzel olsun, mutlu ve huzurlu bir ülkede yaşayalım istiyoruz.

Yaşayabilir miyiz?

Ölmeden bu günleri görebilir miyiz?

Ne dersiniz?

01,04,2021

Zekeriya TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com

18 Mart 2021 Perşembe

Türküm, doğruyum, çalışkanım, yurdumu, milletimi, dilimi, dinimi seviyorum.

 

TÜMER DİYOR Kİ:

Türk kimliğini taşımasına rağmen Türküm diyemeyen kişiye ne demek gerekir?

Doğruyum diyebilen insan, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayan. Yalan söylemeyen, hile yapmayan, devletine, milletine zarar vermeyen insan demektir.

Doğruyum diyemeyen insana ne demek gerekir?

Küçüklerini korumayan, büyüklerine saygı göstermeyen insana ne denir?

Yurdunu sevmeyen insanın, o yurtta kalması mubah mı? Sevmiyorsan, yurdunu terk et, sevdiğin bir yurda git yerleş.

Yurdunu sevmeyen insana ne denir?

Yaşadığın ortamdaki kişileri sevmiyorsan, milletini sevmiyorsan, neden sen onlarla beraber yaşıyorsun? 

Sevmediğin milletle yaşama, sevdiğin milletle git yaşa.

Milletini sevmeyen kişiye ne denir?

Yurdunu ve milletini kendinden çok sevmiyorsan, durma arkadaşım, durma yurdunu ve o yurt üzerinde yaşayan insanları terk et. 

Sevdiğin yurda git, oradaki milletle yaşa. 

Seni kimse zorla tutmuyor!

Senin bir ülkün yoksa, amacın çalışmak, daha ileri gitmek, muasır medeniyet seviyesine çıkmak, ekonomide, tarımda, sanayide, ileri teknolojiyi yakalamak, daima yükselmek değilse, senden zaten bir hayır gelmez.

Sen çekil bir köşeye, kimse ile ilgilenme.

Okuma, yazma, çalışma, hiçbir şey yapma, karanlık dünyanda karanlıklar içerisinde yalnız yaşamana devam et.

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefte yürüyemeyen kişi  Atatürk’ü anlayamayan, onu sevmeyen, kişidir. 

Zaten o kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini de benimsemeyen kişi dir. 

Bu kişiler ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışan kişilerdir. 

Bunlardan kötülük beklenir, iyilik beklenemez.

Bu kişilere söylenecek söz şudur:  

Sevmediğiniz, benimsemediğiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde neden yaşamaya çalışıyorsunuz? 

Varlığını Türk Varlığına armağan edemeyen kişi zaten Türk olamaz.

Ne mutlu Türküm diyemeyen kişi de Türk kimliğini taşımaya layık değildir.


Bizler İlk okuldan itibaren andımızı okumaya başladık. Benimsedik.

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefte yürümeye çalıştık. 

Varlığımızı Türk varlığına armağan ettik.

Türk kimliğini taşıdığımız için de NE MUTLU TÜRKÜM diyerek gururla, kıvançla Türk kimliğimizi üzerimizde taşıdık ve taşımaya devam edeceğiz.

Yurdumuzu seviyoruz, milletimizi seviyoruz.  Bayrağımızı, dilimizi, dinimizi seviyoruz.

Sevmeyenler, andımızı benimsemeyenler, okumaktan, okutmaktan utananlar,

Yurdumuzu, milletimizi bölmeyin, parçalamayın, emperyalist güçlere bizleri yem etmeyin.

Milli ve manevi değerler toplumu bir arada tutar. 

Milli ve manevi değerleri yok olan milletler, başkalarının kölesi olmaya mahkûmdurlar.

Bunu da unutmayalım.

18,03,2021

Zekeriya TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com


7 Mart 2021 Pazar

DÜNYANIN HAKİMİ KADINLAR BOŞA ÇABALAMAYIN ERKEKLER

 TÜMER DİYOR Kİ:

 

DÜNYA’DA HER ŞEY KADININ ESERİDİR”
M.Kemal Atatürk
DÜNYANIN HAKİMİ KADINLAR

BOŞA ÇABALAMAYIN ERKEKLER

 8 Mart Dünya kadınlar günü.

Neden erkekler günü yok?

Nedeni belli, başlığımızda söyledik.

Dünyanın hakimi kadınlar, boşa çabalamayın erkekler.

Erkeklerin buna itiraz ettiklerini duyar gibi oluyorum.

Boşa itiraz ediyorsunuz sayın erkek arkadaşlarım.

Dünyanın hakimi kadınlar da sizler farkında değilsiniz herhalde!

Kadınlar olmasa, dünyanın tadı tuzu olur muydu?

Olmaz dı.

Zaten kadın olmasa, erkek dünyaya gelmezdi ki!

Erkek olmasa idi, kadın doğum yapabilir miydi?

Demek ki her ikisinin de bir birine ihtiyacı var.

Ancak, kadına Allah daha büyük bir güç ve yetenek vermiş.

Allah aşkına Havva anamız, Adem babamızı kandırıp cennetteki yasak elmayı yedirtmese idi, şimdi hepimiz cennette olmayacak mıydık? 

Buyurun Kadının gücü taaa o zamandan geliyor. 

Doğurganlık ve her erkeğin kadının peşinde koşması.

Kadının kucağının sıcak ve şefkatli olması.

Kadın anadır, eş dir, dosttur, arkadaştır.

Kadın isterse erkeğini vezir eder, isterse rezil eder.

Erkekler zannederler ki, kadını tavlarlar. (Halk arasında öyle söylenir) 

Hayır, kadın istemezse hiçbir erkek cesaret edip kadına gidip arkadaşlık teklif edemez.

Kadın isterse, istediği erkeği ne yapıp yapıp yola getirir ve istediğini yaptırır.

Kadın isterse olur, istemezse olmaz.

Kadın isterse erkeği tavlar, istemez ise erkek hiçbir şey yapamaz.

Demek ki, üstünlük kadında.

Bu konuda kitap yazsan, gene de kadının üstünlüğünü yazmakla bitiremezsin!

Erkek fiziksel gücü ile kadına baskın olmak ister.

Peki, neden bunu yapar?

Günümüzde kadın cinayetleri arttı. Kadına şiddet arttı.

Neden?

Çünkü o şiddeti uygulayan erkek, kadının onu terk etmesine dayanamamıştır.

Ya da kadını çok sevmiştir. Ya da kadına sözünü geçirememiştir.

Kadın erkeği isterse istediği şekilde hâkimiyeti altına alır.

Kadının kadınsallık gücü erkeği hep peşinde koşturur.

Neden, siyasi liderler veya devlet adamları, bazı önemli durumlarda hemen eşlerini yanlarına alarak halka gösteri yaparlar?

Nedeni nedir? Nedeni, bakın eşim benim yanımda, bana destek veriyor, diye halkın gözüne girmektir.

Erkek iş yerinde hakimse de eve gelince hâkimiyeti biter.

Evde kadının borusu öter.

Kadın istediği zaman öyle taktikler yapar ki, erkek onun her dediğini yapmak zorunda kalır.

Evin idaresini yapan kadın, erkeklerin onlara yaptırmadıkları her işi onlardan daha iyi yapabilirler. Bunu bildikleri için erkekler, kadınları ön plana çıkarmamak için çaba harcarlar.

Atatürk kadınlarla ilgili ne demiş: “DÜNYA’DA HER ŞEY KADININ ESERİDİR”

Evet dünyadaki her şey kadının eseridir. Bunu boşa dememiş Atatürk.

O halde kadınlarımızın kıymetini bilelim,

8 Mart KADINLAR GÜNÜDE BÜTÜN KADINLARA KUTLU OLSUN.

3 Mart 2021 Çarşamba

ADALET VE KALKINMA NE GÜZEL İKİ KELİME

 TÜMER DİYOR Kİ:

ADALET VE KALKINMA

Sevgili okurlar, Adalet ve Kalkınma, bu iki kelime yan yana gelince ne güzel gözüküyor, değil mi?

Adalet ne demek? Toplumun her kesiminde adaletin olması. Adaletli davranılması, kimsenin kimseye hakkının geçmemesi. 

İslamiyetin temel kurallarından bir tanesi de Adil olmak, adil davranmak, herkese eşit şartlarda, muamele etmek, 

Bana göre şu an en adil davranan Korona Virüsü. 

Sizce de öyle değil mi?

Kimseyi, kimseden ayırt etmiyor. Sokakta yatan insana da bulaşabiliyor, sırma köşklerde oturanlara da!

Zengine de bulaşıyor, fakire de. 

Bakana'da, Başbakana'da bulaşabiliyor, gariban vatandaşa da.

Dünya'da kalkınmış ülkeyiz diye övünen ülkenin vatandaşlarına da bulaşıyor, fakir, kalkınamamış olan ülkelerin garip vatandaşlarına da bulaşıyor. 

Korona çok adil davranıyor. Kimseyi kimseden ayırt etmiyor. 

Dünyanın şeklini bile değiştirdi. Düşünceler değişti, toplumun değer yargıları değişti, ekonomik düzen değişti, yatırımları durdurdu, bütün dünyanın ağzını, burnunu maske ile kapattırdı. 

Helal olsun sana Korona Virüsü. Mutasyona da uğrayarak insanların seni yok etmesini de önlü yorsun. 

Aşı maşı da sana vız gelecek. 

Yalnız Kalkınma konusunda adil davranmıyorsun. 

Senin sayende birileri zenginleşti. 

Senin yüzünden bir çok iş sahibi, esnaf, emekli, geçinemez hale geldi, işsizlik arttı, yoksul daha da yoksul hale geldi. 

Korona burada adil olamadın!

Senin sayende bir kesim zenginleşirken, diğer başka kesimler fakirleşti. 

Gerçi sen, merak etmeyin, ben o zenginleşen kişilere de bulaşırım, zenginliklerini fitil fitil burunlarından getiririm diyebilirsin, ama fakir fukaraya da bulaşıyorsun. 

Eh artık o tarafı da sana bırakıyorum. 

Fakir, fukaraya bulaşma da kime bul aşırsan bulaş. 

Çünkü yoksulluk içerisinde olan insanlar bağışıklık sistemini iyi beslenemediklerinden güçlendiremiyorlar, onlara bulaştığında, öbür tarafa götürüyorsun onları. 

Burada da Adil davranamıyor sun. 

Seni dünyadan kovalım diye aşı ürettik. 

Çeşitli ülkelerde çeşitli aşılar üretildi. 

Zengin daha zengin olma peşinde. 

Gerçi sen hemen kendini mutasyona uğratarak, üretilen aşıların da bir işe yaramaz hale gelmesini sağladın herhalde!

Ama gene de, aşı olarak sana karşı direnecek insanlık. 

Bulaşma yönü ile eşit davranıyorsun da ekonomik kalkınma yönünden pek adil davranmıyorsun. 

Zenginliğine zenginlik katan aşıyı üreten devletlere aşımızı olarak bir nebzede biz katkıda bulunalım diye, ben de dün gittim aşımı oldum. 

Gerçi bize aşı Çin'den bedava, hibe yolu ile gelmiş, Çin devletinin kasasına bir şey girmiyor herhalde ama aracıların ceplerine katkımız olacak gibi. 

Artık onu da düşünecek halimiz yok, tedbir amaçlı da olsa aşımızı olduk. 

Gerisi artık Allah'a kalmış. 

Herkese Koronasız, sağlıklı günler dilerim. 

03.03.2021

ZEKERİYA TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com. 




14 Şubat 2021 Pazar

SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM, SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.

TÜMER DİYOR Kİ:

 

SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM,

SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.

Sevgili okurlar, bugün 14 Şubat. Sevgililer günü.

Peki bugün nasıl ortaya çıktı?

Sevgililer gününün tarihi Orta Çağ ve sonrasına dayanıyor.

Hıristiyanların “Aziz Valentine Günü” dediği ve tüm dünyada aşıklar günü olarak kutlanan 14 Şubat Sevgililer günü ile ilgili efsane Eski Romaya dayanıyor

O Dönemde üç gün süren bir festivalden ve Lupercalia adı verilen eğlenceden aldığı tahmin ediliyor.

Bu kutlamanın amacı, normal hayatta birbirinden uzak yaşayan gençlerin yan yana gelebilmesini sağlayan kutlamalar kapsamında erkekler, bir kutunun içine atılmış kağıtlardan kadınların ismini çekiyor, böylece eşleşme oluyor, bir araya gelen gençler festival boyunca arkadaş oluyorlar, birbirlerini seven gençler sonradan evlendiriliyorlar.   

ZALİM BİR İMPARATOR

Aynı dönemlerde Roma’da zalim bir imparator yaşıyor. Adı II Claudus.

Erkeklerin festival’de genç kızlarla evlendirilmesine kızıyor. Nedeni, evli erkeklerin askerde iyi savaşamamaları. Bu nedenle bir ferman yayınlıyor ve askerlerin evlenmesini yasaklıyor.

Ancak, gene o dönemde yaşayan şefkatli bir rahip olan Valentine ise bu yasağı dinlemiyor ve gizlice askerlerin nikahını kıymaya devam ediyor.

Bunu haber alan zalim imparator Claudus derhal Rahip Valentineyi  tutuklatıp hapse attırıyor ve ölüme mahkum ediyor.

Hapiste Valentine gardiyanın kızına aşık oluyor ve 14 Şubat’ta idama götürülürken, “Senin Valentine’in” imzalı bir aşk mektubu yazıyor ve kıza gönderiyor. 14 Şubat 269 da ise yakılarak idam ediliyor. Bazı efsanelerde de dövülerek öldürülüyor.

KARTPOSTAL GELENEĞİ NASIL BAŞLADI

Tam iki asır sonra 498 de, Papa Gelasius, pagan Roma adeti ile ST.Valentine’i birleştirmiş ve 14 Şubat’ı “St.Valentin Günü” olarak ilan etmiş. Kilise de bunu resmileştirmiş. Böylece bu özel gün zamanla unutulsa da 18. Yüzyıl başlarında yeniden canlanmış.

Çiftlerin birbirlerine kartpostal vermesi, endüstri devriminin kartpostalların fabrika üretimini arttırmasına sebep olmuş ve 1916’da ABD Missouri’deki Halimark Kartları Şirketi seri üretime geçerek kutlamaların bugünkü haline dönüşmesini sağlamıştır.

DUYGULARIN EN GÜZELİ SEVMEK VE SEVİLMEKTİR.

Seven insan samimi olur. Sevdiceğine yalan söylemez. Onu aldatmaz, ihanet etmez.

Seven insan fedakar olur. Yokluğa da katlanır, varlığa da sevinir.

Seven insan sevdiğinin hep yanında olur. Ona destek verir, onu küçük görmez, devamlı motive eder ve yüceltir.

Sevgi tek taraflı olmamalıdır.

Sevdiği kadına hediye alamadı diye erkeğini hor gören kadından erkeğini sevdiğine inanabilir misiniz?

Erkeği maddi sıkıntıya düştüğünde, onun yanında olmayıp, onu terk eden, aşağılayan kadından sevgi bekleyebilir misiniz?

Kadınını döven, söven, hırpalayan erkekten kadınını sevdiğine inanabilir misiniz?

Birbirini gerçekten seven sevgililer, her ne olursa olsun, birbirlerini kırmamalı, üzmemeli, varlıkta da yoklukta da birlikte olmalı.

Hayatın zorluğunu, güçlüğünü, sıkıntılarını birlikte göğüsle meliler, birbirlerine güzel sözler söylemeliler, kötü söz söylememeliler.

Sevelim, sevilelim ve bu fani dünyada mutlu, huzurlu yaşamaya çalışalım.

Ne dersiniz?...

14.02.2021

Zekeriya TÜMER

Ulusalhaber1881@gmail.com.

7 Şubat 2021 Pazar

Sevgili okurlar, bana gönül koymakta haklısınız.

TÜMER DİYOR Kİ:

Sevgili okurlar, bana gönül koymakta haklısınız.

Bazı okuyucularımdan “Zekeriya bey ne zaman yazınız çıkacak” diye soranlar oluyor.  

Evet. Türkiye'nin gündemi öyle sıcak bir şekilde devam ediyor ki, her dakika, bir yazı yazılabilir.

Yazdığımız ve yol gösterdiğimiz, eksiyi, artıyı söylediğimiz konular hakkında herkes  bildiğini okuyor. 

Bu nedenle de insan yazı yazmak istemiyor.

Bugüne kadar çıkan yasalar günlerce  TV.lerde tartışıldı. 

Uzman kişilerce konular detaylı incelendi. 

Netice!

AKP İktidarı, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan hem AKP yi ve hem de kendisini iktidarda tutmayı becerdi ve ülkenin en tepesine tek adam olarak oturdu mu? Oturdu.  

Kimsenin sözüne de itibar etmiyor ve benim dediğim olacak, tek çareniz benim dediklerime uymaktır, diyor mu, diyor.  

Şimdi bir de ortağı var ki, ne istiyorsa ona da kabul ettiriyor.

Boğazici olayları henüz ufak olaylar.

İktidarın nimetlerinden istifade edenler kolay kolay bırakırlar mı devletin ellerindeki gücü. 

Bırakmazlar!

Halen halkın bir çok kesimi, alternatif yok ki, Kılıçdaroğlu mu ülkeyi idare edecek? Onun programı bile yok demekte.

Üstelik buyurun, CHP içerisinde Muharrem İnce’nin başını çektiği bir grup İktidar partisinin ekmeğine yağ sürmeye çalışıyor.

Yandaş basını izleyenler Türkiye’nin güllük gülistanlık olduğuna inanıyorlar.

Halk TV. İle Tele 1 ve FOKS TV. gibi yayınları izleyenleriniz ancak gerçekleri öğrenebiliyorlar.

Gazeteler de de yandaş basın, yandaş olmayan basın diye iki ayrı Basın organları yayınlarına devam ediyorlar.

Arada haber sitemizin ana sayfasında iki ayrı grubun çıkardıkları yayınları yayınlıyorum, okuyucu baksın ve farkı görsün diye.

Ben 9 Şubatta 76 yaşına girecem. 

Bizler yorulduk. Hep umutla gelecek günlerimizin iyi olmasını bekledik. 

Olmadı! 

Bundan sonra daha ne kadar bekleyeceğim. 

İnanın gelecek günlerin aydınlık günler olacağından pek emin değilim!

Bu benim düşüncem elbette, başkaları umutlu olabilir. 

Gençler umutlarını yitirmesinler. Atatürk'ün Türk Gençliğine hitabesini iyi ezberlesinler. 

Dünyayı saran Korona virüsü, zaten dünya ekonomisini dar boğaza sokarken, ülkemizin ekonomisini daha da berbat hale getirdi.

Elbette dolar milyoneri olanlar bu ekonomik krizden etkilenmiyorlar.

Ancak, bizim gibi emekli olanlar ve namusları ile halen çalışarak para kazanma peşinde olanlar çok etkileniyor.

Ben 1960 Askeri Darbesini gördüm. Menderes dönemini de hatırlıyorum. İsmet İnönü, Süleyman Demirel Dönemini de yaşadık. Çoban Sülü, gitti geldi, gitti geldi.

12 Mart Muhtırası, 1980 Askeri Darbe. Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı, Özal dönemi, Tansu Çiller, Mesut Yılmazlar, Erbakanlar, Ecevitler, Türkeşler, bunların hepsinin dönemlerini gördük.

Gerçek devlet adamlarını da gördük. Devlet adamı niteliğini taşımayanları da.

Eh 18 yıldır da Recep Tayyip Erdoğan dönemini yaşıyoruz. İki yıl daha var. 2023 e kadar kimse Recep Tayyip Erdoğan’ı indiremez. Neden mi?

Amerika 2023 e kadar söz vermiş, öyle söylenildiğini zamanında duymuştum.

Ne söyleyeyim, ne yazayım?

Eğer hatalı yönetimler olmasa, her halde biz de Almanya, Japonya vs. gibi kalkınmış refah bir ülke olurduk.

Hollanda kadar bile olamadık. Sebze, meyve ihracında Dünya’da en ön sıralarda.

Biz ise, Tarım ülkesi olmamıza rağmen, her şeyi dışarıdan ithal ediyoruz.

Demek ki şu an bu sıkıntıları yaşıyor isek, bunun mutlaka bir sebebi var. Bu sebebi de halk kendisi bulsun. 

Bizi yönetenler de bulup, daha iyi ekonomik tedbirler alabilir. 

İnanın herkes görevini yapıyor. İnsanlara görev veriliyor, onlar da o görevi yerine getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Görevler verildi ve yapılıyor.

Ben fazla bir şey söylemek istemiyorum. Zira 76 yaşımdan sonra başımın belaya girmesini istemiyorum. Anlayan anlar.

Benim tek liderim var o da Mustafa Kemal Atatürk.

Onun izinde, yolunda, hangi siyasi irade yürürse, hem ülkesine büyük yararı olur, hem de gelecek kuşaklara çok iyi bir ülke bırakır.

Benim şu an siz okuyucularıma söyleyebileceğim sözler bunlar.

İnşallah her şey güzel olur, daha kötü günler yaşamayız. 

08.02.2021

Zekeriya Tümer

Ulusalhaber1881@gmail.com.


24 Ocak 2021 Pazar

İNSAN AHLAKSIZ OLURSA YAPACAK BİR ŞEY YOK

 TÜMER DİYOR Kİ:


İNSAN AHLAKSIZ OLURSA YAPACAK BİR ŞEY YOK.

Sevgili okurlar, son günlerde bana intikal eden olaylar bu yazıyı yazmama sebep oldu.

Toplumun her kesiminde, her meslekte,  çürük ve ahlaksız insanlar olabilir.

Özel sektörde de,  kamu hizmeti yapan kişilerde de olabilir.

Çürüme başladığı zaman devam edip gidiyor. Çürükler başkalarını da çürütmeye başlıyorlar.

Şöyle düşünelim:

Sizin herhangi bir kurumda işiniz var, yetkilinin karşısına gidiyorsunuz.  Yetkili olan kişi, sizi dinliyor, evraklarınıza bakıyor.

Sonra kafasını kaldırıp size bakar. Sizi gözüne kestirir ise, işi yokuşa sürer ve sizden çıkar bekler.  

Hele ki  siz eğer bayansanız, işte o zaman yandınız. Bir de güzel ve alımlı iseniz. Kurtuluşunuz yok!...

Karşınızdaki yetkili kişi de erkek ise, eh o zaman bakın size gelen tekliflere.

Böyle bir olayı Kamu hizmeti yapan ve kanun adamı sıfatını taşıyan kişilerde de görebilirsiniz.

(NOT: Ana sayfamızı tıklayıp baktığınızda da Sözcü Gazetesinin manşete taşıdığı bir bürokrat hakkındaki yazıyı da okuyabilirsiniz. 

https://ulusalhaber1.blogspot.com/2021/01/kadin-olmak-ve-bir-de-guzel-olmak-suc-mu.html

Bu linki tıkladığınızda Kocaelindeki bir olayı okuyabilirsiniz.)

Buna benzer olaylar yalnız Koca elinde olmayabilir,

Kayseri’de de olabilir, Kütahya, Kastamonu, Kırşehir, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır da da olabilir. 

Yani her yerde olabilir!

Bu kabil olaylar her zaman yaşanıyor, yaşanacak ta.

Bu nedenle insanlar olayı yaşadıktan sonra değil, yaşamadan şikâyetlerini yapmalılar.

Yasalar her zaman haklıdan yanadır.

En önemlisi de ne biliyor musunuz? 

Evli bir erkeğin, karşısındaki kadının işini yapacağım diye, onu kandırarak, oyalayarak, işini savsatarak iş sahibi kadınla, (müvekkili ile) yanlış ilişkiye girmesidir.

Bu kabil kişilerin çoğu, hem yuvasının yıkılmasından korkar, hem de karşısındaki bayanın cazibesine kapılarak, yanlışlıkların içerisine düşer.

Kadına ev almak, araba almak, gibi vaatlerde de bulunabilir. Kadın zor anlar yaşıyor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyor ise, bunu fırsat bilerek, onun kadınlığından istifade etmek ister ve elinden geldiğince onu oyalayarak, işi uzatır. Bazen para verir, bazen onun daha iyi yerlerde oturması için ev tutar, onu kendisine borçlandırır.

Hiçbir zaman bu ilişkilerde sevgi yoktur.

Ancak, yetkili kişinin karşısındakine söyleyeceği güzel sözler, "ben eşimden memnun değilim, iyi ki sen çıktın karşıma," gibi, kadını kandıran ifadeler, psikolojisi bozuk, maddi sıkıntı içerisinde yaşayan, ruhsal bunalımda olan kadını çaresiz bırakabilir ve karşısındakine boyun eğebilir, her istediğini yapabilir. 

Bu ilişki tek taraflı çıkar ilişkisidir.  

Biliyorsunuz, yasak ilişkiler nedeniyle çok kişi bulunduğu mevkiyi ve içinde bulunduğu durumu kaybetmiş, büyük sıkıntılara düşmüştür.

Bunları durup dururken neden yazdın? Diyeceksiniz.

Bizler devlete 33 yıl hizmet ettik. Kimseyi ayırt etmedik. Kimseyi kandırmadık.

Namusumuzla, ahlakımızla, dürüstçe görevlerimizi yaptık. Emekli olduk.

Halen haksızlıklarla, namussuzluklarla, yalançılarla, sahtekarlarla, mücadele ediyoruz.

Namussuzluklarla, ahlaksızlıklarla, mücadele etmek hususunda yasalarımızda ne belirtildi ise, o kurallara uyarak mücadele etmek de insanlık görevidir.

Son günlerde tarafıma intikal eden bazı olaylar benim bu yazıyı yazmama sebep oldu.

Bizim amacımız kişileri ifşa etmek değildir.

Çünkü, haklı ve haksız ancak, mahkemelerde belli olur.

Dava konusu olan ve ilgili yerlere yapılan şikâyetler resmiyet kazandığı zaman, kamu oyu bilgi sahibi olabilir.

Biz burada genelleme yaparak, bu hatalara kimselerin düşmemesi için küçük uyarılar da bulunduk.

İşi olup ta yetkili kişinin karşısına çıkan kadın veya erkek, kim olursa olsun, hoş olmayan tekliflerle karşılaştığında susmamalı, o anda gerekeni yapmalıdır.

İşte o zaman çok kişi kendisine gelebilir.

Yaşadığımız tecrübeler ve edindiğimiz izlenimler bazen bizlerin insanlara yol göstermesine ve uyarmasına sebep oluyor.

Çürüyen toplumun, çürük insanlarından bıktık artık.

Kimse kimseye güvenemeyecek, inanamayacak mı?

Başımıza gelen Korona belası ayrı bir bela iken, diğer belaları da yaşayarak İnsanlığın ölmesine ahlaki değerlerimizin yok olmasına seyirci mi kalacağız?

Üstelik bir de utanmadan sorduğunda senin dinin ne diye, Elhamdülillah Müslümanım der.

Diyeceksiniz ki, alan razı veren razı, size ne!

Maalesef alan razı oluyor da, veren pek razı olmaz. Mecbur kaldığı için verir.

Her ne olursa olsun, ortada bir hak ve hukuk vardır. İnsanlık vardır. Kişi hakkı vardır. Mağduriyet yaşayan kişi hele ki kadınsa, kadınlığı kullanılarak, çıkar sağlanmamalıdır.

Yasalar çiğnendiği, yasalara aykırı hareket edildiği durumlar ortaya çıktığında, herkes kanun önünde hesabını verebilir.

Zorda kalan kişiyi kötü amaca zorlamak.

Kandırmak, Görevi kötüye kullanmak.

İyi niyeti suiistimal etmek.

Yasalarımızda bu cezai hükümler vardır.

Verilen sözler yerine gelmediği zaman, karşındaki de seni şikâyet edebilir.

Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Anlayan anlar, anlamayana yapacak bir şey yok.

Allah her zaman doğrunun yanındadır.

Her zaman yanlış yapan burada da öbür tarafta da bedelini ödeyecektir.

Ahlaklı ve faziletli bir toplum, değer kazanır, gittikçe kalkınır ve büyür.

“Tehdit esasına dayanan ahlak, bir fazilet olmadıktan başka güvene de layık değildir. “

“Hiç bir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin.”

(M.Kemal Atatürk. )

Güzel ahlak, hataları eritir. Suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak ta ameli bozar. Sirkenin balı bozduğu gibi. “

(Hz.İbni Abbas r.a.)Ramuz el-Hadis s.215.

30 Aralık 2020 Çarşamba

MAL SAHİBİ, MÜLK SAHİBİ, HANİ BUNUN İLK SAHİBİ

TÜMER DİYOR Kİ:

MAL SAHİBİ, MÜLK SAHİBİ,

HANİ BUNUN İLK SAHİBİ.

MAL DA YALAN, MÜLK DE YALAN,

VAR BİRAZ DA SEN OYALAN.

(Yunus Emre)

 

Sevgili okurlar, Yunus Emre ne güzel söylemiş: “ Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” demiş.

Buyurun ey mal ve mülk sahibi olanlar. Bir Korona yüzünden, ne malınızın kıymeti kaldı, ne de mülkünüzün!

İstediğin yerde istediğin yemeği yiyemiyorsun, gezemiyorsun, oturamıyorsun, seyahat edemiyorsun. 

Ağzında maske, cebinde kolonya ile kimseyle tokalaşamıyor, sarılamıyor, öpüşemiyor, birlikte yemek yiyemiyor, gezemiyor, çocuklarına, yakınlarına sarılamıyor, ellerini öpemiyor, elini öptüremiyorsun!.

Sevgili Okurlar, 2020 yılı da bitti. Tüm Dünya’yı Covit 19 denen bir bakteri esir aldı.

Bu nedenle 2020 yılı bütün dünyaya zehir oldu. Nasıl yaşadık, nasıl günler geçti  farkına bile varamadık. 

2021 yılında hangi günleri yaşayacağız henüz belli değil!

Gene de bizler umutlarımızı yitirmeyelim. Güzel düşünelim, güzel günler yaşamak için de elden tedbiri bırakmayalım, Allah’a da dualarımızı eksik etmeyelim.

İnsanlık belki dersini almıştır, diye düşünüyorum. 

Ancak, aldığını da pek zannetmiyorum!..

Para hırsı, mal, mülk hırsı insan var olduğu müddetçe yok olmaz.

Her şey para ve servet değildir; ancak bunu anlayan kaç kişi vardır.?

En önemli olan nedir? 

Onurlu, dürüst ve insanca yaşamak, insanca paylaşmaktır.

Vakti zamanında büyük düşünür Sokrates’in zengin bir hayranı varmış. Öldüğünde bütün servetini Sokratese  verilmesini tavsiye etmiş. Bir Çuval altın’ı getirip Sokrates’e teslim etmişler.

Ünlü düşünür, altınları almış, kayığa binmiş ve denize açılmış. Sonra da çuvaldan altınları tek tek alarak, denize atmaya başlamış.

Altınları denize atarken,  bir yandan da altınlara sesleniyormuş. “Ey altınlar! İşte seni denizin dibine gönderiyorum ve batırıyorum ki, sen benim ruhumu batırmayasın”.

Evet sevgili okurlar, çok zenginlik insanın ruhunu teslim alıyor.

Bunun ispatını 2020 yılında yaşadık.

Amerikalı Yahudi asıllı yazılımcı ve şu anda dünyanın en zenginlerinden sayılan Bill Gates’in Korona virüsü ile ilgisi olduğu söyleniyor! 

Peki  Bill Gates ölmeyecek mi? Öbür tarafa hangi malını, mülkünü, parasını götürecek! 

Dünya’yı değiştirme, yeni bir düzenin dünyaya getirilmesi düşünceleri, sosyal medyada da yazılmakta, konuşulmakta.

Eyy  mal ve mülk sahibi olanlar: Bakın Neyzen Tevfik sizler için ne güzel söylemiş. “Öleceğiz bir gün, gömecekler. Birkaç gün övecekler. Sonra kalan malını bölecekler, hatta memnun kalmayıp üstüne birde sövecekler.)

Dünyayı bu hale getirenlere de öldüklerinde arkalarından dua edilmeyecek, sövülecek!.

Para ile her şeyi alabilirsin ama temiz bir vicdanı alamazsın. Gerçek sevgi ve dostluğu alamazsın. Sağlık alamazsın, kültür alamazsın, mutluluk alamazsın.

Çok mal haramsız, çok söz ise yalansız olmaz, demiş Yunus Emre. Doğru söylemiş.

Rüşvet yemeden, hırsızlık yapmadan, torpille büyük işler almadan, birkaç yerden maaş almadan, gayri meşru para kazanmadan, miras kalmadan, nasıl mal mülk sahibi olacaksın?

Asgari ücret alarak, aldığın maaş enflasyona yenik düşerken, sen nasıl mal mülk sahibi olacaksın?

NE YAZIK Kİ BÜTÜN KAPILARI AÇAN ANAHTAR PARADIR

Moliere ise “Bütün kapıları açan anahtar paradır.” Demiş. Bu da doğru söylemiş.

Gerçekten bütün kapıları para açıyor da, Korona’ya ve hastalıklara, en önemlisi de ölüme karşı bir şey yapamıyor.

UMUTLAR YOK OLMASIN. İYİ DÜŞÜNELİM İYİ GÜNLER YAŞAYALIM. 

Sevgili Okurlar; 2021 yılında ülkemizde Güçlü Devlet, Güçlü Hükümet, Güçlü Ordumuz olacakmış!

Korona yok olacak, ekonomi canlanacak, işsizlik son bulacakmış!

İş derdi, aş derdi olmayacak. Elektrik, gaz, su, telefon ucuzlayacak, üretim artacak, tüketim azalacakmış!

Eskisi gibi, herkes birbirine sevgi ve saygı gösterecek, çocuklar büyüklerine, büyükler çocuklarına, sevgililer birbirlerine sarılacak, mutlu, huzurlu bir yaşam yaşayacakmış!

Hak, hukuk, adalet, olacak, Basın özgür, hür olacak, kimse kimseye yalan söylemeyecek miş!

Fabrikaların bacalarından dumanlar çıkacak, ormanlar yeşilliklerini koruyacak, derelerden temiz su akacak, göller, denizler, nehirler’de balıklar artacak mış!

Hava temiz, su temiz, ne kanser, ne de Korona falan olmayacak mışız!

Türkiye Çağdaş, kalkınmış, modern laik Demokrat Hukuk ve Sosyal bir devlet olarak dünyanın en saygın devleti olacakmış!

Yakında, çok yakında, az kaldı. İster inanın ister inanmayın. Yakında huzur dolu günler yaşayacak mısız!

2021 ve gelecek yıllar insanlığın yeni umudu olacakmış!

Ben inanmak istiyorum, siz ne dersiniz?

2021 YILININ TÜM DÜNYAYA HUZUR VE MUTLULUK GETİRMESİ DİLEĞİYLE, BÜTÜN OKUYUCULARIMIN DA YENİ YILINI KUTLAR, SAĞLIKLI VE MUTLU GÜNLER GEÇİRMELERİNİ DİLERİM. 

 Zekeriya TÜMER

ulusalhaber1881@gmail.com.

15 Kasım 2020 Pazar

Koronaya karşı son derece tedbirli olmak zorundayız.

 TÜMER DİYOR Kİ:

 

KORONA’YA KARŞI BENİM DE ÖNERİLERİM VAR.

Sevgili okurlar, Allah insanlara akıl ve mantık vermiştir.

Bazı konularda aklımızı ve mantığımızı kullanmamız da yarar vardır.

Dünyaya bir bela geldi. Adı da Korona. Bütün dünyayı etkisi altına aldı.

Bilim insanları ve Dünya Sağlık Örgütü devamlı insanların hastalığa yakalanmamaları için önerilerde bulunmaktalar.

Bu önerilere rağmen, bilinçsiz ve duyarsız olan insanlar, acı patlıcanı kırağı çalmaz diyerek, bilim insanlarınca önerilen önerileri pek umursamamaktalar ve hayatlarına aynen devam etmekteler.

Devletler de buna çare olarak, mecburi yasaklar koymaktadır.

Ancak, devletlerce konulan yasaklar da yeterli olmamaktadır.

Bir tuzak kuruldu, o tuzağın içerisine bütün dünya yuvarlandı.

Hastalığın en kötü tarafı, virüsün insandan insana çabuk bulaşmasıdır.

Bulaşıcı başka hastalıklarda vardır. Tarih boyunca bunlarda yaşanmıştır. Yıllarca süren mücadeleler sonucunda o bulaşıcı ve öldürücü hastalıklar azalmış, hatta ortadan kalkmıştır.(Örneğin: Veba, verem vs gibi )

Ben beni bildim bileli en büyük öldürücü hastalık kanser’dir. Bir türlü çaresi bulunamamış, değişik kanser türleri ile insanlar büyük kayıplar vermiştir ve vermektedirler. Ancak, Kanser bulaşıcı olmadığından çok kişi bu denli etkilenmemektedir. 

Şimdi de bu Korona çıktı.Üstelik çok çabuk bulaşıcı bir hastalık. 

Korona konusunda bilindiği üzere her gün TV.lerde gazetelerde bilim insanlarından alınan bilgiler kamu oyu ile paylaşılmaktadır. Maske takın, sosyal mesafeyi koruyun, ellerinizi devamlı dezenfekte edin. Ellerinizi yıkamadan sakın ağzınıza, burnunuza, gözünüze sürmeyin. Bol su için, bağışıklık sisteminizi güçlendirin, evinizden çıkmayın, kimse ile tokalaşmayın, sarılmayın, öpüşmeyin.

Peki, bunların yanında, insanlar akıl ve mantığını kullanarak yan tedbirleri neden düşünmezler.

Evden çıkmak zorunda olanlar, asansöre binerken, inerken, düğmeye basmaları gerektiğinde, neden parmakları ile düğmeye dokunurlar. Bunun yerine bir başka şeyle dokunsalar, ellerine kâğıt mendil alarak onunla o düğmeye dokunsalar olmaz mı? Belki de o düğmede Korona virüsü var, siz çıplak elle dokunmaz iseniz size geçmez. Bu çok basit tedbiri neden yapmazlar!

Asansöre binerken, ağzınızda maske var tamam, ama belki sizden evvel birisi bindi asansörün içerisinde öksürdü ve Korona Virüsü havada askıda kaldı. Binerken, çantanızdan ya kolonyalı şişeyi ya da dezenfekte şişenizi çıkarıp asansörün içerisine sıkarsanız, belki fayda görebilir, askıda kalan virüsü öldürebilirsiniz.

Bu tedbiri, otobüste, dolmuşta, metroda herkes yapar ise, havada Korona virüsü ölebilir, yok olabilir belki.

Belediyeler sivri sinekleri öldürmek için araçlarla mahallelerde havayı dezenfekte ile ilaçlarlar. Bunu hepimiz biliyoruz. Peki, aynı şeyi neden otobüslerde, metrolarda yapmazlar. Sık sık yapılsa, bu da bir tedbir olmaz mı?

Bizler otobüse, dolmuşa, metroya bindiğimizde ellerimizi eldiven ile veya yoksa kağıt mendillerle koruyabiliriz. Tutacağımız yeri kâğıt mendille tutabiliriz. Bu da bizim korunma tedbirimiz olsa, kötü mü olur.

Korona virüsü ağzımızın içerisine girdiğinde boğazımıza yerleşip 4 gün orada kalıyormuş.

4 gün uzunca bir süre. O zaman yanınızda ya saf limon suyu, ya da elma sirkesi veya ağız spreyi taşıyarak, boğazınızda bir gıcık hissettiğinizde ağzınıza sıksanız bu da bir tedbir olabilir mi? Koronanın boğazınızda ölmesine sebep olabilir.

Her gün birkaç kere, karanfil atıp ağzınıza çiğnerseniz, bu da bir fayda sağlayabilir mi? Bunu da düşünün. Çünkü karanfilin ağzımızın içerisindeki zararlı bakterileri öldürme, diş ve diş etlerini kuvvetlendirme özellikleri olduğu söyleniyor.

Ben bir damla elma sirkesine 3 damla su karıştırarak kendime burun damlası yaptım. Burnumda bir kaşıntı, tıkanma olduğu zaman hemen onu sıkıyor ve kâğıt mendile de burnumu siliyorum.

Sarımsağın büyük yararları olduğu söyleniyor. Kokuyor olabilir. Ama sağlık her şeyin üzerinde. Sabahları aç karnına iki diş sarımsak yutmanın yararı var, zararı yok. Ben bunu yapıyorum.

5 Diş sarımsağı bir suyun içerisine koyarak, 24 saat beklettikten sonra suyunu için diye doktor tavsiyeyi duydum, onu da yapıyorum.

Çinli bir doktor, sıcak suyun buharını teneffüs edin, koronadan kurtulursunuz diyor.

Eğer siz kendinizde böyle bir şüphe duyduğunuzda sıcak suyun içerisine viks de katarak, o buharı genzinize çekerseniz, korona denen virüs ölebilir ve siz de ondan kurtulabilirsiniz. Bu da benim mantıken bir düşüncem.

Her akşam yatmadan önce boğazınızı, ya elma sirkesi, ya limon suyu, ya da karbonat ile gargara yaparsanız, size zararı olur mu? Olmaz. Boğazınıza yerleşmiş Korona Virüsü var ise, o gargaradan sonra ölebilir. Siz de kurtulabilirsiniz.

Bunlar benim mantığımın tedbirleri.

Uyan uyar, uymayan uymaz.

Ancak, bu Virüsten kurtulmak için, bütün herkesin gereken tedbiri alması gerek. Bu tedbirlerin çoğu yüksek para ile alınacak tedbirler değil. Devletin almış olduğu tedbirlerin yanında herkesin de benim şu söylediğim basit uygulamayı yaparak bu öldürücü virüsten kurtulmanın mümkün olduğu kanısındayım. 

Bir arkadaşımın babası 75 yaşında. Kor onaya yakalanmış, hiçbir sıkıntı yaşamadan atlatmış. 40 yaşındaki kardeşi yakalanmış, nerede ise ölecekmiş. Çok ağır geçirmiş. Babası neden hafif atlatmış. Çünkü her akşam bir avuç sarımsak yiyormuş. Belki de o yarar sağladı diyor.

Sarımsak, soğan bunları bol bol yememiz gerektiğini birçok uzman kişiler de söylüyor.

Sosyal medyada yayınlanan Korona ile ilgili bazı bilgileri de mantık çerçevesinde değerlendirmek ve mantığınıza  uygun geliyorsa kullanmakta yarar olduğu kanısındayım.

Her akşam değişik bitki çayları içmenin de yararlı olacağı kanısındayım.

En önemli husus da bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır. Bunun içinde bir çok bitkisel vitamin, mineral destek ürünleri vardır. Bunları da bir bilene sorarak kullanmakta yarar vardır. Ben kendim kullanıyorum. 

Şunu da unutmamak gerek. Kaderin önüne geçilemez. Eğer bizlerin ömrü Korona bahanesi ile son bulacaksa, bulur. Bulmayacaksa, bir bahane ile Korona’yı atlatırsınız. Başka bir sebepten ölürsünüz. Bu da bir gerçektir.

Allah herkese sağlıklı ve mutlu bir ömür geçirmelerini nasip etsin.

Kaderin de ne ise onu yaşarsın. 

Tedbir bizlerden takdir ALLAH’TAN     

NOT: BAŞTA KORONA OLMAK ÜZERE, KANSER İLE BİRÇOK HASTALIKLARA KARŞI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ KORUYACAK DESTEKLEYİCİ ÜRÜNLERDEN BOR VE KENEVİRLİ ÜRÜNLERİ  https://borlu.medirevo.com.tr/ BU LİNKİ TIKLAYARAK ALABİLİRSİNİZ.     

15.11.2020

Ulusalhaber1881@gmail.com

ZEKERİYA TÜMER