2 Mart 2015 Pazartesi

TÜMER DİYOR Kİ: YAZIK OLDU SÜLEYMAN ŞAH'A!..

TÜMER DİYOR Kİ:
YAZIK OLDU SÜLEYMAN ŞAH'A!..
Ne kadar kadersizmiş Ertuğrul Gazinin babası Osman’ın dedesi.
Adamcağız mezarında bile rahat yatamıyor. 
Oradan oraya taşınıp duruyor. 
Kadere bak, mezarda bile rahatlık yok.
Başbakan Davut oğlu diyor ki:
“Türk toprağı Süleyman şahı boşalttık.
Türbe ve karakolu yıkıp geri çekildik.
Operasyon çok başarılı geçti.
Kimseden izin almadık”
Bravo demek mi lazım!..
Yoksa yuh mu demek lazım!..
Sen Osmanlı soyunun dedesinin mezarını havaya uçur, boş sandukayı yüklen, oradaki kıymetli eserleri topla ve Türk Toprağı olan yeri terk et, başka bir yerde yeniden türbe inşa et. İnsanlar bu kadar aptal olabilir mi? Yeni inşa edilecek türbeyi ziyaret edecekler ve boş sandukaya dua edecekler.
Hayret ki ne hayret. Dinimizde bu var mı, nerede, hangi kitapta yazıyor.
Gösteriş için türbe yapılır mı?
92 yıldır Türk Toprağı olarak tescil edilmiş Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu yeri Işid’ korkusundan terk et.
Eh yakında da, PKK korkusundan güneydoğudaki bazı yerleri terk edebiliriz. 
Süleyman Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu
Suriye’nin Halep ilinin Kara kozak Köyü sınırları içerisinde bulunan Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu ekslav statüsündeki tek toprak parçasıydı.
Süleyman Şah, Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin babası olduğu söylenir.
Süleyman Şahın yeni yurt edinmek üzere çıktığı yolda, 1277 yılında Fırat nehrinden karşıya geçmeye çalışırken iki muhafızı ile birlikte Fırat sularında boğulurlar. Naşı da Caber kalesi eteklerine  yakın bir kümbete defnedilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde mezarın bulunduğu yer türbe yapılır. Osmanlı yıkılınca da türbe Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalır.
20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükümetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9. Maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. Maddesi gereğince Caber Kalesi türbe müştemilatı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiştir. Böylece de burada muhafız bulundurma ve bayrağımızı dalgalandırma imkânı doğmuştur.
Son halife II. Abdülmecit, TBMM’ne gönderdiği bir mektupla Osmanlı Hanedanının “atası” olan Süleyman Şah’ın mezarı konusunda Meclisin gösterdiği alakaya teşekkür etmiştir.
Abdülmecit şu an yaşasa idi, acaba bu hükümete teşekkür eder miydi? Ya da “yahu dedemi orada Işid’e teslim edip neden kaçtınız” diye kızar mıydı?
Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlı Devletinin yıkılması ve yok olması neticesinde doğmuş ve Osmanlı’nın devamıdır. Ancak, Cumhuriyet rejimi ve laik bir demokratik sistemle yürütülmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, atalarının mezarlarına da, borçlarına da sahip çıkmıştır.
Bugün ise durum ortadadır.
Başbakan Davutoğlu, “Türbeyi yıkarak, daha güvenli yere taşıdık” diyeceğine, biz Suriye’deki tek Türk toprağını Işid’e bırakmayız, diyerek orayı Kahraman Mehmetçiklerle koruyabilseydi. Herhalde puanı daha çok artardı.
16 adamızı işgal eden Yunanistan’a göz yumanlar, Suriye deki tek Türk toprağına da göz yumdular. Şimdi sıra PKK nın isteklerine geldi. Yakında bakalım, hangi topraklarımızdan olacağız.
Hakkımızda hayırlısı diyelim. 
(Zekeriya Tümer)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder