YAZIK OLDU
SÜLEYMAN ŞAH'A!..
Ne kadar kadersizmiş Ertuğrul Gazinin babası Osman’ın dedesi.
Ne kadar kadersizmiş Ertuğrul Gazinin babası Osman’ın dedesi.
Adamcağız mezarında
bile rahat yatamıyor.
Oradan oraya taşınıp duruyor.
Kadere bak, mezarda bile rahatlık yok.
Oradan oraya taşınıp duruyor.
Kadere bak, mezarda bile rahatlık yok.
Türbe ve
karakolu yıkıp geri çekildik.
Operasyon çok
başarılı geçti.
Kimseden izin
almadık”
Bravo demek mi lazım!..
Yoksa yuh mu demek lazım!..
Yoksa yuh mu demek lazım!..
Sen Osmanlı
soyunun dedesinin mezarını havaya uçur, boş sandukayı yüklen, oradaki kıymetli
eserleri topla ve Türk Toprağı olan yeri terk et, başka bir yerde yeniden türbe
inşa et. İnsanlar bu kadar aptal olabilir mi? Yeni inşa edilecek türbeyi
ziyaret edecekler ve boş sandukaya dua edecekler.
Hayret ki ne hayret. Dinimizde bu var mı,
nerede, hangi kitapta yazıyor.
Gösteriş için
türbe yapılır mı?
92 yıldır Türk
Toprağı olarak tescil edilmiş Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu yeri Işid’
korkusundan terk et.
Eh
yakında da, PKK korkusundan güneydoğudaki bazı yerleri terk edebiliriz.
Süleyman
Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu
Suriye’nin Halep
ilinin Kara kozak Köyü sınırları içerisinde bulunan Türkiye’nin kendi sınırları
dışında sahip olduğu ekslav statüsündeki tek toprak parçasıydı.
Süleyman Şah,
Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin babası olduğu söylenir.
Süleyman Şahın
yeni yurt edinmek üzere çıktığı yolda, 1277 yılında Fırat nehrinden karşıya
geçmeye çalışırken iki muhafızı ile birlikte Fırat sularında boğulurlar. Naşı
da Caber kalesi eteklerine yakın bir
kümbete defnedilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde mezarın bulunduğu yer türbe
yapılır. Osmanlı yıkılınca da türbe Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde
kalır.
20 Ekim 1921
tarihinde Türkiye ile Fransa hükümetleri arasında imzalanan Ankara
Antlaşması’nın 9. Maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. Maddesi
gereğince Caber Kalesi türbe müştemilatı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti
toprağı olarak kabul edilmiştir. Böylece de burada muhafız bulundurma ve
bayrağımızı dalgalandırma imkânı doğmuştur.
Son
halife II. Abdülmecit, TBMM’ne gönderdiği bir mektupla Osmanlı Hanedanının
“atası” olan Süleyman Şah’ın mezarı konusunda Meclisin gösterdiği alakaya
teşekkür etmiştir.
Abdülmecit şu an
yaşasa idi, acaba bu hükümete teşekkür eder miydi? Ya da “yahu dedemi orada
Işid’e teslim edip neden kaçtınız” diye kızar mıydı?
Türkiye
Cumhuriyeti devleti Osmanlı Devletinin yıkılması ve yok olması neticesinde
doğmuş ve Osmanlı’nın devamıdır. Ancak, Cumhuriyet rejimi ve laik bir
demokratik sistemle yürütülmektedir.
Mustafa Kemal
Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, atalarının
mezarlarına da, borçlarına da sahip çıkmıştır.
Bugün ise durum
ortadadır.
Başbakan
Davutoğlu, “Türbeyi yıkarak, daha güvenli yere taşıdık” diyeceğine, biz
Suriye’deki tek Türk toprağını Işid’e bırakmayız, diyerek orayı Kahraman
Mehmetçiklerle koruyabilseydi. Herhalde puanı daha çok artardı.
16 adamızı işgal
eden Yunanistan’a göz yumanlar, Suriye deki tek Türk toprağına da göz yumdular.
Şimdi sıra PKK nın isteklerine geldi. Yakında bakalım, hangi topraklarımızdan
olacağız.
Hakkımızda
hayırlısı diyelim.
(Zekeriya Tümer)