Cumhuriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cumhuriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2021 Cumartesi

Cumhuriyetimizin kazanımlarını değerlendirelim.

TÜMER DİYOR Kİ:

HATALARIN BEDELİ AĞIRDIR 

Sevgili okurlar, 29 Ekim’de Cumhuriyetin ilanının 98.ci yılını kutladık.

Bu kutlamaları gene pandomi bahanesi ile herkes sınırlı bir şekilde kutladı.

Atatürk sevgisini ve Cumhuriyetin kazanımlarını yok etme çabasında olanlara rağmen, Atatürk sevgisi gittikçe artarak devam ediyor.

Gene Atatürk’ün önünde eğildik, saygı duruşunda bulunduk, İstiklal marşımızı okuduk, dualarımızı yaptık.

C.H.P. si 1950 yılından bu yana tek başına istediği iktidara sahip neden olamadı?

1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet ile birlikte, C.H.P.sinin lideri ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, on yılda hangi ekonomik politikaları uygulayarak, başarı elde etti. 

Atatürk onuncu yıl nutkunda, tükenmiş bir ülkenin kalkınma hamlesi ile, fabrikalar yapıldığını, az zamanda çok büyük işler yapıldığını anlatmaktadır.

C.H.P. iktidar olmak istiyorsa, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda giderek, onun uyguladığı sistemi iyi kavrayarak hareket etmelidir. 

C.H.P.nin 1950 yılından bu yana iktidara gelememesinin en büyük sebeplerinden biri Atatürk’ün yolundan tam gidememesidir! 

Atatürkçüyüz demekle Atatürkçü olunmaz. Atatürk’ün politikasını, uyguladığı sistemi, onun fikir ve düşüncelerini iyi anlamak ve içine sindirmekle olur.

Şimdi sizi 1894 yılına götürmek istiyorum. Osmanlı  tahtında kim oturmaktadır? 

Sultan 2. Abdülhamit.

Osmanlı borç içerisinde kıvranmaktadır. Hazine tam takırdır. Daha önce de borç aldıkları Banker Rothschild’den yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç alınır. Borcun geri ödeme süresi ise 61 yıldır.

(Rothschild ailesi kimdir? Rothscild ailesi, Rothschild hanedanı veya kısa Rothschildler 18.yüzyılın sonlarına doğru, Yahudi Bankacı Mayer Amachel Rothscild (1744-1812) tarafından kurulan ve Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Frankfurt merkezli Yahudi bankacı ailedir.)

Bu aile hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler (https://tr.wikipedia.org/wiki/Rothschild_ailesi ) linki tıklasınlar.

Zor dönemler yaşayan Osmanlı sarayı bu borcu ödemek için borç senetleri imzalar. Yıllık ödeme yapması gereken rakam 330 bin Sterlindir.

Birinci Dünya savaşı Mondros Ateşkes Antlaşması ile (1914 de başlayan savaş) 1918 yılında sona ermiş. İtilaf Devletleri savaşı kazanmış,  Osmanlı İttifak Devletlerinin içinde yerini aldığından savaşı kaybetmiştir.

İstanbul dahil Anadolu'nun bir çok bölgelerine Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunan askerleri girmiş, Osmanlı'nın son kalan Anadolu toprakları da işgal edilmiştir.

19 Mayıs 1919 da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsuna çıkması üzerine, Anadolu’da düşmandan kurtulma ve bağımsızlık uğruna başlayan savaş İstiklal savaşının kazanılması ile son bulmuştur.

23 Nisan 1920 de Ankara’da Büyük Millet Meclisi kurulmuş, yeni bir devletin kurulma temelleri atılmıştır.

1 Kasım 1922 de de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son vermiştir.

Son Osmanlı Padişahı olan Vahdettin ise, 17 Kasım 1922 de bir İngiliz gemisine binerek İstanbul’dan kaçmıştır.

İstiklal Savaşını Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanan Ankara Hükümeti 24 Temmuz 1923 de Lozan Antlaşması’nı imzalayarak, Osmanlının bütün borçlarını da üstüne almıştır.

Bu borçlar arasında Banker Rothschild’den yüzde 3,5 faizle alınan  8 milyon 212 bin 340 Sterlinlik borcu da vardır.

Bu borç 29 Ekim 1923 de kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ödendi.

Kamu Maliyesi Uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlının borçlarını hesaplamış. 2013 yılının kurlarına göre hesap yapmış. Osmanlı devletinin toplam borcunu 500 milyar dolar olarak tespit etmiş. Bugünkü kura vurursak, eh ne kadar olduğunu siz düşünün.

Bu borcu Genç Türk Devleti ödedi. 

Atatürk’ün sayesinde bugünleri yaşadıklarını unutanlar, geçmişi iyi hatırlasınlar da özür dilesinler.

Birinci Dünya Harbinde yenilmiş olan Osmanlının topraklarını işgal  etmek üzere İzmir’den giren Yunan birlikleri Ankara yakınında Polatlı kasabasına kadar gelmişlerdi. Netice’de Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde savaşan Türk milleti, Yunanistan kuvvetlerini girdikleri İzmir’den gerisin geriye göndermesini de bildi. Yunan mağlup olmuştu.

Türk Ordusuna mağlup olan Yunan iktidarı bedelini çok ağır ödeyecekti ve ödedi de.

Yenilgiden 3 gün sonra halk ayaklandı ve hükümet binalarını işgal etti.

Kral tahttan indirildi. Atina’da “İhtilal Komisyonu” kuruldu.

Yenilgiden sorumlu tutulan eski başbakanlar

Dimitri Gunaris (59),

Petros Protopapadakis (68) ve Nikolaos Stratos (50), Protopapadakis hükümetinde askeri işlerden sorumlu Bakan Nikolaos Theotokis (44),

Gunaris ve Protopapadakis hükümetlerinde Dışişleri Bakanı olan Georgios Baltacis (56), Gunaris hükümetinde Ulaştırma Bakanı olan emekli subay Ksenofon Stratigos (53),

Gunaris hükümetinde İçişleri Bakanı olan Georgios Hacianestis (59),

Anadolu  ve Trakya'dan sorumlu başkomutan emekli subay

Mihail Gudas (54) ''vatana ihanet'' suçuyla yargılandı.

Savcı suçlanan kişilere şöyle dedi:

- " Siz Sadece yenilmediniz. Anadoludaki 3 bin senelik Yunan varlığını bitirdiniz.

Egede Karadeniz de Yunan kalmadı.

600 senelik Osmanlı döneminde dahi biz bu bölgelerde çoğunlukta idik" (Demek ki Osmanlı zamanında her yer Yunan doluymuş.)

Atina Parlamentosunda 31 Ekim-15 Kasım 1922 tarihleri arasında yapılan duruşmalarda oy birliğiyle

Gunaris,

Hacianestis,

Stratos,

Protopapadakis,

Stratos,

Baltacis ve Theotokis ölüm, Gudas ve Stratigos ise müebbet hapis cezalarına çarptırıldı.

Söz konusu 6 kişi karardan iki saat sonra Atina Meydanında idam edildi.

Herkes hiçbir zaman şunu unutmamalı: 

Ülkesine, milletine, zarar verenler, halkını mağdur duruma düşürenler, düşmana yenilenler bir gün gelir Halk tarafından cezalandırılırlar ve bedellerini çok ağır öderler.

Bu ülke kolay kolay kazanılmadı. Hepimiz ülkemizin kıymetini bilmek zorundayız. Birliğimiz ve beraberliğimizden hiç bir zaman ödün vermemeli, bayrağımıza, dilimize, dinimize, vatanımıza sahip çıkmalıyız. 

Zorda kalınca Atatürk'e sığınmak değil, her zaman onun yolunda ve izinde gitmeliyiz. 

Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun yanında yer alan kahraman Silah Arkadaşlarına ve Türk milletinin Gazi ve Şehitlerine saygı da kusur etmemeliyiz.

ONLARI SAYGI VE MİNNETLE ANMALI İSİMLERİNİ SİLMEK DEĞİL, BİLHASSA HER YERE KOYMALIYIZ. 

Zekeriya Tümer

30.10.2021

ulusalhaber1881@gmail.com. 

 

 

29 Ekim 2020 Perşembe

Cumhuriyetimizin 97. yılı tüm Türk ulusuna kutlu olsun. Peki siz kimsiniz?

                              TÜMER DİYOR Kİ:

PEKİ SİZ KİMSİNİZ?

CUMHURİYET BENİM

CUMHURİYET SENSİN

CUMHURİYET BİZİZ

CUMHURİYET BİZİ BİZ YAPANDIR.

CUMHURİYET BİZİ MİLLET YAPANDIR. 

CUMHURİYET YOK OLMUŞLUKTAN, ÇAĞDAŞLIĞA VE KALKINMAYA ADIM ATMAKTIR. 

CUMHURİYET TEK YÜREK OLABİLMEKTİR.

CUMHURİYET KARDEŞÇE YAŞAMAKTIR. 

CUMHURİYET HAKTIR HUKUKTUR. ADALETTİR.

CUMHURİYET VATANA SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET KULA KULLUK ETMEMEKTİR. 

CUMHURİYET DEVRİMLERE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET BAYRAĞINA, DİLİNE DİNİNE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET LAİKLİĞE VE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET YURT TOPRAKLARINA SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET MEDENİYET YOLUNDA İLERLEMEKTİR.

CUMHURİYET EŞİTLİKTİR.

CUMHURİYET ANLAYIŞTIR.

CUMHURİYET  BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE YAŞAMAKTIR.

CUMHURİYET  HOŞGÖRÜDÜR.

CUMHURİYET YAŞAMDIR. 

CUMHURİYET GELECEKTİR. 

CUMHURİYET AYDINLIĞA GİDEN YOLDUR.

CUMHURİYET  HÜRRİYETTİR

CUMHURİYET KADIN ERKEK EŞİTLİĞİDİR.

CUMHURİYET  ÖZGÜRCE YAŞAMAKTIR.

CUMHURİYET HERKESE EŞİT EĞİTİM HAKKIDIR.

CUMHURİYET DEMOKRASİDİR.

CUMHURİYET ÇAĞDAŞLIKTIR,

CUMHURİYET SANA VERDİĞİ KİMLİĞE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET NAMUSLU OLMAKTIR.

CUMHURİYET AHLAK DEMEKTİR.

CUMHURİYET FAZİLET DEMEKTİR. 

CUMHURİYET ÜRETKEN OLMAKTIR.

CUMHURİYET BAĞIMSIZLIĞINA VE ÖZGÜRLÜĞÜNE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET UMUT DEMEKTİR.

CUMHURİYET EMPERYALİZME DUR DEMEKTİR.

CUMHURİYET EGEMENLİK DEMEKTİR.

CUMHURİYET AKIL DEMEKTİR, İLİM DEMEKTİR, BİLİM DEMEKTİR.

CUMHURİYET YURTTA SULH, CİHANDA SULH DEMEKTİR.

CUMHURİYET İSTİKBAL DEMEKTİR.

CUMHURİYET KAZANDIĞIN TOPRAKLARI KAYBETMEMEK DEMEKTİR.

CUMHURİYET DEVLETİNE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET MİLLETİNE SAHİP ÇIKMAKTIR.

CUMHURİYET HAK-HUKUK-ADALET DEMEKTİR.

CUMHURİYET NE MUTLU TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM DİYEBİLMEKTİR. 

CUMHURİYET MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E VE ONUN ESERLERİNE SAHİP ÇIKMAKTIR.

PEKİ; TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMLİĞİNİ TAŞIMANA İZİN VEREN, CUMHURİYETE VE CUMHURİYETİN KAZANIMLARINA KARŞI ÇIKAN, TANIMAYAN, CUMHURİYETİ SANA KAZANDIRANLARA HAKARET EDEN;

SEN KİMSİN?

SİZ KİMSİNİZ? 

SİZİN KÖKÜNÜZ NE, SOYUNUZ, SOPUNUZ NE?

SİZ KİMSİNİZ? 

SİZ AŞAĞIDAKİ HARİTADA BELİRTİLDİĞİ GİBİ SEVR ANLAŞMASINA  EVET DİYEN, LOZAN ANLAŞMASI İLE BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞAN VATAN TOPRAKLARINDA  YAŞAMAK İSTEMEYEN, BAŞKASININ BOYUNDURUĞU ALTINDA YAŞAMAK İSTEYEN KİŞİ MİSİNİZ? 

SİZ KİMSİNİZ?


 

14 Mart 2016 Pazartesi

ÖLÜRKEN ÖLDÜREN ALLAHSIZLAR KANA DOYMUYORLAR!.. Ulusal Haber & Zekeriya Tümer

TÜMER DİYOR Kİ ! . . .
ÖLÜRKEN ÖLDÜREN ALLAHSIZLAR KANA DOYMUYORLAR...
Bugün köşemde hangi konuyu işleyeyim diye düşünürken, maalesef gene vahşet olayı vukuu buldu ve konu da kendiliğinden geldi.
Benim bir ayağım Ankara’da. 17 Şubat’ta Ankara’ya hızlı trenle giderken, tam Ankara garına geldiğimiz anda, kızım beni telefonla aradı ve “Baba neredesin, Ankara’da patlama oldu” demişti. Ankara’da Genel Kurmay kavşağı yakınlarında askeri servislerin olduğu yere, aracı ile gelen canlı bomba, bombayı patlatmış ve birçok masum vatandaşımızın ölmesine ve yaralanmasına sebebiyet vermişti.
Bizim ulusal haber İnternet sitemizde 11 şubat 2016 tarihinde DİKKAT!.. başlığı altında ihanet şebekelerinin Mayısta toplu isyan hazırlığında, oldukları ile ilgili haber yazmıştık. Mayıs ayını beklemeyen teröristler peş peşe olay yaratmaya başladılar.
17 Şubatın acısı içimizi sızlatmaya devam ederken, 13 Mart’ta hemen hemen aynı saatte Ankara'nın göbeğinde, Kızılay semtinde gene büyük bir patlama olduğunu öğrendik. Ölen ve yaralananların kaç kişi olduğu belli değil. Manzara korkunç.
Ben Ankara’da olsa idim, bu patlamanın olduğu yerden otobüse binecektim. Eve dönüş saatim de, patlamanın olduğu saatlerde idi. Demek ki, daha görecek çok şeyimiz var ki, biz orada bulunmadık.
Allah ölenlere rahmet, geride kalanlara sabır, yaralananlara da şifa versin.
Açılım sürecinin sonucu işte bunlar. Açılım süreci içerisinde terör gruplarının büyük şehirlerde yuvalanmasına göz yuman Hükümet, şimdi de yeniden açılım süreci başlamalı demektedir.
Hendekler kazılırken, yollara bombalar döşenirken, büyük şehirlere teröristler girerken kimsenin bunlardan haberi yok mu idi?
Bu olayların nasıl ve ne şekilde büyüdüğünü çok kişi iyi bilmektedir. İktidardan gitmemek için, her şeyi mubah sayan bir zihniyet artık, bazı boş düşüncelerden vazgeçmelidir.
Tarihi bilmeyen kişilerin de halkı yanıltmaması gerekmektedir.
Ne Osmanlı haremi ile ilgilenmenin ne de Atatürk Orman Çiftliğinde Atatürk'ün çocuklara bira içirdiği (üstelik bira değil malt hülazasıdır) gibi konularla ilgilenmenin ve halkın zihnini bulandırmanın zamanı değil.
Yasaklı bir ülke konumuna geldiğimiz meydandadır. Gerçekleri yazamamak ve söyleyememek durumu ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Tarih Türk milletini affetmeyecektir.
Neden mi?
Çünkü kendilerini idare eden kişileri kendi içlerinden çıkaramadıkları ve Türk olmayan idarecileri başa getirdikleri için.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan yıkmak için nasıl mücadele edildiğini, herkesin anlaması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılır ise, bunun vebali ve günahı Türk milletinindir.
Bu süreç şimdi başlamış değildir. 1938 de Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra, adım adım başlamış, 1950 Demokrat parti iktidarından bu yana da devam etmektedir.
Büyük Ortadoğu projesinin gerçekleşebilmesi için, Türkiye’nin zayıflaması gerekmektedir.
Ordumuzu güçsüz kılmak için nelerin yapıldığını hepimiz biliyoruz.
Ergenekon ve Balyoz davaları unutulmadı ve unutulmayacakta.
Başkanlık ve Anayasa’nın değiştirilmesi sevdasından derhal vazgeçilmeli, terörün belini nasıl kırarız onun planları yapılmalıdır.
Muhalefet partileri de artık kendilerine gelmelidirler.
Ülkemiz gerçekten karanlık günlere doğru gitmektedir.
Bazıları her şeyi toz pembe görmeye devam etmekteler.
Devletin kasasından 50-60 bin lira maaş alan Danışmanlar olduğu kamuoyunda tartışılıyor.  Devletin gelirlerinden istifade edenler ve halkı sömürenlerin ülkenin sıkıntısını düşünmeleri beklenemez.
Vatana ihanetin bedelinin çok ağır olacağını, bu bedelin mutlaka ödeneceğini herkesin bilmesi gerekmektedir.
İktidar ve muhalefet partileri, Ülkemizdeki terörün bitirilmesi konusunda ne yapılması gerektiği hususunda fikir birliğine varmalıdırlar. 
13 Martta Ankara’nın göbeğinde Kızılay’da teröristlerin patlattıkları bomba nedeniyle ölen, masum insanlara Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar ve geride kalanlara da sabır dileriz.
14.03.2016