TÜMER DİYOR
Kİ ! . . .
ÖLÜRKEN
ÖLDÜREN ALLAHSIZLAR KANA DOYMUYORLAR...
Bugün
köşemde hangi konuyu işleyeyim diye düşünürken, maalesef gene vahşet olayı
vukuu buldu ve konu da kendiliğinden geldi.
Benim bir
ayağım Ankara’da. 17 Şubat’ta Ankara’ya hızlı trenle giderken, tam Ankara
garına geldiğimiz anda, kızım beni telefonla aradı ve “Baba neredesin,
Ankara’da patlama oldu” demişti. Ankara’da Genel Kurmay kavşağı yakınlarında
askeri servislerin olduğu yere, aracı ile gelen canlı bomba, bombayı patlatmış
ve birçok masum vatandaşımızın ölmesine ve yaralanmasına sebebiyet vermişti.
Bizim
ulusal haber İnternet sitemizde 11 şubat 2016 tarihinde DİKKAT!.. başlığı
altında ihanet şebekelerinin Mayısta toplu isyan hazırlığında, oldukları ile
ilgili haber yazmıştık. Mayıs
ayını beklemeyen teröristler peş peşe olay yaratmaya başladılar.
17 Şubatın
acısı içimizi sızlatmaya devam ederken, 13 Mart’ta hemen hemen aynı saatte
Ankara'nın göbeğinde, Kızılay semtinde gene büyük bir patlama olduğunu
öğrendik. Ölen ve yaralananların kaç kişi olduğu belli değil. Manzara korkunç.
Ben
Ankara’da olsa idim, bu patlamanın olduğu yerden otobüse binecektim. Eve dönüş
saatim de, patlamanın olduğu saatlerde idi. Demek ki, daha görecek çok şeyimiz
var ki, biz orada bulunmadık.
Allah
ölenlere rahmet, geride kalanlara sabır, yaralananlara da şifa versin.
Açılım
sürecinin sonucu işte bunlar. Açılım süreci içerisinde terör gruplarının büyük
şehirlerde yuvalanmasına göz yuman Hükümet, şimdi de yeniden açılım süreci
başlamalı demektedir.
Hendekler
kazılırken, yollara bombalar döşenirken, büyük şehirlere teröristler girerken
kimsenin bunlardan haberi yok mu idi?
Bu
olayların nasıl ve ne şekilde büyüdüğünü çok kişi iyi bilmektedir. İktidardan gitmemek
için, her şeyi mubah sayan bir zihniyet artık, bazı boş düşüncelerden
vazgeçmelidir.
Tarihi
bilmeyen kişilerin de halkı yanıltmaması gerekmektedir.
Ne Osmanlı
haremi ile ilgilenmenin ne de Atatürk Orman Çiftliğinde Atatürk'ün çocuklara
bira içirdiği (üstelik bira değil malt hülazasıdır) gibi konularla ilgilenmenin
ve halkın zihnini bulandırmanın zamanı değil.
Yasaklı
bir ülke konumuna geldiğimiz meydandadır. Gerçekleri yazamamak ve söyleyememek
durumu ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Tarih Türk
milletini affetmeyecektir.
Neden mi?
Çünkü
kendilerini idare eden kişileri kendi içlerinden çıkaramadıkları ve Türk
olmayan idarecileri başa getirdikleri için.
Mustafa
Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan yıkmak için
nasıl mücadele edildiğini, herkesin anlaması gerekmektedir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti yıkılır ise, bunun vebali ve günahı Türk milletinindir.
Bu süreç
şimdi başlamış değildir. 1938 de Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra,
adım adım başlamış, 1950 Demokrat parti iktidarından bu yana da devam
etmektedir.
Büyük
Ortadoğu projesinin gerçekleşebilmesi için, Türkiye’nin zayıflaması
gerekmektedir.
Ordumuzu
güçsüz kılmak için nelerin yapıldığını hepimiz biliyoruz.
Ergenekon
ve Balyoz davaları unutulmadı ve unutulmayacakta.
Başkanlık
ve Anayasa’nın değiştirilmesi sevdasından derhal vazgeçilmeli, terörün belini
nasıl kırarız onun planları yapılmalıdır.
Muhalefet
partileri de artık kendilerine gelmelidirler.
Ülkemiz
gerçekten karanlık günlere doğru gitmektedir.
Bazıları
her şeyi toz pembe görmeye devam etmekteler.
Devletin
kasasından 50-60 bin lira maaş alan Danışmanlar olduğu kamuoyunda
tartışılıyor. Devletin gelirlerinden istifade edenler ve halkı
sömürenlerin ülkenin sıkıntısını düşünmeleri beklenemez.
Vatana
ihanetin bedelinin çok ağır olacağını, bu bedelin mutlaka ödeneceğini herkesin
bilmesi gerekmektedir.
İktidar ve
muhalefet partileri, Ülkemizdeki terörün bitirilmesi konusunda ne yapılması
gerektiği hususunda fikir birliğine varmalıdırlar.
13 Martta
Ankara’nın göbeğinde Kızılay’da teröristlerin patlattıkları bomba nedeniyle
ölen, masum insanlara Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar ve geride
kalanlara da sabır dileriz.
14.03.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder