Başkanlık Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başkanlık Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ocak 2017 Pazartesi

EVET Mİ? HAYIR MI?.., TÜMER DİYOR Kİ!.. Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
"EVET Mİ?.., 
HAYIR MI?..,"
Sevgili okurlar, bilindiği üzere Anayasa’daki bazı maddelerin değiştirilmesi ve yetkilerin tek elde toplanması hususundaki Karar T.B.M.Meclisinden geçti. Halk oylamasına gidilecek. Halkın içerisinde bulunmadığı, toplumun ve birçok kurumların görüşleri alınmadan, geniş bir mutabakat sağlanmadan Meclisten geçen yasa, önümüzdeki aylar içerisinde halkın oylarına sunulacak.
EVET Mİ?
HAYIR MI?
Muhalefet kanadı devamlı AKP yanlış yapıyor, demekte. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen, başta R.T.Erdoğan olmak üzere AKP de oyunu arttırdıkça arttırıyor. Bu nasıl bir hikmettir. Bu nasıl iştir? Anlayabilene aşk olsun!..
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamıdır. Bu makama kadar çıkan R.T.Erdoğan’a  bu makamda az ve dar geldi. Daha geniş yetkilerle, tek hüküm veren ve tek başına kararlarını verip uygulatmak isteyen, ülkeyi istediği şekilde yönetebilmek, istediğini yapabilmek arzusu içerisinde Anayasa değişikliğinin yapılması istendi.  Yani demek isteniyor ki, vebali ve günahı ile her şeyi bana bırakın, ben istediğim kararları alabileyim. Ülkenin geleceğini ben tayin edeyim. Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Bekleyin ve görün.
 Recep Tayyip Erdoğan’a helal olsun demek de gerek!  Nedeni ise, tüm AKP milletvekillerini, iş adamlarını, birçok kurum ve kuruluşları, yasaları, emniyet güçlerini avucunun içine aldı ve istediği gibi yönlendiriyor, yönetiyor da. Ancak, bu yetmiyor, daha daha da geniş yetkilerle donanmalıyım, diyor. Tek hüküm sahibi ben olmalıyım, diyor. Olması için de işte,  gereken yapılmak üzere.
Bu güç nereden geliyor? 15 yıllık iktidar dönemi az değil. Başarısız oldu diye eleştirilen AKP’nin oyları arttı ve iktidardan inmedi. Muhalefet ise hep başarısız oldu. Bunların sebeplerini iyi araştırmak gerek.
Bahçeli bile nasıl Recep Tayyip Erdoğan’ın uydusuna girdi. Bunu da anlayabilmek mümkün değil.
Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak sloganı ile yola çıkılmaktadır. Tek Laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyet’i kelimesi ise yoktur.
Anayasa’nın temel ilk 4 maddesi’nde değişiklik yoktur. Eh buna da şükür demeliyiz.
Amaç nedir? Arzu nedir? Hedef nedir? Kimler bunun böyle olmasını istemektedir? Neden yetkisiz bir meclis istenmektedir? Neden Milletvekilleri onay vermiştir? Bahçeli neden 180 derece dönmüştür? Bunların cevabını bakalım kimler verecek!
Mustafa Kemal Atatürk bunların cevabını şu sözleri ile vermiştir: “Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur.” Mustafa Kemal Atatürk.
Memleketin yıkılıp kaybolması sonucuna mı gidilmek isteniyor? Yoksa daha da kuvvetli bir devletin nizamımı kurulacak. Birlik ve beraberliğimiz bozulacak mı, yoksa bölünmeden, parçalanmadan, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek vatan olarak, emperyalist güçlere kafa mı tutacağız. Teröre son mu verilecek? Komşularımız ile eskisinden daha güçlü bir ilişki içerisinde mi olacağız. İhracatımız artacak, ithalatımız azalacak, ekonomik kalkınma mı sağlayacağız. Müreffeh, kalkınmış, huzur dolu bir ülke konumuna mı geleceğiz?
Kimsenin diline, dinine, yaşam tarzına karışılmayan, Demokratik, laik, Hukukun üstünlüğüne sahip, bağımsız hür bir devlet mi olacağız?
Milletvekilleri dâhil, Başbakan’ın Bakanların ve de Cumhurbaşkanının görevlerini devir alırken ettikleri yemin bellidir. Bir insan neden yemin eder. Hem kendisine ve hem de milletine ve de Allaha karşı sorumlu olduğunu, sözünde duracağı hususunda hem kendine, hem milletine ve hem de Allah’a söz verir. İnançlı insan ise sözünde durur.
İnşallah edilen yeminlere sadık kalınır ve herkes sözünde durur.
Eh ne yapalım, herkesin sözünde durması diye  bir mecburiyet de yok herhalde!
Baskının gittikçe arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu şartlar altında hiçbir şeyin sağlıklı gitmesi söz konusu olamaz.
Bu şartlar altında yapılan referandumda yasal olmayacak ve şaibeli olacak. Keşke olağanüstü hal kalktıktan sonra yapılsa idi. Yangından mal kaçırılır gibi, aceleye getirilmese idi herhalde daha iyi olurdu.
Halk kendi geleceğinin şekillenmesi için çok iyi düşünmeli, eksiyi artıyı iyi değerlendirmeli, o’na göre de kararını vermelidir.
ŞU GERÇEK UNUTULMAMALI: 
SEVR HORTLATILMAK İSTENİYOR, EMPERYALİST GÜÇLER ÜLKEMİZ ÜZERİNDE ÇOK GÜZEL TEZGÂHLARINI KURUYORLAR.
TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR.
EYYY MİLLET UYAN VE KENDİNE GEL
TEK YOL VAR, O DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YOLUNDA GİTMEKTİR. TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK, DEMOKRAT OLMALIDIR VE ÖYLE DE DEVAM ETMELİDİR.
İNŞALLAH ÖYLE DE DEVAM EDECEKTİR.
BİZDEN SÖYLEMESİ, TAKDİR SİZLERİNDİR.
30.01.2017
Zekeriya Tümer