EY TÜRK
GENÇLİĞİ NEREDESİN?
Sevgili
Türk Gençliği, sizler bizlerin ve bu ülkenin geleceğisiniz.
Teknolojinin
geliştiği çağımızda, cep telefonları ve
bilgisayarların siz gençlerimizin beyinlerini dumura uğrattığına şahit
oluyoruz.
Hâlbuki
internet dünyadaki bilgileri ayağınıza getirmekte ve bilmediğiniz çok şeyleri
öğrenebilme imkânını sizlere sunmaktadır.
İstenildiği
takdirde, sosyal medya büyük bir güç haline gelebilmektedir.
Bakırköy’de
sohbet ettiğim bir genç bana şu itirafta bulundu:
“Amca, biz
gençler, elimizde cep telefonları ve bilgisayarlarla ya müzik dinliyor, ya oyun
oynuyor, ya da boş sohbetler yapıyoruz. Bizler sizler kadar bilinçli değiliz.
Ülkemizin sorunları bizleri fazla ilgilendirmiyor, konular hakkında da fazla
bilgimiz yok, öğrenmeye merakta etmiyoruz,”
dedi. “Sizler bizlerden daha duyarlısınız. Biz gençleri cep telefonları
ve bilgisayarlar duyarsız hale getirdi,” diye de gerçekleri ifade etti.
Gençler,
gelecek sizlerin. Eğer ülkenin sorunlarını bilmez, geçmişinizi araştırmaz
iseniz geleceğinizi şekillendiremezsiniz.
Fazla
yorum yapmayacağım.
29 Ekim
1923 gününe kolay gelinmedi. Arşivleri araştırdığınızda nasıl o günlere
gelindiğini ve hangi acıların çekildiğini görürsünüz.
Osmanlı
Devleti hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetildi.
Padişah,
şah, kral, hakan, imparator, sultan gibi tek kişiye dayalı yönetim sistemine
“mutlakıyet” denir.
Mutlakıyet
yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir. Demokrasiden söz
edilemez.
Padişah’a
yardımcı olunması için, meclis kuruldu.
Meşrutiyet uygulanmaya çalışıldı. Ancak, burada da son karar gene Padişah’a
aitti. O, evet demedikçe hiçbir şey yasalaşamazdı.
Osmanlı
Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kez meşrutiyet ilan edildi.
1914 de 1.
Dünya Savaşı başladı. Dört yıl süren savaşın sonunda koskoca Osmanlı
Toprakları, savaşta yenik sayılması nedeniyle İngiltere, Yunanistan, Fransa,
İtalya gibi devletler tarafından işgal edildi.
Parçalanan
ve yok olma ile karşı karşıya kalan Osmanlı devletinin içinden çıkan Mustafa
Kemal Atatürk, cesareti, bilgisi ve üstün yeteneği ile Anadolu insanına şevk
verdi, ümit verdi ve etrafına topladığı insanlarla, kurtuluş savaşını verdi.
Osmanlı yıkıldı, yerine yeni bir devlet kuruldu ve düşmanlar da Anadolu
topraklarını terk ettiler.
Eğer
Mustafa Kemalin önderliğinde bu başarı elde edilmeseydi, bugünleri görmemiz
mümkün olabilir miydi?
Dört bir tarafı düşmanla işgal edilmiş bir ülkede esaret altında yaşayan bir milletin ne dini, ne de namusu, şerefi kalırdı. Bunları unutmamak gerek. Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun yanında bulunan silah arkadaşları ile kuvayı milliye ruhu ile düşmana saldıran Anadolu insanına şükran borçluyuz.
Dört bir tarafı düşmanla işgal edilmiş bir ülkede esaret altında yaşayan bir milletin ne dini, ne de namusu, şerefi kalırdı. Bunları unutmamak gerek. Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun yanında bulunan silah arkadaşları ile kuvayı milliye ruhu ile düşmana saldıran Anadolu insanına şükran borçluyuz.
Kurulan
yeni devlet Anadolu insanının liderinin etrafında kenetlenmesi ile adım adım
başarı elde etti. 29 Ekim 1923 de Türkiye Devleti’nin yeni yönetim biçimi
Cumhuriyet, yeni ismi “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak belirlendi. Mustafa
Kemal kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Halk da
Cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette,
Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.
Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri
aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme
hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına
denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.
Sevgili
gençler, Cumhuriyetin özü bu.
Bilindiği üzere, birçok kurum ve kuruluşlarda tabelalardan T.C. kaldırıldı.
Bilindiği üzere, birçok kurum ve kuruluşlarda tabelalardan T.C. kaldırıldı.
Bugünkü
yönetimin iyi veya kötü olup olmadığı icraatları ile değerlendirilmelidir.
Bilinçli gençlik ancak değerlendirebilir.
Bugün
Cumhuriyetin 91. Yılını kutlayacağız. 2023 de Cumhuriyetin 100. Yılını aynı heyecan
ve coşkun duygularla kutlayabilecek miyiz, ben görebilecek miyim, bilemiyorum.
Sıkıntılar
biliniyor. 91 yılın sonunda Dünya ile
ekonomik ve çıkar savaşları devam ediyor. Teröristler ön plana çıkıyor, gerçek
vatanseverler yargılanıyor. İçeride kargaşa, sınırlarımızda tehlike büyüdükçe
büyüyor. Yani kısaca, çok sıkıntılı günler içerisine girdik ve girmeye devam
ediyoruz. Bakalım ne zaman çıkabileceğiz?
Sevgili
gençler; Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927 tarihinde siz gençlere seslendi.
İleri görüşlülüğü ve üstün zekâsı ile siz gençlere ikazlar yapmıştır. Lütfen
içinize sindirerek okuyun ve Atatürk’ün ne demek istediğini iyi kavrayın.
Yaşar Nuri
Öztürk, sitemizin Yazarlar bölümünde diyor ki; Kur’an ve Nutuk mutlaka
okunmalı, gerçekleri orada görmeli insan diyor. Ben İstiklal Marşını ve
peygamberimizin Hadislerini ve de Mustafa Kemal’in Türk Milleti ve insanlık
için söyledikleri sözlerin okunmasını talep ediyorum. Bu takdirde gerçekleri
görebilir insanlar.
Bu ülke
sizlere emanettir, emanete hıyanet etmeyin ve sahip çıkın.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan herkese kutlu olsun.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan herkese kutlu olsun.
Atatürk'ün
Gençliğe Hitabesi
Birinci
vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa
etmektir.
Mevcudiyetinin
ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî
bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine
düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve
şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette
tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada
emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile
aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün
orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde,
iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin
siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve
bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk
istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk
İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda mevcuttur!
Mustafa
Kemal Atatürk
20 Ekim 1927"
20 Ekim 1927"
evet
YanıtlaSil