Cumhurbaşkanlığı Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cumhurbaşkanlığı Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ocak 2018 Cumartesi

2018 YILI DA SIKINTILI GEÇECEK "TÜMER DİYOR Kİ!.." Gazeteci - Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
(*) Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
"Cumhurbaşkanı Sıfatıyla" Oturduğu Çankaya Köşkü
2018 YILI DA SIKINTILI GEÇECEK
Sevgili okurlar; bilindiği üzere, 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa referandumuna göre 2019 da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
2018’in ilk gününden itibaren siyasi partiler kimi Cumhurbaşkanlığına aday gösterelim diye çalışmalar yapmaya başladılar.
Şu an ki siyasi partiler, kimi aday yapalım diye çalışmalarına başladılar.
C.H.P. Şubatta yapacağı kongreden sonra adayını açıklayacak herhalde.
Kılıçdaroğlu da aday olma niyetinde gibi gözüküyor.
Türkiye Cumhuriyetinin 11.ci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına aday olacağı söyleniyor.
İYİ Partinin Başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Ancak, Gül olursa ben düşünebilirim, demiş.
Hayret ettik.
Abdüllatif Şener ise Abdullah Gül’ün Tayyip’le kıyasıya mücadeleye giremeyeceğini, söylemiş. Çok doğru, giremez. Cesaret bile edemez.
İyi de, Kılıçdaroğlu edebilir mi?
Ya Meral Akşener!.
Akşener belki edebilir.
Bütün partilerin tek aday üzerinde birleşmeleri gerek.
Kılıçdaroğlu son anda gene kimseye danışmadan, açıklama yapmadan Ekmeleddin gibi birini aday gösterirse, eh geçmiş olsun deriz. Recep Tayyip Erdoğan gümbür gümbür Cumhurbaşkanı da olur, tek karar verebilen Başkan da olur.
Gerçi şu an zaten tek karar merci Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Astığı astık, kestiği kestik. İstediğini görevden alıyor, istediğini istediği yere atıyor.
Ağlayan ve yalvaran Melih Gökçeği aldı Ankara Belediye Bakanlığından da Ankaralıları kurtarmış oldu. Eğer Cumhurbaşkanı Gökçeği görevden almasa idi, Ankaralılar hayatta kurtulamazlardı Gökçek’ten.
Amerika’nın 2023 e kadar Recep Tayyip Erdoğan’a söz verdiği söylenmekte.
Bu doğru ise, çok dikkat etmek gerek. Recep Tayyip’in karşısına Atatürkçü olan sağlam birisini çıkarmak gerek. Ancak, o zaman Recep’in önü kesilebilir.
Türk milleti nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor, bunu öğrenmek isterim.
Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran ve bize gelecek vaat eden Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmayan, onun ilkelerini ve devrimlerini kabul eden bir Cumhurbaşkanı isteriz.
05.01.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com
(*) Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 
"Cumhurbaşkanı Sıfatıyla" Oturduğu Çankaya Köşkü
Mustafa Kemal Paşa Ankaralılarca hediye edilen bağ evini kendisine karargâh haline getirdi. Özel Kalem Müdürü Hayati Bey, Başyaver Salih (Bozok) Bey1 ve Muzaffer (Kılıç) Bey’lerdi. Köşkü korumak üzere bir muhafız alayı kuruldu. Bunun komutanı Yüzbaşı Faik Bey’di. Bir müddet sonra 300 kişilik bir süvari birliği daha kuruldu, birlik Rumeli çetecilerinden, yaşlı güngörmüş, atıcı, vurucu insanlardı. Bundan başka bir de, 100 kişilik Giresun ve Trabzon havalisinden gelme bir muhafız birliği daha kuruldu. Bunlar siyah elbise giyerlerdi. Başlarında Laz başlığı, bellerinde tabanca ve omuzlarında filinta taşırlardı. Bütün bu birliğin komutanı Topal Osman2 15 lira aylık alırdı. O yıllarda Mustafa Kemal Paşa da 100 lira aylık alırdı.
Çankaya Köşkü basit döşenmişti. Paşa burada geceli gündüzlü çalışır, eğlenecek vakit bulamazdı. Gerçekten buna imkân da yoktu. Sabahları kuvvetli kahvaltı yapan Paşa, reçeli çok sever, kuru fasulye ve pilavı masasından eksik etmezdi. Turşu sofrasının baş yerini işgal ederdi. Çok sigara ve kahve içerdi. Bahçeye ve çiçeğe merakı fazlaydı. Bir Amerikalı kadın kendisine hangi çiçeği seviyorsun, diye sorduğu zaman hiç düşünmeden:
‘Karanfil’ yanıtını vermişti. İşte bunun içindir ki Atatürk’ü iyi tanıyan elçiler, ölümünden sonra kabrini ziyarete gittikleri zaman daima kırmızı karanfil götürmüşlerdir. Renk olarak, gök mavisini seven Atatürk’ün hayvanlardan en çok sevdiği köpektir.
Spor olarak güreşi tercih ederdi. Yorgun gecelerinde dinlenmek için kapıda nöbet tutan askerleri güreştirir, yorgunluğunu giderirdi. O zamanlar köşkün malta döşemeli alt kattaki ocaklı salonuna şilteler serilir, erler burada birbirleriyle güreşirlerdi. Bir gün yine geç vakit kapıda nöbet tutan erleri içeri çağıran Atatürk sırayla hepsini güreştirdi. Bunlardan yağız bir Mehmet hemen her önüne çıkanın sırtını yere getiriyordu. Kapıda sırtı yere getirilecek kimse kalmayınca Atatürk ayağa kalkarak Mehmet’in yanına yaklaştı:
“Benimle güreşir misin, beni de böyle yenebilir misin?” Diye sordu. Mehmet, o yanık çehreli yağız delikanlı, Anadolu çocuğunun kıvrak zekâsıyla, bir Atatürk’e bir de etrafındakilere baktı ve herkesi hayretler içinde bırakan şu cevabı verdi:
“Seninle mi güreşeceğim Paşam? Seni mi yeneceğim? Bu kolay değil… Sen yedi düveli yendin!”
Bu cevap Atatürk’ün çok hoşuna gitmişti. Sonradan bu erin parayla ödüllendirilmesini emretti.3
1 Salih Bozok, (1881–1941), Mustafa Kemal’in Selanik’ten arkadaşlığı olan Salih Bey, uzun süre Mustafa Kemal’in Başyaveri olur, Milletvekili.
2 Topal Osman, (1883–1923), Lazlardan oluşan gönüllüleriyle Meclis’in ve Çankaya Köşkü’nün korumasını yapmıştır.
3 Said Arif Terzioğlu, Yazılmayan Yönleriyle K. Atatürk, Hamle Matbaası, İstanbul, 1963, s. 67–69
Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009

30 Ocak 2017 Pazartesi

EVET Mİ? HAYIR MI?.., TÜMER DİYOR Kİ!.. Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
"EVET Mİ?.., 
HAYIR MI?..,"
Sevgili okurlar, bilindiği üzere Anayasa’daki bazı maddelerin değiştirilmesi ve yetkilerin tek elde toplanması hususundaki Karar T.B.M.Meclisinden geçti. Halk oylamasına gidilecek. Halkın içerisinde bulunmadığı, toplumun ve birçok kurumların görüşleri alınmadan, geniş bir mutabakat sağlanmadan Meclisten geçen yasa, önümüzdeki aylar içerisinde halkın oylarına sunulacak.
EVET Mİ?
HAYIR MI?
Muhalefet kanadı devamlı AKP yanlış yapıyor, demekte. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen, başta R.T.Erdoğan olmak üzere AKP de oyunu arttırdıkça arttırıyor. Bu nasıl bir hikmettir. Bu nasıl iştir? Anlayabilene aşk olsun!..
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamıdır. Bu makama kadar çıkan R.T.Erdoğan’a  bu makamda az ve dar geldi. Daha geniş yetkilerle, tek hüküm veren ve tek başına kararlarını verip uygulatmak isteyen, ülkeyi istediği şekilde yönetebilmek, istediğini yapabilmek arzusu içerisinde Anayasa değişikliğinin yapılması istendi.  Yani demek isteniyor ki, vebali ve günahı ile her şeyi bana bırakın, ben istediğim kararları alabileyim. Ülkenin geleceğini ben tayin edeyim. Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Bekleyin ve görün.
 Recep Tayyip Erdoğan’a helal olsun demek de gerek!  Nedeni ise, tüm AKP milletvekillerini, iş adamlarını, birçok kurum ve kuruluşları, yasaları, emniyet güçlerini avucunun içine aldı ve istediği gibi yönlendiriyor, yönetiyor da. Ancak, bu yetmiyor, daha daha da geniş yetkilerle donanmalıyım, diyor. Tek hüküm sahibi ben olmalıyım, diyor. Olması için de işte,  gereken yapılmak üzere.
Bu güç nereden geliyor? 15 yıllık iktidar dönemi az değil. Başarısız oldu diye eleştirilen AKP’nin oyları arttı ve iktidardan inmedi. Muhalefet ise hep başarısız oldu. Bunların sebeplerini iyi araştırmak gerek.
Bahçeli bile nasıl Recep Tayyip Erdoğan’ın uydusuna girdi. Bunu da anlayabilmek mümkün değil.
Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak sloganı ile yola çıkılmaktadır. Tek Laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyet’i kelimesi ise yoktur.
Anayasa’nın temel ilk 4 maddesi’nde değişiklik yoktur. Eh buna da şükür demeliyiz.
Amaç nedir? Arzu nedir? Hedef nedir? Kimler bunun böyle olmasını istemektedir? Neden yetkisiz bir meclis istenmektedir? Neden Milletvekilleri onay vermiştir? Bahçeli neden 180 derece dönmüştür? Bunların cevabını bakalım kimler verecek!
Mustafa Kemal Atatürk bunların cevabını şu sözleri ile vermiştir: “Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur.” Mustafa Kemal Atatürk.
Memleketin yıkılıp kaybolması sonucuna mı gidilmek isteniyor? Yoksa daha da kuvvetli bir devletin nizamımı kurulacak. Birlik ve beraberliğimiz bozulacak mı, yoksa bölünmeden, parçalanmadan, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek vatan olarak, emperyalist güçlere kafa mı tutacağız. Teröre son mu verilecek? Komşularımız ile eskisinden daha güçlü bir ilişki içerisinde mi olacağız. İhracatımız artacak, ithalatımız azalacak, ekonomik kalkınma mı sağlayacağız. Müreffeh, kalkınmış, huzur dolu bir ülke konumuna mı geleceğiz?
Kimsenin diline, dinine, yaşam tarzına karışılmayan, Demokratik, laik, Hukukun üstünlüğüne sahip, bağımsız hür bir devlet mi olacağız?
Milletvekilleri dâhil, Başbakan’ın Bakanların ve de Cumhurbaşkanının görevlerini devir alırken ettikleri yemin bellidir. Bir insan neden yemin eder. Hem kendisine ve hem de milletine ve de Allaha karşı sorumlu olduğunu, sözünde duracağı hususunda hem kendine, hem milletine ve hem de Allah’a söz verir. İnançlı insan ise sözünde durur.
İnşallah edilen yeminlere sadık kalınır ve herkes sözünde durur.
Eh ne yapalım, herkesin sözünde durması diye  bir mecburiyet de yok herhalde!
Baskının gittikçe arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu şartlar altında hiçbir şeyin sağlıklı gitmesi söz konusu olamaz.
Bu şartlar altında yapılan referandumda yasal olmayacak ve şaibeli olacak. Keşke olağanüstü hal kalktıktan sonra yapılsa idi. Yangından mal kaçırılır gibi, aceleye getirilmese idi herhalde daha iyi olurdu.
Halk kendi geleceğinin şekillenmesi için çok iyi düşünmeli, eksiyi artıyı iyi değerlendirmeli, o’na göre de kararını vermelidir.
ŞU GERÇEK UNUTULMAMALI: 
SEVR HORTLATILMAK İSTENİYOR, EMPERYALİST GÜÇLER ÜLKEMİZ ÜZERİNDE ÇOK GÜZEL TEZGÂHLARINI KURUYORLAR.
TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR.
EYYY MİLLET UYAN VE KENDİNE GEL
TEK YOL VAR, O DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YOLUNDA GİTMEKTİR. TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK, DEMOKRAT OLMALIDIR VE ÖYLE DE DEVAM ETMELİDİR.
İNŞALLAH ÖYLE DE DEVAM EDECEKTİR.
BİZDEN SÖYLEMESİ, TAKDİR SİZLERİNDİR.
30.01.2017
Zekeriya Tümer