(*) Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "Cumhurbaşkanı Sıfatıyla" Oturduğu Çankaya Köşkü |
2018 YILI DA SIKINTILI GEÇECEK
Sevgili okurlar; bilindiği üzere, 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa referandumuna göre 2019 da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
2018’in ilk gününden itibaren siyasi partiler kimi Cumhurbaşkanlığına aday gösterelim diye çalışmalar yapmaya başladılar.
Şu an ki siyasi partiler, kimi aday yapalım diye çalışmalarına başladılar.
C.H.P. Şubatta yapacağı kongreden sonra adayını açıklayacak herhalde.
Kılıçdaroğlu da aday olma niyetinde gibi gözüküyor.
Türkiye Cumhuriyetinin 11.ci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına aday olacağı söyleniyor.
İYİ Partinin Başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Ancak, Gül olursa ben düşünebilirim, demiş.
Hayret ettik.
Abdüllatif Şener ise Abdullah Gül’ün Tayyip’le kıyasıya mücadeleye giremeyeceğini, söylemiş. Çok doğru, giremez. Cesaret bile edemez.
İyi de, Kılıçdaroğlu edebilir mi?
Ya Meral Akşener!.
Akşener belki edebilir.
Bütün partilerin tek aday üzerinde birleşmeleri gerek.
Kılıçdaroğlu son anda gene kimseye danışmadan, açıklama yapmadan Ekmeleddin gibi birini aday gösterirse, eh geçmiş olsun deriz. Recep Tayyip Erdoğan gümbür gümbür Cumhurbaşkanı da olur, tek karar verebilen Başkan da olur.
Gerçi şu an zaten tek karar merci Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Astığı astık, kestiği kestik. İstediğini görevden alıyor, istediğini istediği yere atıyor.
Ağlayan ve yalvaran Melih Gökçeği aldı Ankara Belediye Bakanlığından da Ankaralıları kurtarmış oldu. Eğer Cumhurbaşkanı Gökçeği görevden almasa idi, Ankaralılar hayatta kurtulamazlardı Gökçek’ten.
Amerika’nın 2023 e kadar Recep Tayyip Erdoğan’a söz verdiği söylenmekte.
Bu doğru ise, çok dikkat etmek gerek. Recep Tayyip’in karşısına Atatürkçü olan sağlam birisini çıkarmak gerek. Ancak, o zaman Recep’in önü kesilebilir.
Türk milleti nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor, bunu öğrenmek isterim.
Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran ve bize gelecek vaat eden Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmayan, onun ilkelerini ve devrimlerini kabul eden bir Cumhurbaşkanı isteriz.
05.01.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com
(*) Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Sevgili okurlar; bilindiği üzere, 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa referandumuna göre 2019 da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
2018’in ilk gününden itibaren siyasi partiler kimi Cumhurbaşkanlığına aday gösterelim diye çalışmalar yapmaya başladılar.
Şu an ki siyasi partiler, kimi aday yapalım diye çalışmalarına başladılar.
C.H.P. Şubatta yapacağı kongreden sonra adayını açıklayacak herhalde.
Kılıçdaroğlu da aday olma niyetinde gibi gözüküyor.
Türkiye Cumhuriyetinin 11.ci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına aday olacağı söyleniyor.
İYİ Partinin Başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Ancak, Gül olursa ben düşünebilirim, demiş.
Hayret ettik.
Abdüllatif Şener ise Abdullah Gül’ün Tayyip’le kıyasıya mücadeleye giremeyeceğini, söylemiş. Çok doğru, giremez. Cesaret bile edemez.
İyi de, Kılıçdaroğlu edebilir mi?
Ya Meral Akşener!.
Akşener belki edebilir.
Bütün partilerin tek aday üzerinde birleşmeleri gerek.
Kılıçdaroğlu son anda gene kimseye danışmadan, açıklama yapmadan Ekmeleddin gibi birini aday gösterirse, eh geçmiş olsun deriz. Recep Tayyip Erdoğan gümbür gümbür Cumhurbaşkanı da olur, tek karar verebilen Başkan da olur.
Gerçi şu an zaten tek karar merci Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Astığı astık, kestiği kestik. İstediğini görevden alıyor, istediğini istediği yere atıyor.
Ağlayan ve yalvaran Melih Gökçeği aldı Ankara Belediye Bakanlığından da Ankaralıları kurtarmış oldu. Eğer Cumhurbaşkanı Gökçeği görevden almasa idi, Ankaralılar hayatta kurtulamazlardı Gökçek’ten.
Amerika’nın 2023 e kadar Recep Tayyip Erdoğan’a söz verdiği söylenmekte.
Bu doğru ise, çok dikkat etmek gerek. Recep Tayyip’in karşısına Atatürkçü olan sağlam birisini çıkarmak gerek. Ancak, o zaman Recep’in önü kesilebilir.
Türk milleti nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor, bunu öğrenmek isterim.
Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran ve bize gelecek vaat eden Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmayan, onun ilkelerini ve devrimlerini kabul eden bir Cumhurbaşkanı isteriz.
05.01.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com
"Cumhurbaşkanı Sıfatıyla" Oturduğu Çankaya Köşkü
Mustafa Kemal Paşa Ankaralılarca hediye edilen bağ evini kendisine karargâh haline getirdi. Özel Kalem Müdürü Hayati Bey, Başyaver Salih (Bozok) Bey1 ve Muzaffer (Kılıç) Bey’lerdi. Köşkü korumak üzere bir muhafız alayı kuruldu. Bunun komutanı Yüzbaşı Faik Bey’di. Bir müddet sonra 300 kişilik bir süvari birliği daha kuruldu, birlik Rumeli çetecilerinden, yaşlı güngörmüş, atıcı, vurucu insanlardı. Bundan başka bir de, 100 kişilik Giresun ve Trabzon havalisinden gelme bir muhafız birliği daha kuruldu. Bunlar siyah elbise giyerlerdi. Başlarında Laz başlığı, bellerinde tabanca ve omuzlarında filinta taşırlardı. Bütün bu birliğin komutanı Topal Osman2 15 lira aylık alırdı. O yıllarda Mustafa Kemal Paşa da 100 lira aylık alırdı.
Çankaya Köşkü basit döşenmişti. Paşa burada geceli gündüzlü çalışır, eğlenecek vakit bulamazdı. Gerçekten buna imkân da yoktu. Sabahları kuvvetli kahvaltı yapan Paşa, reçeli çok sever, kuru fasulye ve pilavı masasından eksik etmezdi. Turşu sofrasının baş yerini işgal ederdi. Çok sigara ve kahve içerdi. Bahçeye ve çiçeğe merakı fazlaydı. Bir Amerikalı kadın kendisine hangi çiçeği seviyorsun, diye sorduğu zaman hiç düşünmeden:
‘Karanfil’ yanıtını vermişti. İşte bunun içindir ki Atatürk’ü iyi tanıyan elçiler, ölümünden sonra kabrini ziyarete gittikleri zaman daima kırmızı karanfil götürmüşlerdir. Renk olarak, gök mavisini seven Atatürk’ün hayvanlardan en çok sevdiği köpektir.
Spor olarak güreşi tercih ederdi. Yorgun gecelerinde dinlenmek için kapıda nöbet tutan askerleri güreştirir, yorgunluğunu giderirdi. O zamanlar köşkün malta döşemeli alt kattaki ocaklı salonuna şilteler serilir, erler burada birbirleriyle güreşirlerdi. Bir gün yine geç vakit kapıda nöbet tutan erleri içeri çağıran Atatürk sırayla hepsini güreştirdi. Bunlardan yağız bir Mehmet hemen her önüne çıkanın sırtını yere getiriyordu. Kapıda sırtı yere getirilecek kimse kalmayınca Atatürk ayağa kalkarak Mehmet’in yanına yaklaştı:
“Benimle güreşir misin, beni de böyle yenebilir misin?” Diye sordu. Mehmet, o yanık çehreli yağız delikanlı, Anadolu çocuğunun kıvrak zekâsıyla, bir Atatürk’e bir de etrafındakilere baktı ve herkesi hayretler içinde bırakan şu cevabı verdi:
“Seninle mi güreşeceğim Paşam? Seni mi yeneceğim? Bu kolay değil… Sen yedi düveli yendin!”
Bu cevap Atatürk’ün çok hoşuna gitmişti. Sonradan bu erin parayla ödüllendirilmesini emretti.3
1 Salih Bozok, (1881–1941), Mustafa Kemal’in Selanik’ten arkadaşlığı olan Salih Bey, uzun süre Mustafa Kemal’in Başyaveri olur, Milletvekili.
2 Topal Osman, (1883–1923), Lazlardan oluşan gönüllüleriyle Meclis’in ve Çankaya Köşkü’nün korumasını yapmıştır.
3 Said Arif Terzioğlu, Yazılmayan Yönleriyle K. Atatürk, Hamle Matbaası, İstanbul, 1963, s. 67–69
Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder