MİLLETİ GERMEYİN
ÜLKEYİ BÖLMEYİN
ÜLKEYİ BÖLMEYİN
Zekeriya TÜMER
Sevgili okurlar, Türkiye’de gündemi değiştirmek için, sağ
olsun siyasi kadrolarımız ve bilhassa bizi yönetmeye çalışanlar, her an yeni
bir hamle yaparak, olayı başka mecralara sürüklüyorlar ve geçmişi unutturmaya
çalışıyorlar.
2. bir darbe geliyor dendi ve herkesin yüreği hopladı.
Lozan’da burnumuzun dibindeki adaları kaybettik, bize başarı diye yutturuldu,
dendi, ortalık karıştı. Daha yeni, yepyeni 17 adayı Yunanistan işgal etti, ses
çıkmadı, Lozan tartışılmaya açıldı.
2. Darbe korkusu ile, Metro girişlerine 15 Temmuz’da
ölenlerin resimleri asıldı, halka geçmişi unutmama algısı yaratılmaya
çalışılmakta.
Kadıköy meydanında İstanbul Belediyesi tarafından Çanakkale
ile ilgili minik bir sergi açıldı, milli şuur ayakta tutulmaya çalışılmakta.
Feto terör örgütünün , PKK örgütünden daha büyük ve planlı,
düzenli olduğu ortaya çıkarılmakta, kıyımlar devam etmekte.
Feto bastırılırken, başka şeyhler, şıhlar, cübbeliler,
cübbesizler çoğalmakta, her kafadan bir ses çıkarak, halkın saf ve temiz dini
duyguları istismar edilmekte.
Bir taraftan laik, demokrat Türkiye Cumhuriyeti övülürken,
gizli gizli de bu sistemden uzaklaşabilmek için Osmanlıcılık oynanmakta.
Şu bir gerçek ki; bunca Feto yanlısı diye görevden alınanlar
ve hapishanelere tıkılanlar, kapatılan okulların öğrencileri ve aileleri,
mutlaka örgütleşecekler, örgütlenmelerine birileri yardım edecek ve neticede
bunlar da sokağa döküleceklerdir. Bu konuda elbette Hükümetin uyanık olması ve
gereken tedbiri alması gerek. Henüz tehlike geçmiş değil ve giderek büyüyebilir.
Size geçmişten bir anıyı hatırlatmak istiyorum. Yıl
1991. Seçime az kaldı. O zamanın liderleri TRT de açık oturumdalar. Hepsi bu
ülkenin kaderinde rol oynamış kişiler. Ecevit, Demirel, Yılmaz, Erdal
İnönü ve Doğu Perinçek.
Ekonomi dâhil birçok konularda görüşler halka sunuluyor.
Konu Etnik köken ve inanç farklılığı üzerine geliyor.
İktidardan 6 kere gidip 7 kere geri gelen, duayen
siyasetçi ve liderlik vasfı yüksek DYP başkanı Süleyman Demirel’in açık
oturumda etnik köken ve inanç farklılığı üzerine yaptığı konuşmayı aynen buraya
aktarmak istiyorum.
Nedeni ise, sözlerin bu gün de halen geçerliliğini
koruması ve belki birilerine yol gösterici olabilir düşüncesi ile aynen
yazıyorum.
Demirel konuşurken, bütün liderler pür dikkat onu izliyorlar.
Demirel şöyle diyor:
“Olaya parti olarak bakmak fevkalade yanlıştır. Olay Türkiye
Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğünün olayıdır. (Anarşi’den ve PKK nın yaptığı
saldırılardan ve çözüm konusundan bahsediyor.) Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez
bütünlüğüne ters düşerek bir çözüm söz konusu olamaz.
(Biliyorsunuz, bir çözüm süreci başlatıldı AKP hükümeti
tarafından, neticede, asfaltların altlarına patlayıcılar yerleştirildi,
teröristler şehirlere yerleşti. Akil adamlar fos çıktı, memleket daha beter kan
gölüne döndü.)
Türkiye Cumhuriyetini Türk ırkından gelenler kurmuşta, onun
dışında kalan çeşitli etnik gruplar ikinci sınıf vatandaş mı bu ülkede?
Lozan Türkiye Cumhuriyetini kuran antlaşma. Müslüman halka
bir azınlık statüsü getirmiyor. (Lozan’ı eleştirenlere duyurulur.) Yani bu
ülkenin Müslüman halkı, o günkü şartlar içerisinde, yani gayrimüslimlerin
dışında kalan bütün insanlar
Bugün devletin sahibidir, ülkenin sahibidir. Eşittirler. (Bu
sözü herkesin iyi anlaması ve gerçeği görmesi gerek)
Halk bu ülkede rahat arıyor. Zenginlik arıyor, fukaralıktan
kurtulmak istiyor. Hak ve hukuk eşitliği arıyor. Hakkın ve hukukun eşitliğini
sağlarız. Sağlanmayan eksik kısmı varsa bunları tamamlarız. (Halk halen
fakir. Üstelik hak ve hukuk eşitliği de kalmadı.)
Eşitliğe gelince; bu ülkede vali oluyor kişi, soruyorlar mı
nereden geliyorsun, kimin oğlusun, nerelisin? Diye.
Kaymakam oluyor, soruyorlar mı? General oluyor, soruyorlar
mı? Milletvekili oluyor, soruyorlar mı? Hayır. Bakan oluyor, soruyorlar mı?
Başbakan oluyor, soruyorlar mı? Hayır. Kimseye sordukları yok. (Kimsenin
kimseye sorduğu yok da, bunlar neyin peşindeler, anlamak mümkün değil!)
Bu olay Türk ırkından gelenlerin Kürt ırkından geliyoruz
diyenleri ezdiği ve bundan dolayı bir isyana sebep olduğu bir olay değildir.
(Türk’te, Kürt’de yıllarca beraber yaşadılar, kız alıp, kız verdiler,
akraba oldular. Kardeş oldular.)
Biz kardeşiz bu ülkede ve 26 etnik gruptan gelen insan
vardır, bu ülkede. Eğer etnik gruplara göre Türkiye’yi parçalamaya kalkarsanız,
vatandaşlık konseptik kavramını bir kenara atarsanız, eşitlik kavramını bir
kenara atarsanız, o zaman Türkiye’ye yazık olur. (Şu an ki siyasilere ve
bilhassa İktidar mensuplarına duyurulur.)
Evvela yapılacak iş bence, her türlü düşünceden önce kanı
durdurmak lazım. (Sayın Demirel, yıl 1991, şimdi 2016 yılındayız, kan durmadığı
gibi oluk oluk akmaya başladı, şehirlerimizde canlı bombalar patlıyor,
sınırlarımızda her gün polisimiz, askerimiz ölüyor, terör azalmıyor, artıyor.
Neden, neden, neden?)
Olayın iki safhası var. Birinci safhası cinayetlerin
durdurulmasıdır. Cinayetleri haklı gördüğünüz takdirde, Türkiye’ye çok büyük
kötülük yaparsınız.
Bizim söylediğimiz şey şu: Biz gerçek Demokrasiyi aslında
Türkiye birliğinin muhafazası için de istiyoruz. (Nerede o gerçek Demokrasi?)
Yani bu ülkede herkes diyebilmeli ki ben bu ülkenin her tarafına
gidiyorum, her tarafında istediğim işi tutuyorum, tutmuyor mu bugün. Tutuyor.
İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Samsun’da, Konya’da, yani ben Kürt ırkından
geliyorum Kürt etnik menşeinden geliyorum diyen insan yok mu? Var. Öyle ise
gelin bu meseleye böyle bakmayalım. Bu meseleye bölücü olarak bakmayalım,
bütünleştirici olarak bakalım.
Bütünleştiriciliği de Türkiye de inanç farklılığı, etnik
farklılığı esas almayan bir politikaya, yani inanç farklılığına ve etnik
farklılığa dayanmayan bir politikaya aksine bunların tümünü kucaklayan bir
politikaya bağlayalım. (Ne kadar güzel söylenmiş söz. Sülo, senin sözünü tutan
yok be, yok.)
Çok üzülürüz, hepimiz üzülürüz, herkes üzülür. Gayet açık
söylüyorum, gelin bunları kimse istismara kalkmasın, rey falan konusu olmasın
bunlar. (Burada Erbakan, gözlerini kısmış ve öyle bir yan bakış bakıyor ki, ben
sana katılmıyorum ifadesi var yüzünde sanki.) ve bunu siyasetin üstünde,
dışında tutalım. (1991 den bu yana tutulmayan söz)
Buraya geldiği zaman Türkiye’nin bütünlüğü bölünmez
bütünlüğü Türk halkının tümünün bütün milletin; Vanlısının da, Bitlislisinin
de, Muşlusunun da, Diyarbakırlısının da, Muğlalısının da, Balıkesirlisinin de,
tümünün haklarını beraberce koruyalım.
Ben, sen o diye ayırmayalım.
BİZ KALALIM, BİZ.”
BİZ KALALIM, BİZ.”
(Mustafa Kemal Atatürk’te hiçbir zaman ben, dememiş, her
şeyi milletine atfetmiş, biz başardık, milletim başardı demiştir.
Akıl, fen, bilim ve ilim’in yolundan gidenler, mutlaka
gerçeği görecek ve bu ülkenin refahı, huzuru için gereken tedbirleri alacaktır.
Bu yoldan ayrılın ılır ise, geleceğimizin pek aydınlık olacağını zannetmiyoruz.)
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel 11 Ekim
1991 tarihinde TRT de liderler açık oturumunda bu sözleri söylemiş.
Halen geçerliliğini koruyor ve şu anki siyasilere belki yol
gösterici olur, düşüncesi ile köşeme taşımış bulunmaktayım.
(Açık oturuma katılan liderlerden Süleyman Demirel, Bülent
Ecevit, Necmettin Erbakan ve Erdal İnönü vefat ettiler, şu an yoklar. Allah
günahlarını affeder inşallah. Allah rahmet etsin.)
04.10.2016
Zekeriya Tümer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder