15 Mayıs 2018 Salı

ERKEN SEVİNMEYİN HEMEN GEVŞEMEYİN "TÜMER DİYOR Kİ!.." Gazeteci, Araştırmacı-Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
ERKEN SEVİNMEYİN
HEMEN GEVŞEMEYİN


Sevgili okurlar; 24 Haziran seçimlerinin ülkemiz için çok önemli olduğunu hemen hemen herkes idrak etmektedir.

İYİ Parti lideri Meral Akşener büyük mücadeleler sonunda Partisini kurdu ve ülke genelinde örgütleşti.

Hızını kesmeden de mitinglerine devam etti.

Bahçeli önünü kesmeye çalıştıkça da, halkın beğenisini ve takdirini kazandı.

CHP dahil, birçok partinin tabanı Meral Akşener’e oylarını vermeye niyetlenmeye başlamışlardı.

CHP nin tabanından gene de birçok kişi İYİ partiye oylarını verecekler gibi gözüküyor.

Akşener Cumhurbaşkanı adayı olduğunu çok erken açıklamıştı.

İYİ Parti’de esen olumlu rüzgâr AKP’yi ve en önemlisi de Bahçeli’yi çok tedirgin ediyordu.

İYİ Partinin 24 Haziran seçimlerine girmemesi için oyunlar tezgâhlanıyordu.

Ancak, CHP nin ve Kılıçdaroğlu’nun son hamlesi, AKP’nin ve MHP’nin sinsi düşüncelerini bertaraf etti.

Muharrem İnce’de öğretmen olarak bazı sezgilere sahip olduğundan Cumhurbaşkanlığı adayı olabileceğini ilan etti.

Kılıçdaroğlu tabandan gelen baskılar neticesinde mecbur kalarak Muharrem İnce’yi CHP ‘nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi.

Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerek; Kılıçdaroğlu bir bakıma da Muharrem İnce’den kurtuluyordu.

Muharrem İnce Cumhurbaşkanı olursa her şey iyi olacaktır.

Olamaz ise, bu CHP’nin başarısızlığı olacaktır. Muharrem İnce’nin değil.

O zaman en kısa sürede CHP Olağanüstü Kurultaya gidebilir ve Muharrem İnce CHP’nin başına gelebilir.

Yani Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce rüzgârından kurtulmuş değildir.

Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’da bütün gücüyle çalışmalı ve Muharrem İnce’yi ne yapıp yapıp Cumhurbaşkanı olmasını sağlamalıdır.

24 Haziran seçimleri normal bir seçim olmayacaktır. Burada seçilecek Cumhurbaşkanı tek adam olacaktır. Kanunlar ona göre hazırlanmıştır.

Cumhuriyet rejimi sarsıntıya uğrayacaktır. Meclisin üstünlüğü ortadan kalkacaktır.

Bu nedenle seçmenler adayları iyi dinlemeli ve ona göre 24 Haziran seçimlerinde oylarını duyguları ile değil, mantıkları ve çocuklarının, torunlarının geleceğini düşünerek vermelidirler.

24 Haziran 2018 de ki Cumhurbaşkanlığı adayları belli oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı Yalova Milletvekili Muharrem İnce,

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,

Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin ortak adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Halkların Demokratik Partisi'nin adayı tutuklu İstanbul Milletvekili Selahattin Demirtaş

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek

Şimdi bütün adaylar, ülkeyi karış karış gezerek oy toplama yarışına girecekler.

CHP’nin adayı Muharrem İnce yaptığı mitingler de puan toplamaya ve halkın umudu olmaya başladı.

Kalabalıkları gördükçe seviniyor ve umudu artıyor.

Ancak, şunu unutmamak gerek. Meral Akşener’de kalabalıklara hitap ediyor.

Tayyip etmiyor mu? O da ediyor.

Karamollaoğlu da Perincek de aynı oranda kalabalıklara hitap edecekler.

Eli kolu bağlı, hapiste olan HDP adayı Selahattin Demirtaş’ta meydanlara çıkabilseydi, o da kalabalıklara hitap edebilirdi. Şimdilik mümkün gözükmüyor. Belki acırlar da bırakırlar.

Rahmetli Bölükbaşı da güzel bir hatipti. Kürsüye çıktığında muazzam kalabalıklara hitap ederdi. Fakat o kalabalıklar Bölükbaşını dinler alkışlarlar ama oylar başka partilere giderdi.

Yani zannetmeyin ki, o görünen kalabalıkların hepsi size oylarını verecekler.

Bu nedenle hemen havaya girmeyin. Gevşemeyin. Kazandık diye de erken sevinmeyin!

Birinci turda hiçbir adayın çoğunluğu alarak ilk turda Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi mümkün gözükmüyor.

Asıl önemli olan ikinci turdaki fedakârlık.

Akşener ile İnce arasında ki oy farkı çok önem arz edecek.

Akşener İnce lehine çekilir ise, İYİ Partiye oy verenlerin İnce’ye oy verecekleri konusunda endişeliyim.

Doğu Perinsek ve partisinin üyelerinden de şüpheliyim.

Saadet Partisi üyelerinden de umutlu değilim.

HDP tabanı Muharrem İnce’yi tam manası ile destekler mi, o da şüpheli.

Muharrem İnce, şunu açıklasa idi belki bu şüpheli oyları alabilirdi.

Cumhurbaşkanı olduğunda birlikte çalışacakları Başkan Yardımcılarını muhalefet kanadından güçlü isimleri yanına alarak çalışacağını açıklarsa, merkez sağın tüm oylarını alması daha kolay olur kanısındayım.

Muharrem İnce, Akşener lehine adaylıktan çekilirse, CHP’nin tabanı Akşener’e oy verir. Vatan ve HDP den de Akşener oy alabilir mi, işte o şüpheli. Saadet ve Demokrat Parti dâhil, sağ partilerden oy alır.

En büyük destek CHP den gelir.

İYİ Parti ile CHP parti üyeleri bütünü ile birbirlerini destekleseler, diğer partilerden gelecek oylar ile % 51 i çok kolay geçerler.

Bunlar başarılamaz ise, Tayyip ortadan sıyrılır çıkar valla.

Zaten her türlü hile, oyun, baskı yapılacak, halkı kandırmak için Ramazan hediyesi altında çok hediyeler dağıtılacak, göz boyama avansları halka verilecektir.

Buradaki inceliği iyi düşünmek ve tedbir almak gerek.

Türk Seçmeni AKP’nin 15 yıllık iktidarını çok iyi değerlendirip, biz AKP’den ve Erdoğan’dan bıktık deyip R.T.E nı 3.cü sıraya düşürürlerse, 1.Cİ ve 2. sırada Akşener ile İnce’nin olması halinde çok büyük sürpriz olur ve ya İnce, ya da Akşener Cumhurbaşkanı olur.

Bu durumda R.T.E.nın iktidarı bırakacağından emin olunabilir mi?

O kadar zor bir dönemden geçiyoruz ki, inşallah ülkemiz kargaşa içerisine sürüklenmez.

Şunu kimsenin unutmaması gerek. Başkanlık sistemi bizim istediğimiz değil, emperyalistlerin istediği bir oyun.

Cumhurbaşkanı adaylarının bu hususu halka belgeleri ile açıklamaları ve izah etmeleri gerek.

Palavra atarak propaganda yapılmamalı ve AKP’nin 15 yılda ülkeyi nereden nereye getirdiği çok açık ve seçik anlatılmalıdır.

Seçim ertelenebilir diye de bir kuşku var. Ertelenir ise, ne olacaktır.?

Sevgili okurlar, gerçekten ülke bir dönüm noktasında.

Geleceğimiz aydınlık mı olacak, yoksa kutuplaşarak, böl parçala yut, politikaları ile hayatımız karanlık mı olacak.

Meydanlar gittikçe ısınacak. Ağızdan çıkan sözler, hakaret varı sözlere dönüşmeye başladı.

Bahçeli ortalığı karıştırdıkça karıştırmaya başladı.

SON SÖZ:
Eyy Milletim uyanın artık. Sağduyunuz harekete geçsin. Aklınızı kullanın Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmamaya çalışın.

TÜRKİYE'M IŞIĞIN HİÇ SÖNMESİN.
İnşallah sağduyu ve akıl hâkim olur ve Demokratik bir seçim yapılır.

Ülkem huzura ve mutluluğa kavuşur.

TÜM İSLAM ALEMİNİN RAMAZANINI KUTLAR, MÜSLÜMANIM DİYEN DEVLETLERİN, FİLİSTİN HALKINA DESTEK OLMALARINI, AMERİKAN VE İSRAİL ZULMÜNE VE DE EMPERYALİSTLERİN BÖL, PARÇALA, YUT POLİTİKALARINA KARŞI BİRLEŞEREK, DUR DİYEBİLMELERİNİ DİLERİM.

15.05.2018
ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com

11 Mayıs 2018 Cuma

TÜRKİYE’NİN DAĞLARINDA İNCE İNCE ÇİÇEKLER AÇACAK "TÜMER DİYOR Kİ!.." Gazeteci, Araştırmacı - Yazar, Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ!..:
TÜRKİYE’NİN DAĞLARINDA
İNCE İNCE ÇİÇEKLER AÇACAK

Sevgili okurlar; yoksul bir ailede dünyaya gelmişti.
Anne ve babası okuma yazma bilmezlerdi.
Yıllarca tarlalarda ırgatlık yapmıştı.
Bakkallarda çıraklık yaptı.
10 yaşında annesini kaybetti
İşe girdi, 21 yaşında işini kaybetti.
Bocalama dönemi başladı.
24 yaşında tekrar işinden oldu.
Genç yaşında evlenmişti, 25 yaşında dört çocuğu vardı.
Ancak evlat acısını 25 yaşında üç çocuğunu kaybederek yaşadı.
27 yaşında ruhsal bunalıma girdi.
Siyasete girdi, 34 yaşında kongre seçimlerini kaybetti.
36 yaşında kongre seçimlerini tekrar kaybetti.
38 yaşında eyalet seçimini kaybetti.
45 yaşında senato seçimlerini kaybetti.
47 yaşında başkanlık seçimlerini kaybetti.
49 yaşında tekrar senato seçimlerini kaybetti.
52 yaşında ABD’ye başkan seçildi.

BU KİŞİ, ABRAHAM LİNCOLN’DÜ...
Lincoln, en büyük ABD Başkanlarından biri olarak kabul edilir. Günümüzde Lincoln’ün resmi, 5 Dolarlık Banknotların ve 1 sentlik madeni paraların üzerinde yer almaktadır.
(Kaynak: Abraham Lincoln'un hayat hikayesi: Nasıl Başkan oldu? )
Bunu neden yazdım dersiniz?
Birilerinin anlaması için.
CHP’nin başkanlığını kazanamayan Muharrem İnce, bal gibi Cumhurbaşkanı olabilir diye yazdım.
Kişiler başkalarını eleştirirken, kendilerine de iyi bakmalıdırlar.
Başarı trendi Türkiye’de aniden yükselebilir.
Bürokraside evvelden liyakat vardı. Şimdi ise kimlerin nerelere hak etmedikleri görevlere getirildiklerini biliyoruz.
Halk İNCE’ye CUMHURBAŞKANLIĞI görevini verirse, İNCE’de bu vatanın evladı olarak görevini en iyi şekilde yapabilecek yetenek ve bilgiye sahiptir.
Diğer adaylar da aynıdır. Her biri birbirinden değerlidir.
Sevgili okurlar; daha önceki yazımda da bahsettiğim şu hususa bir kere daha değinmek istiyorum.
Nedeni ise; ülkemiz üzerinde kimlerin neler düşündüğüdür. Halkımızın asıl bu konulara dikkat etmesi gerekmekte ve TAMAM’MI DEVAM MI kararını ona göre vermelidir.
CIA eski Türkiye Şefi, Paul Bernard Henze’nin 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu Türkiye Raporunda bakın ne yazıyor:
“Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor
Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise; mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.
Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.”
Sevgili okurlar yıl 2006. Şimdi ise yıl 2018. Ülkenin 2006 dan bu yana yaşadıkları ortada. Feto hareketi ile ordu yıpratılmış, yargı bağımsız olmaktan çıkmış, bürokrasi çökmüş, Meclis gücünü kaybetmiştir.
Meclis ve Hükümet tek elden idare edilecek Başkanlık rejimine doğru gitmektedir.
Zamanın ABD Başkanlarından Nixon ne demişti 1970 lerde: “Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz.
Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.”
Buyurun emperyalist güçlerin düşünceleri işte bu.
Şimdi 24 Haziran seçimlerinin önemini bir kez daha idrak etmemiz gerekiyor.
Bakın Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında ne söylemiş: “Milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır. (1923)

SON SÖZ: 
Amerika’nın ve emperyalist güçlerin amacı bellidir. Ülkemizin kurumlarının ve en kıymetli madenlerimizin, topraklarımızın kimlere satıldığı bellidir. Amaç belli.
24 Haziran seçimlerinde Anadolu halkı sağ duyusu ile hareket etmeli. Düşmanlarının istedikleri değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği doğrultuda seçimini yapmalıdır.
TAMAM, BE TAMAM. YETER ARTIK BİZ ESKİ DÜZENE DEVAM ETMEK İSTEMİYORUZ.
KALKINMIŞ, BAĞIMSIZ, HÜR, LAİK VE DEMOKRAT TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE HUZUR, İÇERİSİNDE YAŞAMAK İSTİYORUZ.


11.05.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

5 Mayıs 2018 Cumartesi

İNCE İNCE, GELİYOR MUHARREM İNCE, OH BE RAHATLADIK... "ZEKERİYA TÜMER" TÜMER DİYOR Kİ!.... (Zekeriya Tümer: Gazeteci, Araştırmacı - Yazar, Ulusal Haber & Ulusal Ajans)

TÜMER DİYOR Kİ:
İNCE İNCE
GELİYOR
MUHARREM İNCE
OH BE RAHATLADIK...


CHP Demokrasiyi köküne kadar uygulamaya başladı.

Helal olsun Kılıçdaroğlu’na.

Gerçekten artık siyaseti öğrendi ve Başkan olduğunu ispatladı.

15 Milletvekilini İYİ partiye vererek İYİ Partinin 24 Haziran seçimlerine girmesini sağladı.

Uyumlu davranışı ile muhalefeti birleştirdi.

En önemli işi de Cumhurbaşkanı adayını belirlemekle yaptı.

Ancak şunu da unutmamak gerek, bu sefer tabanın sesi de çok etkili oldu.

CHP Atatürk’ün çizgisine gelmeye başladı.

Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı çok isabetli oldu.

Sokaklardaki halkın da memnuniyetini konuştuğunuzda görebiliyorsunuz.

Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına güçlü rakipler çıktı. Meral Akşener ve Muharrem İnce, ikisi de halkın benimsedikleri aday.

Saadet Partisi Başkanı Temel Karamollaoğlu’da kendisini halka sevdirdi. Demokrasi’yi savunması ve gerçekleri dile getirmesi puanını arttırdı.

Bundan sonra R.T.E.nın işi zor. Karşısında çok güçlü adaylar var.

İnşallah 24 Haziran seçimleri ertelenmez.

Türk Milleti kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin, Demokrasi’den yanadır. Laik’likten yanadır. Cumhuriyetini korumaya her zaman hazırdır. Esaret, baskı Türk milletini ayağa kaldırır.

Tarihi iyi inceleyin. Türk Milleti baskıya hiçbir zaman boyun eğmemiştir.

AK Parti kendi tuzağına kendisi düştü.

C.H.P. Başkanı Kılıçdaroğlu son derece olumlu ve gizlice uyguladığı politikası ile siyaseti çok iyi öğrendiğini ispatladı.

Saadet Partisi, İyi Parti, Demokrat Partiyi bir araya getiren C.H.P. dörtlü ittifak ile bu seçimde başarılı olamaması mümkün gözükmüyor.

Bu birlikteliğe Vatan Partisi ile H.D.P. de katılsa idi, olay tam bir demokrasi şöleni olurdu.

Muharrem İnce öğretmen. Eğitimci. Binlerce öğrenci yetiştirmiş.

Ülkenin içerisinde bulunduğu durumu çok iyi bilmekte. Bugüne kadar yaptığı çıkışlar ile gerçekleri halkın gözleri önüne sermişti. Şimdi eline geçen bu fırsatı çok iyi değerlendirecek ve Recep Tayyip Erdoğan’ı çok üzecek.

Cumhurbaşkanı adayları ile genel bilgiler internet haber sitemizin 1.ci sayfasında yer almaktadır.

100 bin imza toplayarak Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenler şunlar:

-Meral Akşener - İYİ Parti
-Temel Karamollaoğlu - Saadet Partisi
-Doğu Perinçek - Vatan Partisi
-Vecdet Öz - Adalet Partisi Genel Başkanı

Bakalım kaç kişi ne kadar imza toplayabilecekler. İnşallah toplarlar.

24 Haziran seçimleri hararetli geçecek.

Eğer, sandıklar kontrol edilebilir, Yüksek Seçim Kurulu adil davranır, hile ve sahtekârlıkların önüne geçilir ise, 24 Haziran’da Türkiye yeni bir siyasi hayata geçecektir.

Halk artık bıkmış vaziyette.

Tek adama rejimi teslim etmek istememekte.

15-20 gün sonra çok şeyin değiştiğini görebileceğiz.

Seçim ertelenmez ise, 24 Haziranda çok hayırlı sonuç alınacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti kazanımlarından vazgeçemez.

Her şeyin hayırlısı ülkem için olsun.

05.05.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

28 Nisan 2018 Cumartesi

24 HAZİRAN (erken ve/veya BASKIN SEÇİM) KURTULUŞ MU OLACAK?.. YOKSA TAM BİR BATIŞ MI!.. "TÜMER DİYOR Kİ!.." Araştırmacı, Gazeteci-Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
24 HAZİRAN
KURTULUŞ MU OLACAK?..
YOKSA
TAM BİR BATIŞ MI!..

Sevgili okurlar; 
73 yaşına gelmiş birisi olarak bugüne kadar böyle bir yönetim ve siyaset görmedim.

Kimler geldi kimler geçti.
(Adalet ve Kalkınma). İsmin güzelliğine bakın.
Adalet gelecek, kalkınma olacak.
Adalet geldi mi? Kalkınma oldu mu?

Halen, söylenen yalanlara, akıl tutulmasını yaşayanlar inanmaktalar.

Avrupa bizi kıskanıyormuş.

Neyimizi kıskanacak.

Onların emeklileri, çalışanları, çalışmayanları rahat ve huzur içerisinde yaşarken, benim ülkem de inim inim inlemekte vatandaş.

Sevgili okurlar, ben 24 Haziran seçimlerinin de ertelenebileceğinden korkuyorum.

Mayıs ayında terör patlayabilir veya patlatılabilir.

Olağanüstü hal ile idare edildiğimizden ani bir karar ile seçimler ertelenebilir.

AK Partinin seçimi kaybedeceği korkusu gittikçe artmakta. Ellerindeki ballı, kaymaklı ekmekleri kim kaybetmek ister!

Üstelik iktidardan düştüklerinde, nasıl onlar geçmişte şu hata oldu, bu hata yapıldı, diye birçok konu hakkında dava açarak, kişilerden hesap sordular. Bazıları hapislerde öldü, bazıları hastalandı, birçok kişi ise halen hapishanelerde çürüyorlar.

İktidar kaybedildiğinde AK Parti’yi yöneten ve onun iktidar avantajından yararlanan birçok kurum ve kuruluş mensupları ile özel sektörden çok firma hakkında soruşturmaların başlayabileceğini tahmin eden iktidar partisi, göz göre göre kendisinin ipini çeker mi?

Meclis çoğunluğu şu an elinde.

Yarın seçimlerde kaybederse, ne olacak? Sıkıntılı günler yaşayacak.

Bunu ister mi zannediyorsunuz!

AK Parti seçimleri erteleyip, yeni bir karar çıkararak

Meclisin kararı ile BAŞKANLIĞIN gelmesi sağlanırsa. buna kim dur diyebilecek.

Bugün tek adam olarak ülkeyi yöneten R.T.E.n elindeki gücü hiçbir şekilde kaybetmek istemeyecektir.

Ne oldu, CHP Ankara’dan İstanbul’a kadar Adalet istiyorum diyerek yürüdü.

Geldi mi Adalet?

Geldi, AK Partililere Adalet geldi. Hukuk onların istediği şekle girdi.

Şeker Fabrikaları satılmaz, sattırmayız diye bas bas bağırıldı. Mitingler yapıldı. Şeker fabrikaları vatandır, vatan satılmaz dendi.

Ne oldu, patır patır satılıyor. Kim engelleyebiliyor.

En büyük Sendika Kuruluşu Türk-İş uyandı gaflet uykusundan herhalde, İşçi haklarını dile getirmeye başladı.

Kim takar ki, üç gün sonra sesi gene kesilir.

Elinde devletin gücü olan, istediği anda istediği kişi ve kurumun ipini çeker.

Çekilmedi mi, çekildi. Seçilmiş Başbakan, seçilmiş Belediye Başkanları, güçlü medya kurumları, sesini çıkaramayan, sus pus olan siyasiler.

Daha bugünler iyi günler. Hele bir Başkanlık ele geçirilsin, o zaman göreceksiniz nelerin olabileceğini.

Belli olmaz belki de kalkınırız. İnanmak isteriz de inanmak çok zor?

Şu an da istediği kararı alabilen İktidar, yapabilse idi erken seçime gitmeyi istemezdi.

Sevgili okurlar, muhalefet partileri halen akıllanmadılar. Karşılarındaki gücü küçümsüyorlar.

Her seçimde hepsi tek adama R.T.E. na saldırdılar. Her seçimde de tuş oldular. Neden?

Nedeni birleşememeleri!..

Şimdi Bir Meral Akşener rüzgarı esiyor. O rüzgârın hızını da kesmek üzere iken DEMOKRASİNİN bekçisi CHP takdire şayan ve cesaretle 15 milletvekilini İYİ Partiye verdi ve İYİ Partinin seçimlere girmesi garantilendi.

İyi de İYİ Parti KILIÇDAROĞLU’nun bütün iyi niyetli yaklaşımlarına tam manasıyla karşılık veriyor mu?

EYYY MİLLET VE EYYY MUHALEFET PARTİLERİ.

Birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmez iseniz, cesur, kararlı, bilinçli olarak ülkenin içerisinde bulunduğu kötü şartları idrak ederek hareket etmez iseniz, çok ama çok pişman olacaksınız.

Tarih sizi affetmeyecek.

Saman ithal eden bir ülke kalkınmaktan bahsedemez.

Et ithal eden ülke kalkındım diyemez.

Tarımı, sanayisi, ekonomisi çökmekte olan, bütçesi açık veren, milli servetlerini satan bir ülke kalkınmaktayım diyemez.

Yalanla, dolanla, dini istismar ederek ülkenin kalkınması sağlanamaz.

Gerçekler ortada.

Gücün kimlerin elinde olduğu da malum.

24 Haziran’da seçimler yapılırsa, sandıklar kontrol altında tutulursa, Yüksek Seçim Kurulu hakkaniyet ile hareket eder ise, kim ne derse desin, bu düzen değişecektir.

Yalnız şunu da kimse unutmasın. Amerika 2023 e kadar R.T.E. nı iktidarda tutmaya çalışacaktır.

Söylenen sözlere değil yapılan icraatlara bakın.

Sözlerin çoğu yalan. Bu yalanlar ile kamuoyu uyutulmakta. Yandaş medya gerçekleri yansıtmamakta. Cahil halkta yaşadığına değil, söylenen sözlere inanmakta.

Yalan söyleyenler bu dünyada kazan salarda öbür tarafta cezalandırılacaklardır.

Kimse kendisini ölmeyecek sanmasın.

Son önemlidir.

Yaşarken çok şaşaalı-tantanalı paralar içerisinde yüzerek yaşayabilirsin.

Ancak sona yaklaşırken yaptığın kötülüklere, söylediğin yalanlara, yetim ve kul hakkı yemelerine, kişilere ve topluma zarar verdiklerine karşılık Allah öyle bir dert verir ki, Allah’ım canımı al da beni kurtar diye yalvarmak zorunda kalırsın.

Ben buna şahit oldum. Çok yakın tanıdığım birisinin yaptığı haksızlığa karşılık, bir kadının “Etin kemiğine yapışır, ölmek istersin ölemezsin” diyerek yaptığı bedduanın, aynen yaşandığına şahit oldum.

Son önemlidir.

Sonu düşünün.

Artık ülkeye ve millete zarar vermeyin.

Menfaatiniz, çıkarınız için, gelecek kuşaklara karanlık günler yaşatmayın.

Erken seçimin amacı nedir. Bizler ülkeyi iyi yönetemiyoruz, ülkemiz daha fazla zarar görmesin, seçim yapalım, halk yeni bir idareyi başa getirsin.

Amaç bu.

Öyle ise adaletli bir seçim yapılsın ve hak yerini bulsun.

Art niyet, kötü niyetleri bir tarafa bırakın, ben değil biz diyerek ülkeyi kurtarmak için seçime gidin.

Sevgili okurlar, inanın gelecek günlerimiz ilk önce belki daha da kararacak, ancak mutlaka aydınlık günler gelecektir. Belki bizim gibi yaşı belli seviyeye gelenler göremez ama İnşallah genç nesil görecektir.

SON SÖZÜMÜZ: 

İktidar partisi, geçmiş hatalarından vaz geçmeli ve Adaletli bir seçim yapılmasını sağlamalı. Halkın iradesine herkesin saygılı olması gerek.

Muhalefet partileri de Kılıçdaroğlu’nun olumlu çabalarını değerlendirmeli. Mecliste grubu olan partiler ile seçime girmeye hak kazanmış partilerin ben değil biz düşüncesi altında bir araya gelerek ülkenin geleceği hususunda olumlu kararlar almaları yerinde olur kanısındayız.

Son pişmanlık fayda getirmez.

28.04.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

23 Nisan 2018 Pazartesi

"Demokrasi Kahramanlarına Helâl Olsun" TÜMER DİYOR Kİ!... Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:

DEMOKRASİ KAHRAMANLARINA
HELAL OLSUN


CHP’den İYİ Partiye katılan 15 CHP li milletvekilleri

Kuvayı Milliye ruhunu canlandırdılar.

İYİ Parti’nin grup kurarak seçime girmesi sağlandı böylece.

Haydi hodri meydan.

Demokrasi’nin güçlenmesine sebebiyet veren Kılıçdaroğlu ve CHP li 15 Milletvekili tarihe DEMOKRASİ KAHRAMANLARI olarak geçtiler.

Yüksek Seçim Kurulu’nun artık engelleme ümidi kalmadı.

Bugünden itibaren CHP ile İYİ parti daha da çok yakınlaşacaklardır.

Kılıçdaroğlu’nun olgun ve uzlaşmacı tutumu DEMOKRASİ adına sevindirici olmaktadır.

AKP’nin işi gittikçe zorlaşmaktadır.

AKP elindeki kozları daha sert şekilde uygulamaya geçirebilir.

Ancak, bu milletin sağduyusu her zaman galip gelmiştir.

Şimdi sıra geldi ortak aday belirlemeye.

AKP yi içinden yıkabilecek ve ondan da oy alabilecek tek kişi var.

Recep Tayyip Erdoğan’ın beynindeki düşünceyi bilebilen, onu çok iyi tanıyan, düşüncelerini okuyabilen, ne yapmak istediğini kestirebilen, gelmiş geçmiş her şeyi çok iyi bilebilen bir kişi var.

Saadet Partisi’nin de hayır diyemeyeceği kişi.

İYİ Partinin ve CHP Seçmeninin de canı gönülden kabul edebileceği bir kişi.

Ahlaklı, dürüst, Mustafa Kemal Atatürkçü, Dini bütün birisi.

Sağ ve sol seçmenin kabul edebileceği siyasetçi.

Bütün sağ oyları alabilecek, Sol kesimin seve seve destek verebileceği, evet ve hayır çalışmalarında ülkeyi tek başına dolaşarak Hayır oyu verilmesi için mücadele eden Siyasetçi.

Halk TV. De sık sık televizyona çıkarak gerçekleri açıkça gözler önüne seren kişi.

Kim mi bu aday?

Kılıçdaroğlu, Akşener, mutabık kalın. Siz kalırsanız, diğer partiler de gereken desteği verebilir. Saadet Partisi de desteğini verebilir.

Cumhurbaşkanı Adayı olacak kişi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı mağlup edebilecek siyasetçi, halkın sevdiği ve takdir ettiği kişi

ABDULLATİF ŞENER’ DİR.

Cumhurbaşkanlığı için ortak aday olarak ABDULLATİF ŞENER’İ koyarsanız, bu iş bitmiştir.

Abdüllatif Şener, Çerkez asıllı Türk Siyasetçisi, akademisyen, TBMM eski milletvekili, eski Başbakan Yardımcısı, Maliye eski Bakanı ve Türkiye Partisi’nin kurucusudur. 58. Hükümet ve 59. cu Hükümett’e Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olmuştur.

Şaibesi olmayan, kendisini değil ülkesini düşünen, hakkında dedikodu çıkmayan, Atatürk ve Cumhuriyeti, Demokrasi ve de Laikliği savunan kişiliği ile Cumhurbaşkanlığına yakışır kişidir.

Bizden söylemesi.

Takdir sizlerin ve Türk halkının, yani seçmenin.

TÜM ULUSUMUZUN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINI KUTLAR, BU BAYRAMI BİZLERE ARMAĞAN EDEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E DE TEŞEKKÜR EDER, MEKANININ CENNET OLMASINI DİLERİM.

23.04.2018
Zekeriya Tümer

21 Nisan 2018 Cumartesi

"DEMOKRASİ VE LAİKLİĞİN SINAVI" - TÜMER DİYOR Kİ!... Gazeteci-Yazar, ZEKERİYA TÜMER


TÜMER DİYOR Kİ: 

LAİKLİĞİN, CUMHURİYET VE DEMOKRASİ İLE SINAVI

Sevgili okurlar: (1918 )1.Dünya savaşı bitmiş, Osmanlı çökmüş, yurdun her tarafı işgal edilmiş, köylerimizde, kentlerimizde nerede ise eli silah tutan erkek kalmamıştı. Kadınlarımız, çocuk yaşta ki erkekler ve hatta kız çocukları vatanın kurtarılması, esaret altında yaşamamak için mücadele ederlerken, annelerin yürekleri sızlarken Mustafa Kemal Anadolu halkını ayağa kaldırmış ve İstanbul’daki padişahın idaresindeki meclisin bir işe yaramayacağına karar vermiştir.

23 Nisan 1920 de Türk Milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Atatürk, 23 Nisan 1924’te ’23 Nisan’gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir.

Dünya çocuklarının da kutladığı 23 Nisan Bayramını dahi kutlamamak için bahaneler arayan Hükümet, elbette artık bu yükü taşıyamayacak hale gelmiştir.

T.B.M.M.nin gücünün yitirilmesi, tek kişinin hakimiyeti ile ülkeyi yönetmeye çalışan Siyasi İktidar milletin iradesini temsil edemez.

Ülkenin 15 yıl içerisinde geldiği durum bellidir. Son günlerde yaşanılanlar ise ülkenin hem ekonomik ve hem de siyasi yönden çöktüğünün işaretidir.

Doların yükselişi engellenememekte ve ekonomiye yansıyarak enflasyonun artmasına sebep olmaktadır.

Suriye olayı, dışarıda itibarımızın yitirilmesi, dostların azalıp düşmanların artması, iktidarı zor durumda bırakmıştır.

AKP Partisinin Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T.E. konuşmalarında erken seçimin olmayacağını defalarca söylemiştir. Tayyip ne demişti: “Halkı aldatamazsın, zamanı gelince seçim yapılır.” Demek ki zamanı geldi ve seçim kararı alındı.

Siyasette, söylenen sözlere itibar edilmeyeceğini bir kez daha anlamış olduk.

Sözden çok yapılan icraatlara bakmak gerek.

24 Haziran 2018 tarihinde aniden erken seçim kararı alındı.

Neden?

Erken seçim kararları neden alınır?

Erken seçimin asıl amacı, ülkeyi yönetemiyoruz, yeni bir yönetimin gelmesi için seçime gidilip, yeni bir yönetimi iktidara getirin demektir.

7 Haziran 2015 seçimlerinde millet iyi bir ders vermişti. Ancak 1 Kasım 2015 de yapılan yeni bir seçimle, AKP’ ti gerekeni yaptı ve iktidarı yeniden ele geçirdi.

O günden bu yana hiçbir şey değişmedi ve gittikçe ülke batağa doğru sürüklenmeye devam etti.

Demek ki, ülke iyi yönetilmiyor. Gittikçe batıyor. Kurtarılması için daha yetenekli idarecilerin iş başına gelmesi gerek.

Deneneni bir daha yeniden denememek gerek.

Seni batıran ortağın ile yeniden iş hayatında ortak olursan, gene batacaksın demektir.

Hatalar yapılır. Hatalardan ders alamaz isen, devamlı hata yaparsın ve batmaya, mahvolmaya mahkûm olursun. Sonradan üzülmek sana bir fayda getirmez.

Suudi Arabistan laikliğe doğru adım adım yaklaşırken, bizim uzaklaşmamız akıl ve mantığa karşıdır.

Belamızı istemeyelim!

24 Haziran seçimlerini çok iyi değerlendirip, eskisinden daha güçlü bir irade ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare edebilecek Siyasi İradenin başa gelmesi sağlanmalıdır.

24 Haziran’da Demokrasi ve Laikliğin sınavı verilecektir.

Demokrasiye sahip çıkamaz isek, geleceğimizin karanlık olacağı, çocuklarımızın Bayramlarını kutlayamayacaklarını düşünmemiz gerek.

SON SÖZÜMÜZ:

Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının tüm ulusumuza kutlu olmasını diler, çocuklarımızın geleceği için 24 Haziran seçimlerinde duyguların değil, aklın öne çıkmasını dilerim.

Zekeriya Tümer
21.04.2018
Ulusalhaber1881@gmail.com

17 Nisan 2018 Salı

HAÇLI SEFERLERİ BAŞLADI "TÜMER DİYOR Kİ!.." Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:

HAÇLI

SEFERLERİ
BAŞLADI!..

Amerika Irak’a da, aynı bahaneyle girdi ve Saddam devrine son verdi.

Kimyasal silahla ölenlerin sayısının kaç katını Amerika Irak’ta öldürdü.

Suriye’deki olay biraz daha farklı.

Türkiye’nin Rusya ve İran’dan aldığı destek ile cesurca girdiği Afrin’de gösterdiği başarı Amerika’yı kuşku içerisine soktu. Kaygılandırdı.

Ortadoğu’daki amaçlarının (BOB ve BİP Projeleri) gerçekleştirilemeyeceği kuşkusuna düşen Amerika arkasına İngiltere, Fransa, desteğini de alarak Suriye’yi bombalamaya başladı.

Rusya’nın Suriye’de hâkimiyet kurması; İran’ın da oraya yerleşmesi ve Türkiye’nin askeri alanda güçlü olduğunu ispatlaması Amerika’yı çıldırttı.

Ey Amerika, sen İsrail askerlerinin Filistinlileri çoluk çocuk demeden vahşice öldürmelerine neden duyarsız kalıyorsun?

Bırak safsatayı. Gerçeği dile getir. Senin amacın, Müslüman insanların öldürülmesinden zevk alman.

İnsanlıkmış.

Hikâye.

Kimyasal silahla insanları öldürmek elbette hoş değil. İnsanlar acı çekerek ölürler.

IŞİD denen teröristlerin insanları döve döve öldürmeleri, kafalarına kurşun sıkmaları, kılıçla kafalarını kesmeleri, bunlar vahşet değil mi?

İsrail’in yıllardır katliam yaptığı, masum insanları ve çocukları, kadınları vahşice öldürdüğü Filistinliler öldürülürken neden suskun, puskun, sessiz ve sedasız duruyorsunuz?

Yıllarca bunlara neden engel olma teşebbüsünde bulunmadınız?

Siz , Emperyalistler Müslümanlar ölürken kılınızı kıpırdatmıyorsunuz?

Türkleri ve Müslümanları dünyadan silmek, yok etmek istiyorsunuz, ondan sonra da insan hakları deyip uydurma politikalar ile ülkeleri işgal ederek sömürmeye çalışıyorsunuz.

Kimi kandırıyorsunuz?

Allah’sa hepimizin Allah’ı. Senin de Allah’ın tek benim de tek. O Allah hepimizin ortak tek Allah’ı. Sen Hıristiyan olabilirsin, biz de Müslüman’ız.

Önemli olan Ahlaklı olmak.

İnsan olarak hepimiz eşitiz.

Bunu bir kere olsun anlayabilseniz!..

Amerika senaryo’yu kendisi hazırlar ve onu kamuoyuna sunar, herkese yutturur, sonra da gerçekmiş gibi harekete geçer.

Suriye’de de bunu uyguladı.

Amaç belli. Ortadoğu da ben varım, bensiz hareket edemez kimse, demek istiyor.

Rusya Amerika’ya meydan okumaya başladı. Bundan sonraki saldırıya karşılık vereceğiz diyor. Ortadoğu’da 3. Dünya savaşını patlatmaya çalışılıyor. Bunun amacı da Ortadoğu’yu parçalamak ve paylaşmak.

CHP OTURMAYA BAŞLADI!.. 
NE ZAMAN AYAĞA KALKAR, BELLİ DEĞİL!

CHP oturmaya başladı. Yakında inşallah ayağa da kalkar. 16 Nisan referandumunda sandığa hâkim olamamış, Yüksek Seçim Kuruluna mağlup olunmuştu. Şimdi korku dağları sardı. Önümüzdeki seçimlerde AKP nin iktidarı hiçbir şekilde bırakmayacağını anlamaya başladılar.

Ekonomi çöküyor, dolar yükseliyor, atanamayan öğretmen intihar ediyor, işsiz kalan baba çocuklarına ekmek götüremediği için ağlıyor, şeker fabrikaları kapanıyor, ülke batağa doğru sürükleniyor, gene de herkes hayatından memnun!..

Hayret etmemek mümkün değil!

Suudi Arabistan Laikliğe doğru adım adım yaklaşırken, biz Suudi Arabistan’ın boşluğunu doldurmaya doğru mu gidiyoruz?

Dinci geçinen Dinsizlerin Cumhuriyetten intikamlarının sebebi belli!

Bu dinci geçinen dinsizlere yol vermemişti Mustafa Kemal Atatürk. Dedelerinin halkı zehirledikleri, İslam’a ve Müslümanlığa zarar verdiklerini tespit ettiğinden tekkeleri ve zaviyeleri kapatmış, yobaz Din adamlarını cezalandırmıştı.

İlim ve irfan sahibi Din adamlarını yanına almış Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak İnsanların Ahlak’lı bir Dindar olabilmelerinde devletin öncü olmasını istemişti.

İşte Cumhuriyet düşmanları Atatürk’ün sindirdiği dinci geçinen din düşmanlarının torunları.

Şimdi fırsatı yakaladılar ve intikam peşindeler. Saçma sapan sözler söyleyerek, ahkâm keserek halkın aklını bulandırıyorlar.

Halkta akıl da kalmadı ya, düşünme yeteneğini bile yitirdi millet.

BİZLERİ DE ZEHİRLEMEYE ÇALIŞIYORLAR

Nişastalı şeker üreten ve Türkiye’ye yerleşen firmanın Türk milletini zehirleyerek, ileri de, yani 10-15-20 sene sonra kanser olarak öleceklerini bile bile bu kansorejen maddenin üretilmesine neden göz yumuyorlar?

Türkiye’de üretilen ürünlerin çoğunda kansorejen maddeler olduğu açıklanıyor. Bunun amacı, Türk soyunu kanser yaparak yok etmek.

Anneler-babalar, çocuklarınızı doğal besinlerle beslemeye çalışın, yoksa 10-20-30 yıl sonra dizlerinizi döversiniz. Yavrum kanser oldu, ölecek diye üzülürsünüz.

SON SÖZÜMÜZ:

Son sözümüzü bir Cami İmamının Cami duvarına astığı güzel yazı ile bitirelim.

Çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce ahlaklı olmayı öğretelim.

YOKSA ÇOCUKLARIMIZ:

-NAMAZ KILAN BİR HIRSIZ,

-ORUÇ TUTAN BİR SAPIK,

-HACCA GİDEN BİR YALANCI,

-KURBAN KESEN BİR TEFECİ,

-ŞEHADET GETİREN BİR TERÖRİST OLABİLİR.


SAYIN ANNELER VE BABALAR, İŞTE GERÇEK BU.

AHLAKLI BİR NESİL YETİŞTİRMEK BİZLERİN GÖREVİ OLMALIDIR.


17.04.2018
ZEKERİYA TÜMER
Ulusalhaber1881@gmail.com

2 Nisan 2018 Pazartesi

MÜJDE!. MÜJDE!!!!.... TÜMER DİYOR Kİ, (BİR NİSAN ŞAKASI) Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:

MÜJDE MÜJDE!..

Sevgili okurlar; yakında ülkemiz güllük gülistanlık olacak.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Güçlü bir Hükümet’e sahip oluyor.

Bütün siyasi partiler birleşiyor ve ülkenin geleceği için çok önemli kararlar alıyor ve yeni bir Hükümet çatısı altında birleşiyorlar.

Güçlü devlet,
Güçlü Hükümet, 
Güçlü ordu....

Kalkınma hamlesi başlıyor.

Bütün verimli topraklarımız ekiliyor, buğdayımız, pamuğumuz, tütünümüz, şeker pancarımız ambarları dolduruyor.

Sebze ve meyve dâhil, dünyaya gıda maddesi ihraç ediyoruz.

Madenlerimiz bilhassa Bor madeni ve Lityum madeni işleniyor ve sanayimiz büyüyor, üretim artıyor, tüketim azalıyor, işsizlik son buluyor.

Göllerimiz, Nehirlerimiz, Denizlerimiz, tertemiz, pırıl pırıl, balıklar ve su ürünleri ile dopdolu, balık bolluğu yaşayan ve su ürünleri ihraç eden ülke durumuna geliyoruz.

Anarşi, terör, yok oluyor.
Dünya bize gıpta ile bakıyor.

Amerika, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya hatta Japonya şaşkın.

Amerikan Başkanı Donald J. Trump, üzkün ve süzgün, özür diliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pişmanlığını ifade ediyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, aman diliyor.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Türkiye ile hiçbir sorunumuz kalmadı, Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyoruz, diyor.

Emperyalizm ülkemiz önünde diz çöküyor, aman bizimle komşuluk ilişkilerinizi bozmayın diyor.

Yunanistan işgal ettiği adaları geri veriyor, Ege Denizinin Türk denizi olmasına ses çıkarmıyor.

Araplar, “Siz bizden daha iyi Müslümansınız, gelin bize Müslümanlığı öğretin, bütün petrolümüz sizin olsun “ diyorlar.

Tüm dünya devletleri Güçlü ve kararlı Ordumuzdan korkuyorlar, Ortadoğu dan ellerini, ayaklarını çekiyorlar.

İsrail bizden tohum almak için yalvarıyor.

Fabrika sayıları artıyor, bacalar tütüyor, devlet her şeyi kontrol altında tutuyor. Özel sektör halkı kazıklayamıyor.

Milli gelir yükseliyor, emekli ve çalışanlar mutlu bir yaşam sürmeye başlıyor.

Toplumda saygı, sevgi, ahlak en üst düzeyde. Kimse kimseye karışmıyor, herkes dininde, giyiminde, düşüncesinde serbest.

Basın hür ve istediğini yazıyor, eleştiriyor, karikatürlerle halkı güldürüyor.

Millet bir bütün olmuş, kimse kimsenin ne dinine ne de diline, ne de etnik kökenine karışmıyor. Dostluk, kardeşlik, birlik ve beraberlik içerisinde yaşıyor.

Herkes mutlu ve huzurlu. Torunlarının, çocuklarının geleceklerinden endişe duymuyor.

Polisler suçlu peşinde koşmuyor, hapishanelerde kimse kalmıyor.

Elektrik ucuz, su bedava.
Ev derdi, iş derdi, aş derdi yok. Rüşvet, hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk yok.
Caddeler tertemiz, ulaşım sorunu kalmamış.
Sebze, meyve bol, doğal, organik üretiliyor. 
Hava temiz, su temiz, kanser olan yok.

Trafik sorunu yaşanmıyor, ulaşım rahat, herkes her yere istediği dakikada ulaşıyor.

Ülkenin her yerinde turist kaynıyor, bol bol dövizler Bankalara yatıyor.

Türkî Cumhuriyetler “sizin sayenizde bizde huzurluyuz” diyorlar.

Türk Dünyası Güçleniyor.

Çin korkusundan Uygur Türklerine baskı yapmaktan vaz geçiyor, kardeşçe geçinmeye çalışıyor.

Türkiye çağdaş, kalkınmış, modern laik Demokrat Hukuk ve Sosyal bir devlet olarak dünyanın en saygın devleti oluyor.

Yakında, çok yakında, az kaldı. İster inanın ister inanmayın. Yakında huzur dolu günler yaşayacağız.

Nisan birrrrrrr ! . . . . .

01.04.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com.

21 Mart 2018 Çarşamba

"ALDATANLAR-ALDANANLAR" - TÜMER DİYOR Kİ!.. Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ: 
ALDATANLAR 
VE 
ALDANANLAR!..
 Sevgili okurlar, toplumun yozlaşmasını, akıl tutulmasını, bilincin yitirilmesini, duyarsızlığını, ahlaki değerlerin yitirildiğini, görmekte ve yaşamaktayız.
Bunların nedenlerini araştırmamıza gerek de kalmıyor.
Nedenler ortada!
Son 15 yıldır bizleri kimler idare ediyor?
Siyaset nasıl işliyor?
Kimler bizlerle dalga geçiyor.
Kimler bizleri kandırıyor, aldatıyor?
Farkında mısınız, yoksa değilmisiniz?
Siyasi iktidarlar; halkın refahı, huzuru, ülkenin kalkınması, milli gelirimizin yükselmesi dâhil her konuda çaba harcamalıdırlar.
Harcıyor ve çalışıyorlar mı?
Son günlerde yaşanılan olaylar, alınan kararlar, çıkarılan yasalar karşısında Milletin aklı gitti, kayboldu, akıl tutulması yaşanıyor.

Algı operasyonu verimliliğini gösteriyor.
Ekonomik sıkıntı içerisinde yaşayan toplumun çoğunlukta olan kesimi, gelirimi nasıl, nereden arttırırım diye, 27 yaşındaki tombula paralarını kaptırıyor.
70 bin insan kandırılırken, seksen milyon insanın da hakkı yeniyor, haberimiz yok.
Şehrin en işlek otobüs durağının önüne vatandaş arabasını park ediyor, dörtlüleri yakıyor, çekip gidiyor. Durakta bekleyenler şaşkın bile değiller.
Belediye otobüsü durağa yanaşamıyor, yolun ortasından yolcuları almaya çalışıyor.
Kimsede çıt yok. Bazı yaşlı olanlar kızsa da yapabilecekleri bir şey yok.
Kadın yolda yürürken, birileri çantasını kapıyor kaçıyor, zavallı kadın yerlerde sürünüyor, millet seyrediyor.
Yaşlı ninem otobüse biniyor, gençler uyuma numarası ile gözler kapalı, kulaklıklarında cep telefonunun kulaklıkları takılı uyuyor, kimse uyandırmıyor.
Hırsızlık, talan, vurgun, yalan söyleme, dolandırıcılık, dilencilik arttıkça artıyor.
Sıkıntılı olan vatandaş iyi niyetinin kurbanı olmaya devam ediyor.

Uyanıklar, bu insanları çok çabuk kandırıyorlar.
Hadi, toplumun bir kesimi aldatılıyor, kandırılıyor, diyelim.
Vallahi ben ülkemizde yaşayan insanların % 90'ının aldatıldığına inanmaya başladım.
Aldatma fiziksel ve ruhsal olabilir.
Aldatanlar da aldatılma korkusu yaşayarak, paranoyak olurlar.
Aldatanları da mutlaka bir gün gelir bir başkası aldatır.
Günümüzde aldatma şartlarının tanımı çok değişti.
Facebook, internet, sosyal ortamlar ve iş ortamlarında aldatmalar.
Asıl önemli aldatmalar da ülkelerin birbirlerini aldatmalarıdır.
Hele ki siyasilerin seçmenlerini aldatmaları zirvededir.
Aldatmanın, kandırmanın tek sebebi vardır, menfaat ve çıkardır.
Aldatma denince, hemen kadının kocasını, kocanın karısını, sevgililerin birbirlerini aldatmaları akla gelir.

Halbuki aldatmak ve kandırılmak sadece bu değildir.
Aldatılmak kelimesinin arkasında kandırılmak vardır. Aldatmak isteyen insan, karşısındakini oyuna getirmek isteyerek, onu beklenilenin dışında kendi istediği davranışa yöneltmektir. Böylece, aldatılan kişi kandırılmış, oyuna getirilmiş, beklemediği ve hiç istemediği bir davranışa maruz bırakılmıştır.
Hiç dikkatinizi çekmiyor mu? Mağazalarda ki etiketlerin üzerinde hep 90 yazısı vardır.
Örneğin, bu elbise 190 lira 99 kuruş der. Göz göre göre bizleri kandırırlar, herkes de bunu bile bile yutar.
Aldatılma, kandırılmanın en kötü ve acı tarafı ülkenin geleceğinde halkın aldatılma ve kandırılması'dır.
Söylenen sözler ile yapılan icraatlar ayrı olunca, millet aldatılıyordur.
Şahsi aldatmalar, kişilerin kendisine zarar verir. Ancak, toplumun aldatılması, ülkenin topuna zarar verir.

Gerçekler ortadadır.
Herkes, kendi kendini sorgulamalı ve her şeye evet dememeli, haksız uygulamalarda sesini çıkarmalı ve birbirini uyarmalıdır.
Otobüs durağının önüne arabasını bırakan kişiye, vatandaş müdahale edebilmelidir.
Köpekler bile caddede karşıdan karşıya geçerken, yaya geçidinde yeşil ışığın yanmasını beklerken, insanlar kırmızı yanarken geçmeye çalışmakta, sağdan yürümeyip, soldan yürüyerek birbirlerine çarpmaktan zevk almaktalar.
Bilinçli olan toplumlar, yanlışlıkları daha iyi görür ve yaptıkları olumlu ikazlar ile toplumun düzenini kurabilirler.
Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmanın zamanı geldi de geçiyor.
Ahlaksızların, namussuzların, yalancıların, dolandırıcıların, hırsızların
Çoğaldığı bir dünyada, ahlaklı ve faziletli bir toplum olmak zorundayız.
Haksızlığa boyun eğmek, kandırılmaya, aldatılmaya göz yummak, başım belaya girer korkusu ile bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen toplum olmaktan vaz geçmemiz, haksızlıklara dur dememiz gerek.
Korkunun ecele faydası yoktur.
AHLAKLI, FAZİLETLİ, DUYARLI, BİLİNÇLİ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZE, VATANIMIZA, BAYRAĞIMIZA SAHİP ÇIKAN BİR MİLLET OLMALIYIZ.
ALDATILMA, KANDIRILMA, ALDATMA, KANDIRMA...
21.03.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com

5 Mart 2018 Pazartesi

"YERLİ VE MİLLİ OLMAK!.." - TÜMER DİYOR Kİ., Gazeteci-Yazar, ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ: 
YERLİ VE MİLLİ OLMAK
Sevgili okurlar, ne güzel bir söz değil mi?
Yerli olacaksın ve milli değerlere sahip çıkacaksın.
2019 da ki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın. Dediğine bakılırsa; “2019 seçiminin yerli ve milli olanlarla, ipi başka mahfillerin elinde bulunanlar arasında geçeceği açıktır. FETÖ’den PKK’ya kadar tüm aktörler bu çerçevede pozisyon almaktadır. Bizim yerimiz her zamanki gibi milletimizin yanıdır.” Diyerek. ‘’Sayın Bahçeli’nin yerli ve milli duruşunu özellikle vurgulamam lazım. Bu yerli ve milli duruşla birlikte inanıyorum ki ülkemizde bizi bölmek, ayrıştırmak isteyenler bu hedeflerine ulaşamayacaklar”, demiştir.
Bu konuşmasını TBMM’n de AK Parti grup toplantısında yapmıştır.
Geçmişte, karşılıklı birbirlerine söylenen hiç hoş olmayan hakaret vari sözler unutulmuş ve geride kalmıştır. Yerli ve milli olanlar bir araya gelmiş!
İşte siyaset böyle bir şeydir!.. 
Sevgili okurlar, 2019 da 3 seçim var. Bu seçimlerin yerli ve milli olanlarla yerli ve milli olmayanlar arasında geçeceğini söylemiş Cumhurbaşkanı R.T.E.
Demek ki Türkiye’de iki grup var, yerli ve milli olanlar olmayanlar.
Bu gruplar kimler? Cumhurbaşkanımız bu sözleri ile kimleri kastediyor acaba?
Muhalif partilerinden M.H.P. nin dışındaki diğer partiler yerli ve milli değiller mi?
Bu konuya C.H.P. başta olmak üzere, muhalefetteki partiler ne diyor?
AK Partiyi ve M.H.P.yi tutan vatandaşların dışında, diğer partileri tutan vatandaşlar yerli mi, milli mi, yoksa değiller mi?
Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ve yolundan gidenler hangi kategoride?
Evet’ciler yerli ve milli, hayırcılar yerli ve milli değil mi?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan herhalde bunları kastetmiyordur! Belki onun kastettiği başka şeylerdir.
Neyse biz siyasette nelerin kastedildiğini anlayamıyoruz.
Herkes kendi kendini değerlendirsin, yerli misin, milli misin, incele ve araştır kendini.
Bak bakalım Sen hangi kategoridesin.
Seçimlerde oyunu da ona göre verirsin. Yeter ki kendi aklını kullanarak oyunu ver. Ülkenin geleceğini ve torunlarının geleceğini düşün, kimsenin etki ve tesirinde kalmadan kullan oyunu.
Biz Gümrükçüler bir malı ithal ederken, menşeinin ne olduğunu araştırırız.
Yani hangi ülkede üretilmiş.
Gelen mal hangi ülkede üretildi ise o ülkenin yerli malı sayarız.
Eh bizler de Türkiye Cumhuriyetinde doğmuş, büyümüş, okumuş, iş sahibi, olmuş, aşımızı, işimizi, malımızı, mülkümüzü burada almış, burada oturuyor isek ve de Vatanımıza, milletimize, Bayrağımıza, yerli üretimimize, yerli mallarımıza sahip çıkıyorsak, herhalde yerli sayılırız.
Yerli olmak, kendi topraklarında üretilen ürünlere sahip çıkmak, tarihine, kültürüne, inancına, irfanına sahip çıkmak, ülkesinin topraklarını, madenlerini, yer altı ve yer üstü değerlerini, başkalarına satmamak, bulunduğu ve üzerinde yaşadığı toprakları korumak, kendi öz değerlerine sahip çıkmaktır.
Yerli malı, yurdun malıdır. Yerli üretimi arttırmak, fabrikaları kapatmak değil arttırmak yerliliktir.
Milli olmak ise milli kimliğimizle mümkündür. TC Kimliğini taşıyorsak, Türkiye Cumhuriyetinin milli vatandaşıyız.
Ayrıca Milli olmak; Milli ve manevi ortak değerlerimize, tarihimize, vatanımıza, dilimize, gelenek ve göreneklerimize dayalı olarak asırlarca oluşmuş milli bağlarımıza, bayrağımıza sahip çıkmaktır.
Düşmana karşı birlik ve beraberlik içerisinde olup, vatanın her karış toprağını canı pahasına korumak milli şuur içerisinde hareket etmektir milli olmak.
Türkiye Cumhuriyeti devletini korumak, yaşatmak, milli şefimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda gitmek milli olmaktır.
Ülkenin milli kuruluşlarına, milli değerlerine sahip çıkmak, yabancı kuruluşlara satmamak milli olmaktır.
Devletinin kurumlarında milli değerlere sahip çıkan kendi şahsi çıkarını değil devletinin çıkarlarını ön planda tutanlar millidir.
Bizi yönetenlerin de milli bir politika uygulaması hepimizi sevindirir. Ülkemizin ve milletimizin çıkarları her zaman ön planda olmalıdır. Milli iradeye hepimiz saygı göstermeliyiz.
2019 seçimlerini kazanabilmek için her türlü yasal tedbirlerin yasalar çıkarılarak alındığı bilinmektedir.
MHP ve AK Partinin tek vücut hareket etmesinin de sebebi bellidir. Devletin Bürokrasi kanadının çoğu MHP Bürokratlarının elindedir. Bahçeli bunları da korumak için, AK Parti ile beraber hareket ediyor denilebilir. Belki daha başka, bizlerin bilmediği sebepler de olabilir. Bahçelinin kendi kararıdır. Saygı duymak gerek.
İktidar partisinin aldığı tedbirler karşısında muhalefet partileri de bir araya gelip birleşemez iseler, geçmiş olsun, iktidar gene AK Parti’nindir.
Sandıklara sahip çıksanız, Yüksek Seçim Kurulunda kaybedersiniz. Sandıklara da sahip çıkılabileceğini pek sanmıyorum!
Mühürsüz oyların bile geçerli sayılacağı bir seçimde sandıklara hâkim olmak o kadar kolay olmasa gerek. Her sandıkta en az iki cesur yürekli kişilere ihtiyaç vardır.
15 Temmuz Darbe girişimini çok iyi değerlendiren AK Parti, şimdi de ordumuzun sınırımızın güvenliğini korumak amacıyla başlattığı Zeytin Dalı harekâtını da çok iyi değerlendirmektedir.
Türk milletinin milli ve manevi duyarlılığını çok iyi değerlendiren AK Parti, ordumuzun başarılı harekâtını da çok iyi değerlendirerek, halkın sempatisini üzerine çekerek, oyları toplayabilir.
CHP kendi içerisinde kaynamakta ve Atatürk’ün kurduğu parti olmaktan çıkarak altı okun değerini veremediğinden halkın belli kesimi güven duymamaktadır. . Tüzük tadilatında da çok şeyin değişeceği zannedilmemektedir.
İnatla CHP nin başında duran Kılıçdaroğlu’nun, CHP yi iktidara taşıması zor gözükmektedir.
Eğer CHP’ nin önderliğinde bütün muhalefet partileri AK Partinin MHP ile yaptığı ortaklık gibi bir ortaklık yapabilirlerse, belki o zaman seçimlerde başarılı olabilirler.
Şu an Türk Milletinin en büyük dileği, Zeytin Dalı harekâtının başarılı olması, lanet terörün kökünün kazınmasıdır. Ülkenin huzurlu bir ortama gelmesi, yoksulluğun son bulması, yerli üretimimizin artması, pahalılığın son bulmasıdır. Fabrikaların kapatılarak, işçilerin işsiz kalmaması, yabancıların ne olduğu belli olmayan ürünlerini yememize mecbur bırakılmamamızdır.
Bir de en büyük isteği Yerli ve milli olabilmemizdir.
Haydi, hep beraber yerli malı yurdun malı, her Türk bunu kullanmalı, diyelim ve yerli üretilen mallarımızdan başka malları almayalım. Yabancı mallara düşkün olmayalım. Ülkemizin her tarafında yiyecek, içecek malları satan yabancıların açtıkları yerlerden yiyecek ve içecek almayalım.
Yerli sanayimizi geliştirelim. Mustafa Kemal Atatürk’ün önem verdiği yerli ürünlerin üretilmesi için çaba harcadığı, kurduğu fabrikaları kapatmayalım, satmayalım.
Köylümüze, çiftçimize destek olalım.
Hayvancılığımız, dâhil, her türlü sebze, meyve üretimimiz artsın.
Buğdayımızı, pamuğumuzu, samanımızı ithal etmeyelim, ihraç edelim.
Yabancı şirketler ülkemizi işgal etmesin.
Yerli sanayimiz ve yerli ürünlerimiz artsın.
Milli eğitim politikamız uygulansın.
Çocuklarımıza verilen, yabancıların bize önerdikleri eğitim politikasından vazgeçilsin.
Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine kulak verelim. Onun kısa zamanda uyguladığı ekonomik kalkınmayı örnek alalım.
Şu sözlerine dikkat edelim:
“Milli tutumu ve üretimi artırmak, yatırımı geliştirmek, yatırımları verimli şekilde kullanmak devletin hedefidir.” “Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı.” “Yabancıya giden para, bir daha geri dönmez.
SON SÖZÜMÜZÜ DE GENE BÜYÜK ŞEF, DÜNYA LİDERİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN SÖZÜ İLE NOKTALAYALIM: 
“BİZ TÜRKLER, TARİH BOYUNCA HÜRRİYET VE İSTİKLAL TİMSALİ OLMUŞ BİR MİLLETİZ. TAM BAĞIMSIZLIK DENİLDİĞİ ZAMAN, DOĞAL, SİYASAL, MALİ, ADLİ, ASKERİ, KÜLTÜREL VE HER ALANDA TAM BAĞIMSIZLIK ANLAŞILIR.
BAĞIMSIZLIKTAN YOKSUN BİR ULUS, UYGAR İNSANLIK KARŞISINDA UŞAK OLMAKTAN KURTULAMAZ. BİLELİM Kİ, MİLLİ BENLİĞİNİ BİLMEYEN MİLLETLER BAŞKA MİLLETLERİN AVIDIR.”

05.03.2018
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com