“GENÇLİĞİNDE
KOT PANTOLON GİYEMEMİŞ, SEVGİLİSİNİN
ELİNDEN TUTUP, SİNEMAYA BİLE GİDEMEMİŞ!..”
AŞAĞIDAKİ
YAZIYI BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ, OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE YAZMIŞ. İNANILMAZ
GÜZEL VE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI İYİ DE YAPMIŞ.
Bu yazıda
yazılanlara eklenecek çok şey var. Ancak, bir ortaokul öğrencisinin Atatürk’ü
anlaması ve bu yazıyı büyüklerine ve de Atatürk’ü anlamak istemeyenlere ders
verircesine okulunun duvar gazetesine cesaretle yazması takdire şayandır.
Watsap’tan
tarafıma gönderilen kendisi küçük ama görüşleri ve düşünceleri büyük
öğrencimizin yazısını aşağıda sizlere aktarmak istedim.
Belki
okuyup ta ders alanlar olur.
Gencimiz
diyor ki: “Bu ülkede, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin himayesinde yaşayan
her insanın bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan ATATÜRK’TÜR…
(Buna
itiraz eden var mı?)
Atatürk’ün
öğrencisi yazmaya devam ediyor:
Gençliğinde
kot pantolon giyememiş. (Atatürk’ten bahsediyor.)
Sevgilisinin
elinden tutup hâsılat rekorları kıran bir sinema filmine gidememiş…
Burada bir
de biz ekleme yapalım. “Diskolara, eğlence yerlerine de gidememiş.”
Padişah
ona Trablusgarp Cephesi’nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, fırst class
koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş…
Halkına
bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedes’lerle
gezememiş.
(Yüzlerce
polis ve koruma eşliğinde, en lüks arabalarla, Anadolu’yu gezememiş ve slayt,
TV.yon gösterileri ile de devrimlerini halka anlatamamış, ancak buna rağmen tüm devrimlerini
gerçekleştirmiş büyük lider.)
Anadolu’yu
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak basan ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi de yokmuş…
Kazandığı
her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon
kızlar da yokmuş…
Tarih
kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir’den denize döktükten sonra timsah
yürüyüşü de yapmamışlar…
Ülkesinde
yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı
gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan
öğrenememiş!
Atatürk
için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet Paşa için Safiye Ayla’dan
bir istek parçası isteyemeden gitti…
Lozan
Zaferi’nden sonra veya Cumhuriyet’in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara
kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı.
Evinin
balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı. Atatürk’e acıyorum…
Sen kalk,
dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip
tek kadınla evlilik sistemini getir. (Bir de onlara seçme ve seçilme hakkını
dünya’da ilk sen tanı)
Aaaah ,
ah… Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip, rock yapmak, babasının
mersedesini alıp şöyle bir Emirgan turu çekmek dururken… Bunları yapmadı,
yapamadı Atatürk… Keyif çatmadı… Yan gelip yatmadı… Vatan topraklarını satmadı…
Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı…
İŞTE ONUN
İÇİN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK. HER FIRSAT ELİNDE VARDI. (BAŞKAN’DA OLURDU, PADİŞAH
DA OLURDU) O İSE SADECE BU MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞINI İSTEDİ.
TÜM
HERŞEYİNİ VATANI VE MİLLETİ İÇİN HARCADI. NE AKRABASINA VE NE DE YAKINLARINA EN
KÜÇÜK BİR MİRAS BIRAKMADI, HEPSİNİ DEVLETİNE BIRAKTI.
BÜTÜN SUÇU
İSE 2 KADEH RAKI İÇMEKTİ O KADAR…
Genç
öğrencimiz içinden gelenleri bildiği kadarı ile kaleme alıp, yazmış.
Atatürk o
kadar çok şey söylemiş ve yapmıştır ki, onları yazmakla bitiremezsiniz. Kısacak
ömründe, halkının huzur ve refahı için çok şeylere imza atmıştır.
İki kadeh
rakısına takılan zihniyet, şunu bir türlü idrak edemiyor. Arapça yazılan
Kuran-ı Kerimi halkının anlaması için cebinden yaptığı masrafla Kuran-ı Kerimin
Türkçe Mealini Elmalılı Muhammed Hamdi
Yazır’a yaptırmış ve bütün Anadolu’ya dağıttırmıştır. Okuyun da anlayın
diye.
Atatürk’ü
dünya anladı, biz anlayamadık. O’nun eserlerinin üzerinde oturuyoruz.
Bağımsız
ve hür yaşıyorsak, kime borçlu olduğumuzu hiçbir zaman unutmamamız gerek.
Mecliste
tartışılan ve kabul edilmesi halinde ülkenin hangi mecralara sürükleneceği
meçhul olan bir Anayasa yürürlüğe konmaya çalışılıyor.
Olayları
iyi değerlendirmek, araştırmak, gerçekleri görerek kararını vermek her Türk
vatandaşının görevidir.
İki kadeh
rakı’yı eleştirmek yerine ülkenin geleceğini düşünmek çok daha yerinde olur
kanısındayız.
İSLAM
DİNİ’NİN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK VE AHLAKLI YAŞAMAKTIR.
16.01.2017
Zekeriya Tümer
Ulusalhaber1881@gmail.com