31 Aralık 2024 Salı

Tümer Diyor ki: Yeni yıla girerken umutlar tükenmesin

 TÜMER DİYOR Kİ: 


TÜMER DİYOR Kİ: UMUTLAR TÜKENMESİN

2024’ü çile ve acılarla geride bırakıp, 2025’e girerken ben de mutlu bir akşam geçirmek istiyorum. Siz istemez misiniz? Bu Noel kutlaması falan değil, dünyanın ekseninde dönerek 365 günü tamamlayıp, yeni bir 365 güne başlamanın sevinci. Bu sevinci yaşamak istiyorum  gerçekten. 

Hepinizin , “Tümer bey, amca, dayı, dede, arkadaşım, dostum, elbet ben de isterim ama nasıl?” diye dediğini duyar gibiyim. Çocuklarım aç, hanıma hediye alamadım, çocuklarıma da alamamanın üzüntüsü beni kahrediyor. Asgari ücret artmış diyorlar, ama asgari geçim parası nerede? Emekliler yaşam savaşı verirken, hakkın, hukukun ayaklar altına alındığı bir dönemde yeni bir yıla umutla girmeyi nasıl düşünebilirim?

Eskiden ne güzeldi kutlamalar. Fakirdik, yoksulduk ama mutluyduk. Hindi kızartamasak da tavuk kızardığında bile sevinçle karşılıyorduk. Şimdi soframızda tavuk da yok. Portakal, mandalina, elma, armut da yok. Çerez dersen, hiç yok! Bir kadeh rakı içeyim dersen, imkansız.

Eskiden parası olan gazinolarda, eğlence merkezlerinde eğlenirdi. Biz gidemezdik ama saatin 24:00 olmasını beklerdik. Neden mi? Dansöz çıkacak diye. Televizyonda Emel Sayın, Zeki Müren gibi sanatçıların şarkı söylediğini dinlemek bile mutlu ederdi. Bazen de kendimiz çalar, kendimiz oynardık. Konu komşu bir araya gelir, tombala oynar, fır döndü çevirir, lokma tatlısını yer, kahkahalarla güler, eğlenirdik. Yılda bir kere de olsa stresimizi atardık. Şimdi nerdee!..

Yarın ne yapacağım, nasıl iş bulacağım, bu parayla çocuklarımı nasıl geçindireceğim, kiramı, elektrik, su, doğalgazı nasıl ödeyeceğim? Bunları düşünmekten gülmeyi, eğlenmeyi unuttuk. 

Tabii belli kesimler bu akşamı öyle eğlenceli sofralarda geçirip, tıka basa yiyerek, dans ederek kutlayacaklar ki, bizler de gazetelerden, televizyonlardan ağzımızın suyu aka aka seyredeceğiz. Biz tombala bile oynayamayacağız.

Bir yıl daha yaşlandık, 8.760 saat, 525.600 dakika, 31.536.000 saniye geçti. Boş ver, Tümer amca. Biz yeni yılı kutlamayalım. Kim nasıl kutlarsa kutlasın. Sonuçta hepimiz öbür tarafa çıplak gideceğiz. Yine de şunu diyelim: 2025 yılı inşallah ülkemiz, milletimiz ve dünyamız için hayırlı olur.

Belki küçük bir şeyle mutlu olabiliriz.

Kesinlikle, küçük şeylerle bile yeni yıla umutla girebiliriz. Belki bir dostla sohbet etmek, aileyle bir araya gelmek ya da en sevdiğimiz bir yemeği hazırlamak bile yeter. Önemli olan ruh halimiz ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz zaman. Umut her zaman yanımızda, yeter ki ona odaklanalım. 2025'in hepimize güzellikler getirmesini umalım!

Sevdiklerimizle geçirdiğimiz zaman, hayatımızdaki en değerli anlardan biridir. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu anladığımızda, o anları daha çok değerli kılmak istemeliyiz. Küçük sohbetler, birlikte yapılan basit aktiviteler bile bize mutluluk katıyorsa bunları yapalım. Sevdiklerimizle olan bağlarımız, zorluklar karşısında bize güç vermeli. Her anı değerlendirmek ve sevdiklerimizle güzel anılar biriktirmek, hayatın tadını çıkarmanın en iyi yolu.

GENE DE UMUTLARIMIZI YİTİRMEYELİM. 2025 YILINDA DAHA ÇOK ÇALIŞALIM VE BAŞARILI OLMAYI BAŞKALARI YAKALAMIŞSA SİZLERDE YAKALAYABİLİRSİNİZ.

2025 YILINIZ KUTLU YAŞAMINIZ MUTLU OLSUN.

13 Eylül 2024 Cuma

TÜMER DİYOR Kİ: TOPLUM NASIL ÇÜRÜR, BÖYLE ÇÜRÜR.

 

TÜMER DİYOR Kİ: 

HAYATIN İÇİNDEN

ASIL SUÇLU SİZLERSİNİZ!

SOSYAL MEDYADAN TARAFIMA GÖNDERİLEN PROF.DR. SEMERCİ’NİN YAZDIĞI YAZI DİKKATİMİ ÇEKTİ.

GERÇEKTEN BU KONU ÇOK ÖNEMLİ. HEMEN HEMEN BÜTÜN ANNE VE BABALAR KENDİ YETİŞTİRDİKLERİ ÇOCUKLARA KIZARLAR.

SEN ADAM OLMAZSIN. SANA SAÇIMI SÜPÜRGE YAPTIM, YEMEDİK YEDİRDİK. HİÇ BİRŞEYDEN SENİ MAHRUM ETMEDİK. NANKÖR. SEN ADAM OLMAZSIN VS. SÖYLENİP DURURLAR

ÇOCUKTA NE DER, TEK KELİME. BEN KENDİM İSTEMEDİM BU DÜNYAYA GELMEYE. SİZ GETİRTTİNİZ. DOĞURMASAYDINIZ. BANA BAKMAYA MECBURSUNUZ.

ŞİMDİ PROFOSÖRE GELEN ŞİKAYETLERİ İNCELEYELİM. BAKALIM ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARINDAN NASIL ŞİKAYET EDİYORLAR.

MADDE 1- 32 YAŞINDAKİ OĞLU İÇİN ANNE ŞİKAYET EDİYOR.

OĞLU İÇİN KONUŞUYOR. “DOĞRU DÜRÜST OKUMADI AMA OKULU BİTTİ.” ÇOCUK OKUMUŞ İŞTE. OKULUNU BİTİRMİŞ, DİPLOMASINI ALMIŞ. DOĞRU DÜRÜST OKUMADI DEMEKLE NEYİ KASTEDİYORSUN. DOKTOR MU OLMASINI İSTİYORDUN, MÜHENDİS Mİ, NE İSTİYORDUN? SEN ÇOCUĞUNUN NEYE MEYİLLİ OLDUĞUNU, İÇİNDEKİ DUYGULARI, ÇOCUĞUNUN KABİLİYETİ HANGİ YÖNDE OLDUĞUNU TESPİT EDİP ONU MU DESTEKLEDİN, YOKSA KENDİ ZEVKİN VE ARZUN OLSUN DİYE ÇOCUĞU YOK ŞU OKULA GİT, YOK BU OKULA GİT, YOK ŞU MESLEĞİ SEÇ, YOK BU MESLEĞİ SEÇ DİYE Mİ ZORLADIN. SANA ANNEN BABAN BÖYLE Mİ YAPTI DA SEN DE ÇOCUĞUNA AYNI ŞEYLERİ UYGULUYORSUN.

ANNE DEVAM EDİYOR. “ŞİMDİ DE İŞ BEĞENMİYOR. BULDUĞUMUZ İŞLERE YORUCU, BANA YAKIŞMAZ, BU PARAYA ÇALIŞILIR MI’ GİBİ GEREKÇELERLE GİTMİYOR. BÜTÜN GÜN EVDE. ‘ONU GETİR, BUNU AL’ ŞEKLİNDE EMİRLER VERİYOR. YAPMAK İSTEMEDİĞİMİZDE ‘BENİ DOĞURDUNUZ, YAPMAK ZORUNDASINIZ, ÇOCUĞUNUZ DEĞİLMİYİM?’ DİYOR. DİRENİRSEK ÜSTÜMÜZE YÜRÜMEYE BAŞLIYOR. ARTIK KORKUYORUZ. NE YAPABİLİRİZ.

YA ŞÜKRET Kİ EVDE. BU GENÇ DELİKANLI, SİGARA İÇECEK, KIZ ARKADAŞLARI OLACAK, ONLARLA BİRYERLERE GİDİP OTURACAK, HERGÜN ONA OKKALI HARÇLIK VERMELİSİNİZ, GEÇMİŞTE VERDİNİZ ZATEN ONU TEMBELLİĞE SİZ ALIŞTIRDINIZ. TABİİ BEĞENMEZ BU ÇOCUK HER İŞİ. NİYE BEĞENSİN. OKULUNU SİZ SEÇTİNİZ. BU OKULU BİTİRİRSEN BU MESLEK İYİ, DEDİNİZ, YA DA ÇOCUK HERHANGİ BİR ÜNİVERSİTE BİTİRSİNDE HANGİSİ OLURSA OLSUN, DEDİNİZ. AMACINIZ ETRAFA AKRABALARA, KONUYA KOMŞUYA HAVA ATMAK. BAK BENİM OĞLUM ÜNİVERSİTEYDE OKUYOR DİYE BÖBÜRLENMEK. ÇOCUĞUNUZUN HANGİ MESLEĞE MEYLİ VAR, HİÇ İNCELEDİNİZ Mİ, YADA ÇOCUKKEN BİRİLERİNİN YANINA VERİP, ÇALIŞMA HAYATININ NASIL OLDUĞUNU ANLAMASI İÇİN ÇABA HARCADINIZ MI? ELBETTE OKULUNU BİTİREN ÇOCUK KENDİNİ DEV AYNASINDA GÖRÜYOR VE BİTİRDİĞİ OKULA GÖRE BİR İŞE GİRMEK İSTİYOR. İŞ YOK. HEMEN HEMEN HERKES YÜKSEK OKUL MEZUNU YA DA ÜNİVERSİTE MEZUNU. HER YIL KIYAMET KADAR GENÇ OKUL BİTİRİYOR. BİTİRDİLKERİ OKULA PARALEL İŞLER VAR MI YOK. ÜLKENİN DURUMU BELLİ. BASİT DEDİĞİMİZ MESLEKLER YOK OLDU. HERKES ÜNİVERSİTE MEZUNU OLARAK EFENDİ OLDU. EVDE AMPULÜ DEĞİŞTİREMEYEN BİR NESİL BÖYLECE YETİŞTİ. BU ÇOCUK TA İŞ BEĞENMEZ. ADAM ÜNİVERSİTE BİTİRMİŞ. KARİYER SAHİBİ OLMUŞ. KENDİNİ ÖYLE HİSSEDİYOR. BEĞENMEZ HER İŞİ. SEN ONA GEÇMİŞTE BUNLARI ANLATTIN MI? ÇOCUĞUN  PARA KAZANMANIN ÇEŞİTLİ YOLLARI OLDUĞUNU ANLATTIN MI? EĞİTTİN Mİ? ÜLKENİN İÇİNDE BULUNDUĞU KOŞULLARA GÖRE HAREKET ETTİNİZ Mİ? ETMEDİNİZ.

EVDE OTURAN ERKEK ADAM DA, EVDE BULUNAN KIZKARDEŞİNE DE, ANNESİNE DE HÜKMEDER. ERKEK YA, BANA HİZMET EDİN DER. NE DE OLSA ERKEK HOBİSİ VARDIR. BABADAN, DEDEDEN, GENLER GEÇMİŞTİR.

YAPMAK İSTEMEDİĞİNİZDE KOLAY YOLU SEÇERLER ÇOCUKLAR. KENDİ ZEVKİNİZ İÇİN BENİ DOĞURMASAYDINIZ, BANA BAKMAK ZORUNDASINIZ DERLER VE ÇIKARLAR. ELBETTE BAZI ŞEYLERİ İDRAK EDEMEZLER, ETSELERDE İŞLERİNE GELMEZ. EVLİLİK DE BİR KADER İŞİDİR, ÇOCUKLARIN DÜNYAYA GELMESİ DE. HER CANLI DİŞİ DOĞURUR. YAVRULARI KÜÇÜKKEN ONLAR İÇİN KORUYUCU MELEK OLUR. HAYVANLARA BAKIN. KÜÇÜKKEN YAVRULARINI NASIL KORURLAR. AMA ONLAR BELLİ YAŞA GELİNCE BIRAKIRLAR KENDİ YAŞAMLARINI KENDİLERİ İDAME ETTİRSİN DİYE ONLARI YALNIZ BIRAKIRLAR. ANCAK ONLARA DA KENDİ YAŞAMLARINI İDAME ETTİRECEK TECRÜBEYİ DE VERİRLER. PEKİ İNSAN OLAN ANNE VE BABA BUNLARI KENDİ ÇOCUKLARINA VERİYOR MU? VERSE İDİ BU 32 YAŞINDAKİ DELİKANLI MUTLAKA BİR İŞ BULUR, ÇALIŞIRDI. AVRUPA İNSANLARINA KIZIYORUZ, ÇOCUKLARINI 18 YAŞINDAN SONRA HAYATIN İÇİNE SOKTUKLARI İÇİN. YA BİZ ANNE VE BABALAR BÖYLE MİYİZ. HELE BİRDE BABA İYİ KAZANIYOR, DURUMLARI İYİ İSE, ÇOCUĞU EL BEBEK, GÜL BEBEK BÜYÜTÜRLER VE AÇLIĞIN, YOKLUĞUN NE OLDUĞUNU O ÇOCUK ANLAMAZ. BURADA KABAHAT ÇOCUKTA DEĞİL. ANNE VE BABALARDA.

ANNE DİYOR Kİ, DİRENİRSEK ÜSTÜMÜZE YÜRÜYOR. KABAHAT KİMDE. AHLAKI, TERBİYEYİ, SAYGIYI VEREBİLSEYDİNİZ, BUNU YAPAR MIYDI? AMAN ÇOCUK ÜZÜLMESİN, AMAN, AĞLAMASIN, AMAN AMAN. DEDİNİZ VE ÇOCUĞU BÖYLE YETİŞTİRDİNİZ. SEN KENDİN ANNE VE BABANA BU SAYGISIZLIĞI YAPABİLDİN Mİ? YAPTIN MI? YAPTIYSAN ZATEM ÇOCUĞUN SENDEN ÖĞRENMİŞTİR. YAPMADI İSEN BU SAYGIYI VEREMEMİŞSİN DEMEKTİR. SUÇLU SENSİN!

PROFOSÖRE BİR BAŞKA ANNE BENZER ŞEYLER ANLATMIŞ. BUNUN ÇOCUĞU 16 YAŞINDA OĞLAN. TAM HORMONLARININ ZİRVE YAPTIĞI DÖNEM. TEHLİKELİ BİR YAŞ.

ANNE DİYOR Kİ, “ÇOCUK ÖZEL ŞOFÖRLE OKULA GİDİYOR, HAFTALIK HARCAMASI ASGARİ ÜCRETTEN FAZLA, KREDİ KARTI İLE İSTEDİĞİNİ ALABİLEN, BUNLARI AZ GÖREN, OKULUNU NASILSA PARA İLE BİTİRECEĞİNE İNANAN. BABASININ İŞİNİN ONU BEKLEDİĞİNİ, BU NEDENLE GENÇLİĞİNİ. ÇALIŞARAK GEÇİRMESİNİN ANLAMSIZ OLDUĞUNU SÖYLEYEN, SABAHLARA KADAR BARLARDA GEZEN, KIZDIĞI ZAMAN KENDİSİNE KÜFÜR EDEN, EL KALDIRAN BİR ÇOCUK.

BUYURUN ALLAH AŞKINA. ANNE ÖVÜNEREK BUNLARI ANLATIYOR. YA SEN KENDİ ELLERİNLE PSİKOPAT YARATMIŞSIN. BELANIZI BULMUŞSUNUZ. BÖYLE O KADAR ÇOK AİLE VAR Kİ, BU ÇOCUKLARDA KABAHAT YOK. ONLARI BU HALE GETİREN SİZLERSİNİZ. İŞ Mİ YAPTIĞINIZI ZANNEDİYORSUNUZ? ÇOCUĞU 16 YAŞINA KADAR PARAYA BOĞMUŞSUNUZ. ÇOCUK SİZİN VERDİKLERİNİZİ ALDI. BU ÇOCUKTAN BAŞKA NE BEKLEYEBİLİRSİNİZ. DAHA O EN İYİ ARABA İSTEYECEK, ARABASI İLE KIZLARA HAVA ATACAK. GEZMEYİ TERCİH EDECEK. HİÇ KÜÇÜKKEN BABASI ONU ALIP İŞ YERİNE GÖTÜRDÜ MÜ. ÇIRAK OLARAK BİR YERE VERİP, BİR BAŞKA PATRONUN EMRİNDE ÇALIŞMASINI SAĞLADI MI. HERŞEYİNİZ OLSA DA ARADA BUGÜN YEMEK YOK, SOĞAN EKMEK YİYELİM DEDİNİZ Mİ? ÇOCUK AÇLIK NEDİR BİLİYOR MU? BABASININ HANGİ ZORLUKLARLA PARA KAZANDIĞINI ANLATTINIZ MI? GERÇİ ŞU AN ÇOK KOLAY PARA KAZANAN, MİLYONLARLA, MİLYARLARLA OYNAYAN ÇOK BABALAR VAR. BU BABALARIN EVLATLARI DA BÖYLE OLUR.

PROFOSÖRE BİR BABA DA, 14 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUNUN KENDİSİNİ YARALADIĞINI AĞLAYARAK ANLATIYOR VE BENZER BİR ÖYKÜYÜ AKTARIYOR.

ANNE VE BABALARIN HEPSİNİN SON CÜMLESİ HEMEN HEMEN BENZERDİR DİYOR PROFOSÖR DR.Bengi Semerci. “DOĞDUĞUNDAN BERİ BİR DEDİĞİNİ İKİ ETMEDİK, KORUDUK, SEVDİK, HİÇBİRŞEYİNİ EKSİK BIRAKMADIK, NİÇİN BÖYLE OLDU?”

BU SORUYU KENDİNİZE SORMANIZ GEREK.

ELBETTE ZENGİN VE VARLIKLI ÇOCUKLARIN BAZI AVANTAJLARI OLUR. OLMALI DA. ANCAK ANNE VE BABALAR BU AVANTAJLARI KULLANDIRIRKEN ONUN HER İSTEDİĞİNE DE EVET DEMEMELİ. ÇOCUĞU PARAYA, OYUNCAKLARA BOĞMADAN ORTA HALLİ BİR İNSAN GİBİ HAREKET ETMELİLER.

ÇOCUKLARA HAYAT DERSİ VERİLMELİ. BUNLARI SADECE ANNE VE BABALAR DEĞİL EĞİTMENLERDE YAPMALILAR.

PROFOSÖR DR.BENGİ SEMERCİ DİYOR Kİ: ANNE VE BABALARIN ÇOCUKLARINA ZAMANI GELMEDEN ALINANLARIN VE İZİN VERİLEN DAVRANIŞLARIN, ONLARIN GELİŞİMİNE VE TOPLUMA NASIL ZARAR VERECEĞİ OLMALIDIR. DOĞRU SÖYLÜYOR.

BENGİ SEMERCİ DİYOR Kİ: “ÇEVREYE VE KENDİNE ZARAR VERİCİ DAVRANIŞLARIN OLMASI, HERKESİN KENDİSİNE BORÇLU OLDUĞUNU DÜŞÜNEN VE BU NEDENLE İSTEKLERİNİN HEMEN  VE EKSİKSİZ YERİNE GETİRİLMEİNİ İSTEYEN, YAPILMADIĞI ZAMAN SALDIRGANLAŞAN,  EMEK SARF ETMEYEN, SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEYEN KİŞİLERİ 18 YAŞIN ALTINDALARSA ‘DAVRANIM BOZUKLUĞUYLA, ÜSTÜNDE İSE ‘ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞUYLA TANIMLIYORUZ.

YAYGIN OLARAK BİLİNEN ADI İLE BU KİŞİLERE ‘PSİKOPAT’ DİYORUZ.

DİYOR PROFOSÖR.  Devamla da son yıllarda bu sorunlarla ilgili başvuruların gittikçe arttığından bahsediyor.

“sorumsuz ve doyumsuz çocuk” nasıl oluyor  ANNE VE BABA BUNLARI NASIL BU HALE GETİRİYOR.

PROF.ER.BENGİ SEMERCİ’NİN TEŞHİSİNE BİR BAKALIM.

“DOĞDUĞUNDAN BERİ BİR DEDİĞİ İKİ EDİLMEYEN, HER İSTEDİĞİNE KAVUŞAN, İSTEĞİNİN YAŞI İLE UYUMLU OLUP OLMADIĞINA BAKILMAYAN, EMEK SARF ETMEDEN, DEĞERİNİ BİLMEDEN ALINANLARI, YAPILANLARI HAK GÖREREK YETİŞEN  BİR ÇOCUĞUN; SORUMLULUK SAHİBİ, DOYUMLU, ÇALIŞARAK KAZANMANIN ERDEMİNE İNANAN, BİR ŞEYLERİ ELDE ETMEK İÇİN EMEK SARFETMESİ GEREKTİĞİNİ BİLEREK ÇALIŞAN BİR BİREY OLMASINI BEKLEMEK MÜMKÜN MÜ?

AVRUPALI VE AMERİKALI AİLELERİ ‘ÇOCUKLARINA BAKMIYORLAR, YAZLARI ÇALIŞMALARINI İSTİYORLAR’ DİYE KÖTÜLEYENLERİN DÜŞÜNCELERİNİ GÖZDEN GEÇİRMELERİNDE YARAR VAR.

ÇOCUKLARIMIZI SEVMEKLE ONLARI DOĞRU YETİŞTİRMEK ARASINDAKİ FARKI ANLAMAMIZA YARDIMCI  OLUR, DİYE DAHA ÖNCE DE YAYINLADIĞI ‘GELECEĞİN PSİKOPATLARINI YETİŞTİRME’ YOLLARINI TEKRAR YAZMIŞ.

BAKIN BURASI ÇOK ÖNEMLİ . EĞER SİZLER ÇOCUKLARINIZI GELECEĞİN PSİKOPATI YAPMAK İSTİYORSANIZ ŞU ŞEKİLDE DAVRANMAYA VE ÇOCUKLARINIZI YETİŞTİRMEYE DEVAM EDİN.

-DAHA KÜÇÜKKEN ÇOCUĞA İSTEDİĞİ HER ŞEYİ VERMEYE BAŞLAYIN! BU ŞEKİLDE O, HERKESİN ONUN GEÇİMİNİ SAĞLAMAK ZORUNDA OLDUĞUNA İNANACAKTIR.

- KÖTÜ SÖZLER SÖYLEDİĞİ ZAMAN GÜLÜN! BÖYLECE O KENDİSİNİN AKILLI OLDUĞUNA İNANACAKTIR.

- ONA DÜŞÜNMEYİ VE BEYNİNİ KULLANMAYI HİÇ ÖĞRETMEYİN! 21 YAŞINA GELİNCE KENDİ KARARLARINI,KENDİSİ VERSİN  DİYE  BEKLEYİN!

-YERDE BIRAKTIĞI HER ŞEYİ KALDIRIN; KİTAPLARINI, AYAKKABILARINI, KIYAFETLERİNİ..

ONUN İÇİN HER ŞEYİ SİZ YAPIN Kİ O, BÜTÜN SORUMLULUKLARINI BAŞKALARINA YÜKLEMEYE ALIŞSIN!

-          ONUN GÖZÜNÜN ÖNÜNDE SIK SIK KAVGA EDİN Kİ AİLE BİR GÜN PARÇALANIRSA ÇOK FAZLA ÜZÜLMESİN.

-          -ONA İSTEDİĞİ KADAR HARÇLIK VERİN Kİ HİÇBİR ZAMAN KENDİ PARASINI KAZANMANIN NE OLDUĞUNU ÖĞRENMESİN,

-          YİYECEK, GİYECEK VE KONFORLA İLGİLİ BÜTÜN ARZULARINI YERİNE GETİRİN Kİ, İSTEDİKLERİNE ULAŞMAK İÇİN ÇALIŞMAK GEREKTİĞİNİ ÖĞRENMESİN.

-          KOMŞULARA, ÖĞRETMENLERE, POLİSLERE KARŞI DAİMA ONUN TARAFINI TUTUN Kİ, ONLARIN HEPSİNE KARŞI PEŞİN HÜKÜMLERİ OLUŞSUN.

-          BÜTÜN BUNLARI VE BENZERLERİNİ YAPARAK YETİŞTİRDİĞİNİZ ÇOCUĞUNUZ BİR GÜN SUÇ İŞLERSE, KENDİSİNDEN ÖZÜR DİLEYİN! AMA ONU FELAKET DOLU BİR HAYATA HAZIRLADIĞINIZ İÇİN KENDİNİZE TEŞEKKÜR ETMEYİ İHMAL ETMEYİN! DİYOR Prof.Dr.Bengi Semerci.

-          Evet sevgili anne ve babalar. Olay çok vahim. Şu an ülkemizde neler oluyor gözler önünde.  ÇOCUKKEN İYİ TERBİYE ALMAMIŞ, ÖRF VE ADETLERİNİ BİLMEYEN VE BİRDE BAĞNAZ FİKİRLERLE KAFASI DOLU OLARAK YETİŞMİŞ PSİKOPATLARIN ÇOCUKLARA TECAVÜZ ETTİKLERİNE, KENDİ PSİLİKLERİNİ ÖRTMEK İÇİN GENCECİK YAVRULARI ÖLDÜRDÜKLERİNE, KIZLARA, KADINLARA SALDIRDIKLARINA, DÖVÜP, SÖVDÜKLERİNE, ÖLDÜRDÜKLERİNE ŞAHİT OLDUĞUMUZ GİBİ, KOLAY YOLLARDAN PARA KAZANANLARI, HALKI DOLANDIRANLARI DA GÖRÜYORUZ.

-          TOPLUM NASIL ÇÜRÜR, BÖYLE ÇÜRÜR.

-          BURADA ANNE VE BABALARA ÇOK İŞ DÜŞÜYOR.

-          BENİM GENÇLİĞİMDE HİÇ BÖYLE ŞEYLER OLMAZ, BU GENÇLİK NEREYE GİDİYOE DİYE GENÇLERİ DE SUÇLAMAK YANLIŞ. O GENÇLERE GELECEĞİ BIRAKAN BİZLERİZ. BAYRAK YARIŞINI HATIRLAYIN. YARIŞTA BAYRAK ELDEN ELE GEÇER VE BİTİŞ ÇİZGİSİNE KADAR TAŞINIR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK NE DEMİŞ. MUASSIR MEDENİYET SEVİYESİNE ÇIKILACAK, DEMİŞ. BENİM NACİZ VÜCUDUM ELBET BİRGÜN TOPRAK OLACAKTIR, TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR DEMİŞ. PEKİ BU SÖZÜ NASIL TUTACAĞIZ, GELECEK GENÇLERİN DİYORUZ. BİZ GENÇLERE NASIL TESLİM EDECEĞİZ Kİ, ONLARDA ONLARDAN SONRA GELENLERE TESLİM ETSİNLER.

-          BAKIN 21 YAŞINDA BİR GENCİN YAZMIŞ OLDUĞU MEKTUBU DA BURADA SİZLERE OKUMAK İSTİYORUM.

-          İNŞALLAH VU VİDEO İZLENİR, BEĞENİLİR VE ABONE OLUNUR. MERAK ETMEYİN HEPSİ ÜCRETSİZ. HİÇBİR ÜCRET ALINMIYOR. SADECE DESTEK OLMUŞ OLUYORSUNUZ.

-          EVET ŞİMDİ SİZE 21 YAŞINDAKİ GENCİN İBRET ALINMASI GEREKEN MUHTEŞEM YAZISINI OKUYORUM.

-          “BEN 21 YAŞINDA BİR ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİYİM. YAZILARINIZI FIRSAT BULDUKÇA OKUYORUM. (BİR GAZETECİNİN YAZIARINI OKUMAKTA VE ONA HİTABEN YAZMIŞ BU YAZIYI)

-          “GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?”

30 Ağustos 2024 Cuma

30 Ağustos zafer bayramı kutlu olsun.

TÜMER DİYOR Kİ: 

Bizler, Türk ulusu, 30 Ağustos'un mana ve önemini idrak eden, bizlere hürriyetimizi kazandıran, esaretten kurtaran, bugünleri yaşamamıza vesile olan başta Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları ile, vatanı için, bizlerin geleceği için canını feda eden yiğit ve cesur insanlarımızın kıymetini bilen, onlara minnet borcu olduğunu idrak edenlerin bayramı 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI. KUTLU OLSUN. 

Bugün, Türk milletinin tarih sahnesinde kazandığı iki büyük zaferin yıl dönümünü gururla anıyoruz. 

26 Ağustos 1071'de Sultan Alparslan komutasında kazanılan Malazgirt Zaferi ve yine 26 Ağustos 1922'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlatılan ve 30 Ağustos'da zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz. 9 Eylül 2022 de de İzmir'den Yunan askerinin denize dökülmesi ve İzmir'in kurtarılması. 

İstiklal Savaşının önemini idrak edemeyenler maalesef halen içimizde haince milli kahramanlarımıza dil uzatmaktalar. Elbette bu bayramlar onların bayramı olamaz. 

Gençler, çocuklar ulu önder Mustafa Kemal'in "ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR. İLERİ" sözünü hatırladınız mı? Büyük komutan olmak öyle kolay değildir. Kararları isabetli olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk mağlubiyeti kabul etmeyen, kazanmayı hedefleyen büyük komutandı. 26 Ağustosu ise neden seçmiştir. Malazgirt Zaferinin kazanıldığı günü seçmiştir. Yeni bir zafer de bugün kazanılmak üzere başlamıştır. 

Atatürk, Nutuk'ta düşmanları yurdumuzdan atmak için savaşa nasıl hazırlandıklarını anlatır. 

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Batı Cepheleri komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir gizlilik içerisinde Büyük Taarruz'un planını hazırlarlar. 

26 Ağustos 1922 tarihinde Türk ordusu taarruza geçmek için karar alır. Osmanlı Padişahı İstanbul'da oturmaktadır ve koskoca Osmanlı İmparatorluğu bitmiş, tükenmiş ve Anadolu'nun bir çok yerleri işgal edildiği gibi İstanbul'da İngiliz, Fransız, İtalyan birlikleri tarafından işgal edilmiş bir durumdadır. Padişah ve etrafındakiler Mustafa Kemal'in başarılı olup olamayacağını merakla beklemektedirler. 

Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak, İsmet Paşa ve diğer kurmaylar savaşı yönetmek üzere Kocatepe'ye gelirler. Yüreklerinde ve kafalarında tek düşünce vardır. Vatanı kurtarmak. İnançlıdırlar, kararlıdırlar. Askerlerine güvenmektedirler. 

26 Ağustos günü sabaha karşı Afyonda topçu bataryaları düşman siperlerini dövmeye başlar. Yunan ordusu panik içindedir. Şaşkınlık yaşar. 

Sonra piyadeler harekete geçer. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının titiz planları ile Büyük Taarruz başarılı bir şekilde ilerler. Düşman şaşkın, bozguna uğratılması an meselesidir. 

30 Ağustosa kadar süren bu taarruz ile düşman kaçmaya başlar. Dumlupınar'da son darbe ile Yunan Orduları İzmir'e doğru kaçmaktadır. Kaçarken de gene kalleşliklerini yapmaktadırlar. Her yeri yakıp yıkmaktalar. 

"ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR. İLERİ" ALLAH ALLAH sesleri yeri göğü inletmektedir. Ayağı çıplak, karnı aç, üstü perişan askerlerimizin yüreklerinde Vatan sevgisi coşmuş, düşmanın üzerine bütün güçleri ile saldırmaktadırlar. 

Bu şahlanışın önünde kimse duramaz. Yunan askerleri çil yavrusu gibi darma duman olmuşlar, sağa sola kaçmaktan başka çare bulamamaktalar. 

İzmir'e kadar çekilen Yunan askerleri İzmir'de 9 Eylül'de denize dökülmüşlerdir. 

Bu destanı yazan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanında Türk milletinin öz evlatları vatanları uğruna canlarını feda ederek, Anadolu'yu düşman askerlerinin çizmeleri altında ezilmekten kurtarmışlardır. 

Hepsine ALLAH'TAN RAHMET, MEKANLARININ CENNET OLMASINI DİLERİZ. Bence zaten hepsi cennettedir. Çünkü onlar vatanları uğruna Şehit olmuşlardır. 

Türkiye Cumhuriyetinin temelleri bu gelişmelerden sonra atılmıştır. İstiklal savaşının kazanılması ile Anadolu'nun işgal altındaki tüm toprakları ve İstanbul da düşmanlardan temizlenmiştir. Bundan sonra da Osmanlı Devletinin yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. 

En önemlisi de nedir biliyor musunuz? Osmanlı döneminde Türk kimliği yok olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile birlikte Türk kimliği ortaya çıkmış ve NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE sözü söylenir olmuştur.

Bugün bu Türk kimliğinin tekrar yok edilmek istenmesinin manasını ise anlamak mümkün değildir!

Hadi siz gelin de bu muhteşem zaferi kutlamayın. 

NİCE 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMLARINA. 

HEPİMİZİN BAYRAMI KUTLU OLSUN. 


 

Zekeriya Tümer

ulusalhaber1881@gmail.com

24 Mart 2024 Pazar

siz dünyanın kahrını çekmeyin

TÜMER DİYOR Kİ: 


SİZ DÜNYANIN KAHRINI ÇEKMEYİN, BIRAKIN DÜNYA SİZİN KAHRINIZI ÇEKSİN!..

Sevgili okurlar, dünyanın varoluşunu tam manası ile bilebiliyor muyuz?

Bilim adamlarının tespitleri ne derece doğrudur?

Gökyüzü incelendikçe, derinleşme artıyor ve sonsuzluklar karşımıza çıkıyor. 

Binlerce yıl değil, milyon yıllar gelmiş geçmiş. Doğa kendi kendini yenilemiş. 

Dünya dediğimiz ve üzerinde biz insanlar ve hayvanların yaşadığı bir gezegen var. 

İyi de, bu gezegene bugüne kadar kimler geldi ve kimler gitti. 

Yazıtlar, kitabeler, işaretler ve daha yakınlarda, deri üzerine, kağıt üzerine yazılanlardan geçmişle ilgili bilgilere ulaşabiliyoruz. 

Sorarım sizlere, bu güne kadar Dünya denen gezegenin üzerinde yaşayan bu insanlar şimdi neredeler?

Birçok medeniyetler gelmiş ve sonra yok olmuş. 

Gelenler gidiyor da, dünya dönmesine devam ediyor. Gece oluyor, sonra gündüz. Hep ileri doğru bir gidiş var, hiç geriye doğru bir gidiş yok. 

Bir bahane ile dünyaya geliyorsun, büyüyorsun, yaşlanıyorsun ve netice, netice hep aynı. Son belli. 

Gerçek şu ki; Dünyaya gelen ne olursa olsun, ister insan, ister hayvan, isterse böcek, sinek ve bitki olsun, ister denizde, isterse karada, isterse havada yaşasın, hepsinin ömrü sınırlı.

Doğup birkaç saat, birkaç gün veya bir kaç ay-yıl yaşasın. Netice de yaşadığını sandığı bu dünyadan eninde sonunda zamanı gelince, dünyayı terk ederek, ebedi alem denilen veya öyle zannettiğimiz bir başka mekana geçip gidilecektir. 

Özetle, bu yaşadığımız mekan bize geçici  bir mekandır ve misafir olduğumuzu unutmamamız gerek. 

O halde, sınırlı bir zaman sürecinde ki yaşamımızda dert çekmek, üzüntü içerisinde yaşamak mı güzel, yoksa huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek mi güzel!..

Elbette, sıkıntısız, dertsiz, tasasız bir yaşam güzel. 

Peki böyle yaşam mümkün mü? 

Çok zor. Yaşam bir savaştır ve bu savaşta, kan vardır, acı vardır, üzüntü vardır. Savaşı kazansan bile içinde gene de bir burukluk vardır. 

Tamam, kabul ediyoruz, yaşam zor. Yaşamak zor. Bilhassa ekonomik sıkıntı içerisinde olanlara daha da zor. 

Paranın icat edilmesinden sonra, delikli demirin icadından sonra, menfaatçiliğin, çıkarcılığın, bencilliğin arttığı bir zaman içerisinde üzülmeden, acı çekmeden, dertsiz, tasasız yaşamak elbette zor. 

Ancak, böyle bir yaşamı değiştirmek ve yaşamının birazda huzurlu olabilmesi ise kendi elimizde. 

O halde ne yapmamız gerek?

Tek yapılacak kısa yoldan şu düşünceye sahip olabilmek.

SİZ DÜNYANIN KAHRINI ÇEKENE KADAR, BIRAKIN DÜNYA SİZİN KAHRINIZI ÇEKSİN. 

Oh be rahatladım. Neden ben dünyanın kahrını çekeyim. Bundan sonra hiçbir şey umurumda değil, bırakıyorum tüm yaşamımı dünyanın kollarına, o benim kahrımı çeksin. 

Ben nasıl olsa öyle veya böyle öbür tarafa gideceğim. Böylece de bu yaşadığım dünyadan kopacam. 

Onun için ben dünyanın kahrını çekmekten vazgeçiyorum, dünya benim kahrımı çeksin bundan sonra. 

Haydin gelin, hep birlikte bunu başaralım, bırakalım bundan sonra biz dünyanın kahrını çekene kadar, dünya bizim kahrımızı çeksin. 

NE DERSİNİZ?

24.03.2024

Zekeriya Tümer

ulusalhaber1881@gmail.com

21 Ocak 2024 Pazar

Türkiye'nin birleştirici gücü yörem.tv

TÜMER DİYOR Kİ: 

https://yorem.tv/

linki tıklarsanız tv.yi izleyebilirsiniz. 

https://yorem.tv/

linki tıklarsanız hemen tv. ye ulaşırsınız. 
Sayın dostlar. Ben biliyorsunuz elimden geldiğince topluma yararlı olabilmek için mücadele ediyorum. İki mesleğim var, birisi Gümrük Müşavirliği, diğeri gazetecilik. Tümer Diyorki başlığı ile yazılarımı yazıyorum, video kaydı yapıyorum, topluma yararlı olabilmek için çalışıyorum. Yukarıda yayınladığım Yörem Tv ile ilgili de programlara başlamış bulunmaktayım. Dostlardan videolara abone olunmasını, videoların paylaşılmasını, internet üzerinden yayın yaptığımız https://yorem.tv/ yi de Hayatın İçinden programını izlemenizi, izlettirmenizi arzu etmekteyim. 
Bilindiği üzere ben bu sayfada ve www.sektormedya.com.tr bu internet haber sitesinde de Tümer Diyor ki sayfasında yazmaktayım. Yazılarım başka haber sitelerinde de yer yer yayınlanmaktadır. 
Bizleri okuyarak, abone olarak, bizlere belge ve bilgi göndererek yardımcı olursanız seviniriz.