Yeni Türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeni Türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2015 Cumartesi

TÜMER DİYOR Kİ: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni Türkiye" söylemini perçinlemek ve Atatürk damgasını yok edebilmek için yeni buluşlar peşinde!..

TÜMER DİYOR Kİ: 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni Türkiye" söylemini perçinlemek ve Atatürk damgasını yok edebilmek için yeni buluşlar peşinde!.. 
29 Ekim 1923 yılından bu yana Cumhurbaşkanlarını konuk eden Çankaya, tarihe karışıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşları yerinden mi oynatılıyor acaba?
Atatürk Orman Çiftliğinin ağaçları kesilerek yapılan AK Saray’ın ismi değişecekmiş ve Külliye olacakmış.
Ben bundan evvelki yazımda bir öneri de bulunmuştum. Ak sarayın isminin; (Atatürk Orman Çiftliği Cumhurbaşkanı Köşkü) olsun demiştim. Külliye yerine bu isim olsa daha iyi olmaz mı?
Külliye nedir? Geçmiş tarihimize baktığımızda Osmanlılar ve Selçuklular döneminde ibadet ve imaret kurumları olarak Külliye’lere rastlarız. Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra İslami yete önem vermeleri ve onu geliştirebilmeleri için, şehrin uygun görülen yerine büyük Cami ile birlikte, medrese, ibadet, imaret, türbe, kütüphane, hamam, aşevi, (da-rüşşifa) kervansaray, çarşı, okul, hastane, tekke, zaviye binalarından oluşan yapılar yapılmıştır. Bu topluluğa da Külliye denmiştir.
Külliyeler, hem bir ibadethane olarak Cami, hem bir eğitim kurumu olarak Medrese, hem aşevi olarak düşkünlerin ve ihtiyaç sahiplerinin sığınabileceği birer Aşevi ve Kervansaray, hem bir alışveriş merkezi olarak Çarşı, hem de sosyal kurumlar olarak Hastane, Zaviye, Tekke ve devlet kurumlarının içerisinde bulunduğu birer yaşam merkeziydiler. Külliyelerin İslamiyet Sonrası Türk Tarihinde yeri fevkalade mühimdir. İlim, Bilim ve Sosyal hayatı ihya eden Külliyeler, hem tarihe hem de toplumsal dokuya yön vermişlerdir. 
Külliyelerin inşa edildiği yerler, kısa süre içerisinde yerleşim ve ikamet açısından önem kazanmaya başlardı. Sosyal hayatın vazgeçilmezlerini içerisinde barındıran Külliyelerin inşa edildikleri bölgelerde, toplumlar kısa süre içerisinde Külliyelerin etrafında evler yapıyor, bu bakımdan da bulundukları bölgeleri birer cazibe merkezi haline getiriyorlardı. Külliyenin merkezinde genellikle cami vardır. Diğer her şey camiyi çevreler. Manisa Ulu Camisi ve Medresesi (1376), İlyas Bey Camisi ve Türbesi (1403) önemli ilk örneklerdir.Osmanlı Beyliği'nde ilk külliye örneği cami ve hamamdan oluşan İznik Orhan Gazi Külliyesi'dir. Bursa Orhan Bey Külliyesi (1340) ise cami, medrese, mektep, hamam ve şifahaneden oluşur. İstanbul'un alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet, Fatih'te 16 medrese, tabhane, kervansaray, darüşşifa, türbe, aşhane ve saire yapılardan oluşan geniş bir külliye oluşturmuştur.
Demek ki, bundan sonra Atatürk Orman Çiftliği yavaş yavaş ek binalarla donatılacak ve zaman içerisinde yok olacaktır. 
Mecburen binalar dikilirken ağaçlar kesilecek ve her yer beton yığını haline gelecektir. Böylece de Atatürk’ün bataklığı ağaçlandırdığı ve adının konduğu, Ankaralıların da mesire yeri olarak kullandıkları Atatürk Orman Çiftliği yok olacaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ayrıca Anıtkabir’in yapılışını örnek göstererek şu ifade de bulunmuştur: “Biz burayı proje hariç 18 ayda bitirdik. Anıtkabir için hazırlıklara 1941’de başladı, yapı ancak 1953’te tamamlanabildi. Cumhurbaşkanlığı sarayı ise projeyle birlikte iki yılı bile bulmadı. Meclis ve Anıtkabir projeleri inşa edildikleri dönemde ülkemizin bütçesini sarsmıştır. Oysa bugün Türkiye bunun gibi onlarca yüzlerce projeyi aynı anda bitirip inşa edip halkın hizmetine ulaşacak seviyededir. “
Sevgili okurlar; Yıl 1941, ikinci dünya harbinin başladığı ve bütün şiddeti ile devam ettiği yıllar. Ülke sıkıntı içerisinde. Bugünkü teknoloji o dönemde yok. Tabii ki, inşaat yavaş yavaş ilerleyecektir. Şartlar uygun değildir. Bütçe de bulunan bugünkü para o dönemde elbette yoktur. Ancak, bir fark vardır. Bütçede para azdır, ama dış borcumuz da yoktur. Bunu da unutmayalım.
Teknoloji olarak,  O günkü şartlar ile bugünkü şartların eşit olması mümkün olabilir mi? Elbette eşit olamaz.
 Bugün Türkiye elinde bulunduğu imkânlarla, çok daha büyük projeleri, kısa zamanda yapabilecek güçtedir.
Kendimizi haklı göstermek için  eski ile yeniyi kıyaslamanın  uygun olamayacağını düşünmekteyiz..