Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni Türkiye" söylemini perçinlemek ve Atatürk damgasını yok
edebilmek için yeni buluşlar peşinde!..
29
Ekim 1923 yılından bu yana Cumhurbaşkanlarını konuk eden Çankaya, tarihe
karışıyor.
Mustafa
Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşları yerinden
mi oynatılıyor acaba?
Atatürk
Orman Çiftliğinin ağaçları kesilerek yapılan AK Saray’ın ismi değişecekmiş ve
Külliye olacakmış.
Ben bundan
evvelki yazımda bir öneri de bulunmuştum. Ak sarayın isminin; (Atatürk Orman Çiftliği
Cumhurbaşkanı Köşkü) olsun
demiştim. Külliye yerine bu isim olsa daha iyi olmaz mı?
Külliye nedir?
Geçmiş tarihimize baktığımızda Osmanlılar ve Selçuklular döneminde ibadet ve
imaret kurumları olarak Külliye’lere rastlarız. Türklerin Müslümanlığı kabul
etmelerinden sonra İslami yete önem vermeleri ve onu geliştirebilmeleri için,
şehrin uygun görülen yerine büyük Cami ile birlikte, medrese, ibadet, imaret,
türbe, kütüphane, hamam, aşevi, (da-rüşşifa) kervansaray, çarşı, okul, hastane,
tekke, zaviye binalarından oluşan yapılar yapılmıştır. Bu topluluğa da Külliye
denmiştir.
Külliyeler, hem bir ibadethane olarak Cami, hem bir eğitim
kurumu olarak Medrese, hem aşevi olarak düşkünlerin ve ihtiyaç sahiplerinin
sığınabileceği birer Aşevi ve Kervansaray, hem bir alışveriş merkezi olarak
Çarşı, hem de sosyal kurumlar olarak Hastane, Zaviye, Tekke ve devlet
kurumlarının içerisinde bulunduğu birer yaşam merkeziydiler. Külliyelerin
İslamiyet Sonrası Türk Tarihinde yeri fevkalade mühimdir. İlim, Bilim ve Sosyal
hayatı ihya eden Külliyeler, hem tarihe hem de toplumsal dokuya yön
vermişlerdir.
Külliyelerin inşa edildiği yerler, kısa süre içerisinde yerleşim ve ikamet açısından önem kazanmaya başlardı. Sosyal hayatın vazgeçilmezlerini içerisinde barındıran Külliyelerin inşa edildikleri bölgelerde, toplumlar kısa süre içerisinde Külliyelerin etrafında evler yapıyor, bu bakımdan da bulundukları bölgeleri birer cazibe merkezi haline getiriyorlardı. Külliyenin merkezinde genellikle cami vardır. Diğer her şey camiyi çevreler. Manisa Ulu Camisi ve Medresesi (1376), İlyas Bey Camisi ve Türbesi (1403) önemli ilk örneklerdir.Osmanlı Beyliği'nde ilk külliye örneği cami ve hamamdan oluşan İznik Orhan Gazi Külliyesi'dir. Bursa Orhan Bey Külliyesi (1340) ise cami, medrese, mektep, hamam ve şifahaneden oluşur. İstanbul'un alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet, Fatih'te 16 medrese, tabhane, kervansaray, darüşşifa, türbe, aşhane ve saire yapılardan oluşan geniş bir külliye oluşturmuştur.
Külliyelerin inşa edildiği yerler, kısa süre içerisinde yerleşim ve ikamet açısından önem kazanmaya başlardı. Sosyal hayatın vazgeçilmezlerini içerisinde barındıran Külliyelerin inşa edildikleri bölgelerde, toplumlar kısa süre içerisinde Külliyelerin etrafında evler yapıyor, bu bakımdan da bulundukları bölgeleri birer cazibe merkezi haline getiriyorlardı. Külliyenin merkezinde genellikle cami vardır. Diğer her şey camiyi çevreler. Manisa Ulu Camisi ve Medresesi (1376), İlyas Bey Camisi ve Türbesi (1403) önemli ilk örneklerdir.Osmanlı Beyliği'nde ilk külliye örneği cami ve hamamdan oluşan İznik Orhan Gazi Külliyesi'dir. Bursa Orhan Bey Külliyesi (1340) ise cami, medrese, mektep, hamam ve şifahaneden oluşur. İstanbul'un alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet, Fatih'te 16 medrese, tabhane, kervansaray, darüşşifa, türbe, aşhane ve saire yapılardan oluşan geniş bir külliye oluşturmuştur.
İstanbul'daki külliyelerden bazıları: Atik Ali Paşa Külliyesi (Çemberlitaş), Eyüp Sultan Külliyesi, Fatih Sultan Mehmet
Külliyesi, Haseki
Külliyesi, Kılıç Ali Paşa Külliyesi, Laleli
Külliyesi, Mahmud
Paşa Külliyesi, Mihrimah
Sultan Külliyesi (Edirnekapı ve Üsküdar), Nuruosmaniye
Külliyesi, Piyale Paşa Külliyesi (Kasımpaşa), Sinan Paşa Külliyesi (Beşiktaş),Yavuz Sultan Selim
Külliyesi (Fener), Sultanahmet Külliyesi, Süleymaniye Külliyesi (Süleymaniye), Şehzade Külliyesi, Yeni Cami Külliyesi, Yeni Valide Külliyesi (Üsküdar), Zal Mahmut Paşa Külliyesi.dir.
Demek ki, bundan sonra Atatürk Orman Çiftliği yavaş yavaş ek
binalarla donatılacak ve zaman içerisinde yok olacaktır.
Mecburen binalar dikilirken ağaçlar kesilecek ve her yer beton yığını haline gelecektir. Böylece de Atatürk’ün bataklığı ağaçlandırdığı ve adının konduğu, Ankaralıların da mesire yeri olarak kullandıkları Atatürk Orman Çiftliği yok olacaktır.
Mecburen binalar dikilirken ağaçlar kesilecek ve her yer beton yığını haline gelecektir. Böylece de Atatürk’ün bataklığı ağaçlandırdığı ve adının konduğu, Ankaralıların da mesire yeri olarak kullandıkları Atatürk Orman Çiftliği yok olacaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ayrıca Anıtkabir’in yapılışını
örnek göstererek şu ifade de bulunmuştur: “Biz burayı proje hariç 18 ayda bitirdik.
Anıtkabir için hazırlıklara 1941’de başladı, yapı ancak 1953’te tamamlanabildi.
Cumhurbaşkanlığı sarayı ise projeyle birlikte iki yılı bile bulmadı. Meclis ve Anıtkabir projeleri inşa edildikleri dönemde ülkemizin bütçesini sarsmıştır.
Oysa bugün Türkiye bunun gibi onlarca yüzlerce projeyi aynı anda bitirip inşa
edip halkın hizmetine ulaşacak seviyededir. “
Sevgili
okurlar; Yıl 1941, ikinci dünya harbinin başladığı ve bütün şiddeti ile devam
ettiği yıllar. Ülke sıkıntı içerisinde. Bugünkü teknoloji o dönemde yok. Tabii
ki, inşaat yavaş yavaş ilerleyecektir. Şartlar uygun değildir. Bütçe de bulunan
bugünkü para o dönemde elbette yoktur. Ancak, bir fark vardır. Bütçede para
azdır, ama dış borcumuz da yoktur. Bunu da unutmayalım.
Teknoloji
olarak, O günkü şartlar ile bugünkü
şartların eşit olması mümkün olabilir mi? Elbette eşit olamaz.
Bugün Türkiye elinde bulunduğu imkânlarla, çok
daha büyük projeleri, kısa zamanda yapabilecek güçtedir.
Kendimizi
haklı göstermek için eski ile yeniyi
kıyaslamanın uygun olamayacağını
düşünmekteyiz..