TÜMER
DİYOR Kİ:
PKK NIN VE
IŞİD’İN tehlikeli boyutlara doğru gitmesi neticesinde millet ayağa kalkmaya
başladı.
Her gün
terörist gruplarca haince kurulan tuzaklar sayesinde ölen vatan evlatlarımızın
acıları yürekleri dağladı.
Acılara
katlanılamaz oldu.
Maalesef
AKP Hükümetinin 13 yıldır uyguladığı yanlış politikalar sayesinde bugünlere
gelindi. Ancak, şu an onlarda işin vahametini kavradılar gibi.
Ülke
bölünüp, parçalanma aşamasına doğru gidiyor. İstikrarsız
hükümetler olduğu müddetçe iç ve dış düşmanlar güçlenirler.
Hele ki,
siz güvenlik güçlerinizi ve adalet mekanizmasını yıpratırsanız, insanlarınızı
dinci ve dinsiz, alevi, Sünni, Türk, Kürt ayrıştırırsanız, bölünme ve
parçalanmaya doğru gidersiniz.
Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 14 sivil toplum
kuruluşu ve meslek örgütüne seslenerek, Terörü lanetleyen ve kardeşliğimize
sahip çıkan bütün sivil toplum kuruluşlarına çağrı yaparak Perşembe günü saat 16.30’da Ankara’da toplanma’ya
ve Türk Bayrakları ile her yeri donatmaya davet etti.
Bu davete
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, karşı çıktı. Türk Bayrağı ile neden
donatılıyormuş, bu ırkçılı olur dedi.
Peki
Demirtaş beyefendi, PKK gösterilerinde Abdullah Öcalan’ın posterleri ve PKK
bayrakları neden açılıyor?
Sizin gibi
kafa yapısına sahip olanlar bu ülkeyi bölme ve parçalama aşamasına getiriyor.
Şunu kimse
unutmasın. Bu millet İstiklal savaşında olduğu gibi, aniden tek vücut olur ve
içerisindeki pislikleri tek tek temizler. Sizler Ordumuzun ve Emniyet
güçlerimizin zayıfladığını zannetseniz de o vatanını seven emniyet güçlerimiz
canlarını dişlerine takarlar ve bir anda aslan kesilirler. Siz kim oluyorsunuz
da Devletin güçleri ile başa çıkmaya çalışıyorsunuz?
İstiklal Marşımızı birkaç kez okumanızı isterim.
Orada gereken cevap veriliyor.
Sevgili
okurlar:
Burada Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (Rubasam) Başkanı
Özcan Pehlivanoğlu’nun 16 Temmuz 201 de yazdığı bir makaleyi buraya aynen
aktarmak istiyorum. Türklerle ilgili yazmış olduğu gerçekleri okumalısınız.
"Türk
Milliyetçileri, tarihin yazdığı en büyük Türk Milliyetçilerinden biri hatta
birincisi olan “Başbuğ” Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra iktidar olamadılar.
Bu nedenle günümüz Türk Milliyetçileri; “Türk Milliyetçilerinin niçin iktidar olamadıkları” sorusunu öncelikle cevaplamak zorundadır.
Böyle bir cevaplama yapılmadığı veya cevabın getireceği yüzleşmeden kaçınıldığı takdirde, Türk Milleti’nin geleceği daha bir zora atılmış olacaktır.
Buradaki “iktidar”sözcüğünden kasdımız, her sahada iktidar olarak uzun süreli ve kalıcı işler yapacak bir siyasi iktidarı gerçekleştirmektir.
Önce siyaseten iktidar olup, Türk Milletini ve devletini yaşatmak için gereğini yapmaya çalışmak, hayatın ve siyasetin doğasına aykırıdır. Onun için Türk insanı, yaşamın her alanında insiyatif kullanacağı iktidarı, ele geçirmek zorundadır.
Türk Milliyetçilerinin yapacağı en önemli işlerden biri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, herkes kendi derdine düşmüşken, Türk Milliyetçilerince verilen “İstiklal Mücadelesi” sayesinde kurulduğunu bunu unutmuş olan Türk Milletine anlatmalarıdır. Tabi kendileri bunun farkındaysa?
Bilmeliyiz ki; Türk Milliyetçileri, Atatürk’ün vefatından sonra kademe kademe her sahadan çekilmiş ve bu günkü tablo ortaya çıkmıştır.
Memleketimiz onca sıkıntı yaşarken, Türksüz bir dünya tasavvur edenler Anadolu içinde bu planlarını uygulamaya sokmuşken, Türk Milliyetçilerinin içinde bulunduğu durum çok düşündürücüdür.
Devleti kuran sen, milleti koruyan sen, vatan aşkıyla yanan sen, bayrağı dalgalandıran sen, vergiyi veren sen, askere giden sen, devletine hizmette kusur etmeyen sen ama iktidar olmaya gelince başkası !!! Bu Türk Milliyetçilerini hiç rahatsız etmiyor mu?
Türk Milliyetçilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduğunu, çoğunlukla yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. En son hakkında CIA mensubu olduğuna dair tartışmalar olan Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Heath W. Lowry’nin editörlüğünü yaptığı “BİLİNMEYEN TÜRKLER” adlı kitap bunu bir kez daha gündeme taşıyor.
Bir Amerikalının veyahut herhangi bir Avrupalının yaptığını bizler niye yapamıyoruz?
Hal böyle olunca; Atatürk’ü ve Türk Milliyetçiliğini anlatmak, Türk Milletine yabancı olan tuhaf tiplere kalıyor.
Türk Milliyetçileri; teknoloji, turizm, tarım, hayvancılık, eğitim, din işleri, dış politika, enerji, madencilik, ulaştırma, bayındırlık vs. gibi konularda ne düşünüyor, ne istiyor, ne vaad ediyor, bunları kimle yapacak; kimsenin konuştuğu yok... Çoğunlukla nefis ve ikbal mücadelesi, gel de rahmetli Galip Erdem’e hak verme!
Kendisini Türk Milliyetçiliği vasfı ile tanımlayan Türk Aydınları, zaman zaman bir araya gelerek niçin tartışmıyorlar, konuşmuyorlar ve bir ses, bir nefes bekleyen Türk Milletine bunları yansıtmıyorlar?
Bu gün meydan; Türk Milliyetçilerinin devleti kurmak için verdiği; bağımsızlık mücadelesini köstekleyen, dönemin işgalci güçlerini destekleyen, İngiliz – Fransız – Yunan bayrağı sallayanlara kalmış durumda. Peki, buna karşılık devleti kuran ve devletin sahibi olan Türk Milliyetçileri ne yapıyor?
Atatürk’ten bu yana her sahadan çekilişin sorumluları nerede? Veya nerelerde yanlışlık yapıldı? Bu gün içinde bulunan durumun sebepleri neler? Bunları hep birlikte cevaplamalıyız.
Unutmayalım ki; her alanda inisiyatif kullanabilecek gücü yani iktidarı yakalayamamış olanların siyasi iktidarı yakalaması mümkün değildir. Günümüzde düştüğümüz onca sıkıntıya rağmen, Türk Milletinin; Türk Milliyetçilerini çare olarak görmemesinin en büyük nedenlerinden biri budur.
Bu nedenle, bu gün kendisini her sahada Türk Milliyetçiliğinin temsilcisi olarak görenler; çaplarını, vizyonlarını, misyonlarını ve samimiyetlerini sorgulamalıdır. Onca kara propagandayı ve Bizans oyununu çözmekte aczi yete düşmek, işin bir başka yönü!..
Kendisine Türk Milliyetçiliğini şiar edinmiş Türk Aydınları; kimseden korkmayarak ve çekinmeyerek, ikballerini ve nefislerini bir tarafa koyarak bütün Türk Dünyasını kapsayacak şekilde, bir kadro hareketine girişerek, Türk Milletine yeni bir diriliş şuuru kazandırmalı ve her sahada Türk Milletini ve de özellikle Türkiye’de Türk Milliyetçilerini iktidar yapmalıdır.
Aksi halde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milleti ve Türk’e dair ne varsa, onun bunun elinde bir oradan bir oraya savrulur durur.
Neredeyse sıfır imkânla Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmayı ve bu güne kadar geliştirerek ve güçlendirerek yaşatmayı başarmış olan Türk Milliyetçilerinin elinde, düne oranla bugün çok büyük imkânlar vardır. Yeter ki sorgulayalım ve yüzleşelim ve de cevaplamamız gereken sorulardan da kaçmayalım.
Aksi halde bu günkü tabloyla, sahibi olduğumuz devletin, vatanın ve milletin iktidarını ele alamayız ve üzülerek ifade edeyim ki; uzun bir süredir olduğu gibi güdülmeye devam ederiz.
Türk Milletinin mukadderatı önce Cenab-ı Allah’ın sonra da Türk Milliyetçisi olduğunu diliyle değil kalb-i samimiyetle söyleyen ve Türk Milliyetçisi gibi düşünen, yaşayan ve öyle de uygulayanların elindedir. İşte bize böyle bir Türk Milliyetçiliğinin iktidarı gerekmektedir.
***
Özcan PEHLİVANOĞLU, 16 Temmuz 2012
Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı
ozcanpeh...@yahoo.com
https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU
http://www.rubasam.com
Bu nedenle günümüz Türk Milliyetçileri; “Türk Milliyetçilerinin niçin iktidar olamadıkları” sorusunu öncelikle cevaplamak zorundadır.
Böyle bir cevaplama yapılmadığı veya cevabın getireceği yüzleşmeden kaçınıldığı takdirde, Türk Milleti’nin geleceği daha bir zora atılmış olacaktır.
Buradaki “iktidar”sözcüğünden kasdımız, her sahada iktidar olarak uzun süreli ve kalıcı işler yapacak bir siyasi iktidarı gerçekleştirmektir.
Önce siyaseten iktidar olup, Türk Milletini ve devletini yaşatmak için gereğini yapmaya çalışmak, hayatın ve siyasetin doğasına aykırıdır. Onun için Türk insanı, yaşamın her alanında insiyatif kullanacağı iktidarı, ele geçirmek zorundadır.
Türk Milliyetçilerinin yapacağı en önemli işlerden biri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, herkes kendi derdine düşmüşken, Türk Milliyetçilerince verilen “İstiklal Mücadelesi” sayesinde kurulduğunu bunu unutmuş olan Türk Milletine anlatmalarıdır. Tabi kendileri bunun farkındaysa?
Bilmeliyiz ki; Türk Milliyetçileri, Atatürk’ün vefatından sonra kademe kademe her sahadan çekilmiş ve bu günkü tablo ortaya çıkmıştır.
Memleketimiz onca sıkıntı yaşarken, Türksüz bir dünya tasavvur edenler Anadolu içinde bu planlarını uygulamaya sokmuşken, Türk Milliyetçilerinin içinde bulunduğu durum çok düşündürücüdür.
Devleti kuran sen, milleti koruyan sen, vatan aşkıyla yanan sen, bayrağı dalgalandıran sen, vergiyi veren sen, askere giden sen, devletine hizmette kusur etmeyen sen ama iktidar olmaya gelince başkası !!! Bu Türk Milliyetçilerini hiç rahatsız etmiyor mu?
Türk Milliyetçilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduğunu, çoğunlukla yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. En son hakkında CIA mensubu olduğuna dair tartışmalar olan Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Heath W. Lowry’nin editörlüğünü yaptığı “BİLİNMEYEN TÜRKLER” adlı kitap bunu bir kez daha gündeme taşıyor.
Bir Amerikalının veyahut herhangi bir Avrupalının yaptığını bizler niye yapamıyoruz?
Hal böyle olunca; Atatürk’ü ve Türk Milliyetçiliğini anlatmak, Türk Milletine yabancı olan tuhaf tiplere kalıyor.
Türk Milliyetçileri; teknoloji, turizm, tarım, hayvancılık, eğitim, din işleri, dış politika, enerji, madencilik, ulaştırma, bayındırlık vs. gibi konularda ne düşünüyor, ne istiyor, ne vaad ediyor, bunları kimle yapacak; kimsenin konuştuğu yok... Çoğunlukla nefis ve ikbal mücadelesi, gel de rahmetli Galip Erdem’e hak verme!
Kendisini Türk Milliyetçiliği vasfı ile tanımlayan Türk Aydınları, zaman zaman bir araya gelerek niçin tartışmıyorlar, konuşmuyorlar ve bir ses, bir nefes bekleyen Türk Milletine bunları yansıtmıyorlar?
Bu gün meydan; Türk Milliyetçilerinin devleti kurmak için verdiği; bağımsızlık mücadelesini köstekleyen, dönemin işgalci güçlerini destekleyen, İngiliz – Fransız – Yunan bayrağı sallayanlara kalmış durumda. Peki, buna karşılık devleti kuran ve devletin sahibi olan Türk Milliyetçileri ne yapıyor?
Atatürk’ten bu yana her sahadan çekilişin sorumluları nerede? Veya nerelerde yanlışlık yapıldı? Bu gün içinde bulunan durumun sebepleri neler? Bunları hep birlikte cevaplamalıyız.
Unutmayalım ki; her alanda inisiyatif kullanabilecek gücü yani iktidarı yakalayamamış olanların siyasi iktidarı yakalaması mümkün değildir. Günümüzde düştüğümüz onca sıkıntıya rağmen, Türk Milletinin; Türk Milliyetçilerini çare olarak görmemesinin en büyük nedenlerinden biri budur.
Bu nedenle, bu gün kendisini her sahada Türk Milliyetçiliğinin temsilcisi olarak görenler; çaplarını, vizyonlarını, misyonlarını ve samimiyetlerini sorgulamalıdır. Onca kara propagandayı ve Bizans oyununu çözmekte aczi yete düşmek, işin bir başka yönü!..
Kendisine Türk Milliyetçiliğini şiar edinmiş Türk Aydınları; kimseden korkmayarak ve çekinmeyerek, ikballerini ve nefislerini bir tarafa koyarak bütün Türk Dünyasını kapsayacak şekilde, bir kadro hareketine girişerek, Türk Milletine yeni bir diriliş şuuru kazandırmalı ve her sahada Türk Milletini ve de özellikle Türkiye’de Türk Milliyetçilerini iktidar yapmalıdır.
Aksi halde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milleti ve Türk’e dair ne varsa, onun bunun elinde bir oradan bir oraya savrulur durur.
Neredeyse sıfır imkânla Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmayı ve bu güne kadar geliştirerek ve güçlendirerek yaşatmayı başarmış olan Türk Milliyetçilerinin elinde, düne oranla bugün çok büyük imkânlar vardır. Yeter ki sorgulayalım ve yüzleşelim ve de cevaplamamız gereken sorulardan da kaçmayalım.
Aksi halde bu günkü tabloyla, sahibi olduğumuz devletin, vatanın ve milletin iktidarını ele alamayız ve üzülerek ifade edeyim ki; uzun bir süredir olduğu gibi güdülmeye devam ederiz.
Türk Milletinin mukadderatı önce Cenab-ı Allah’ın sonra da Türk Milliyetçisi olduğunu diliyle değil kalb-i samimiyetle söyleyen ve Türk Milliyetçisi gibi düşünen, yaşayan ve öyle de uygulayanların elindedir. İşte bize böyle bir Türk Milliyetçiliğinin iktidarı gerekmektedir.
***
Özcan PEHLİVANOĞLU, 16 Temmuz 2012
Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı
ozcanpeh...@yahoo.com
https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU
http://www.rubasam.com