BE HEY GAFİLLER,
SİZDE HİÇ UTANMA DUYGUSU, ALLAH KORKUSU, AR, HAYÂ YOK MU?!..
“Sizlere çok şeyler söylemek isterdim de, edindiğim
ahlaki yapım ve karakterim itibariyle, diyemiyorum.
Sadece sizlere yazıklar olsun, sizler gerçekten bu ülkede
yaşamaya layık olmayan, yediği ekmeğe ihanet eden, bu ülkenin ve MUSTAFA KEMAL
ATATÜRK’ÜN ve SİLAH ARKADAŞLARININ KIYMETİNİ ANLAYAMAYAN, YA DA ANLAMAK
İSTEMEYEN kişiler olarak, ALLAH CEZANIZI VERİR, İNŞALLAH DİYORUM.
Beyler, kendinize gelin. Osmanlı’nın şaşalı dönemleri devam
ediyor mu? Fazla değil 1920 yıllarına bir göz atın. Osmanlı’dan eser kalmış
mıydı?
Sizin şu an üzerinde yaşadığınız bu topraklar kimlerin
sayesinde düşman çizmeleri altında çiğnenirken kurtarıldı.
Atatürk, tüm olumsuz koşullara rağmen, karşısında dünyanın
en güçlü devletlerine karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve emperyalist
güçleri ülkesinden kovmuş ve Türk milletini sömürge olmaktan kurtarmış, tam
bağımsızlığa kavuşturmuş milli bir kahramandır.
Yaptığı devrimler Asya ve Afrika ülkelerine yol gösterici
olmuş, onlara ümit ışığını yakmıştır.
Mustafa Kemal esaret altındaki ülkesinin bir daha aynı
duruma düşmemesi için, “muasır medeniyet seviyesine çıkma” prensibini
benimsemiş ve halkına çağdaşlaşma yolunu açmıştır.
Atatürk, Türkiye’yi on beş yılda her bakımdan kalkındırmış
ve tanınmayacak şekilde çağdaş bir devlet haline getirmiştir.
Atatürk’te her fani gibi görevini tamamlamış ve öbür tarafa
giderken de yanında hiçbir şey götürmemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi araştırır ve sözlerine dikkat
ederseniz, kesinlikle din düşmanı olmadığını, Allah’a ve Peygambere bağlı
olduğunu görürsünüz. Bütün hayatı boyunca Allah’a sığınmış, güç ve kudretini
manevi duygusundan almıştır. Şu sözünü iyi okuyun: “Türk Milleti daha dindar
olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime,
bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum.”, demiştir.
“Milletimiz dil ve din gibi kuvvetli iki hazineye sahiptir.
Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip
alamayacaktır ve alamaz.” Diyerek, halkın diline ve dinine sahip çıkmasını da
istemiştir.
Laik bir devlet, dini kendi amaçları ve çıkarları için
kullanmaya çalışanları önler. Laik olmayan bir devlet, demokrat olamaz.
Demokrasinin temel yapısı fikir ve vicdan hürriyetidir.
Hiçbir zaman bizleri yaratan, bu kâinatın âlemin gerçek
sahibi Allah ile kul arasına kimse giremez. Girmemelidir de.
Laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyeti laiklik prensibinden şu
veya bu şekilde uzaklaşırsa, inanın memleket uçuruma sürüklenir.
Ülkenin kalkınması, ileri gitmesi, çağdaşlığı yakalaması,
boş, safsata, insanların manevi duygularını rencide etmekle yakalanamaz.
Dinimiz neyi emreder. Ölenin arkasından kötü konuşulmasını
istemez. Zira ölen, konuşulan kötü sözlere karşı kendisini savunamaz.
Aydınlatılması gereken olayın iç yüzü, kötü konuşanların katkılarıyla
anlaşılmaz bir hal alabilir.
Atatürk’e ve onun silah arkadaşlarına kötü söz söyleyenler,
halkın gözünde dünyanın lider olarak kabul ettiği bir dehayı küçültme ve yok
etme teşebbüsüdür. Bunlar Müslüman olamazlar. Müslüman olan kişi ölenler
hakkında gıybet yapmamalıdır. Peygamberimizin bu konuda söylemiş olduğu birçok
hadis vardır. Efendimizin bizlere sunduğu örnekler, yokluğun bıraktığı
soğuk boşluğun, sıcak izlerle doldurulmasından yana bir bakış veriyor.
Yaşayanlara ölmeden önce iyi bir Müslüman olma yolunu açarken, ölenlere karşı
da sorumluluğun ölmediğini gösteriyor.
Ölen kişilere atılan iftiralar ve lekelerin bazen çıkartılması
mümkün olmadığı gibi, özür dilemekle de mümkün olamaz.
Siz ey gafiller, siz birine olumsuz bakışınızı atfetmenizle,
kendi safiyetinizi koruduğunuzu mu zannediyorsunuz? Hâlbuki ölen kişinin
yakınlarını ve onu sevip takdir edenleri incitiyor ve kırıyorsunuz. Kimse, kötü
de olsa ölen yakını ve sevdiği insan için kötü söz söylenmesini istemez.
Üstelik Mustafa Kemal Atatürk, kendisini Türk milletine adamış, hayatını acı ve
ızdıraplar içerisinde, savaş meydanlarında vatanı için canını ortaya koyarak yaşamış,
ülkesi ve milletinin aydınlık geleceği için çaba harcamış, söylediği sözler ile
sadece Türk Milletine değil Dünyaya ışık tutmuş, Allahın en sevdiği kullarından
biridir.
SON SÖZÜMÜZ; TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCULARI, BAŞTA
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINA KÖTÜ SÖZLER SÖYLEYEREK, HAKARET
EDEREK, TOPLUMU KUTUPLAŞTIRMAYA ÇALIŞAN VE MANEVİ OLARAK YARALAYAN BÖLÜCÜ
MECZUPLARIN; BAŞTA TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLMAK ÜZERE, BAŞBAKAN, BAKANLAR, CUMHURİYET SAVCILARI VE HAKİMLER TARAFINDAN; "ÖNCELİKLE ATATÜRK’Ü KORUMA KANUNU VE TÜRK CEZA KANUNU İLE KAMU VİCDANININ
TECELLİ BİÇİMİ İSTİKAMETİNDE, MUTLAKA VE EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILMALARI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM. AYRICA, KAMU DÜZENİ, HALKIN HUZURU VE ÜLKENİN DÜZENİ BAKIMINDAN GEREĞİNİN YAPILMASIN ŞART OLDUĞU KANAATİNDEYİM.
10.05.2017
Zekeriya Tümer