Zekeriya TÜMER |
TÜMER DİYOR Kİ:
SÖZDE DEĞİL, "ÖZDE ATATÜRKÇÜ" OLMAK VE ONUN YOLUNDA GİTMEK KOLAY
DEĞİLDİR.
Mustafa Kemal Atatürk
çocukluğunda Osmanlı Devletinin her geçen gün iyiye gitmediğini fark ederek, bu
ülkeyi ben kurtara cam düşüncesini beynine sokmuştu.
Bugün içerisinde bulunduğumuz
durum son derece açık ve seçik belli.
Osmanlı Birinci Dünya Harbinden
sonra yıkıldı ve gitti. Onun yerine Mustafa Kemal Atatürk ve yakın arkadaşları
ile birlikte aynı düşüncede olan kişilerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.
Kısa zamanda halkın çoğunluğunun
benimsediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm dünyanın kabul ettiği güçlü bir
devlet yapısına büründü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün
vefatından ve 2.Dünya savaşından sonra yeni akımların etkileri, ülkeyi yöneten
yeni partiler ve siyasi kadroların Atatürk’ün çizgisinden, düşüncelerinden,
siyasi iradesinden uzaklaşmaları, ne yazık ki, içerisinde yaşadığımız
bugünleri yaşamamıza sebep oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem
içte sıkıntılı günler yaşarken, hem de dış devletler nezdinde itibar ve
güvenini yitiren bir devlet haline geldi.
Üstelik emperyalist güçlerin
Lozan’da aldıkları yenilginin intikamı ile ülkemiz üzerine saldırmaları da
gözler önündedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
şehler, şıhlar, müritlerin kıskacı içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’ün
çizgisinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.
Bu gerçeği maalesef çok kişi de
bilmesine rağmen, sessiz ve suskun kalmaktadır.
Kemalist düşüncede olan kişiler,
hem dinlerine bağlıdırlar, hem de vatanına, bayrağına milli ve manevi değerlere
bağlıdırlar.
Ülkelerine ve topluma zarar
vermekten korkarlar. Devletin tüm kurumlarının güçlü ve kararlı olmasından
yanadırlar.
Yurtta barış, dünyada barış
isterler. Komşuları ile iyi geçinmek, sosyal ve iktisadi iş birliği içerisinde
olmak isterler.
Kan ve gözyaşı ile kazanılmış
Anadolu toprağının bir karışını kaybetmek, bölünmek, parçalanmak istemezler.
Hırsızlık, yolsuzluk, yalan,
sahtekârlık, ülkesine ve vatandaşına zarar verecek her türlü pislik ve
belalardan uzak dururlar. Allah’tan korkarlar, kul hakkı yemezler.
Onların tek amacı ülkelerinin
Laik ve Demokratik, hukuk Devleti olarak, eşit şartlarda kalkınmış ve müreffeh
bir ülkede yaşamak, torunlarına güzel bir gelecek bırakmaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi
anlamak ve iyi tahlil etmek gerek.
O yok olan bir imparatorluğun,
nasıl ve kimler tarafından yok edilişini ve çok iyi tahlil etmiş, ulusuna
güvenmiş, halkın güvenini kazanmış, ihtiras ve menfaatlerden uzak bir yönetim
anlayışını ortaya koymuştur.
Ben değil, biz demiştir.
Türk Gençliğine hitabesi ile de
kendisinden sonra gelebilecek tehlikeleri ve bu tehlike karşısında Türk
Gencinin nasıl hareket etmesi gerektiğini, kimseye güvenmemelerini, muhtaç
oldukları kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu söylemiştir.
Demokrasilerde siyasi partiler
iktidar yarışı yaparlar. Halka kendisini kabul ettirenler iktidara gelir ve
Devleti yönetmeye başlarlar. Halkın itimat ve güvenini kazanamayanlar, iktidara
gelemezler.
Mustafa Kemal Atatürk, ümmet olan
bir milletin güven ve itimadını kazanarak Kurtuluş Savaşını kazanmış ve Türkiye
Cumhuriyetini kurmuştur.
“Benim naçiz vücudum elbet bir
gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Diyerek, Allah’ın bir kulu olduğunu, her fani gibi bu dünyadan göç edeceğini,
ancak kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar yaşayacağını
söyleyerek, Türk Milletinin ve Türk gencinin değerlerine sahip çıkmasını
istemiştir.
ATATÜRKÇÜYÜZ DEMEKLE ATATÜRKÇÜ
OLUNMAZ.
Atatürkçü olanlar vatana ihanet
etmezler.
Dini çıkarları için kullanmazlar.
Milli değerlerini satmazlar.
Dincilik, mezhepçilik, ırkçılık
yapmazlar.
Toplumu kandırmazlar.
Yolsuzluk, hırsızlık, yapmazlar.
Devletin malı deniz yemeyen domuz
demezler.
Vatanı bölmeye, parçalamaya
çalışmazlar.
Misakı Milli sınırları içerisinde
kalkınmış, müreffeh bir ülkede yaşamak isterler.
Vatanın her karış toprağı onlar
için önemlidir.
Bir karış topraklarının işgal
edilmesini ve ellerinden alınmasını istemezler.
Bayraklarının gönderden
indirilmesini, minarelerden ezan sesinin susturulmasını istemezler.
Devletin yönetiminde sen ben
ayırımı yapılmamasını, herkese eşit muamele yapılmasını isterler.
Egemenliğin kayıtsız, şartsız
halkın elinde olmasını isterler.
Tek adam değil, ben değil, biz,
bizler, hep birlikte istişare ile en iyi kararı alalım ve uygulayalım isterler.
KISACA: Mustafa Kemal
Atatürk’ün yolunda ve izinde giderek, onun siyasi görüşünü, ülkesi için
yaptıklarını ve yapmak isteyip de yapamadıklarını yapmak isterler.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYEBİLMEK, TÜRK
KİMLİĞİ ALTINDA ANADOLU’DA YAŞAYAN TÜM İNSANLARLA BİRLİK VE BERABERLİK
İÇERİSİNDE, KARDEŞCE, DOSTCA YAŞAMAK. MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNE SAHİP
ÇIKARAK, İLİM VE BİLİM YOLUNDA İLERLEYEREK, ÇAĞDAŞ, MEDENİ BİR TOPLUM OLMAK
VE DE KOMŞULARI İLE İYİ GEÇİNMEK İSTERLER.”
04.12.2017
Zekeriya Tümer