MHP ve HDP milletvekilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MHP ve HDP milletvekilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2015 Cumartesi

KAFALAR DÜZELMEDİKÇE ÜLKE DÜZELEMEZ; Zekeriya TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ!..
KAFALAR
DÜZELMEDİKÇE 
ÜLKE DÜZELEMEZ!..
Sevgili okurlar, 1 Ekim 2015 Perşembe günü saat 13.00 de T.B.M.M’lisi açıldı ve kapandı.
Meclis sıraları hemen hemen boştu.
CHP, MHP ve HDP milletvekilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tepki göstererek mecliste bulunmadılar.
Milletin vekili olan, kanun yapıcı Milletvekilleri her ne olursa olsun, saygıda kusur etmemelidirler.
Cumhurbaşkanını beğen veya beğenme, konuşmalarını dinle ve ona göre de hareket edersin.
Kim ne derse desin, Kasımpaşalı Recep, aynı İslam köylü Süleyman gibi geldi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst resmi mevkisi olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Devleti en yüksek kademede temsil eden kişi.
Makama saygılı olmak gerek.
Cumhurbaşkanlığı makamına yapılan hakaret, Türkiye Cumhuriyetine yapılmış olur.
Elbette bu makamda oturan kişinin de tam bir devlet adamı olarak çok ciddi, demokrat ve eşit davranması gerek.
Tarafsız ve bölücü değil, birleştirici bir tavır sergileyerek herkese eşit mesafede olmalıdır. Vatandaşını ve Türkiye Cumhuriyetinin milli ve manevi değerlerini korumalıdır.
1 Kasım seçimleri de çok istikrarlı geçmeyecek gibi.
AKP ti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidarı muhalefet partilerine kaptırmamak için, bulundukları görevin kendilerine verdiği devlet yetkilerini, kendi lehlerine sonuna kadar kullanmaya çalışacaklardır.
Bunu sadece onlar yapmıyor ki!
Bizde bir partinin başkanlığına oturan her kişi, o koltuğu kaybetmemek için, muhaliflerini bertaraf ederek, koltuktan düşmemek için, her türlü çabayı gösteriyorlar.
Sonra da kürsüye çıkıp, Demokrasiden, hak ve hukuktan bahsediyorlar.
Ekim ayı siyasi hareketlilikle geçecek. Ağzı olan konuşacak.  Siyasi vaatler peşi peşine kürsülerde halka anlatılacak.
Ekonomi şu an kim ne derse desin çökmüş bir vaziyette. Fakir ve orta gelirli halk, inim inim inlemekte.
Küçük esnaf satış yapamamakta.
Bunlara bizzat şahit oluyoruz.
İktidar hırsı, ülkeyi kaosa sürüklemekte.
Merak etmeyin terör sadece Doğuda değil, her yerde. PKK lı olmayanlar da terör estirmekte.
Evine ekmek götüremeyen bir baba’dan çok şey isterseniz, o da sinirlerine hâkim olamaz ve evde terör estirir.
Okullar açıldı, çocuklarını okula gönderen veliler, okulun isteklerini ve çocuğunun arzu ettiklerini karşılayamaz, alamaz ise sinir krizleri geçirir ve evde terör estirir.
Borcunu ödeyemeyen kişilerin üzerine illa bu borcu ödeyeceksin diye saldırırsanız, o insan da kafayı yer ve ya intihar eder, ya da terör estirir.
En önemlisi de, sizden yana olmayan Gazetecileri, yazarları veya bir başka kişiyi beğenmeyip, sizi eleştirdi diye kızarsınız ve kabadayılığınızı ele alır, saldırır döver veya öldürmeye teşebbüs ederseniz terör estirmiş olursunuz.
Otobüsün frenleri tutmaz, şoför durakta duranların üzerine otobüsü sürer ve masum vatandaşların ölmelerine ve yaralanmalarına sebebiyet verirse, işte o da terör estirmiş olur.
Yollarda kurallara uymayarak araba ve motosiklet sürenler de trafik terörü estirirler. PKK’dan daha çok ölümlere sebebiyet verirler. Duble yollar falan da işe yaramaz.
Sevgili okurlar, gerçek şu. Türkiye’de yaşayan hemen herkesin sinirleri bozuldu. Asabi gerginlik had safhada. En ufacık bir harekette insanlar patlıyor ve birbirlerine saldırıyorlar.
13 yıldır iktidarda olan AKP’ ti diyor ki, gelin 78 milyon omuz omuza olalım. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket edelim.
Kürt sorunu ile PKK sorununu birbirinden ayıralım, Milli ve yerli Milletvekilleri seçelim, vs. diyor.
Şunu sormak gerek, 78 milyon nasıl omuz omuza olacağız?
AKP ‘li olanlar ile olmayanlar birbirlerine şu an düşman oldular. Alevi, Sünni, ayırımı yapıldı, Kürt, Türk birbirine düşman haline getirildi. Bunları nasıl ortadan kaldıracağız?
İktidar partisi kendisinden olmayan memurları, işçileri kıyıma uğratırken, haklarını gasp ederken, sürgüne gönderip, haklarında uydurma soruşturmalar açarken, nasıl birlik ve beraberlik sağlanacak?
İktidar ve muhalefet partililer birbirlerini nerede ise düşman gibi görmekteler. İşler kaba kuvvete bile dökülmeye başladı.
Siyasilerin ağzından güzel sözler duymak çok zorlaştı. Birbirlerine bağırarak, kızarak, kavga eder şeklinde hoş olmayan sözler söylenirken, nasıl birlik ve beraberlik sağlanacak?
Başta, Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Demokrasi’ye, Cumhuriyetin değerlerine, milli ve manevi değerlerimize saldırılırken, nasıl barış içerisinde yaşayacağız?
Bütün iş siyasilere düşmektedir. Ülkenin gidişatının ne hallerde olduğu ortadadır. Gerçekleri görmeyen gözler kördür.
Amerika ve Rusya bir oldu. Suriye’de iki ülkenin uçakları belli terör gruplarını bombalamaya başladı.
Asker sevk etmeye ve güçlü silahları Suriye’ye indirmeye başladılar. Türkiye kendi içerisinde hem iktidar olabilme mücadelesi verirken ve hem de PKK terörü ile boğuşurken, dış güçler Orta doğuyu şekillendirme hareketini hızlandırdılar.
Şakası yok bu gidişatın. Bu kargaşa Türkiye’ye de sıçrayacaktır.
Cumhurbaşkanımız Kürt sorunu ile PKK sorununu ayırmamız gerek diyor.  Demek ki Kürt sorunu da var.
Nasıl var, bunu düşünmek gerek. Şu anda Kürt olan Milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde değil mi? Kürt olan Müsteşar, Genel Müdür, devlet görevlisi yok mu? İş adamları dâhil, her branşta eşit şartlarda yaşayan, aynı haklara sahip Kürt vatandaşlarımız yok mu? Nasıl Kürt sorunu var, ben anlayamadım doğrusu.
PKK sorunu var. O bir terör hareketi. Amaçları belli. Beslendikleri kaynak belli. Kürtlerin hakkını hukukunu korusalar, vatandaşlarını öldürmezler,  masum vatandaşları ve polisimizi, askerimizi öldürmezler. Onların niyetleri başka. Elbette bu sorunu çözmek gerek.
Sevgili okurlar, gerçekler ortada.
Ülkemizin istikrara kavuşması gerçekten bu şartlarda çok zor.
Bu nedenle, 1 Kasım seçimlerinde herkesin çok iyi düşünüp oylarını ona göre vermesi ve sandıklara sahip çıkması gerek.
İstikrarlı, güvenli ve ülkesinin geleceğini düşünen bir hükümetin başa gelmesi şart.
Yoksa, çoook sıkıntılar yaşayacağız, çook.
Bunlara hazırlıklı olun derim.
Ülkemizin iç ve dış şer güçlerden kurtulması en büyük dileğimizdir.
***
Ankara, 2 Ekim 2015