2015 YILININ TEK
ADAMI
RECEP TAYYİP ERDOĞAN!...
Sevgili okurlar,
7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerinden bu yana, gelişen durumlar ve özellikle "her ne pahasına olursa olsun hükümeti kimseye kaptırmama" uğruna oynanan kirli oyunlar ve menfur hesaplar meydanda.
Gazeteler, Köşe
yazarları, Televizyonlardaki yorumcular, değişik yorumlar ve yazıları ile bu konuları bütün ayrıntılarıyla işlemekte ve beklenen koalisyon hükümetinin 60 gündür kurulamamasının ve/veya (bize göre) kurulmamasının nedenleri konusunda yorumlar
yapmaktadırlar.
Ortada bir gerçek var,
o da aslında bellidir.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2015 yılının popülaritesi tavana vuran tek adamı...
7 Haziran
seçimlerinden önce, meydanlara çıkıp ne demişti, halktan istediği ne idi? 400
milletvekili. Kime istedi? AKP’ye. Neden istedi? Anayasayı değiştirip Başkan
olabilmek için.
Başta HDP olmak
üzere, MHP ve CHP, buna karşılık ne yaptılar?
Recep Tayyip
Erdoğan’ı Başkan yapmamak için meydanlarda veryansın ettiler.
7 Haziran
seçimleri sonucunda da, millet Cumhurbaşkanının Başkan olmasını ve AKP nin de
tek başına Hükümet’i kurmasını istemedi.
Biz daha önceki
yazılarımızda;( Cumhurbaşkanı’nın seçim atmosferinde Anayasa’yı falan tanımazken,
seçimden sonra Anayasa’ya sığınacağını ve yetkilerini sonuna kadar
kullanacağını ) yazmıştık.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan siyaseti çok iyi bilen ve istediği gibi kullanan biri.
Halk 400 milletvekilini AKP ye vermese de, o elindeki yetkilerle 2015 yılının
tek adamı olduğunu ispatlıyor.
Nasıl mı?
Olaylar meydanda. Hem AKP yi ve hem de muhalefet partilerini istediği şekilde
oyalıyor ve de yönlendiriyor. Seçimden hemen sonra Deniz Baykal ile görüşerek,
Meclis Başkanlığının AKP ye verilmesini sağladı. Çünkü bu çok önemliydi.
Sadece
siyasileri yönlendirmiyor, Silahlı
kuvvetlerini, Emniyet teşkilatını, MİT Müsteşarlığını, yani kısaca devletin tüm
kurumlarına hükmediyor ve istediği şekilde yönlendiriyor. AK Saray’a istediği
kişileri alıyor ve istediği ücreti veriyor. Örtülü ödenek ve devletin
kaynakları emrinde. Maddi sıkıntı diye bir şey söz konusu değil.
Amaç belli. Güç
ve yetki ben de, ben tek kişiyim, hepinizin lideriyim, ya benim dediğim olur,
ya da sizi cezalandırırım.
İstediği zaman
da bunu yapabilme gücüne de sahip değil mi?
Siz muhalefet
partileri siz, bu kadar gücü olan kişiden kalkıp hesap sormaya kalkabilir
misiniz?
Soramazsınız?
Sorma fırsatını da yakalayamazsınız?
Nedeni ise bir
araya gelemiyorsunuz. Mutlaka aranızda fikir ayrılığı baş gösteriyor.
Meydanlarda
söyledikleriniz ile T.B.M.M’ de yaptıklarınız ortada. Meclis olağanüstü
toplanıyor, amaç belli. Terör için inceleme komisyonu kurulması önerisini bile
kabul etmiyorsunuz.
Ne yapmak
isteniyor, anlamak mümkün değil.
Tek C.H.P. tüm
olumlu davranışını sergiliyor. Ancak, yayınladığı 14 ilke de belli. Bu durumda
Recep Tayyip Erdoğan C.H.P.ye yol vermez.
H.D.P. ise
Kandilin emrinden çıkamadıktan sonra Türkiye Partisi olamaz.
M.H.P. ise sert
tutumu ve Cumhurbaşkanından hesap sorulmasını istemesi, Cumhurbaşkanının hiçbir
şeye karışmaması ve sarayında değil Çankaya Köşküne taşınmasını istemesinden
dolayı, AKP ile koalisyon Hükümetini kurması mümkün değildir. Gerçi MHP
geçmişte de olduğu gibi AKP nin zorda kaldığı anda, imdadına yetişiyor.
Dışarıdan da gereken desteği verebilir.
Zaten 2015
yılının tek adamı Recep Tayyip Erdoğan, Koalisyon hükümeti falan kurulmasını
istemiyor ki, neden istesin? Gücünü
neden kaybetsin?
Açılım süreci
hikâyesi ile Kürt vatandaşlardan oy alırım derken, oylar HDP ye gitti ve AKP’
nin tek başına hükümeti kurabilme imkânı ortadan kalktı.
Ülke de yer yer
teröristler olay yaratıyorlardı, ama bu kadar değildi. Bir anda teröristler
nasıl faaliyete geçti? Urfa’nın Suruç ilçesinde IŞİD’e gönül vermiş canlı
bombanın 32 gencimizin ölümüne sebebiyet vermesinin ardından, her gün birkaç
şehit vermemiz ve olayların gittikçe artmasındaki amaç ne?
IŞİD’le ortaya
çıkan Terör hareketi PKK ile zirveye doğru tırmanmaya başladı. Büyük
şehirlerimizin içlerine sızmış ve örgütlenmiş teröristler son derece
tehlikelidirler. Sınır ötesini bombalamak suretiyle Teröristleri yok etmek
mümkün değil. Şehirlerimizde, mahallelere yerleşenleri nasıl yok edeceksiniz.
Bu çok daha önemli. Bombalar, silahlar nereden geliyor, paraları nasıl ve nereden
buluyorlar? Bu kaynakları bulup, yolları kesmek gerek.
Daha önce analar
ağlamasın denirken, aniden anaların yürecikleri sızım sızım sızlamaya başladı.
Nedeni ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği Başkanlığın elden
kaçması?
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın tek amacı var. 17-25 Aralık hesabının sorulmaması,
gücünün daha da artması ve Başkan olarak ülkeyi istediği gibi idare etmesidir.
Gerçi şu an
istediği hâkimiyeti kurmuş vaziyette. AKP üzerinde mutlak hâkim. Zavallı
Başbakan Ahmet Davutoğlu istediği kararları alamıyor. Çok önemli kurumlar
kendine bağlı. Valiler, Kaymakamlar, Ordu, Emniyet Güçleri, Yargı devlet
kurumları, Başbakan ve Bakanlar, Bürokratlar,
Cumhurbaşkanının dediğinden dışarı çıkabiliyorlar mı?
İçeride de olsa
dışarıda da olsa, söylediği sözler ve verdiği demeçler ile gündemi tayin ediyor
ve değiştiriyor.
Çin’de iken üç
kelime etti; “İslam, İslam, İslam” dedi. Yetti.
Bırakın resmi
kurumları, özel kurumlar bile Cumhurbaşkanının paralelinde hareket ediyorlar.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, şimdi bu durumda 2015 yılının tek adamı değil midir?
Ancak önemli bir
gerçek var, bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dâhil siyasilerin çoğu göremiyor.
Halk bir yere
kadar sabreder. 7 Haziran seçimleri bir ikazdı. Yeni yapılacak erken seçimde
kesinlikle AKP’si daha da oy kaybedecek, bugünkü Meclis aritmetiği çok fazla
değişmeyecektir.
Nedeni ise,
millet oynanan siyasi oyunların farkında.
Kürt halkı da
Türk halkı da sandığa gittiklerinde gereken dersi vereceklerdir.
Ne yazık ki, bu
kargaşa ortamında olan garip vatandaşa ve ülkemiz ekonomisine olacaktır.
PKK ve IŞİD ülke
genelinde terör olaylarına devam edecekler ve çok ananın yüreği yanacaktır.
Ateş düştüğü
yeri yakar ve bu acılar unutulmaz.
Devletin gücü
vardır. Devlet istediği takdirde karşısındaki teröristleri içeride de dışarıda
da sindirir.
Önemli olan,
siyasilerin emniyet güçlerimizin çalışmalarına dur dememesi.
Ekonominin
çöktüğü, işsizliğin arttığı, halkın gittikçe fakirleştiği, canının ve malının
garanti altında olmadığı bir ortamda, bazı siyasilerimizin ve ülkeyi
yönetenlerin, kendi istikballeri uğruna ve kendi menfaatlerini düşünerek,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi ile oynamaya hakkı yoktur.
Ülkemiz kargaşa
ortamından çıkmalı ve istikrarlı bir hükümet ile idare edilmelidir.
Erken seçimin
kimseye faydası olmayacaktır. Bu gerçeği herkesin görmesi gerek.
Zekeriya TÜMER
05.08.2015
Ulusalhaber@hotmail.com