AĞLAMA
DEĞMEZ
HAYAT BU GÖZYAŞLARINA
Sevgili okurlar; insanoğlu dünyaya ilk adımını attığında
başlar ağlamaya. Gülerek hiç dünyaya bir bebeğin geldiğini gördünüz mü?
Dünya’ya adımını atan bebek, ilk nefesini ciğerlerine
çektiğinde ağlamaya başlar. Annesinin memesini emmeye başladığında susar.
İnsanoğlu hep yaşamı boyunca yemek, içmek derdindedir.
Sömürmez ve ememezse canı sıkılır ve ağlamaya da başlar.
Bazen insan sevinçli olduğunda da gözyaşlarını
tutamaz.
Ancak, daha çok üzüldüğünde veya çok sevdiği bir şeyleri
kaybettiğinde gözyaşlarına boğulur.
Bunların, annesini-babasını-kardeşini-eşini-çocuklarını
ve çok sevdiği arkadaşlarını kaybettiklerinde hüngür hüngür
ağladıklarına şahit olabilirsiniz.
Çoğu zaman duygusal anlarda da gözler buğulanır ve farkına
varmadan gözden birkaç damla yaş yanaklardan süzülerek akar.
Doğumlarda, ölümlerde, iyi veya kötü haberlerde, bazen bir
film izlerken, gözyaşlarımız süzülüveriyor... BBC Focus dergisi, işte bu
gözyaşlarıyla ilgili bilinen ve bilinmeyen bazı gerçekleri derlemiş.
Dünyaya adımımızı ilk attığımızda ve ilk nefesimizi
ciğerlerimize çektiğimizde ağlamaya başladık. Bebekken karnımız
acıktığında, bir ağrımız olduğunda ağladık. Çünkü elimizden başka bir şey
gelmiyordu. Çocukken istediklerimizi elde etmek için ağlama silahını kullandık.
Bazen de yediğimiz dayak sonrasında ağladık. Ergenlik çağına geldiğimizde ulu
orta ağlamayı bıraktık. Artık yalnız kaldığımız zamanlarda sıkıntıdan,
üzüntüden, aşktan ve ayrılıktan ağlar olduk. Büyüdükçe gözyaşını daha az
döker olduk. Hayata gözlerimizi yumduğumuzda bu sefer ağlayan biz değil sevdiklerimiz
oldu.
Timsah Gözyaşları
Bu gözyaşlarını daha çok siyasilerde görürüz!..
Çokça kullanılan bir gözyaşı deyimi de ‘timsah gözyaşlarıdır’. Timsah gözyaşları döküyor demek bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi yapmak demektir. Sahtekârlık, iki yüzlülük gibi olumsuz bir anlamı vardır. Timsah gözyaşları denilmesinin nedeni ise timsahlar avlarını yerken, ağızlarını çokça açtıklarında, gözlerinden bir sıvı salgılanmasıdır. Aslında gözyaşı gibi görünen bu sıvının üzüntüyle bir ilgisi yoktur.
Çokça kullanılan bir gözyaşı deyimi de ‘timsah gözyaşlarıdır’. Timsah gözyaşları döküyor demek bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi yapmak demektir. Sahtekârlık, iki yüzlülük gibi olumsuz bir anlamı vardır. Timsah gözyaşları denilmesinin nedeni ise timsahlar avlarını yerken, ağızlarını çokça açtıklarında, gözlerinden bir sıvı salgılanmasıdır. Aslında gözyaşı gibi görünen bu sıvının üzüntüyle bir ilgisi yoktur.
Özetle her ne kadar günümüzde ağlamak zayıflık göstergesi
olarak görülse ve gösterilse de gözyaşı dökmekten çekinmememiz gerekiyor. Çünkü
ağlamak ruhumuzda biriken kirleri atıp hafiflememizi sağlıyor.
Türk Milleti olarak artık ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu.
Gün geçmiyor ki, vatana hizmet etmek için dağlarda, ovalarda kahrolası
teröristlerle mücadele etmek, şehirde yaşayanları rahat ettirebilmek için genç
yaşta, annesini, babasını, eşini, çocuklarını, sevdiklerini bir kahpe kurşunla
terk eden vatan evlatlarımıza ağlamaktan gözyaşlarımız kalmadı.
Başarılı olan komutanlarımız bir bahane ile yok ediliyor.
Kimler, organize ediyor, kimler düşmanlık yapıyor, kimler casus, kimler vatan
haini, tahminden öte gerçekleri bilemiyor ve anlayamıyoruz.
Tek bir gerçek var, o da Türk’ün Türk’ten başka dostu
olmadığıdır.
Seçimden sonra terör bitecek, referandum bitsin, terör
bitecek, beli kırılacak sözlerinin artık hiçbir anlamı yok bizler için.
Vaatler çok kolaydır. Olmayan parayı bölüşmek,
dağıtmak ta kolaydır.
Mübarek günleri yaşıyoruz. Müslüman yalan söylemez. Müslüman
dürüst olur. Hırsızlık yapmaz. Hainlik yapmaz. Müslüman gıybet yapmaz.
İftira atmaz. Atası’na saygılıdır. Müslüman okumalıdır. Çalışmalıdır.
Kimsenin hakkını yememelidir. Hukuka uymalı, hakkı ve hukuku yanlı
uygulamamalıdır.
Kendi çıkarını değil, ülkenin çıkarını düşünmeli, kendi
şahsi hırsları uğruna, karşısındakileri ezmemelidir.
Ben değil, biz demelidir.
Devletin içerisinden Feto’cular temizlenirken, hangi tarikat
yanlıları bu boşalan yerlere yerleşiyor. Bunların da ileride darbe
girişiminde bulunmayacaklarını kim garanti edebilir.
Kısaca, bizler bunaldık, sıkıldık, dayanamaz hale geldik.
Bir taraf ekonomik rahatlık içerisinde yaşarken, diğer taraf bir lokma ekmeğe
muhtaç durumda…
Şehit vermediğimiz gün yok.
Tek adam bizi bu sıkıntılardan kurtarabilecek mi?
Merakla bekliyoruz.
Benim bildiğim tek yol var, o da MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN
YOLUDUR.
03.06.2017
Zekeriya TÜMER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder