24 Nisan 2017 Pazartesi

"ÇOŞKU VE SEVİNÇLE KUTLAYAMADIĞIMIZ, 23 NISAN ULUSAL EGEMENLIK ve COCUK BAYRAMI HEPİMİZE KUTLU OLSUN", TÜMER DİYOR Kİ !... ZEKERİYA TÜMER

TÜMER DİYOR Kİ:
ÇOŞKU VE SEVİNÇLE KUTLAYAMADIĞIMIZ,
23 NISAN ULUSAL EGEMENLIK ve COCUK BAYRAMI hepimize kutlu olsun.
“NEFİSTEN BÜYÜK BELA OLMAZ. NEFSE YER VE GÖĞÜ VERSEN YİNE DOYMAZ. ONU DOYURACAK TAKVACA YAŞAMAKTIR” (Hoca Ahmet Yesevi)
Sevgili okurlar, 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa değişikliği ile ilgili referandum’un sonucunun sağlıklı olmadığı gün gibi ortaya çıktı.
Referandumdan bir ay önce tanıdığım Tosyalı Mehmet, Aksaray’da arkadaşlarla otururken, referandum sonucunun 51.4 evet ile sonuçlanacağını söylemişti. Kehanet midir, yoksa içeriden aldığı duyum mudur, tahmin midir, bilinmez ama söylediği cuk diye oturdu.
Demek ki, bir plan yapılmış ve neticesi de alındı.
Hayır oyu vermek isteyenlerin çoğu zaten tedirgin idi. Bunlar ne yapıp ederler ve neticeyi kendi lehlerine çevirirler, diye kuşku içerisinde idiler. Olan da oldu.
23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi dualar ile açıldı.
Bugün ise Türkiye Büyük Millet Meclisi sembolik meclis haline dönüştürüldü.
Bilerek veya bilmeyerek, referanduma evet oyu verenler 23 Nisan 1920 günlerini araştırsınlar ve nasıl bir yanlışın içerisine düştüklerini görsünler.
Okumayan, araştırmayan toplumlar, gerçekleri göremezler ve neyin doğru, neyin yanlış olduğunun da değerlendirmesini yapamazlar!
Dünyanın saygı duyduğu, son yüzyılın dehası, Türk Milleti’nin bağımsızlığı için mücadele eden, büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bakın ne demiş:
“Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız, bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”
Ey evet diyenler, bu sözü duymuş olsa idiniz elinizi vicdanınıza koyarak, kolay elde edilmeyen egemenliğinizi yok etmeye çalışır mıydınız?
Yüz binlerce şehit kanı ile sulanan bu toprakları düşman çizmeleri altında ezilmekten kurtarmaya çalışan ecdadınız, aç, sefil, yoksul olmalarına rağmen, ülkelerine sahip çıkmak için, kadını, kızı, genci, ihtiyarı canları pahasına savaş verdi. Ülkesini işgal eden emperyalist güçlere boyun eğmedi. Onlara uşaklık etmek ve yabancıların boyunduruğunu kabul eden iç düşmanlara da karşı gelerek, egemenliğin halkta olduğu, laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına ön ayak oldular.
Bugün de Millet olarak,  emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki düşüncelerine karşı bir olmalı, diri olmalıyız.
Daha önceki yazılarımızda da bahsetmiştik.
CIA eski Türkiye Şefi, Paul Bernard Henze’nin 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu Türkiye raporunda;
“Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız.
Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor.
Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise; mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarını yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz."
Bu sözlere Evet diyenler neden kulak vermedi? Neden dikkate almadılar, çok merak ediyorum!..
Zamanın ABD Başkanlarından Nixon bakın 1970 yıllarında ne demiş. “Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz.
Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.”
Buyurun, Emperyalist güçlerin lideri durumunda olan Nixon’da Müslüman ülkelerde laik ve Demokrat idare olmasına izin verilmemeli, diyor.
Atatürk, 1930 yıllarında sömürge durumunda olan Doğu toplumlarının yakın bir gelecekte özgürlüğe kavuşacaklarını tahmin etmişti. Türk Milletinin bağımsız, laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması, sömürge olan devletlerin de uyanmasına ve bağımsızlık savaşı vermelerine sebep olacağını biliyordu.
Netice de olmuştur da. Birçok sömürge altındaki devletler Atatürk’ten ve Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığından etkilenerek bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır.
Bu durum ise sömürgeciliğe ve sömürmeye alışmış emperyalist devletlerin işine gelmemektedir.
Mustafa Kemal Atatürk uyguladığı barışçı ve istikrarlı bir dış politika ile de yurtta sulh, cihanda sulh politikasını tüm dünya ya duyurarak, güvenilirliği ile reformlar yapmış, modern bir Türk Devletinin oluşmasını sağlamıştır.
Bazı insanların neden bu kadar Atatürk’ten ve Cumhuriyetten nefret etmelerinin sebebi nedir? Gerçekten anlamak mümkün değil!..
Vatanını, Bayrağını, Dinini, seven insanlar, yukarıda yazdığım emperyalistlerin düşüncelerine kulak vermeli ve tavırlarını ona göre ayarlamalıdırlar. En önemli şey, ülkemizin bölünüp, parçalanmaması ve bağımsızlığını yitirmemesidir.
Bakın, 1923 de Mustafa Kemal Atatürk ne demiş:
“Milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi talih ve geleceklerini başka birilerinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.
Bu kadar acı tecrübeleri geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.”(1923) M.K. Atatürk.
Ne yazık ki yapılan Anayasa Referandumu ile nasıl oldu ise oldu, egemenliğimiz bir kişinin inisiyatifine terk edilmiştir.
Böylece de: 1919 dan 1923 e kadar Anadolu’da yaşayan insanların bağımsızlık mücadelesinde döktükleri kanın değerini tam anlayamayan birçok kişilerin de olduğunu görmüş bulunmaktayız.
Zaman içerisinde doğru mu yapıldı, yanlış mı yapıldı göreceğiz 
16 Nisan’da ki Anayasa Referandumunda Hayır diyenlerin sayısı kim ne derse desin % 50 nin çok üzerindedir. Gerçekler mutlaka ileriki zamanlarda daha net ortaya çıkacaktır.
Şunu hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki, bizim tek vatanımız var, başka vatanımız yok. Bu topraklar şehit kanları ile sulanmıştır. Anadolu evliyalar diyarıdır. Toprakları bereketli ve kıymetlidir. Hepimiz bir ve beraber olmalıyız. Bölünmemeli, parçalanmamalı, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda giderek, bağımsız, laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkmalıyız.
Yanlışlar yapılabilir. Önemli olan yanlışları anlayıp, tekrar hata yapmamaktır.
23 Nisan 1920 de dualarla açılmış bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi gücünü, kuvvetini, yitirmeden görevini sürdürmelidir.
23 NISAN ULUSAL EGEMENLIK ve COCUK BAYRAMI hepimize kutlu olsun
23.04.2017
Zekeriya Tümer

1 yorum: