ÇOŞKU VE SEVİNÇLE KUTLAYAMADIĞIMIZ,
23 NISAN ULUSAL EGEMENLIK ve COCUK BAYRAMI hepimize kutlu
olsun.
“NEFİSTEN BÜYÜK BELA OLMAZ. NEFSE YER VE GÖĞÜ VERSEN YİNE
DOYMAZ. ONU DOYURACAK TAKVACA YAŞAMAKTIR” (Hoca Ahmet Yesevi)
Sevgili okurlar, 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa
değişikliği ile ilgili referandum’un sonucunun sağlıklı olmadığı gün gibi
ortaya çıktı.
Referandumdan bir ay önce tanıdığım Tosyalı Mehmet,
Aksaray’da arkadaşlarla otururken, referandum sonucunun 51.4 evet ile
sonuçlanacağını söylemişti. Kehanet midir, yoksa içeriden aldığı duyum mudur,
tahmin midir, bilinmez ama söylediği cuk diye oturdu.
Demek ki, bir plan yapılmış ve neticesi de alındı.
Hayır oyu vermek isteyenlerin çoğu zaten tedirgin idi.
Bunlar ne yapıp ederler ve neticeyi kendi lehlerine çevirirler, diye kuşku
içerisinde idiler. Olan da oldu.
23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi dualar ile
açıldı.
Bugün ise Türkiye Büyük Millet Meclisi sembolik meclis
haline dönüştürüldü.
Bilerek veya bilmeyerek, referanduma evet oyu verenler 23
Nisan 1920 günlerini araştırsınlar ve nasıl bir yanlışın içerisine düştüklerini
görsünler.
Okumayan, araştırmayan toplumlar, gerçekleri göremezler ve
neyin doğru, neyin yanlış olduğunun da değerlendirmesini yapamazlar!
Dünyanın saygı duyduğu, son yüzyılın dehası, Türk
Milleti’nin bağımsızlığı için mücadele eden, büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk
bakın ne demiş:
“Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin
başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız, bir kuvvet vardır. O
da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve
mevcudiyetidir.”
Ey evet diyenler, bu sözü duymuş olsa idiniz elinizi
vicdanınıza koyarak, kolay elde edilmeyen egemenliğinizi yok etmeye çalışır
mıydınız?
Yüz binlerce şehit kanı ile sulanan bu toprakları düşman
çizmeleri altında ezilmekten kurtarmaya çalışan ecdadınız, aç, sefil, yoksul
olmalarına rağmen, ülkelerine sahip çıkmak için, kadını, kızı, genci, ihtiyarı
canları pahasına savaş verdi. Ülkesini işgal eden emperyalist güçlere boyun
eğmedi. Onlara uşaklık etmek ve yabancıların boyunduruğunu kabul eden iç
düşmanlara da karşı gelerek, egemenliğin halkta olduğu, laik, Demokrat Türkiye
Cumhuriyetinin kurulmasına ön ayak oldular.
Bugün de Millet olarak, emperyalist güçlerin ülkemiz
üzerindeki düşüncelerine karşı bir olmalı, diri olmalıyız.
Daha önceki yazılarımızda da bahsetmiştik.
“Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında
olacağından emin olamayız.
Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.
Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde ordu; orduyu ikna
ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor.
Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet
kurulması ise; mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde
toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna
etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarını yardım
etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak
Amerika için sorun olmaz."
Bu sözlere Evet diyenler neden kulak vermedi? Neden dikkate
almadılar, çok merak ediyorum!..
Zamanın ABD Başkanlarından Nixon bakın 1970 yıllarında ne
demiş. “Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim
sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor.
Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz.
Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.”
Buyurun, Emperyalist güçlerin lideri durumunda olan Nixon’da
Müslüman ülkelerde laik ve Demokrat idare olmasına izin verilmemeli, diyor.
Atatürk, 1930 yıllarında sömürge durumunda olan Doğu
toplumlarının yakın bir gelecekte özgürlüğe kavuşacaklarını tahmin etmişti.
Türk Milletinin bağımsız, laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması,
sömürge olan devletlerin de uyanmasına ve bağımsızlık savaşı vermelerine sebep
olacağını biliyordu.
Netice de olmuştur da. Birçok sömürge altındaki
devletler Atatürk’ten ve Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığından etkilenerek
bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır.
Bu durum ise sömürgeciliğe ve sömürmeye alışmış emperyalist
devletlerin işine gelmemektedir.
Mustafa Kemal Atatürk uyguladığı barışçı ve istikrarlı bir
dış politika ile de yurtta sulh, cihanda sulh politikasını tüm dünya ya
duyurarak, güvenilirliği ile reformlar yapmış, modern bir Türk Devletinin
oluşmasını sağlamıştır.
Bazı insanların neden bu kadar Atatürk’ten ve
Cumhuriyetten nefret etmelerinin sebebi nedir? Gerçekten anlamak mümkün
değil!..
Vatanını, Bayrağını, Dinini, seven insanlar, yukarıda
yazdığım emperyalistlerin düşüncelerine kulak vermeli ve tavırlarını ona göre
ayarlamalıdırlar. En önemli şey, ülkemizin bölünüp, parçalanmaması ve
bağımsızlığını yitirmemesidir.
“Milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi talih ve
geleceklerini başka birilerinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.
Bu kadar acı tecrübeleri geçiren milletin bundan sonra
egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.”(1923) M.K.
Atatürk.
Ne yazık ki yapılan Anayasa Referandumu ile nasıl oldu ise
oldu, egemenliğimiz bir kişinin inisiyatifine terk edilmiştir.
Böylece de: 1919 dan 1923 e kadar Anadolu’da yaşayan
insanların bağımsızlık mücadelesinde döktükleri kanın değerini tam anlayamayan
birçok kişilerin de olduğunu görmüş bulunmaktayız.
Zaman içerisinde doğru mu yapıldı, yanlış mı yapıldı
göreceğiz
16 Nisan’da ki Anayasa Referandumunda Hayır diyenlerin
sayısı kim ne derse desin % 50 nin çok üzerindedir. Gerçekler mutlaka ileriki
zamanlarda daha net ortaya çıkacaktır.
Şunu hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki, bizim tek vatanımız var,
başka vatanımız yok. Bu topraklar şehit kanları ile sulanmıştır. Anadolu
evliyalar diyarıdır. Toprakları bereketli ve kıymetlidir. Hepimiz bir ve
beraber olmalıyız. Bölünmemeli, parçalanmamalı, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde
ve yolunda giderek, bağımsız, laik ve Demokrat Türkiye Cumhuriyetine sahip
çıkmalıyız.
Yanlışlar yapılabilir. Önemli olan yanlışları anlayıp,
tekrar hata yapmamaktır.
23 Nisan 1920 de dualarla açılmış bulunan Türkiye Büyük
Millet Meclisi gücünü, kuvvetini, yitirmeden görevini sürdürmelidir.
23 NISAN ULUSAL EGEMENLIK ve COCUK BAYRAMI hepimize kutlu
olsun
23.04.2017
Zekeriya Tümer