VİCDANININ SESİNİ DİNLE
Sevgili okurlar, insanlar
yaratılırken onlara çeşitli duygular da yüklenmiştir. Bunların içerisinde
olanlardan bir tanesi de vicdandır.
Toplum içersinde yaşadığımız
dönemlerde bazı kereler, olayların durumuna göre ne deriz?
“Yaa bu çok vicdanlı insan, hiç
kötülük yapmıyor, insanlara hep yardım ediyor.”
Bazılarına da, “Bu insan ne biçim
bir mahlûk, adamda ne vicdan var, ne de insanlık, çok vicdansız bir insanmış” deriz.
Ruhumuzun bir özelliği olan
vicdan, yaşamın içerisinde öğrendiklerimiz din ilimleri ve sorumluluk
duygusunun artmasına orantılı olarak da gelişmektedir.
Yaşamımız içerisindeki olumlu ve
olumsuz gelişmelerin sorumluluğunu kendisin de görmeyip, başkalarında
görenlerin, yani kendi sorumluluğunun farkında olmayanların vicdanları
gelişmemiştir.
Ancak, insanlar şunun farkında
değillerdir. Vicdan, sevsek de sevmesek de, işimize gelse de gelmese de,
olaylar karşısında doğru ve yanlışın, haklı ve haksızın ayırımını yapmaya
yarayan, içimizden gelen sestir. Bizim iç dünyamızdaki mahkememizin yargıcıdır.
İnsanlar toplum içerisinde
yaşarken, iş hayatı dâhil, diğer yaşamı içerisinde başkalarına zarar verecek
uygunsuz işler yapar ise, vicdanı mutlaka sızlayacaktır. Bu yara hiçbir zaman
kapanmaz. “Hiçbir suçlu da kendi vicdanında beraat edemez.”(juvenal)
Zalim olanlar da vicdan aramak
biraz zordur. İç dünyalarında vicdani rahatsızlıklar duysalar da o
rahatsızlıklarını gizleyecek yollar ve yöntemler bularak yaşamlarını sürdürmeye
çalışırlar.
Birinin kalbini kırmak isteyen
insan, kesinlikle vicdanını susturacak bir sebep bulur; ama sonra vicdanı onu
susturur.(François-Marie Arouet Voltaire)
İnsanları katleden, haksız yere
öldüren, kendi çıkarı uğruna başkalarına zarar veren insanlar, ne dini
bilgilerle ne de toplumun kendilerine verdikleri ahlaki değerlerle mücehhez
kılınmamış kişilerdir.
Teröristlerin ve canlı bombaların
yaptıkları katliamlarda, o insanlarda vicdan muhasebesi aramak safdillik olur.
Özel olarak eğitilmiş ve
bilgilendirilmiş olan bu insanların içerilerinde bulunan vicdan duygusu söküp
alınmıştır.
Vicdanı olmayan kişiden medet
ummak kadar yanlış bir hareket olamaz. Vicdansız olanlar, kendilerinden
başkasını düşünmezler.
Bu vicdansızlık, ferdi olarak
insanlarda yaşanırken, devletler de de yaşanır.
Kendi vatandaşının burnu kanasa,
ona karşı şefkatli olan ve üzülen devletler, başka ülkelerdeki insanların
öldürülmelerine, aç ve sefil olmalarına karşı kayıtsız kalırlar, üstelik gidip
kendileri de katliamlara katılırlar.
Mohandas Karamçand Gandi demiş
ki:” Bizi yok edecekler şunlardır: ilkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence;
çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş
dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din
anlayışı.”
Doğru söylemiş.
Mustafa Kemal’de bu nedenle
muallimlere şöyle seslenmiş: “Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı
hür, irfanı hür, nesiller ister.” Diyerek kaliteli nesiller yetiştirilmesini
istemiştir.
Bugün dünyada ve de ülkemizde
nefret, işkence, adam öldürme vicdan azabı çekmeden yapılır hale gelmiştir
Yıllardır, Filistin halkına İsrail
devleti tarafından yapılan zulüm. Suriye’de ki akan kan ve gözyaşları,
ülkemizde ise 40 seneye yaklaşan bir zaman içerisinde eşkıya çeteleri ve
teröristler tarafından masum vatandaşlarımızın dökülen kanları.
Bunları yapanlarda vicdan aramak
mümkün mü?
Aslında vicdan insana iyi ve kötü
yönünü gösterir.
Doğru ve yanlışı değerlendirir.
Doğru ve yanlışı değerlendirir.
Kim ne yaparsa yapsın vicdanından
kurtulamaz. Kötülük yapan insan, ölünceye kadar vicdanının sesini duyar ve
vicdanı onu mahkûm ederek, rahat ve huzur içerisinde yaşamasını engeller. Para,
mal, mülk, iktidar sahibi de olsa vicdanının sesinden kurtulamaz.
Sevgili okurlar, önümüzdeki hafta
Pazar günü seçim var. Ülke geleceğini oyları ile belirleyecek.
Tüm halkımızın ellerini
vicdanlarının üzerine koyarak, oy verecekleri partiyi iyi seçmeleri ve oylarını
o’na göre sandığa atmaları gerek.
Sonradan vicdan azabı çekmemek
için seçime katılan tüm siyasi partilerin programlarını, vaatlerini, görüş ve
düşüncelerini iyi değerlendirmeleri, buna göre de kararlarını vermelerinde
yarar vardır.
Her şeyin güzel olması, sevgi ve
dostlukların yok olmaması, ülkemizin geleceğinin çok daha iyi olması
dileğimizdir.
21.10.2015
Zekeriya Tümer