KAMU VİCDANI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KAMU VİCDANI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2015 Çarşamba

TÜMER DİYOR Kİ !...VİCDANININ SESİNİ DİNLE... ZEKERİYA TÜMER

VİCDANININ SESİNİ DİNLE
Sevgili okurlar, insanlar yaratılırken onlara çeşitli duygular da yüklenmiştir. Bunların içerisinde olanlardan bir tanesi de vicdandır.
Toplum içersinde yaşadığımız dönemlerde bazı kereler, olayların durumuna göre ne deriz?
“Yaa bu çok vicdanlı insan, hiç kötülük yapmıyor, insanlara hep yardım ediyor.” 
Bazılarına da, “Bu insan ne biçim bir mahlûk, adamda ne vicdan var, ne de insanlık, çok vicdansız bir insanmış” deriz.
Ruhumuzun bir özelliği olan vicdan, yaşamın içerisinde öğrendiklerimiz din ilimleri ve sorumluluk duygusunun artmasına orantılı olarak da gelişmektedir.
Yaşamımız içerisindeki olumlu ve olumsuz gelişmelerin sorumluluğunu kendisin de görmeyip, başkalarında görenlerin, yani kendi sorumluluğunun farkında olmayanların vicdanları gelişmemiştir.
Ancak, insanlar şunun farkında değillerdir. Vicdan, sevsek de sevmesek de, işimize gelse de gelmese de, olaylar karşısında doğru ve yanlışın, haklı ve haksızın ayırımını yapmaya yarayan, içimizden gelen sestir. Bizim iç dünyamızdaki mahkememizin yargıcıdır.
Byron demiş ki: 
“Vicdan azabı, insanın içinde bir cehennemdir.”
İnsanlar toplum içerisinde yaşarken, iş hayatı dâhil, diğer yaşamı içerisinde başkalarına zarar verecek uygunsuz işler yapar ise, vicdanı mutlaka sızlayacaktır. Bu yara hiçbir zaman kapanmaz. “Hiçbir suçlu da kendi vicdanında beraat edemez.”(juvenal)
Zalim olanlar da vicdan aramak biraz zordur. İç dünyalarında vicdani rahatsızlıklar duysalar da o rahatsızlıklarını gizleyecek yollar ve yöntemler bularak yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar.
Birinin kalbini kırmak isteyen insan, kesinlikle vicdanını susturacak bir sebep bulur; ama sonra vicdanı onu susturur.(François-Marie Arouet Voltaire)
İnsanları katleden, haksız yere öldüren, kendi çıkarı uğruna başkalarına zarar veren insanlar, ne dini bilgilerle ne de toplumun kendilerine verdikleri ahlaki değerlerle mücehhez kılınmamış kişilerdir.
Teröristlerin ve canlı bombaların yaptıkları katliamlarda, o insanlarda vicdan muhasebesi aramak safdillik olur.
Özel olarak eğitilmiş ve bilgilendirilmiş olan bu insanların içerilerinde bulunan vicdan duygusu söküp alınmıştır.
Vicdanı olmayan kişiden medet ummak kadar yanlış bir hareket olamaz. Vicdansız olanlar, kendilerinden başkasını düşünmezler.
Bu vicdansızlık, ferdi olarak insanlarda yaşanırken, devletler de de yaşanır.
Kendi vatandaşının burnu kanasa, ona karşı şefkatli olan ve üzülen devletler, başka ülkelerdeki insanların öldürülmelerine, aç ve sefil olmalarına karşı kayıtsız kalırlar, üstelik gidip kendileri de katliamlara katılırlar.
Mohandas Karamçand Gandi demiş ki:” Bizi yok edecekler şunlardır: ilkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı.”
Doğru söylemiş.
Mustafa Kemal’de bu nedenle muallimlere şöyle seslenmiş: “Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister.” Diyerek kaliteli nesiller yetiştirilmesini istemiştir.
Bugün dünyada ve de ülkemizde nefret, işkence, adam öldürme vicdan azabı çekmeden yapılır hale gelmiştir
Yıllardır, Filistin halkına İsrail devleti tarafından yapılan zulüm. Suriye’de ki akan kan ve gözyaşları, ülkemizde ise 40 seneye yaklaşan bir zaman içerisinde eşkıya çeteleri ve teröristler tarafından masum vatandaşlarımızın dökülen kanları.
Bunları yapanlarda vicdan aramak mümkün mü?
Aslında vicdan insana iyi ve kötü yönünü gösterir. 
Doğru ve yanlışı değerlendirir.
Kim ne yaparsa yapsın vicdanından kurtulamaz. Kötülük yapan insan, ölünceye kadar vicdanının sesini duyar ve vicdanı onu mahkûm ederek, rahat ve huzur içerisinde yaşamasını engeller. Para, mal, mülk, iktidar sahibi de olsa vicdanının sesinden kurtulamaz.
Sevgili okurlar, önümüzdeki hafta Pazar günü seçim var. Ülke geleceğini oyları ile belirleyecek.
Tüm halkımızın ellerini vicdanlarının üzerine koyarak, oy verecekleri partiyi iyi seçmeleri ve oylarını o’na göre sandığa atmaları gerek.
Sonradan vicdan azabı çekmemek için seçime katılan tüm siyasi partilerin programlarını, vaatlerini, görüş ve düşüncelerini iyi değerlendirmeleri, buna göre de kararlarını vermelerinde yarar vardır.
Her şeyin güzel olması, sevgi ve dostlukların yok olmaması, ülkemizin geleceğinin çok daha iyi olması dileğimizdir.
21.10.2015
Zekeriya Tümer